Sürekli Duygularını Bastıran İnsanların Yakından Aşina Olduğu 11 Durum
Kendini kilitleyen insanlardan bahsediyoruz, içinde kopan fırtınaları kimselere hissettirmemeye çalışan, içten içe yıpranan ama dışarıdan bakınca son derece sağlıklı ve iyi görünen insanlardan. Duygularından tasarruf eden, onları biriktiren, içine yığmaktan dolup taşan zor durumdaki insanlardan.
Böyle olmamanız için size yüzlerce sebep sayabiliriz, ancak bütün bunları sizin de bildiğinizin farkındayız. O zaman bir klişeyle noktayı koyup içeriğimize geçelim: Çaresizseniz, çare sizsiniz… Kapat kapat kapat…
1. Duygularınızı bastırmaya o kadar alışmışsınız ki duygusal bir film izlerken bile kendinizi bırakamıyorsunuz.
2. İş yerinde yaşanan iş yerinde kalır…
Öyle bir şey yok. İş yerindeki işini yapmayan insanlardan, kaba patronunuzdan, iş bilmez amirinizden, sürekli işleri size yıkan çalışma arkadaşınızdan yakınmalarınızı keşke içinizde yapmasanız. Bunları düşünüp düşünüp içinizde volkanlar patlatmasanız. Ya onların yüzüne söyleyip rahatlayın ya birilerine açılıp şişkinliğinizi alın.
3. Çok net karşıt fikirlerinizin olduğu tartışmalarda daha ne kadar susmayı tercih edeceksiniz?
Amaan bana ne, boş ver, neyse ne… Diyerek daha kaç tartışmanın sizi kemirmesine izin vereceksiniz. “O öyle değil!” diye bağırın bir kere, içinizde tuttuğunuz fikirleri, görüşleri kusun bir ortama ve rahatlayın. Sizin görüşlerinizin önemsiz olduğunu, içinizde tutmanız gerektiğini size kim söyledi?
4. Arkadaşlarınız sizi gücendirecek bir şeyler söylediğinde, önemli değil demeyi bırakın.
Çünkü önemli! Sizi kıran, inciten, alındığınız şeyleri söylemekten çekinmeyin. Yoksa bunları içinize atıyor, gece uyumadan önce belki de saatlerce bunları düşünüp “keşke şöyle deseydim” diye hayıflanıyorsunuz. Duygularınızı kendinize saklamayın, söyleyin. Söyleyin ki gece sonuçlarını düşünen siz olmayasınız.
5. Herkes sizi neden sinir ediyor, neden herkese karşı öfkelisiniz hiç düşündünüz mü?
Gerçi bu öfkeyi, kızgınlığı, nefreti, vs. yine hep içinizde yaşıyorsunuz ama sizi yiyip bitiriyor bu duygular. Çünkü kimsenin yüzüne karşı içinizdekileri söylemiyorsunuz. Kuyrukta önünüzde duran insana, bankada sıra numarası sizden önce olan kişilere sebepsiz yere öfke duyuyorsunuz. Aslında hiçbiri sebepsiz değil, içinizde başkaları için biriktirdiğiniz öfkeleri hiç alakası olmayan bu insanlara yönlendiriyorsunuz olan biten bu sadece.
6. Aşk hayatınız da bu kişiliğinizden nasibini alıyor.
Seni seviyorum demenin ne kadar zor olduğunu bir de size sormak lazım. Bazıları bunu demez ama hareketleriyle hissettirir, sizde o da yok maalesef. Duygularınızı kendinize saklamaya öylesine alışmışsınız ki konu sevgiliniz olsa bile bunu kıramıyorsunuz. İlişkilerinizin neden kısa ömürlü olduğunu bir de bu açıdan düşünmekte fayda var.
7. Arkadaşlarınızın yanlış kararlar verdiğini göre göre geride durmayı tercih ediyorsunuz.
Oysaki omuzlarından tutup “kendine gel!” diye sarsmanız gerekiyor. Bunu içinizden yaptığınızı, ona deli gibi kızdığınızı biliyoruz. Arkadaşlarınızı aldığı yanlış kararlarda, yaptığı hatalı tercihlerde düşüncelerinizi söyleme konusunda bu kadar geri planda kalmanız onlardan çok size zarar veriyor. İçinizde fazladan duyguya yer kalmıyor!
8. “Yok ya iyiyim” en çok kullandığınız cümle kalıbı değil mi?
Çünkü insanlar size hissettiklerinizle ilgili ne sorarsa sorsun bu cevabı veriyorsunuz: İyiyim. Oysa iyi değilsiniz ve bunu onlar da görüyor, sizi rahatsız eden bir şeylerin olduğu açık. Ancak insanlara kapıyı öyle bir kapatıyorsunuz ki bir daha çalmaya korkuyorlar. İyi değilim, canım sıkkın, şuna üzüldüm, şu beni rahatsız etti, vs. demek bu kadar zor olmamalı.
9. Duyguların dışavurumu bir zayıflık göstergesi değildir.
Çünkü duygular tam da bunun için vardır, söylemek, ifade etmek, haykırmak için. Kendinizi ne zaman serbest bırakmanız gerektiğine dair hiçbir fikriniz yok. Hayatta bir sürü olumsuzluklar, yanlışlıklar, sıkıntılı ve mutlu anlar var. Böyle anlarda yaşanan duygu boşalmaları olmasa yaşadığımızı anlamamızın imkanı yok, ama siz tam da bunu yapıyorsunuz. Hayatı ıskalıyorsunuz, ıskalamayın.
10. Sürekli dalgınsınız, etrafınızda olup bitenleri dahi takip etmekte zorlanıyorsunuz.
Çünkü kafanız başka yerde, içinizde biriktirdiklerinizde. O kadar çok şey var ki orada çıkıp da günlük yaşama konsantre olmakta zorlanıyorsunuz. Sohbetin ortasında bir anda kendinizi başka yerde buluyorsunuz, dinlemiyor, empati yapmıyorsunuz. Empatiyi sürekli kendi içinizde taşıdığınız duygularınızla yapıyor olmayasınız?
11. İstediğiniz hiçbir şeyi yapmaya vakit bulamıyorsunuz.
Gerçi bir şey istiyor musunuz o bile meçhul, istiyor olsanız bile bugüne kadar unutmuş olmalısınız. Bastırdığınız duygularınızla mücadele etmeye o kadar çok zaman ayırıyorsunuz ki başka hiçbir şeye vakit kalmıyor. Bir hobiniz yok, işinizi sevemiyorsunuz, aşk hayatınız bile ite kaka yürüyor. Bütün bunların sebebinin ne olduğunu anladığınız gün hayatınız değişecek bizden söylemesi.
Yorum Yazın
İnsan karşısındakinin karaktersiz olduğunu anladığı zaman duygularını bastırmaya muhattap olmamaya başlıyor zaten.
şimdi onedionun %50 si birden duygularını hep bastıran kişiler olacak
bazen o kadar yorgunsundurki ağzını açıp bir kelime söyleyesim gelmez. çünkü bilirsin, söylesem de anlamazlar. boşver...