onedio
Görüş Bildir
Twitter Hesabı Nasıl Ele Geçirilir, Korunmak İçin Ne Yapmalı?
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek 'in 2 milyona yakın takipçiye sahip hesabının çalınmasıyla birlikte şifre ve hesap güvenliği konu başlıkları tekrar gündemin ilk sıralarına çıktı. Twitter hesapları nasıl hack'leniyor? Hesaplar hackerlara karşı nasıl korunabilir? Güvenlik yazılım firması Trend Micro kullanıcılara altın değerinde tüyolar verdi. İşte hackerlardan korunma yolları: Yaşanan olaylar dünya çapında şifre güvenliği konusunda yeterli bilincin yerleşmediğini gösteriyor. Genellikle kullanıcıların yeterince karmaşık şifreler kullanmadığı görülüyor. Ne kadar karmaşık şifreler kullanılsa da saldırganların sosyal mühendislik hamlelerine kanmak da hesapların ele geçirilmesine yol açıyor. Twitter üzerinden alınan 'Doğrudan Mesajlar' vasıtasıyla zararlı bağlantılara yönlendirilen kullanıcılar, gittikleri web sitesinde şifrelerini kaybedebiliyorlar. Güvenlik kontrolleri olmayan bir web sitesinde sosyal medya hesaplarında kullanılan şifrelerin kullanılması, hesapların ele geçirilmesinde kullanılan bir başka yöntem. Saldırganların elinde, çalınan bir kullanıcı adı ve şifrenin diğer platformlarda denenmesini sağlayacak çok basit yazılımlar bulunuyor. Öncelikle yapmanız gereken kendinize karmaşık bir şifre belirlemek, mutlaka içerisinde sayı harf ve karakter olmalıdır ve kesinlikle e-posta adresinizin şifresi ile aynı olmamalıdır. Birçok kullanıcı burada hata yapmaktadır. E-posta şifresini çalınan kullanıcılar aynı zamanda Facebook ve Twitter hesabınızı da kolayca ele geçirebilir. Çalan kişinin yapması gereken tek şey Facebook veya Twitter hesabınıza girip şifremi unuttum linkine tıklayıp e-postanıza bir kurtarma maili istemektir. Bu nedenle ilk önce e-posta hesabınızın güvenliğinden emin olmalısınız. Eğer birçok şifreyi aklınızda tutmakta zorlanıyorsanız şifre yöneticisi programlardan birini kullanabilirsiniz. Ne kadar güçlü bir şifre seçerseniz seçin bilgisayarınıza atılacak bir keylogger şifrenizi ilgili kişiye gönderecektir. Bu nedenle iyi bir anti-virüs programı kullanmanız gerekiyor. Facebook ve Twitter şifreniz yalnızca bu sitelere özgü olmalıdır, başka hiçbir yerde kullanmayınız. E-mail adresinizdeki doğum günü ve güvenlik sorusu gibi kriterleri mutlaka doldurunuz. İki aşamalı kimlik tanıma yöntemlerini seçin. Twitter'da son dönemde artan saldırılar üzerine tartışılan iki aşamalı giriş sistemi sayesinde sosyal medya hesaplarınızı güvende tutabilirsiniz. Facebook ve Google'da yer alan, Twitter'da da kısa sürede hayata geçmesi beklenen sistemlerle kullanıcı adı ve şifre girişinin yanında özel bir soruya cevap vererek hesaba giriş yapabilirsiniz. Bunun yanında –belki de daha da etkili bir yöntem olarak- Türkiye'deki bankalardan da alışık olduğumuz şekilde, kullanıcı adı ve şifre girişinin ardından cep telefonlarına gönderilen kısa mesajda gelen ikinci şifreyle giriş yapmak da mümkün. İnternet üzerindeyken şüpheci olun. Tanımadığınız kişiler tarafından gönderilen bağlantılara itibar etmeden önce iki kez düşünün. Ayrıca tanıdığınız kişilerden gelen mesajların da gerçekliğine dikkat edin. Bilgisayarınızda eklenti eksik veya flash player eksik gibi yazılara itibar etmeyin. Özellikle e-posta adresinize cep telefonunuzu tanımlamayı unutmayınız. Twitter hesabınızı HTTPS bağlantısı kurabilirsiniz. Twitter hesabınız ile HTTPS etkinleştirmek için, ilk olarak Twitter hesabınıza giriş yapın. “Profile”e tıklayın ve “Edit Your Profile” tıklayın. Sayfanın alt kısmında “HTTPS Only” kutucuğuna tıklayın. Yine aynı sayfada bulunan “Save” butonuna tıklayın ve yaptığınız değişikliği kaydedin. Twitter güvenlik için şifrenizi tekrar girmenizi isteyecektir, şifreyi girerek yaptıklarınızı onaylayın. Ekranın üst kısmında ayarlarınızı başarıyla kaydedildiğine dair bir mesaj göreceksiniz. Artık Twitter giriş yaptığınızda, şifreniz korumalı kalır. Burada dikkat etmeniz geren bir husus var. Eğer cep telefonu veya benzeri bir cihaz ile Twitter hesabınıza girecekseniz cihazınızın HTTPS bağlantısını destekleyip desteklemediğini mutlaka öğrenin aksi durumda Twitter hesabınıza cihazınız ile giriş yapamazsınız.T24
Yüz Şekline Göre Saç Kesimi
Bir saç modeli üzerinde karar verirken saç tipinize ve yüz özelliklerinize dikkat etmeniz gerekir. Hangi saç tipini beğendiğinizden daha önemli olan, hangi saçın size daha çok yakışacağıdır. Bu sebeple, yüz şeklinize uygun bir saç kesimine sahip olmanız oldukça önemlidir. Yuvarlak yüzler hacimli saçlar ile ovalleşmeli Yuvarlak yüzlere sahip olanlar, yüzlerini ovalleştirecek saç kesimini tercih etmelidir. Yuvarlak yüzler için başın üstünde hacimlenen saçları öneriyor. Bu anlamda asimetrik saç kesimi, yüzü oval göstermek konusunda yardımcı olacaktır. Hacimli saçlar için bakım yapmayı da unutmamalı. Yuvarlak yüzü olanların saç uzunluğu omuz hizasında olmalıdır. Ancak saçınız kısaysa da üzülmeyin, çene hattından aşağıya doğru katlarla kestirerek yuvarlak yüzünüz için ideal bir saç elde edebilirsiniz. Böylece saçlarınız genişler ve yeleler yüzünüzün daha ince görünmesini sağlar. Ayrıca uzun akıcı bukleler ve dalgalı saçlar da mükemmel bir görünüm verecektir. Uzmanlar, kulak yüksekliğinde bir at kuyruğu yapmanın da yüzün oval görünmesine yardımcı olabileceğinin altını çiziyor. Bunun için saçlarınızı ikiye ayırarak geriye doğru yapıştırın ve kulağın üzerinde bir mesafede at kuyruğu yapın. İşte şanslılar grubu! Oval bir yüze sahipseniz, sizin için şanslı demek doğru olacaktır. İster spor, ister klasik, ister modern, her türlü modeli kullanabilirsiniz. Kısa, uzun, düz, dalgalı, kıvırcık, bağlı veya açık…. Ancak en mükemmel hangisi derseniz? Omuz boyunda uzunluk, saçı ortadan ayırarak yumuşak dalgalar oluşturmak ve bunların büyük dalgalar olmasını sağlamak, oldukça romantik bir etki yaratacaktır. Dalgaların kalıcı olması için de bukle belirginleştirici spreyleri kullanılabilir. Ayrıca omuzun biraz yukarısında kesilmiş saçları içe ve dışa doğru karışık tarzda şekillendirmek de muhteşem görünmenizi sağlayacaktır. Kare yüzler kıvırcık saçları tercih etmeli Kare yüze ve uzun saçlara sahipseniz, saçlarınızı su gibi aşağıya doğru akıtın. Hafif dalgalar da yüzünüzü ince gösterecektir. Çene hattından aşağıda duran uzun saçlar yüzünüzü incelterek kare görüntüden kurtulmanızı sağlar. Uzmanların kısa saçlı kare yüzlülere önerisi ise, biraz hileli davranmak! Kıvırcık saç veya dalgalı saç kullanın ve tam çene kemiğinde kesimi bitirin. Eğer saçlarınız kendi yapısında kıvırcık ya da dalgalı değilse de üzülmeyin, saç köpükleri ile saçlarınızı kolayca bu forma sokabilirsiniz. Saçlarınız uzunsa da omuzlara kadar düzleştirip, omuzdan aşağısında dalga oluşturun ve dikkati saçın uçlarına çekin. İsterseniz Demi Moore gibi dümdüz, tek renk ve uzun kullanmak da yüzünüzü ince ve uzun göstermekte yararlı olacaktır. Yüzünüzün alt kısmı dar üst kısmı geniş ise kalp şeklinde bir yüze sahipsiniz demektir. Bu yüz şeklinde en ideal saç kesimi; saçı çene hattına kadar düz indirip, çene boyunda hacimlenmesini sağlamak ve alnın bir kısmını saç modeliyle kapayarak üstteki orantısızlığı yok etmek olacaktır. Saçlarınızı hacimlendirmek için uzmanların önerisi Nivea Diamonds saç köpük serisini kullanarak işinizi kolaylaştırabilirsiniz. Elmas oval yüzler katlı kesimlerden kaçınmalı Bir elmas gibi ovalleşen yüzlerde yapılması gereken en iyi hareket köşeliği azaltmaktır. Uzmanlar, yuvarlak ve katlı kesimlerden kaçınmak gerektiğini özellikle belirtiyor. Saçları mümkün olduğunca uzun tutup, kulak hizasının altında biraz kat verip, dalgalarla hareketlendirerek kullanmak, bu yüz şekli için en ideal kesim olacaktır.
Yazın Kilo Almak İstemeyenlere Öneriler
Yazın kilo almak istemiyorsanız bu önerilere uyarak hem sağlığınızı hem formunuzu koruyabilirsiniz. Yaz aylarında artan sıcak havalar kimi insanlarda aşırı yemek yeme isteği uyandırırken kimi insanlarda iştahsızlığa neden olur. Fakat genel olarak değerlendirildiğinde yaz aylarında kontrolsüz kilo alımı ve çeşitli rahatsızlıkların ortaya çıkması daha çok görülmektedir. İşte dikkat etmeniz gerekenler… Kızartılmış yiyecekler özellikle yaz aylarında yüksek tansiyon, baş dönmesi, kalp ve damar hastalıkları gibi problemleri tetikler. Bu nedenle yiyecekleri haşlama, fırınlama veya ızgarada pişirme gibi daha sağlıklı yöntemleri tercih etmek gerekir. Yaz aylarında katı yağlardan uzak durmakta fayda vardır. Diğer yağlara nispeten daha ağır olan tereyağı yemeklere lezzet katsa kandaki kolesterol seviyesini yükselterek çeşitli rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. Yemeklerinizde zeytinyağı, hindistan cevizi yağı veya fındık yağı tercih edebilirsiniz. Yaz aylarında sıcak havalardan dolayı oluşan sıvı kaybını telafi etmek için tek alternatifimiz su değildir aynı zamanda içeriğinde su oranı yüksek meyveler de tercih edilebilir. Bunların başında karpuz, üzüm, çilek ve şeftali gelir. İster öğün aralarınızda isterseniz de yemek sonrasında kendinize meyve salataları hazırlayarak daha keyifli hale getirebilirsiniz. Günlük minimum tüketilmesi gereken sıvı miktarı 2,5 litredir ancak yaz aylarında terleyerek kaybedilen sıvı oranı artabilir bu nedenle günde en az 8-12 bardak sıvı tüketmeye özen göstermelisiniz. Öğün aralarınızı ne kadar uzun tutarsanız o denli daha çok yemek yeme ihtiyacı hissedersiniz bu yüzden öğün aralarınızda yoğurt, kuruyemiş, meyve veya bitki çayı gibi metabolizma hızınızı düşürmeyecek gıdalar tüketmeye özen göstermelisiniz.
İş Arayanlara En Kötü 10 Tavsiye
İş başvurularıyla ilgili her okuduğunuz öneriye inanmayın. İnternet sitelerinde iş başvurularında dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili pek çok makale yayınlanıyor. Gerek haber sitelerinde gerek blog sayfalarında hem Türkçe hem de İngilizce pek çok yazı bulmak mümkün. Ancak bu bilgilerin çoğu maalesef sizi başarıya götürecek ipuçlarını taşımıyor. İşte dikkat etmeniz gereken en kötü 10 öneri. 1- Özet yapmayın Özgeçmişinizin başına kariyer hedefinizi ya da özet bölümü eklemeniz pek çok makalenin iddia ettiğinin aksine gereksiz değildir. CV’nizi okuyan kişiye sizin ne yaptığınızı ve yapmak istediğinizi bildiğinizi gösterir. Ayrıca iyi bir özet yazı yazma beceriniz konusunda fikir verebilir. 2- Herşeyi anlatın Müstakbel işvereninizin sizin hakkınızda herşeyi bilmek istediği efsanesini unutun. Moder bir özgeçmiş en fazla iki dosya kağıdını geçmemelidir. Uzun iş tecrübenizi iyi bir şekilde özetlemek sizin becerinizi de gösterir. 3- Kurumsal bir dil kullanın “Çok aşamalı eğitim aşamalarında gruplar arası takımların hedeflerinin realize edilmesi” gibi cümleler, okuyan kişide sizin ne kadar profesyonel olduğunuzu değil ne kadar kendini beğenmiş biri olduğunuz izlenimini yaratır. Bu tür cümlelerden kaçının. 4- İş telefonunu asla cevapsız bırakmayın ertelemeyin Kötü bir iş önerisi de şudur: “Duşta da olsanız kardeşinizin düğününde de iş görüşmesi için sizi ararlarsa asla meşgul olduğunuzu söylemeyin”. Gerçekten meşgul olduğunuzda yapacağınız en iyi şey iki tarafında uygun olacağı belli bir gün ve saat için randevulaşmaktır. Unutmayın sizinde bir hayatınız var ve henüz girmediğiniz bir iş için onu mahvetmeye kimsenin hakkı yok. 5- Para konuşmayın İkinci görüşmede mutlaka para beklentinizden bahsedin. İşvereniniz kararını verirken sizin emeğiniz karşılığında ne kadar para kazanacağını ve karşılığında size ne kadar ödemesi gerektiğini bilsin. 6- Özgeçmişinizi sadece iş ilanına gönderin Başarılı iş arayanlar sadece ilanlara başvurmazlar. Sonuç almak için arkadaşlarınızı, Linkedin gibi profesyonel siteleri ve hedeflediğiniz sektörde size kontak bulabilecek çevrenizi kullanmalısınız. 7- Asla kâğıt özgeçmiş göndermeyin Internet çağında e-posta yerine normal postayla gönderilen özgeçmişler çöpe gidiyor sanıyorsanız bir daha düşünün. Gönderdiğiniz e-postanın spam filtresine takılması ya da aynı gün e-postayla 200 iş başvurusunu bir çalışan tarafından okunmadan silinmesi daha yüksek olasılık. 8- Sizi aramalarını bekleyin Özgeçmişinizi gönderdikten sonra kurumların sizi aramalarını sonsuza kadar bekleyemezsiniz. Özgeçmişiniz yüzlercesiyle birlikte yatıyor olabilir, onu harekete geçirmek size kalmış. Telefon edin ve iş bşvurunuzun akıbetini öğrenin. 9- Her şeyi verin Özgeçmişinizi, başvuru mektubunuzu, telefon ve birebir görüşmeler için zamanınızı verin. Ama ortak bir yola girdiğinize inana kadar referanslarınızın listesini vermeyin. Genel müdürle görüşmek ümidiyle sayısız test ve görüşmeye girmek için de vaktinizi kaybeteyin. ikinci görüşmeden sonra sizi işe alacak kişiyle hala görüşemiyorsanız vakit kaybetmeyin. 10- Özgeçmişinizi heryere gönderin İş verenler işe alacakları çalışanları tek kaynaktan aramazlar. Çaldıkları her kapının ardından sizin çıkmanız sizin adınıza çok da iyi bir işaret değildir. İş dünyasında bu sizi fazlasıyla kolay erişilebilir, değersiz ve iş bulmak için umutsuz bir çalışan durumuna düşürebilir.
Yaşlanmayı Durdurmanın Kuralları
Yaşlanmaya dur demek istiyorsanız, cildinizin bakımını sağlamak için doğanın nimetlerinden nasıl faydalanabileceğinizi Dermatoloji Uzmanı Dr. Funda Ataman açıkladı. İşte cildiniz için dikkat etmeniz gerekenler… Her gün düzenli olarak 8-12 bardak su içmeye başlarsanız, birkaç ay içerisinde cildinizin iyi yöndeki değişimini fark edebilirsiniz. Cildinizdeki ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümü azalır ve daha nemli bir cilde sahip olabilirsiniz. Bol su tüketimi hücrelerin beslenmesini ve toksinlerin vücudunuzdan atılmasını sağlar. Selenyum serbest radikal hasarından cilt hücrelerini korumaya yardımcı olabilecek bir eser mineraldir. Ayrıca, cilt kanseri önlenmesinde rol oynayabilir. Selenyum içeren morina, pisi, somon, ton balığı ve pişmiş sığır eti, hafif hindi eti, istiridye, sardalye, kepekli makarna tüketirseniz bu ihtiyacınızı doğal yollarla karşılayabilirsiniz. CoQ10 vücutta doğal olarak oluşan, güçlü bir antioksidandır; ancak yaşlanma ile birlikte azalır. CoQ10 serbest radikallerin yol açtığı hasarlara karşı cildi ve diğer vücut hücrelerini korumasının yanı sıra enerji üretimini de destekler. CoQ10 içeren kremler kırışıklıkları azaltarak yaşlanma belirtilerini iyileştirir. Balık (somon, ton balığı vb.) kümes hayvanlarının karaciğer gibi organ etleri ve kepekli tahıllar CoQ10 bakımından zengindir. Antioksidanlar serbest radikallerin hücrelere yapılan zarar görmesini önlemek veya yavaşlatmak işlevini taşır. Antioksidanlar kırışıklık oluşumunu ve ciltteki yaşlanma belirtilerini azaltır. Çilek, domates, kayısı, pancar, kabak, ıspanak, mandalina, biber, fasulye gibi gıdalar ve özellikle renkli meyve ve sebzeler doğal antioksidanlar bakımından oldukça zengindir. Kuru, pul pul bir deriye sahip olmak istemiyorsanız, portakal, havuç gibi meyveleri sadece yiyerek değil; cildinize de sürerek kırışıklık ve yaşlanma belirtilerini geciktirebilirsiniz. Ayrıca yeşil yapraklı sebzeler, yumurta ve düşük yağlı sütler de A vitamini içerir. C vitamini cildi güneşten korumaya yardımcı olur. Aynı zamanda, kolajen ve elastin gibi deri-sıkılaştırıcı lifleri tahrip eden radikallarin neden olduğu hasarın geri döndürülmesinde yardımcı olur. Kırmızı biber, turunçgiller, kivi, brokoli, papaya ve Brüksel lahanası en iyi C vitamini kaynaklarıdır.
Diyet Yapmadan Zayıflayın!
Kendinize eziyet çektirmeden kilo verebilseniz ne güzel olurdu değil mi ? Beslenme ve yeme bozuklukları Uzmanı Dr. Zermati ve Psikiyatr Gérard Apfeldorfer, haz alarak yediğiniz besinleri kesmeden, kilo vermenin sırlarını açıklıyor. Temel amaç, duygular ve doğal regülasyon sistemi ile ortalama kilo dengesini (her zaman hedef olan kilo değil ) bulmak! İşte yapmanız gerekenler…. Diyet diktelerine ve kurallarına son! Açlık ve bıkkınlık hissi yaratan diyet kurallarına son vermenin zamanı geldi. Diyet şişmanlatıyor olabilir! Yapılan çalışmalarda diyet tedavisi sonrası aşırı kilo ve obezite oranları 3 ila 5 yıl içinde % 90′dan fazla bir sonuca ulaşıyor ve diyet sırasında kaybedilen kilolar daha sonra fazlasıyla geri alınıyor. Herşeyi kontrol etmeyi bırakın! Sürekli dengeli beslenme, kilo vermek için saplantı haline gelebilir. Dengeli beslenme herkesin düşündüğünün aksine zayıflamanızı sağlamaz. Hergün aynı saatte yemeyi, zorunlu olarak düşünmeyin. Özellikle dikkat etmeniz gereken yalnızca acıkınca yemek yemeniz. Yeteri kadar yemek! Şişmanlıyoruz çünkü çok yiyoruz. Kilonun gerçek nedeni sadece şeker ve yağ değil; asıl neden global tüketim çılgınlığı! Her an, sıkılınca, televizyon karşısında, sohbet ederken, düşünürken ağızımıza bir şeyler atma ihtiyacından kurtulmamız gerekiyor. Kara listeyi çöpe atın! Belli bir limit içerisinde mayonez ya da pasta gibi ürünleri tüketmek şişmanlatmaz. İkna olmak istiyorsanız yemeklerden sonra haftanın 3 günü meyve yerine çikolata yiyin ve kendi gözlerinizle görün. Şişmanlığın asıl nedeni abartıya kaçmaktır. Eğer herşeyi tadında yerseniz, kısa bir zaman içerisinde faydalarını görürsünüz. Az yiyin ama istediğinizi yiyerek yediğinizden zevk alın. Ama aşırıya kaçmamaya dikkat etmeyi sakın unutmayın. Kötü alışkanlıklara son verin! Dengeli beslenmek yani çikolata çok kalorili diye ağza sürmeme hatasını yapıp, sebzeler kilo aldırmaz diye fazlasıyla sebze yemek de şişmanlatır. İhtiyaçtan fazla tüketilen her besin size kilo aldırır. Sabah kahvaltı yapmamak için vücudunuzu zorlarsanız, sağlınız tehdit altına girer. Uygulaması en basit olan eylem tükettiğiniz besinleri dengede tutmanızdır. Denge, sağlıklı vücudun en temel taşıdır. Yapılan her rejim sizi mental olarak bir bunalıma sokabilir çünkü beyniniz siz farketmeden şartlanır ve bu da psikoljik olarak sizi kötü etkileyebilir. Ani kilo kaybı sizi psikolojik olarak etkileyeceği gibi ileride de sağlık sorunları yaşamanıza neden olur. Buzdolabı kapağı üzerine tutturulmuş olan diyet listenizi oradan alın ve hemen çöpe atın! Sağlıklı bir yaşama bilinçli olarak başlayın. Kısa süreli değil uzun vadeli düşünün! Açlık hissi! Açlık, bizim gerçek enerji ihtiyacımızın memnuniyetini karşılamak için bir sinyaldir. Vücudumuz gıda niteliği (kalori açısından az ya da zengin) sağlanan ne olursa olsun, daha düzenli ve mükemmel tüketimi ayarlama yeteneğine sahiptir. Antrikot mu istiyorsunuz ? Yiyin ve haz alın ama nerede duracağınızı bilin! Açlık olgusu psikolojik ihtiyaç ve iştah olarak 2′ye ayrılır. İştah vücudunuzun ihtiyaçlarının karşılamak içindir fakat psikolojik ihtiyaç aç olmasanız bile bir şeyler yeme ihtiyacı uyandırır. İsteğe göre yemek yememeye dikkat etmeli ve sadece acıktığınızda yemek yemelisiniz. Doyum; Yemek yemeyi ne zaman durduracağınızı bilmeniz gerekir. Tokluk: Açlık hissi olmayan fizyolojik bir durumdur ve yemek ile aranızdaki bağı belirler. Diyetsiz kilo vermek için yapılması gerekenler! 10 ila 15 gün boyunca beslenme alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Gıdalarla ilgili olarak alım yeri, zaman, içerik, miktar özelliklerini bir yere not ediniz. ( açlık, istek, stres, vb.) ve değenlendirme yapınız! Açlık ve tokluk anlarınızı belirlemek için odaklanın. Yavaş yemek, gerilimli ortamlardan uzak durmak ( televizyon, bilgisayar), sakin bir yerde yemek, açlığınızı indirgeyecektir. Kendinizi pasta veya çikolata yemeyerek cezalandırmayın. Dengeli bir şekilde tatlı tüketebilirsiniz çünkü duygusal ihtiyaç karşılandığında kilo almazsınız. Dikkat etmeniz gereken en önemli konu, aşırıya kaçmamak ! Dr. Zermati ve Gérard Apfeldorfer’e göre bu tavsiyeler ile kilo vermek zor değil aksine eğlenceli bir durum bile olabilir.
Reklam
Ayda Bir Kilo Vermenin 15 Yöntemi
Mevcut yaşam koşullarınız düzenli bir diyete imkân vermiyor veya odaklanmanızı güçleştiriyor ise Diyetisyen Gizem Şeber’in vereceği bazı basit tüyolar ile her öğününüzden 100 kalori azaltabilirsiniz. Günde 300 kalori azaltmak; haftada 2100 kalori azaltmak demektir. Bu da fark etmeden ayda bir kilogram kaybetmek anlamına gelir. Tek seçim iyidir Restoranda yemek yediğiniz zamanlarda; aynı menü içerisinde birden çok seçenek gelir. Bu seçeneklerden birini bile azaltmak, 100 kaloriden daha fazlasından kurtulmak anlamına gelecektir. Küçük boy kahve Gün içerisinde kremalı kahve içme alışkanlığınız var ise sadece büyük boydan küçük boy seçime dönüş yapmak veya küçük boy seçiminizi light ve şekersiz yapmak ortalama 100-200 kalori kar etmenizi sağlayacaktır. Soslardan vazgeçemeyenler, yarıya inin Soslu yemek, soslu salata, soslu et severler bu lezzete karşı koyamıyorlarsa, normal sos miktarının yarısı kadar kullanmaları günlük 100 kalori daha az almalarına yardımcı olacaktır. Pişirirken tatmaktan vazgeçin Yaptığınız yemeklerin tuzuna bakmak için aldığınız birer kaşıklar, yaptığınız böreklerin ve tatlıların tatlarını kontrol etmek için farkında olmadan mutfakta yaptığınız ufak atıştırmaların size günlük maliyetinin 100-300 kalori arasında olduğunu unutmayın. Salatalarınızdaki ekstralara dikkat edin Salatalara eklenen kuru kayısı, kuru üzüm, nar, kuruyemiş gibi yiyecekler salatanın sadece besleyici değerini değil aynı zamanda kalorisini de yükseltir. Salatalarınızın sadece soslarına değil, içeriğine de dikkat etmeniz ortalama günlük 100 kalori daha az almanıza yardımcı olur.
Çanta seçerken nelere dikkat etmeli?
etiket
Çanta kadınların vazgeçemeyeceği aksesuarlardan biri. Peki çantalara dünyaların parasını verilirken çanta alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini biliyor musunuz?Çanta ebatları Öncelikle alacağınız çantanın ebatlarının sizin için kullanışlı olup olmadığına dikkat etmelisiniz. İhtiyacınız olan her şeyi çantanıza sığdırabilmelisiniz. Kadınlar olgunlaştıkça, çantaları da onlarla birlikte büyüyor. Beğendiğiniz çantanın içine eşyalarınızı sığdırmayı deneyin. Bu şekilde eve gittiğinizde kötü bir sürprizle karşılaşmazsınız.Üstelik çanta boyutlarının kıyafetiniz ve katılacağınız davetlerle de ilgisi vardır. Bir düğüne giderken yanınıza kocaman, bavulumsu bir çanta alamazsınız değil mi?Çantanın bölümleri Kadınlar genellikle çantalarının içinde aradıklarını kolayca bulamazlar. Hem çantalarına çok fazla şey koyduklarından hem de çantalarındaki gözler yetersiz olduğundan, çantalarda ev anahtarı bulmak kadınların gün içerisinde yaptığı en zor şey.Eğer dağınık bir çantaya sahipseniz içinde fazla bölmeleri olan bir çanta kullanmayı ve eşyalarınızı çantanın gözlerine yerleştirmeyi deneyin. Bu şekilde telefonunuz çaldığında kolayca bulabileceksiniz.Çanta materyali Çantanızın seçiminde etkili olan bir etken de çantanızın yapımında kullanılan materyaldir. Eğer çantanızı dayanıklı bir kumaştan seçerseniz çantanızı daha uzun süre kullanabilirsiniz.Kumaş çantalar ilkbahar ve yaz aylarında kullanmak için ideal. Kavurucu yaz sıcağında kolunuza yapışıp sizi rahatsız etmez fakat çabuk kirlenir. Ve zamanla çantanız içindeki ağırlığa dayanamaz ve yırtılır. Bu gibi tatsız durumlarla karşılaşmamak için farklı materyallerin kullanıldığı işlevsel tasarımları tercih edebilirsiniz.Çantanın rengi Çantanızın rengi tabii ki çok önemlidir. Eğer çok kullanacağınız bir çanta olmasını istiyorsanız genellikle dolabınızda hangi renkleri ağırlıkta olduğunu düşünerek seçim yapın. Eğer muhteşem canlılıkta turuncu, pembe ya da yeşil gibi renklerde çantalar bazı kombinlerle stilinizi geliştirse de her istediğinizde kullanamazsınız.Günlük kullanım için bir çanta alıyorsanız, genellikle bej, gri ya da siyah gibi kullanışlı renkleri tercih etmenizi tavsiye ederiz.Çantanın fiyatı Çantanın fiyatı sizin için en önemli faktörlerden biri.  Eğer uzunca bir süre kullanacağınız kaliteli bir çanta alacaksanız ödeyeceğiniz her kuruşa değeceğini biliyoruz.Bu parçalar sizin moda yatırımlarınızı oluşturuyor. Fakat yalnızca bir iki defa kullanacağınız parçalara yüksek bedeller ödemek pek akıllıca görünmüyor.
Reklam
Hızlı Yağ Yakma Önerileri
Yazın kapıda olduğu şu günlerde hızlı yağ yakmanın 7 yolu ile karşınızdayız… Yağ yakmak için ilk önceliğiniz, kaslarınızı güçlendirmek olacak. Kasları güçlendirici hareketlerden en önemlisi ağırlık çalışmaktır. Ağırlık çalışırken dikkat etmeniz gereken nokta; ağırlığı normalden daha yavaş kaldırarak kaslarınızın gücünü % 50 oranında artırabilirsiniz. Haftada 4 saat koşun Koşmanın en güzel yanı, koşmayı bıraktıktan sonra da vücudun yağ yakımına devam etmesidir. Haftada en az 4 saat koşanlar, koşmadıkları dönemlerde de kalori yakmaya devam ederler. Araştırma neticelerine göre protein ağırlıklı besinlerin tüketildiği bir kahvaltı ya da öğle yemeği yemek, yemekten sonra daha fazla yağ yakmanızı sağlıyor. Alkollü içecekler metabolizmanızı yavaşlatır ve yağlanmayı kolaylaştırır. Yağ yakmak gibi bir amacınız varsa içkiden uzak durmanızda yarar var. Uyandıktan sonra bir kaç saat içerisinden yapılan spor metabolizmanın daha hızlı çalışmasını sağlar. Böylelikle tüm gün yağ yakmaya da devam edersiniz. Günde iki fincan yeşil çay içmek metabolizmayı hızlandırırken, yağ yakımını da kolaylaştırıyor. Yeşil çayın yanında, ayrıca şeker ve krema ilave edilmeden içeceğiniz kahve ile de vücudunuzun yağ yakmasına yardımcı olabilirsiniz. Gün içinde tüketeceğiniz yoğurt, tam tahıllı gıdalar, baharatlı yiyecekler de daha çok yağ yakmanızı sağlayacaktır. Kahvaltıda düşük glisemik indeksli besinler yemek, sonrasında yapacağınız egzersizlerde daha fazla yağ ve kalori yakmanızı sağlar. Eğer 1200 kalorinin altında düşük kalorili bir diyet yapacaksanız, vücut kıtlık sinyalleri verir ve yağlanmayı kolaylaştırır. Diyetteyseniz her gün en az 1200 kalori almaya dikkat etmelisiniz. haber kaynağı: 724saglik.org
Spor Yaparken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Spor yapmak, yaaşam kalitemizi son derece arttıracaktır. Spor yaparken yapılan sporun çeşidine göre dikkat edilmesi gereken bir takım kurallar vardır. Ancak, spor yaparken genel olarak dikkat edilmesi gereken de bir takım kurallar bulunmaktadır. Bu kurallara dikkat etmek ve özen göstermek spor sürecinizi daha verimli geçirmenize ve sporun vücudunzda yaratacak iyileştirmelerden daha fazla faydalanmanızı sağlayacaktır. Şimdi, biraz genel kurallardan bahsedelim… Spor yaparken dikkat etmeniz gereken ilk maddelerden biri bol su içmektir. Spor ile çok fazla uğraşmayan birinin günde içmesi gereken 1,5 lt su spor yapan kişide 2,5lt’ye çıkıyor. Sporu kesinlikle zayıflamak için yapmayın. Sağlıklı yaşam için tercih edin ve severek devam edin. Kilo vermek amaç değil, sonuç olmalı… Amacınız, sağlıklı yaşam için spor yapmayı alışkanlık haline getirme isteği olmalıdır. Terlemeye ve açlığa dilkat etmelisiniz. Beslenmeniz, düzenli ve sağlıklı tercihlerden oluşmalıdır. Aç bir vücutla spor yapmamalı, öğününüzü tamamlamalı ve yemek yedikten bir-iki saat sonra spora hafifçe başlamalı daha sonra ritmi arttırırsınız. Spora uygun giyimi tercih etmelisiniz. Bunun için sitemizde yer alan spor için uygun giyim yazımıza göz atarak bilgi edinebilirsiniz.
Forex ile Kazanmanın 10 Altın Kuralı
Birikimlerinizi değerlendirerek kazanç elde edebileceğiniz finans piyasası olarak forex piyasasından sizlere sıklıkla ve detaylı olarak bahsetmeye çalışıyoruz. Nasıl yatırım yapıldığı, yatırım araçlarının neler olduğu ve nasıl işlem gördükleri, dikkat etmeniz gereken, piyasanın özellikleri ve eğitimler üzerinde duruyoruz. Bu yazımız ile de sizlere forex piyasasında kazanmanıza yardım olacak kurallardan bahsetmek istiyoruz. Forex’te para kazanmak mümkün mü sorunuza cevap ararken bahsetmiş olduğumu konular genellikle bilgi ve deneyim kazanmanız üzerine konulardı. Forex ile kazanmanın 10 altın kuralı ile de sizlere biraz psikolojik olarak hazırlanmanız birazda püf noktası olarak değerlendirebileceğiniz küçük noktalara değineceğim. Ama unutmamanız gerekir ki; borsanasiloynanir1.com sitesi olarak sizlere herhangi bir yatırım danışmanlığı hizmeti değil, piyasayı tanımanız adına bilgiler veriyoruz. Gelelim 10 altın kural başlıklarımıza; Kendinizi Tanıyın Bir finans piyasasında yatırım yapabilmek veya hayatta herhangi bir konuda başarılı olabilmek için öncelikle kendinizi tanımanız gerekmektedir. Nasıl bir yapıya sahip olduğunuzu, hangi konularda yeteneğiniz olduğu ve başarılı olabildiğinizi iyice irdeleyin. Kişiliğinizi iyi bilmeli ve irdelemelisiniz. Risklerle veya olumsuz durumlarla başa çıkabiliyor musunuz? Kolay mı pes ediyorsunuz, iradesiz bir insan mısınız, duyduklarınıza hemen inanıyor musunuz, yoksa doğrusu bu mu diye araştırıyor musunuz? Yukarıda saymış olduğum tüm sorular ve daha fazlası forex ile kazanmak için kendinize sormanız gereken sorulardır. Çabuk sıkılan, stres ile başa çıkamayan planlı ve disiplinli bir çalışma sürdüremeyen, tezcanlı ve konsantre olma sorunu yaşayan bir insansanız, öncelikle bu konuları objektif bir şekilde değerlendirmelisiniz. Forex piyasasında işlem yapmaya kararlı iseniz, kazanmanız gereken özellikler bulunmaktadır. Sakin olmalı, aceleci davranmamalı ve sabırla işlemlerinizi yürütmelisiniz. Stres ile baş edebilmeli, planlı ve disiplin bir şekilde çalışmaya hazırlanmalısınız. Piyasaya iyi bir şekilde adapte olmalı, konsantre olma sorununuzu aşmalısınız ve konsantrenizi dağıtacak durumlardan uzaklaşmalısınız. İşlem platformunuzu açıp başına oturduğunuz zaman yalnızca yapmanız gereken işlemleri düşünmeli, planınıza bağlı bir şekilde ilerlemelisiniz. Kendinize hedefler belirlemelisiniz ve bu hedeflere ulaştığınız zaman kararınızı ani bir şekilde değiştirmemelisiniz. Psikolojinizi Piyasaya Hazırlayın Kendinizi iyi bir şekilde tanımanız piyasaya psikolojik olarak da hazırlanmanız adına büyük bir önem taşımaktadır. Sonuçta büyük bir finans piyasasında işlem yapıyorsunuz ve kazanabilir – kaybedebilirsiniz. Tüm bu durumlara psikolojinizi hazırlamalısınız. Eğer en ufak bir başarısızlık veya sorun ile karşılaştığınız zaman hemen çöküyorsanız, forex piyasası için iyi olmayan bir özelliğe sahipsiniz demektir. Ama sorunların üzerine gitmedikçe ve kaybetmekten korktukça daha fazla sorun ve kayıpla karşılaşacağınızı da bilmeniz gerekiyor. Forex ve Borsa’da psikolojinin önemi hakkındaki içeriğimizi incelemek için; burayı tıklayın. Her şeyden önce bu işin bir hobi olmadığınız ve para kazandığınız bir iş olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Başarısızlık ile karşılaştığınız zaman piyasaya hemen küsmeyin ve sorunun hangi nokta veya noktalardan kaynaklandığını araştırın. Zarar yaşayabileceğinizi hiçbir zaman unutmayın ve öfkelenmeyin. “Keskin sirke küpüne zarar“ sözünü aklınıza yerleştirin ve sakin bir şekilde işlemlerinize devam edin. Kendinize güvenmek ve güvenmemek arasındaki çizgiyi iyi belirleyin. İşlemleri azminiz, bilgileriniz ve deneyimleriniz ile başarabileceğiniz konusunda kendinize güvenin. Ama asla ego yapmayın. “Ben kazanıyorum” havasına girmeyin ve planlarınıza bağlı bir şekilde ilerleyin. Forex piyasasının bağımlılık yapacağınız unutmayın. Aşırı hırslı bir insansanız, kaybettikçe tekrar işlem yapacaksınız. Ama bu durum daha fazla kaybetmenize neden olacaktır. Sakin bir psikoloji ile her durumu göz önünde bulundurarak, analiz ederek hareket edin ve gerekiyorsa bir süre ara verin. Bu süreçte beyniniz ve kendinizi canlandırın. Piyasayı Tam Tanıyın Dünyanın en büyük işlem hacmine sahip finans piyasasında, tüm dünya yatırımcıları ile işlem yapacaksınız. Bu nedenle bu piyasanın en ince ayrıntılarını bile tanımalı, değerlendirebilmelisiniz. Yabancı kaldığınız herhangi bir kavram olmamalı. Piyasa nasıl çalışır, paranız nereye gider ve kazandığınız para nereden gelir öğrenin. Piyasada veya yatırım araçlarının fiyatlarında meydana gelen dalgalanmaların hangi faktörlerden kaynaklandığını, bu faktörlerin nasıl etkiler yarattığını, yatırım araçlarının birbiri ile bağlantılarını inceleyin. Forex eğitimlerine mutlaka katılın ama yalnızca bu bilgiler ile yetinmeyin. Bu bilgileri başlangıç temel eğitim olarak kabul edin ve daha fazlasını öğrenmeye gayret edin. Piyasanın işlem özelliklerini iyi bir şekilde öğrenin ve uygulamada nasıl performanslı bir şekilde kullanabileceğinizi öğrenin. Bu konuda forex demo hesabı işinize en çok yarayacak araçtır. Nasıl demo hesabı açacağınızı öğrenmek için tıklayın. Hem kendi işlem özelliklerinizi belirlemeniz adına hem de piyasayı tam anlamıyla tanımanız adına sanal para ile işlem yapmanızın büyük bir faydası vardır. Aynı zamanda demo hesap sayesinde piyasada işlem yapmak beklentilerinizi karşılıyor mu, size uygun mu öğrenmenizi de sağlayacaktır. Analiz ve Yorumlama Yeteneğinizi Geliştirin Bilindiği gibi fiyatların hangi yönde ilerleyecekleri, işlem hacimleri, alım – satım fiyatları gibi birçok bilgiyi analizler ile ediniyorsunuz. Teknik ve temel analiz olarak iki analiz türü bulunuyor. Temel analizler, ülke ekonomileri, makro ekonomik veriler, dünyada meydana gelen olaylar, para politikaları gibi konuları içeriyor. Temel analizi oluşturan bu konuları tam olarak öğrenin, hangi konularla bağlantıları olduğunu öğrenin, piyasa psikolojisine ve yatırım araçlarının fiyatları üzerine nasıl etkiler yarattığını bilin. Bu konular hakkında tam bilgiye ulaştıktan sonra yorumlama yeteneğinizi geliştirin. Teknik analiz konuları ise fiyat grafiklerini okumanıza yarayan araçlardır. Birçok analiz yöntemi bulunmakta ve bu analizlerin bazıları yoğun bir şekilde kullanılmakta. Genel olarak Bollinger Bantları, trendi belirmenizi kolaylaştıran Dow Teorisi, Fibonacci dizinleri gibi analiz yöntemleri sıklıkla kullanılmakta. Ama siz tam olarak destek – direnç noktalarını, pivot noktalarını, trendleri belirleyebilmeli ve kendinize en uygun gelen analiz yöntemini belirlemelisiniz. Aracı kurumların hizmetlerinden birisi de günlük, haftalık ve aylık analiz raporları yollamaktır. Bu raporların hemen hepsini dikkate alın ama tamamen bu raporlara bağlı kalmayın. Kendi analizlerinizi de yapın ve sonuçları karşılaştırın. Teknik ve temel analizlerden edindiniz bilgileri birlikte yorumlamaya da özen gösterin. Tek başında temel analizlerden veya teknik analizlerden edindiğiniz sonuçlar size tam doğru bilgiyi vermeyecektir. Bu nedenle iki analiz türü hakkında da bilgi sahibi olun, nasıl yapıldıklarını bilin ve birlikte yorumlayın. Teminatınızı Belirleyin Daha önceden birçok kere söylediğimiz gibi 100 dolar ile forex piyasasında işlem yapmaya başlayabiliyorsunuz. 100 dolar belki kulağa küçük bir rakam olarak gelebilir. Ama bu teminatınızı mantıklı bir şekilde değerlendirdiğiniz zaman kesinlikle forex piyasası gibi bir piyasada kısa sürede daha büyük paralar ile işlem yapmanız için yeterli bir miktar. Küçük miktarlarla yani küçük işlem büyüklükleri ile işlem yapın. Bu sayede hem çok kaybetmemiş olursunuz hem de tekrar işlem yapma şansınız olur. Genel olarak EUR/USD paritesi, altın ve petrol forex piyasasında 100 dolar ile yatırıma başlayanlar tarafından tercih edilmektedir. Aynı zamanda en düşük değerler de bu yatırım araçlarına aittir. Para birimleri ile işlem yapma yeteneğiniz henüz gelişmemiş olabilir. Çünkü para birimleri yüksek işlem hacmi nedeniyle fazla dalgalanma kaydederler. Altın ve petrol gibi emtialar, daha güvenli yatırım araçları olacaktır. Petrol ile 10 dolarlık mini pozisyonlar oluşturabilir ve al – sat işlemleri yaparak kısa sürede 100 dolarlık teminatınızı 200, 300 dolara yükseltebilirsiniz. İyi bir deneyim kazanana kadar mini pozisyonlar açmaya devam edin. 100 dolarınız 400 dolar olsa bile deneyim kazandığınızdan emin olana kadar düşük işlemler yapmaya devam edin. Paranızı mümkün olduğu kadar kaybetmemeye özen gösterin. Emeklemeden koşmaya çalışmayın! Minik adımlarla ilerleyin. Yüksek işlem hacmi ile işlem yapıyorsanız, düşüşlerin sert olacağını aklınızdan çıkarmayın. Ekran Başında Olun Eğer forex piyasasında işlem yapıyorsanız veya işlem yapmaya karar verdiğiniz an ekran başında olun. Ekranınızı açar açmaz hemen pozisyon oluşturmayın. Önce iyi bir araştırma yapın. Fiyat grafiklerini, işlem hacimlerini, 1 saatlik grafikleri, trendleri gözlemleyin. Emin olmadan işlem yapmayın. Ekran başında olmadığınız zamanlarda işlem yapmayın ve stop loss özelliğine körü körüne bağlanmayın. Ekran başında olduğunuz ve piyasayı iyi bir şekle gözlemlediğiniz zamanlarda pozisyonlarınızı oluşturun. Avantajlı bir durum var diyerek stop loss özelliğini de belirleyerek ekran başından uzun süreli ayrılmayın. Anlık değişimlerden kazanç elde ettiğinizi unutmayın ve bu anlık değişimlerin aynı zamanda kaybetmenize neden olacağını da unutmayın. Gece uyumadan veya ekran başında olmayacağınız zamanlarda açık pozisyonlarınızı kapatmayı ihmal etmeyin. Bu şekilde kazançlarını sıfırlayan birçok insan olduğunu unutmayın. Pozisyonu oluştururken aklınız yalnızca işleminizde olsun ve bir hamle yaptığınızı, karşınızda milyonlarca yatırımcının da hamle yaptığını unutmayın. Duyumlarla Hareket Etmeyin Genellikle borsada büyük dertler açan duyumlar, forex piyasası için de geçerlidir. Herhangi bir arkadaşınız veya bir yatırımcıdan aldığınız duyuma göre yatırım yapmanız. Tamamen kendi gözlemleriniz, analizleriniz, bilgileriniz, stratejileriniz ve deneyimleriniz ile hareket edin. Aynı şekilde yalnızca aracı kurumların uzmanları ve analistlerinin dediklerine göre işlem yapmayın. Daha öncede belirttiğim gibi kendinize hedefler, hedefleriniz doğrultusunda stratejiler ve planlar belirleyin. Piyasa haberlerinden aldığınız bilgilere göre aniden karar vermeyin. Kazandığınızı ve kaybettiğinizi dile getirmeyin. Bu şekilde başkalarını etkilememiş olursunuz. En iyi kazancın en iyi strateji ile olacağını aklınıza yerleştirin. Başkalarına güvenerek nasıl bir işe girmemeniz gerekiyorsa, aldığınız duyumlara göre de pozisyon açmayın. Her insanın nasıl dünyaya bakış açısı farklıysa, her yatırımcının da piyasaya bakış açısı farklıdır. Aldığınız Pozisyondan Emin Olun Yeni bir pozisyon oluşturmadan önce 1 saatlik fiyat grafiğini iyice inceleyin. Piyasa verilerini, haberlerini gözlemleyin. Trendi belirleyin ve trendin tersi olabileceği ihtimalini her zaman göz önün bulundurun. Trendin tersine işlem yapmayın ve yaparsanız da küçük karlarla işleminizi kapatın. Bir alım işlemi yapıyorsanız ve fiyat grafiğinde düşme başlamış ise, artık düşmez diye düşünmeyin. Destek ve direnç noktalarını pozisyon açarken sürekli gözlemleyin. Küçük hacimlerle pozisyon oluşturmanız işleminizin tersi çıkma ihtimaline karşı iyi bir önem olacaktır. Aynı zamanda emin olduktan sonra fiyat grafiğindeki hareketlere göre fikrinizi değiştirmek yerine pozisyonu küçük karla kapatın. Yatırım aracınızı belirledikten sonra pozisyon açmaya karar verin. Bütün yatırım araçlarını gözlemlemeyin ve spesifik olun. Her yatırım aracının farklı özelliklere sahip olduğunu aklınızdan çıkartmayın. Kendinize bazı pariteleri ve emtiaları belirleyin. Onların fiyat hareketlerini sürekli gözlemleyin. Bu yatırım araçları ile ilgili bir günlük kurgular hazırlayın. Açıklanacak olan verilere, fiyat hareketlerine, saatlik, günlük, haftalık ve aylık dalgalanmalarına, destek – direnç noktalarına ait verileri, pozisyonunuzu açmadan önce önünüzde hazır edin. Pozisyonu açarken aklınızı sadece bunlara odaklayın. Pozisyon açmadan bu verileri bulmak için aklınızı gereksiz sayılarla doldurmamış olursunuz. Pozisyonunuzu oluştururken, stop loss belirleyin. Elektrik kesintisi, bağlantı kopması veya çok ani bir işiniz çıkması durumunda zararınızı engellemiş olursunuz. Stop loss oranınızı kara geçtikçe güncelleyin ve bu oran karda olacağınız bir noktada olsun. Trendi iyi belirleyin ve giriş noktası olarak 1 dakikalık grafikteki en düşük noktayı yakalamaya çalışın. Fiyat grafiklerinin tepe ve dip noktalarında pozisyon oluşturmayın. Aynı zamanda zarardaki pozisyonunuzu kapatmama gibi bir inatçılık yapmayın. Bu inat başınıza büyük belalar açacaktır. Kaldıraç Özelliğini Doğru Kullanın Forex piyasasının en cazip özelliklerinden birisi hiç şüphesiz kaldıraç oranlarıdır. Elde edeceğiniz büyük karları düşünerek en büyük kaldıraç oranını seçmeyin. Kaldıraç oranlarını da yüksek tutmayın ve tüm işleminizi kaldıraca bağlamayın. Cazip bir özellik olduğu gibi büyük kayıp yaşamanıza neden olabilecek bir özellik olduğunu da unutmayın. Deneyiminiz olmadan kaldıraçlı işlemlerden uzak durun. Deneyiminiz arttıkça 1′e 5 oranında kaldıraç kullanabilirsiniz. Kaldıraç oranlarını kumarhane mantığına dönüştürmemeye özellikle dikkat edin. Notlar Alın Yaptığınız tüm işlemler, aldığınız bütün kararlar kısaca piyasada attığınız her adımı not alın. Bu notları daha sonra büyük bir dosyada toplayın ve geçmiş değerlendirmesi yapın. Yaptığınız hataları ve başarılı gözden geçirin. Gelecekte nasıl bir yol izleyeceğinize dair planlar yapmadan, hedefler belirlemeden önce geçmişte yaşadıklarınızı göz önünde bulundurmak size büyük bir yardımcı rehber olacaktır. Analistlerin bir çoğu da geçmişin tekrar ettiğini düşüncesini savunmaktadır. KAYNAK: http://www.borsanasiloynanir1.com/forex-ile-kazanmanin-10-altin-kurali/
Reklam
Grafik Tasarımcıları Çileden Çıkarmanın 8 Yolu
Herkesin bildiği gibi savaşlar reklamcılar yüzünden çıkar… Zihnimize girip, bilinçaltımızı etkileyen mesajlarıyla bütün paramızı ihtiyacımız olmayan şeylere harcatırlar. Paramızı saçma sapan şeylere harcadığımız için fakirleşiriz. Fakirlik insanı depresyona sokar. Ruh sağlığı bozulan insan da şiddete başvurur. İşte savaşlar böyle başlar. Ayrıca bütün reklamcılar komünisttir. Dolayısıyla konuyu, grafik tasarımcılardan nasıl kurtulabileceğimize ayırarak dünya barışı için üzerimize düşeni yapmak istiyoruz. Reklam veren olarak bir grafik tasarımcı ile çalışıyorsanız, aşağıda listelediklerimizi yapıp onu çıldırtarak mesleği bırakmasını sağlayabilirsiniz. HEMDE SONSUZA KADAR!... NOT: Okuduğunuz yazı bir mizah yazısıdır. Kanadalı grafik tasarımcı Ghislain Roy tarafından yazılmıştır. (Orjinal yazı: 8 ways to drive a graphic designer mad) Türkçeye çevilmiş hali ise Gürül Öğüt'e aittir.
İkinci El Cihaz Alırken Bunlara Dikkat Edin!
Kullanılmış bir telefon ya da farklı bir cihaz alırken mutlaka dikkat etmeniz gereken 4 şey...İkinci el elektronik cihaz satın almak, çok karlı bir iş olabilir. Tüketici teknolojilerinin süratine yetişmek isteyen çoğu kişi, ellerindeki cihazlarını satmak isteyeceklerdir. Bu sayede sadece 2-3 yıllık bir cihazı gerçek fiyatının yarısına ve hatta dörtte birine satın almanız mümkün olabilir. Ancak dikkat etmezseniz paranız boşa da gidebilir. Bu yüzden kullanılmış elektronik cihazlar satın alırken nelere bakacağınızı bilmeniz gerekiyor.İkinci el cihazı internetten satın alacaksanız, fotoğraflar arasında onun açılabildiğine ve kullanılabildiğine dair bir kanıt arayın. Paylaşılan resimleri Tineye ve Google Image Search ile de aratın, bu sayede fotoğrafların orijinal mi, yoksa daha önce bir yerlerde paylaşılmış mı olduğunu anlayabilirsiniz.Satıcıyla yüz yüze görüşecekseniz, cihazın çalışıp çalışmadığını kendiniz kontrol edin. Çok acele eden satıcılara dikkat edin, özellikle ' çalışır, sadece yeni pil lazım ' diyen satıcılardan uzaklaşmanızı tavsiye ediyoruz.
2014 Yaz Makyaj Trendi: Turuncu Ruj
etiket
Makyajlara bahar geliyor! Sezonun en iddialı renklerinden biri olan portakal rengi, 2014 yazının vazgeçilmez makyaj trendlerinden biri olacak. İlk olarak 2014 İlkbahar/Yaz podyumlarında karşımıza çıkan turuncu rujlar, bu sezon hemen herkesi etkisi altına almaya hazırlanıyor. Bu makyaj trendini uygulamaya biraz çekimser davransanız da ilerleyen zamanlarda dudaklarınıza portakal rengini taşımadan edemeyeceksiniz! Kırmızı halı törenlerine de hızlıca giriş yapan turuncu rujlar pek çok ünlünün ilk tercihi arasında yer alıyor. Şimdi gelin birlikte turuncu ruj sürmenin püf noktaların ı öğrenelim. Enerji dolu bu renk, her cilt tipinde rahatlıkla kullanılabiliyor. Turuncu ruj sürerken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta ise gözleri ve yanakları aşırı renge boğmak yerine biraz daha naturel tonlara yönelmek. Toprak tonları bu renkle şahane oluyor! Gözlerinizi belirginleştirmek isterseniz, çok siyah olmayan bir eyelinerdan yardım alabilirsiniz. Yüzünüze hafif parlaklık katmak isterseniz, kirpiklerinize hafif rimel sürdükten sonra göz pınarlarınızın olduğu kısımlara küçük bir dokunuşla aydınlatıcı sürebilirsiniz. Dudaklarda Turuncu Ruj Etkisi
Reklam
11 Adımda Şefler Gibi Narenciye Doğramak
Restoranlarda masanıza gelen ve löpür löpür götürdüğünüz o portakal ve greyfurtlar nasıl kesiliyor hiç merak ettiniz mi. Siz de çok basit bir şekilde, tıpkı bir şef gibi narenciyenizi dilimleyebilirsiniz. Güzel görüntüsünden ziyade, dilimler arasında dişinize takılan zar, çekirdek ve o hafif acımsı tadı yok eden bu kesim şekli greyfurt düşmanlarının bile fikrini değiştirebilir. Bu şekilde dilimlediğiniz narenciyenizi düz yemek dışında salatalar, garnitürler, çeşniler, salsa sosları ve reçeller için de kullanabilirsiniz.
'Kaçış' Vizyona Girmek İçin Gün Sayıyor
Başrollerini İlker Gürsoy, Atilla Saral ve Zeynep Gülmez'in paylaştığı ve bir çok ünlü ismin de yer aldığı ‘Kaçış’ isimli sinema filmi 1950-1970 yılları arasında Bulgaristan’ dan Türkiye’ ye kaçan 3 Türk gencinin kaçış hikayesini konu alıyor. Senaryosu ve Yönetmenliğini İbrahim Biçer, Yapımcılığını ise İhsan Taş’ın üstlendiği ‘Kaçış’ isimli sinema filmi çok yakında sinemalarda sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Filmin Başrol oyuncu İlker Gürsoy: “Uzun zamandır oyuncu koçlarımız eşliğinde bu role hazırlanıyordum. böyle bir projede yer aldığım için çok şanslıyım” dedi. Filmin yapımcısı İhsan Taş ” Dönem filmi çekmek gerçekten çok zahmetli bir iş. Her şeye çok dikkat etmeniz gerekiyor. Filmin Kış aylarına denk gelmesi ve hava şartlarının ağır olması da işlerimizi daha da zorlaştırdı ama çok şükür ki alnımızın akıyla çıktık işin içinden. En sevindiğim yanı ise kimseye bir zarar gelmeden kazasız belasız bitmesi. Olağan üstü bir performans sergileyen ekibimi yürekten kutluyorum ” dedi.Gerçek Gündem
Reklam
5 Adımda İş Planı Hazırlamak
İş planı her girişim ve girişimcinin ihtiyacı olan, kritik bir araçtır. Fakat her girişimci, işletme okumadığı ve MBA yapmadığı için, iş planının ne olduğunu, profesyonel bir girişimde bulunana kadar bilmiyor olabilir. Veya eğer ilk defa bir iş planı hazırlayacaksa, “ yahu bununla kim uğraşacak, daha yapılacak tonla işimiz var ” şeklinde geçiştirme yolun gidebilir - kendimden biliyorum- , veya iş yükünden gözü korkabilir. Fakat her ne kadar birçok şirket sahibi ve girişimci iş planının uzun olması gerektiğini düşünse de, genelde taze bir girişim (startup) için tek sayfalık bir iş planı, başlangıçta duyacağınız tüm ihtiyaçları kapsar ve işe koyulmak için yeterince organize olmanızı sağlar. Planı tek sayfalık yazıyorsunuz diye, bu, öğrendikçe ve koşullar değiştikçe onu modifiye edemeyeceğiniz ya da ekleme yapamayacağınız anlamına gelmiyor elbette. Hatta eklemenizi tavsiye edebilirim. Örneğin girişiminiz büyüyorsa ve daha fazla sermayeye ihtiyaç duymaya başladıysa, bunu mutlaka planınıza eklemelisiniz. Bu gibi örneklerle de “kervanı yolda düzmeye” devam edebilirsiniz. Unutmayın ki, en kötü iş planı, hiç yazmadığınızdır. “Onu da araştırayım, bunu da test edeyim” diyerek yapacağınız başlangıcı geciktirmeyin. Tek sayfalık iş planınızı oluşturmak için 5 kolay adımı aşağıda sıraladık, umarız işinize yarar : 1. İşe vizyon ile başlayın. Planı, sonunu düşünerek başlatın. Projenizin nereye gitmesini istediğinizi düşünün ve öncelikli olarak bu öngörülere odaklanın. Bu, planınızın genel havasını oluşturacaktır. Projenizi büyütmek ve sonunda onu satmak mı istiyorsunuz? Ya da şirketinizin mirasınız olmasını ve ömrünüzün sonuna kadar adınızla anılmasını mı istiyorsunuz? Nihai hedefiniz için vizyonunuz nedir? Aklınızda sonunda ne olacağı sorusuyla başlamak önemlidir. Vizyonunuz bu nihai hedefi iyi özetlemeli ve tanımlamalıdır. Bakmayın siz o , “sonunu düşünen kahraman olamaz” diyenlere! 2. Hedef tanımı oluşturun. Vizyonunuzun ne olduğunu siz elbette biliyorsunuz. Fakat o vizyonu gerçekleştirmek için neler yapacağınızı, başkaları için de tanımlamanız gerekiyor. Ve bunların ulaşılabilir, özet tanımlamalar olması gerekiyor. Bu tanımlar yapacaklarınızı o kadar belirgin ifade etmeli ki, iş modelinizi değiştirmedikçe, burada söylenenlerden başka birşey yapmıyor olmasınız – tabi ki kendinizle çelişmemek adına. Çünkü bu tanımlar, ekibinizin ve hatta varsa çalışanlarınızın göreceği ve inanacağı bir manifesto olmalı. 1 hafta sonra “aslında şunu da yapmak için buradayız arkadaşlar” derseniz, hem inandırıcılığınızı kaybedersiniz, hem de uygulamada sorun yaşarsınız. 3. Hedef listesi yapın. Hedeflerinizi maddeler halinde sıralanmış, ulaşılması gereken proje çıktıları olarak değerlendirin. Bir satış hedefiniz mi var? “Kendi pazarımın en az %10′una hakim olacağım”. Ya da belki ücretli abone edinme hedefi olabilir : “2. çeyrekte abone sayısını %30 arttıracağım” Bu hedeflerin hepsinde deadline (mühlet) olmasına dikkat edin. Çünkü bunlar, projenin büyümesi için belirli bir zaman içinde gerçekleştirilmesi gereken küçük hedeflerdir. Ama merak etmeyin, dip toplamda yekün tutar! 4. Stratejilerinizi belirleyin. Stratejileriniz, hedeflerinizi nasıl gerçekleştireceğinizi belirler. Pazarlama planınız var mı? Pazarınızda müşteriler kim? Rakipler? Peki ya satış stratejiniz? Zamanınızın çoğunu araştırma geliştirmeye mi harcayacaksınız? Tüm bu soruları kapsayan, genel bir duruş fikriniz var mı? İşte tüm bunları üstünkörü de olsa belirlemeniz gerekiyor. Özellikle, pazarın durumunu çok iyi bilmeniz ve müşterinizi ÇOK İYİ tanıyor olmanız gerekiyor. 5. Hareket planı oluşturun. Bir hedefiniz var, ve izleyeceğiniz stratejide karar kıldınız, peki kağıda yazdığınız tüm bu havalı şeylerden sonra, elinizde somut birşey var mı? Cevap tabi ki hayır. Bu aşamada ihtiyacınız olan, uygulanabilir ve somut adımları belirlemektir. Kısa süreli veya günlük olması gereken bu adımlar, nihai hedefinize hizmet etmeli ve vizyonunuza uygun olmalıdır. Örneğin, yıl sonuna kadar projenizin abone sayısını 5000′e artırmak istiyorsunuz. Stratejiniz de cold calling (rehberden rastgele telefon numaralarını arayarak yapılan satış) yapmak olsun. Bu durumda günlük uygulanabilir hareket planınız, günde 10 arama yapmak olabilir. Hatta zaten 10 arama yapıyorsanız, hedefinize daha layık olduğunu düşünüp 10+2 arama yapabilirsiniz. Küçük bir hesap yapalım Haftasonları çalışmadığınız takdirde her gün fazladan 2 arama, haftada 10, senede yaklaşık 500 fazladan arama anlamına gelir. Müşteri edinme (conversion) oranınız %50 olsa, nihayetinde fazladan 250 abone anlamına gelir servisiniz için. Bu gibi örnekler çoğaltılabilir ama unutmayın, dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, her bir plan ve stratejinizin, nihai hedefinize ve vizyonunuza hizmet etmesini sağlamaktır. İş planı hazırlamak, zaman zaman biraz meşakkatli bir iş olabilir, yine de haddinden fazla karmaşık olması gerekmiyor. Süreci yukarıda belirttiğimiz maddelerle basitleştirebilir ve hemen şu anda iş planınızı yazmaya başlayabilirsiniz. Ya da illa, ben daha detaylı şeylerden bahsedeceğim, yok mu bunun daha iyisi diyorsanız, aşağıdaki Washington State University’nin hazırladığı infografikten de faydalanabilirsiniz : Hala; “zor iş, hazırlayamam ben” diyorsanız, sizi şöyle alalım :
Çocuklarda Göz Hastalıkları
Aşırı ışık hassasiyeti, bir nesneye odaklanırken gözlerin kısılması, denge bozukluğu, kaşıntı ve kızarıklık çocuklarda göz hastalıklarının ilk habercileri olabilir. Memorial Şişli Hastanesi Göz Merkezi’nden Prof. Dr. Dilek Erkan, çocuklarda göz muayenesinin önemi hakkında bilgi veriyor. Çocuklarda göz hastalıkları yenidoğan döneminden itibaren görülebiliyor Erken doğan bebeklerde prematüre retinopatisi, bebeklik ve erken çocukluk çağında doğumsal katarakt ve glokom, kornea denilen gözün saydam tabakasının bulanıklığı, çeşitli genetik ve metabolik hastalıklara bağlı olarak gelişebilen göz problemleri, yaşamı tehdit eden göz içi tümörler ve şaşılık çocuklarda en sık görülen göz hastalıkları olarak sıralanmaktadır. Okul öncesi dönemde en sık rastlanan göz hastalıkları; göz tembelliği, hipermetropi ve astigmatima başta olmak üzere kırma kusurları, iki göz arasında fark olması ve şaşılıktır. Okul çağında ise göz bozuklukların başında miyopi olmak üzere kırma kusurları gelmektedir. Bu belirtileri önemseyin Bebeklik ve erken çocukluk döneminde gözlerin sürekli kaşınması, şiddetli ışık hassasiyeti, bir objeye odaklanma ya da bir objeyi takip etme güçlüğü, gözlerin paralelliğinin bozuk ya da kısıtlı olması, gözlerde sürekli kızarıklık ya da tek veya çift taraflı sulanma varlığı ve normalde siyah görünen gözbebeğinde beyaz bir yansıma saptanması bebeklerde göz bozukluğunun belirtisi olarak gösterilmektedir. Okul öncesi çağdaki çocuklarda bir nesneye bakarken başın belirli bir yöne doğru çevrilmesi ya da eğilmesi, gözlerin kısılması veya denge sorunu yaşanması da göz bozukluğundan şüphelenilmesini gerektiren durumlardır. Çocuğunuzun göz sağlığını korumak için dikkat etmeniz gerekenler Görme bozukluğu çocukta vücut ve denge gelişiminin yanı sıra; algılama, iletişim becerileri ve sosyal gelişimi de olumsuz yönde etkileyebilecek çok ciddi bir durumdur. Görme kusurlarının küçük yaşlarda fark edilerek tedavi edilmesi, ileriki yaşlarda sağlıklı bir görme için büyük önem taşımaktadır. Bu da ancak çocuğa yapılacak periyodik göz muayeneleriyle mümkündür. Periyodik göz muayenelerinin yanı sıra; sebze ve meyveden zengin dengeli bir beslenme, kişisel hijyen eğitiminin verilmesi, erken yaşlardan itibaren kaliteli güneş gözlükleriyle çocuğun gözlerinin güneşin zararlı ışınlarından korunması, uygun aydınlatma koşulları, bilgisayar başındayken gözlerle bilgisayarın aynı hizada olması gibi bazı önlemlerin alınmasına da özen gösterilmelidir. Çocuklarda erken göz muayenesi göz problemlerinin erken tanısının yanı sıra; bazı sistemik hastalıklara ait ipuçlarının yakalanabilmesi açısından da önem taşımaktadır. Prematüre bebekler tek veya iki taraflı körlükle sonuçlanabilen ve çok ciddi ve acil müdahale gerektiren “prematüre retinopatisi” açısından mutlaka göz doktoru tarafından değerlendirilmelidir. Yeni doğan bebeklerde gözlerin saydam ve paralel olması kontrol edilmeli; çocuk doktoru, aile hekimi ya da aile tarafından aksi bir durum fark edilirse göz hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. Tüm bebekler hayatlarının ilk yılında bir göz hekimi tarafından muayene edilmiş olmalıdır. Küçük bebeklerde görme nitelik olarak yalnızca göz hekimi tarafından değerlendirilebilir. Bu ilk muayeneyi takiben tüm çocuklara sırasıyla 3-3.5 yaş civarında, 5 yaşında ve sonrasında da 1-2 yıllık aralıklarla göz muayenesi yapılmalıdır.
Heartbleed Nedir? Heartbleed'den Korunma
Son günlerde teknoloji aleminde en çok konuşulan konuların başında gelen ve web sitelerinden tutun da televizyon kanallarına kadar namı yayılmış olan Heartbleed'i duymuş olduğunuzu tahmin ediyorum. En kötü ihtimalle Facebook, Twitter veya farklı web siteleri üzerinde yer alan haber akışları arasında gözünüze kırmızı, içi boş ve üzerinden kan damlayan bir kalp sembolü gördüyseniz, interneti yerinden oynatan güvenlik açığından kısmen de olsa haberdarsınız diyebilirim.Eminim ki kullanmakta olduğunuz birçok web servisi tarafından son günlerde şifrenizi değiştirmeniz yönünde uyarıldığınız e-posta, mesaj veya bildirimler almışsınızdır. Peki Yahoo, Facebook ve daha birçok dünya devinin web siteleri üzerinde yer alan kullanıcı hesaplarının güvenliğini bile tehlikeye sokan ve internet alemini bir anda tamamen kolları altına alan bir güvenlik açığı olan Heartbleed nedir? Heartbleed açığına mağruz kalıp kalmadığınızı nasıl öğrenirsiniz? Bu yazımda sizlere Heartbleed'in ne olduğundan ve bu konuda neler yapabileceğinizden bahsetmeye çalışacağım.Heartbleed Nedir?Heartbleed internet üzerinde yer alan tüm web sitelerinin neredeyse üçte ikisinden fazlası üzerinde yer alan verileri şifrelemek için kullanılan bir şifremele kütüphanesi olan OpenSSL hizmetini etkileyen bir hatadır. Eğer şimdiye kadar web tarayıcınız üzerinde asma bir kilit logosu gördüyseniz veya bir web sayfasını https: protokolünü kullanarak ziyaret ettiyseniz OpenSSL'e az da olsa aşina olduğunuzu söyleyebilirim.Ortaya çıkan Heartbleed açığı, sunucuların RAM bellekleri üzerinde yer alan ve sözde şifrelenmiş olduğu söylenen verilerin tamamını açığa çıkarmaktadır ve herhangi bir kişi buraya kolayca ulaşarak tüm internet trafiğini kolayca izleme şansına sahip olabilmektedir.Son zamanlarda Heartbleed açığından yararlanan herhangi biri, sunucular üzerine iletilen tüm şifrelenmiş veriyi deşifre edilmiş bir şekilde görüntüleyebileceği gibi, bahsedilen tüm veri trafiğini ele geçirme şansına da sahiptir.Peki Heartbleed Açığı Büyük Bir Problem mi?İnternet üzerinde yer alan sitelerin neredeyse üçte ikisinin OpenSSL protokolünü kullandığı düşünüldüğü zaman, Heartbleed'in oldukça büyük bir sorun teşkil edebileceği bir gerçektir. Ancak bu noktada bilinmesi gereken en önemli şey Heartbleed'in bir virüs veya zararlı yazılım olmadığıdır. Ayrıca Heartbleed tarafından etkilenmiş olan bir web sitesi üzerinden herhangi bir şekilde önemli bir veri çalınmamış da olabilir. Yaklaşık 2012 yılından beri OpenSSL protokolü üzerinde böyle bir açık olduğunu göz önüne alır ve şimdiye kadar kimsenin bu açığı farketmemiş olduğunu düşünürsek, sanırım içiniz biraz olsun rahatlayacaktır. Gerçi bu açık daha önce art niyetli biri tarafından keşfedildiyse, bundan yararlanıldıysa gerçekten büyük bir sıkıntı var demektir.Birçok kullanıcıya ait kişisel bilgilerin ve şifrelerin, bu açık nedeniyle herhangi birinin eline geçebileceği ve geçmiş olduğu gerçeği söz konusuyken, Heartbleed'in önemsiz bir sorun olduğunu söylemek gerçekten zor. Sonuç olarak kullanıcılara ait şifreler, e-posta adresleri, kullanıcı adları, iletişim bilgileri, kredi kartı numaraları, banka hesap numaraları ve çok daha fazlası Heartbleed açığından yararlanarak OpenSSL protokolü içerisine sızmayı başarmış olan kişilerin elinde olabilir. Yani Heartbleed açığı gerçekten büyük bir problem yaratmaktadır.Heartbleed Açığından Etkilenip Etkilenmediğinizi Nasıl Anlarsınız?İnternet üzerinde yer alan her servisin bu açıktan etkilenmiş olduğunu söyleyemem ama daha sonra üzülmektense şimdiden güvenliği ele almanız çok daha mantıklı olacaktır. Bu nedenle Heartbleed açığından etkilenip etkilenmediğinizi öğrenebileceğiniz araçlardan yardım almanızda fayda vardır. Aşağıda yer alan servisler yardımıyla hangi web servislerinin veya sitelerinin Heartbleed açığından etkilendiğini görüntüleyebilirsiniz.Filippo Heartbleed Testi:Bu Heartbleed testi yardımıyla, açıktan etkilenip etkilenmediğini merak ettiğiniz web siteleri üzerine yaklaşık 80 bayt boyutunda bir biçimlendirilmiş veri göndererek herhangi bir açık olup olmadığını test etmektedir. Başka bir deyişle, siteye saldıran sanal bir bilgisayar korsanı gibi davranarak, Heartbleed açığı olup olmadığını kontrol eder.LastPass Heartbleed Testi:Popüler şifre/parola yönetim servisi olan LastPass ekibi tarafından hazırlanan Heartbleed testi sayesinde de bu açıktan etkilenmiş olduğunu düşündüğünüz web sitelerini ve servislerini kontrol edebilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey açıktan etkilenip etkilenmediğini merak ettiğiniz web sitesinin adresini ilgili alana yazarak sorgulamak ve sonuçlara ulaşmaktır.Google Chrome için Chrome Bleed Eklentisi:Google Chrome kullanıcılarının Heartbleed açığından etkilenen web sitelerini ve web servislerini belirleyebilmeleri için geliştirilen bir eklenti olan ChromeBleed yardımıyla da ziyaret ettiğiniz siteler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Eğer bir Google Chrome kullanıcısıysanız ve çevrimiçi güvenliğinize önem veriyorsanız ChromeBleed'i denemenizi öneririm.Heartbleed Açığından Etkilendiyseniz Neler Yapmalısınız?Eğer az önce sizlere önermiş olduğum araçlar yardımıyla kontrol ettiğiniz siteler arasında Heartbleed açığından etkilenmiş olduğunu belirlediğiniz siteler yer alıyorsa, bir karar vermek zorunda olduğunuz bir gerçek. Bu noktada yapmanız gereken ilk şey, açıktan etkilenmiş olan web sitesi veya servisleri üzerinde kullanmakta olduğunuz kullanıcı hesabınıza ait şifreyi değiştirmek olmalı. Ama bu noktada şöyle de bir gerçek söz konusu; eğer Heartbleed açığından etkilenen web sitesi veya servis hala bu açığı kapatmak için bir şey yapmadıysa, şifrenizi değiştirseniz de tekrar ele geçirilebilir.Heartbleed daha önce de belirttiğim gibi basit bir veritabanı sızıntısı değildir. Bu nedenle şifrenizi değiştirmek tek başına çözüm olmayacaktır. Şifrenizi değiştirmeden önce web sitesi veya servisi üzerindeki açığın kapatılmış olması gerekmektedir. Google gibi birçok büyük web sitesi veya web servisi bu açıktan etkilenmiş olsa da şu an her birinin bu açığa karşı önlem aldıklarını söyleyebilirim. İşte bu yüzden Google, Facebook, Yahoo ve daha birçok web sitesi veya servisi üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri yenilemeniz, olası bir veri hırsızlığına karşı sizleri koruyacaktır.Eğer şimdiye kadar hangi büyük sitelerin veya servislerin bu açıktan etkilendiklerini ve hangilerinin bu açığı kapattıklarını görmek isterseniz Github ve Mashable siteleri üzerinde yayınlanan listelere göz atabilirsiniz. Bu sayede kullanmakta olduğunuz hangi servisler veya web siteleri üzerinde yer alan kullanıcı hesaplarınıza ait şifreleri değiştirmeniz gerektiğini öğrenebilirsiniz.Sizlere sunmuş olduğum iki liste üzerinde yer alan siteleri ve servisleri kontrol ederek, daha önceden bu açıktan etkilenmiş olduğu halde şu an Heartbleed açığını kapatmış olanları görebilir ve bu siteler üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri değiştirmenin güvenli olduğunu bilebilirsiniz.Güçlü Parolalar/Şifreler Kullanmaya Özen Gösterin:Eğer Heartbleed açığını arkanızda bıraktığınızı düşünüyorsanız, bu noktada dikkat etmeniz gereken tek şey güçlü bir şifre/parola kullanmaya özen göstermek olmalıdır. Sonuç olarak çevrimiçi hesaplarınızı korumanın en iyi ve güvenilir yolu, kendi belirleyeceğiniz ve sadece sizin tarafınızdan bilinen şifreler/parolalar olacaktır. Bu yüzden belirli zaman aralıklarıyla farklı web siteleri ve servisler üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri yenilemekte fayda vardır.Ayrıca iki adımlı doğrulama sistemini kullanan web siteleri veya servisleri üzerinde yer alan bu özellikten yararlanıyorsanız, büyük bir ihtimalle Heartbleed açığı sizi etkilemeyecektir. İşte bu yüzden iki adımlı doğrulama sistemine sahip olan servisler ve web siteleri üzerinde bu özelliği aktif hale getirmeniz sizin yararınıza olacaktır. Güvenliği elden bırakmak istemiyorsanız, sahip olduğunuz tüm araçları en etkili şekilde kullanmanızı öneririm.Tüm bunların dışında çevrimiçi güvenliğinize önem veriyorsanız, yapmanız gereken şeylerden bir tanesi de güçlü parolalar oluşturan ve farklı kullanıcı hesapları için bunları yönetmenize olanak sağlayan şifre/parola yönetim programlarından yararlanmak olmalıdır. Bahsetmiş olduğum programlar ve araçlar yardımıyla farklı kullanıcı hesaplarınız için güçlü şifreler oluşturabilir ve oluşturmuş olduğunuz şifreleri tek tek aklınızda tutmak zorunda kalmazsınız. Çünkü kullanmakta olduğunuz şifre yönetim uygulamaları tüm bu işlemleri sizin için güvenli bir şekilde gerçekleştirecektir.Sonuç:Heartbleed dünya üzerindeki tüm internet kullanıcılarını etkileyen ciddi bir güvenlik sorunu olmasına karşın, internet kullanıcıları olarak bu konuda yapabileceğimiz pek bir şey olmadığını söyleyebilirim. Bu güvenlik açığına karşı ilk adımı atacak olanlar ise bu açıktan etkilenen web sitelerinin ve servislerinin sunucu yöneticileri olacaktır. Ardından yazımda bahsetmiş olduğum adımları uygulayarak biz internet kullanıcıları da kendimizi güvende hissetmek adına kullanıcı hesaplarımıza ait şifrelerimizi değiştirme yoluna başvurabiliriz.Heartbleed açığıyla birlikte ortaya çıkan en acı gerçek ise, internet ortamında yer alan kişisel bilgilerimizin veya verilerimizin güvenliğinin asla garanti olmadığı oldu.
Yüksek Tansiyonu Problemi Olanlara Dash Diyeti
Hipertansiyon problemi olan kişilerin uygulaması gereken diyet türlerinden biri olan Dash Diyeti’nin temel amacı, tüketilen besinlerin düşük kalorili miktarda olması ve yoğun olarak lifli gıdalar tüketilmesiyle sağlıklı bir beslenme programı sağlamaktır. Dietary Approaches To Stop Hypertension olan ve baş harflerinden dolayı DASH Diyeti olarak bilinen bu beslenme programı Türkçe olarak da hipertansiyonu durdurmak için gereken beslenme programı olarak çevrilebilir. Diyet, Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından onaylandığı için tamamen sağlıklıdır ve yüksek tansiyon problemi olan kişilerin tedavisini destekleyici bir özelliğe sahiptir. Dash diyetinde tüketilen besinler kolestrol ve yağ bakımından oldukça düşüktür. Özellikle bu yüzden kırmızı et tüketim miktarı düşürüldüğü gibi kişinin düşük doymuş yağ seviyesine inmesi amaçlanmaktadır. Beslenme programına göre hayvansal yağlar mümkün olduğunca az tutulup bol bol meyve ve sebze tüketilmelidir. Lif bakımından zengin gıdaların yanı sıra tam tahıllı ve karbonhidrat içeren besinleri de içermektedir. Diyet esnasında süt ve süt ürünleri kalsiyum ve protein kaynağı olarak kullanılsada mutlaka yağsız veya az yağlı olarak tüketilmesi önerilir. İçerisinde şeker içeren yiyeceklerin veya içeceklerin günlük tüketim miktarının son derece kısıtlı olduğu Dash diyetinde sodyum miktarına da dikkat etmeniz gerekir. Yaklaşık olarak günlük bir çay kaşığı kadar sodyum tüketmeniz önemlidir. Dash diyetini uygularken dikkat etmeniz gereken birkaç tane temel kural var. Bunlardan ilki, hazırlamış olduğunuz salatalarda istediğiniz kadar limon, sirke kullanabilmenize rağmen en fazla bir tatlı kaşığı zeytinyağı ilave edip hiçbir şekilde tuz kullanılmaması gerektiğidir. İkinci olarak ekstradan lezzet katması ve daha doyurucu olması açısından salatalara ilave edilen tavuk eti kesinlikle derisi temizlenmiş göğüs eti olmalıdır. Aynı şekilde yemek porsiyonlarında da deri tüketmemeye özen göstermelisiniz. Üçüncü dikkat etmeniz gereken kural sadece bu diyete özel olmasada sağlıklı bir sindirim sistemi ve fazla kilo alınmaması için dikkat edilmesi gereken bir nokta olan yemeklerin doğru bir şekilde tüketilmesidir. Besinleri yerken iyice ağzınızda çiğnemeli ve ufak lokmalar halinde yemelisiniz. Dördüncü kural ise etin dışında pilav ve sebze tüketildiği zaman ana yemekle birlikte değil farklı bir tabakta; ama ana et yemeğiyle birlikte yenmesidir. Son olarak ara öğünleri atlamadan, bu öğünlerde düşük kalorili meyvelerden faydalanabilirsiniz. Kahvaltı Öğünü -1 Bardak taze sıkılmış portakal suyu -1 Bardak yağ içermeyen süt ve 1 çorba kaşığı gevrek -1 Adet Muz İstediğiniz kadar domates, biber ve salatalık -1 Dilim kepekli ekmek -1 Çay kaşığı bal Öğle Öğünü -Yeşil salata (İçerisinde tavuk göğüs eti olabilir.); -1 Bardak yağ içermeyen yoğurt -1 Dilim kepekli ekmek -1 Adet portakal Akşam Öğünü -250 Gram ızgarada yapılmış balık -Bol miktarda haşlanmış brokoli ve domates -1 Adet elma -4 Kaşık esmer pilav -1 Dilim kepekli ekmek Tüm Ara Öğünlerde İstenilen Herhangi Biri Tüketilebilir -1 Tane Meyve -4 Tane Kuru Kayısı -4 Tane Taze Ceviz -8 Tane Taze Fındık
Reklam