Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Sandalyeler Kimin? | Emre Kongar | Cumhuriyet
Partiler milletvekili adaylarını belirledi...
Seçimden sonra Meclis’teki 550 sandalye sahibini bulacak...
Ama acaba o sandalyelerde oturanlar, onların gerçek sahipleri mi olacak?
Yani gerçekten milletin vekilliğini mi yapacak...
Yoksa başka güçlerin, odakların ya da kişilerin sözcüsü mü olacak?
Yüzde 10 barajı gibi antidemokratik bir engelden dolayı bazı önemli ama küçük partiler ve onların temsil ettikleri görüşler Meclis dışında kalıyor...
Böyle yüksek bir barajla işleyen sisteme gerçek bir demokrasi demek olanağı ne yazık ki yok...
Yok ama, AKP’nin ileri demokrasisi
işte böyle bir şey:
Seçim barajı gibi, YÖK gibi, 12 Eylül’ün baskıcı anayasasının ve yasalarının demokrasiyi sınırlayan ve kısıtlayan bütün kurumlarını ve hükümlerini aynıyla koruyor!
Tahran'daki Erdoğan: "Kırmızı Halı Realpolitiği" | Cengiz Çandar | Radikal
Uluslararası ilişkilerde dersimiz “Realpolitik” ise, “ideolojik tercihler” in yerini “Realpolitik hükümleri” ne tabi kılmasını çalışıyorsak, ders kitabını açıp “Türkiye-İran ilişkileri” bölümünü okumamız gerekiyor.
Her iki ülke, başlarında kim bulunursa bulunsun, ne tür rejimlere sahip olurlarsa olsunlar, ilişkilerini “Realpolitik” e göre belirleme ve yönlendirmenin birer parlak örneğini oluşturuyorlar.
Bu durum, neredeyse, 1639 tarihli Kasr-ı Şirin Anlaşması’ndan beri böyle. Kasr-ı Şirin, “Sünni merkez” Türkiye (Osmanlılar) ile “Şii merkez” İran (Safeviler) arasında Irak (Mezopotamya) üzerindeki çekişmeye sınır çizerek nokta koymuştu.
Türk ve İran diplomasisinin 1639 Kasr-ı Şirin’i referans alması ve “ABD’nin kuruluşundan bir buçuk yüzyıl önce” göndermesi yaparak bir derinlik ve özgüven ifade etmesi çok da haksız değildir.
‘Erdoğan Hassasiyeti, Davutoğlu Ağırlığı’ | Serpil Çevikcan | Milliyet
7 Haziran’da yarışacak milletvekili adaylarının YSK’ya sunulmasıyla birlikte önemli bir aşama geçilmiş oldu.
Sandığa iki ay var.
İktidar partisi, seçim beyannamesi ve aday tanıtımını önümüzdeki hafta gerçekleştirerek seçim kampanyasını fiilen başlatmış olacak. Başbakan Ahmet Davutoğlu, 15 Nisan’da, Ankara Arena’da gerçekleştirilecek törenin ardından yapılacak miting planlamasına göre yollara düşecek.
24 Nisan’da aday listelerinin resmen kesinleşmesinden sonra, 27 Nisan’dan itibaren, 30’ü büyükşehir 50’yi aşkın kentte ve büyük ilçelerinde miting yapacak Davutoğlu.
41 günlük sürede, Ak Parti’deki kongre süreci nedeniyle yaptığı turu büyük ölçüde tekrarlayacak. Gidemediği bazı illerde halkla buluşacak.
Aday Listelerinin Karşılığı | Mümtaz'er Türköne | Zaman
Seçimler, dekatlon gibi farklı performansları kapsayan uzun soluklu bir yarışma. Aday listeleri, bu yarışmanın ilk ve en önemli ayağını oluşturuyor.
Listelere bakıp kimin kazanacağını değil, ama kimin kaybedeceğini ve erkenden yarıştan düşeceğini kestirebilirsiniz? Oyundan erken düşen bir mağlup var mı? Yerel politikanın üzerine çıkıp, ülke çapında temsil niteliği taşıyan tanınan-bilinen isimlere bakarak bir hüküm vermek mümkün. Dört ana partinin dördünün de listelerde, seçim kaybettirecek çapta bir hatası görülmüyor. AK Parti’nin listesi “sağlam”, CHP’ninki “ikna edici”, MHP’ninki ise “dengeli”. HDP’nin listesi fazladan “dikkatli” bir formüle dayanıyor ve ayrı bir değerlendirmeyi hak ediyor. Özetle her birininki, yelpazedeki konumlarına göre başarılı.
Kritik Virajda Son Görünüm | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
Siyasi partilerin milletvekili aday listeleri açıklandı.
Dün, listeler netleşmeden kaleme aldığım yazıda AK Parti açısından şöyle bir değerlendirme yapmıştım:
“Aday seçim kriterleri AK Parti iktidarında uzun süredir sabittir. Muhafazakar aidiyet ve sadakat esas olarak alınmakta, liyakat ise bu çerçevede, bunları takip eden oranda gelmektedir. Bu konuda özellikle Tayyip Erdoğan'ın 17-25 Aralık krizlerinin kendisinde ve çevresinde yarattığı güvensizlik dalgasından sonra daha da kesin bir tavır içinde olacağını varsaymak yanlış olmaz. Buna karşılık Davutoğlu'nun muhafazakar çevreden yeni elitleri siyasete sokması şaşırtıcı olmayacaktır…”
AK Parti beni yanıltmadı.
Gazeteciden Politikacı Olur mu? | Fehmi Koru | Haber Türk
ASLINA bakarsanız politikayla uğraşmak, parti örgütlerinde veya yerelden ülke yönetimine uzanan bütün mevkilerde görev almak, önemli bir iştir; ama dünyanın en önemli işi de değildir... Politik hayatta yer alanlar fedakârlıklar sebebiyle demokratik ülkelerde takdir edilir; ama işte o kadar...
Dünyanın en fazla para kazandıran işi de değildir politikacılık...
Bir tek bizde “en önemli uğraş alanı” olarak bakılıyor politikaya...
Her ileri gelen Anadolu ailesi, içlerinden en az bir kişiyi, mutlaka milletvekilliğine yönlendiriyor...
Politikaya meraklı olan sadece Anadolu aileleri değil; birkaç nesildir bayrağı teslim etmeyen soyadlarına bakılırsa, ülkemizin önde gelen aileleri de kendilerini politikadan uzak tutmuyor.
Listelerin Düşündürdüğü | Sezin Öney | Taraf
Bugünlerde, geçen bir yıl boyunca çıkan yeni kanunları inceliyorum. Sonuç net: Değil demokrasi olmak, Türkiye artık, demokrasi yolunda bile değil. Seçimlerin varlığı da, bu gerçeği değiştirmiyor: Brunei, Suudi Arabistan gibi birkaç ülke dışında, dünyanın tüm ülkelerinde şu veya bu şekilde seçimler var.
Listelere bakınca bana en çarpıcı gelen sonuç şu: Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlere parti olarak giriyor. Devlet zırhını kuşanan, devletin tüm gücünü arkasına alan bir lider olarak, partisini, kendinde vücut bulduracak biçimde yeniden kuruyor.
İşin özü, son birkaç yıldır, Erdoğan’ın bizzat yarattığı bir sistemin içinde yaşıyoruz. Son bir yıl içinde TBMM’den geçen kanunlar sayesinde, bir tek yargı mensubunun başvurusuyla tek bir siteye erişimin engellenebilmesi için tüm internet uygulamasının durdurulabilmesi artık “ yasal ”. “ Makul şüphe ” ile tüm mal varlığınıza el konması, hapsi boylamanız, kısacası süründürülmeniz de gayet yasal.
Aday Listeleri Arasında Çok Kişisel Bir Gezinti | Ahmet Hakan | Hürriyet
Aday listeleri arasında çok kişisel bir gezinti
-ALTAN Tan aday oldu... Hem de Diyarbakır'dan... Aday listeleri arasında gezinirken en sevindiğim husus bu oldu. Teşekkürler HDP yönetimi.
-Keşke MHP de bir sürpriz yapıp Sinan Oğan'ı aday gösterseydi... Neyse diyelim.
-Avukat Rıza Saka... Dengeli, tutarlı, üslubu temiz bir isim... Kütahya'dan AK Parti aday adayı olmuştu. Baktım: İsmi yok. Biraz buruldum.
-Tülay Babuşçu diye bir milletvekili vardı AK Parti'de... Yeniden aday olmak için didiniyordu. İnönü'ye 'kahpe' demeler... Cumhuriyet'i 'reklam arası' olarak görmeler falan... Aday yapılmamış... Bundan sonra artık bol bol reklamları izler.
17/25 Şimdi Tam Sıfırlandı | Yılmaz Özdil | Sözcü
17/25’in en kritik delilini, Umut Oran açıkladı. Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal ve kızı Sümeyye’yle yaptığı cep telefonu konuşmalarının sinyal kayıtlarını, adres adres, saniye saniye belgeledi. Sümeyye’nin 17 Aralık sabahı THY’yle Ankara’dan İstanbul’a uçtuğunu ortaya çıkardı. Yandaş medyada hedef haline getirildi. Aday yapılmadı.
17/25’le alakalı en çarpıcı bilgileri Ali Özgündüz’den öğrendik. Mesela, Zafer Çağlayan’a bir tane değil, beş tane saat alındığını ondan duyduk. Muammer Güler’in Rıza Sarraf için Çin Halk Cumhuriyeti’ne bile referans mektubu yazdığını ondan duyduk. Fezlekeleri didik didik etti, kamuoyuna açıkladı. Savcı kökenli olduğu için, söyledikleri herkesten fazla itibar görüyordu. Aday yapılmadı.
Amaçları Türkiye'de İktidar Olmak Değil mi? | Mehmet Barlas | Sabah
Siyasi partilerin milletvekili aday listelerini gözden geçirirken, bir yandan da bestesi Necdet Ilgın'a, güftesi Kamil Bozdağ'a ait olan şarkıyı Zeki Müren'den dinliyorum...
' Ne sevincin ömrü varmış/ Ne gün gören çok yaşarmış/ Meğer hayat bir masalmış/ Zevk-ü sefa yalan imiş/ Kaçan fırsat elden kuşmuş/ Herşey fani hayat boşmuş/ Mecnun Kerem boşa coşmuş/ Aşk ve vefa yalan imiş/ Hani Karun malı nitmiş/ Hani Cengiz şanı nitmiş/ Hani lokman canı nitmiş/ Yalan dünya yalan imiş '
Liderleri ve partileri için canlarını dişlerine takan ve çoğu zaman inanmadıkları davaların kavgalarını da yapmalarına rağmen aday listelerinde kendilerini bulamayanlara mı ithaf edilmeli bu şarkı? Meğer hayat bir masalmış
Eli Maşalı | Engin Ardıç | Sabah
İlber Ortaylı, sağolsun, bana cevap vermiş. Hakkımda söyledikleri aynen şöyle:
' Bir tane herif var, eski solcu, alkolik, geri zekâlı... O da konuşuyor... Git başka tarih kitabı oku hayvan... Baban seni Fransız okuluna yollamış, lisan biliyorum diyorsun, git başka dilde oku... '
Kendisini mahkemeye verip parasını almayacağım, korkmasın. Böyle bir saldırıya karşı savunma yapmayı bile zül sayarım.
Fakat şaştım. Ben onu hep hanımefendi sanatçı olarak bilirdim, cadaloz bir mahalle karısı düzeyine inmiş. Ayıp olmuyor mu kız abla?