Burcu Demirbaş Yazio: Klinik Psikolog Bir Expat’tan Anekdotlar - 3
Tekrar merhaba. Macaristan’dan sonra gelen Kolombiya teklifi ile kendimizi tekrar bir taşınma ile uçakta bulmuştuk. İstanbul’dan New York aktarmalı Bogota’ya vardığımızda oldukça gergindim. Uçak camlarından gözüken puslu ve yağmurlu hava gerginliğimi daha da arttırmıştı. Gitmeden önce yaptığım Kolombiya araştırmaları eşime gelen karşılama bilgileri ile birleşince kafamda bin türlü felaket senaryosu hazırdı zaten. Bizi karşılayacak olan korumaların resimleri bize yollanmıştı. Havaalanlarında gördüğümüz yolcu isim pankartları yoktu. Bizim de resimlerimiz onlara yollanmıştı.
Bavulları alıp resimlerden tanıdığım korumayı görünce gerginliğim bir tık daha artmıştı. Eşim ile koruma birbirlerine bakıp herhangi bir alışveriş olmadan aynı yöne doğru yürümeye başlamışlardı. Ben de Talya’nın pusetini iterek takibe. “Allahım benim ne işim var burada” diye başlayan gergin Kolombiya havalimanı maceramın, yine aynı yerde ama bu sefer korumanın boynuna sarılıp hüngür hüngür ağlayarak sonlanacağını nereden bilirdim ki… Çok sevdim ben Kolombiya’yı. Kolombiyalılar’ı. Kalbim Bogota’ da kaldı. Orası kesin.
Şehir zamanında sivrisinekler ve sarı hummadan (şimdi günümüzde oranın belalı taksilerine sarı humma diyorlar) kaçmak için 2700m yüksekliğe kurulduğu için ilk gittiğinizde nefes almakta zorlanıyorsunuz.
İyi ki gittim Kolombiya’ya. İnanılmaz mutlu, fakir oldukları halde mutlu, hayatlarının her anının tadını çıkarmak isteyen ve bunu becerebilen insanlarla dolu.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın