onedio
Görüş Bildir
Kolajen Peptitler Eklem Ve Kemik Rahatsızlıklarının Tedavisinde Fayda Sağlıyor
İSTANBUL (AA) - İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu, bilimsel çalışmaların vücudun ihtiyacı olan kolajenin, morina ve gelincik balıklarının derilerinden elde edilebildiğini gösterdiğini, morina balığının içerdiği prolin, histidin, glisin ve hidroksiprolin aminoasit zincirleri ile özellikle eklem ve kemikler için eşsiz bir fayda sunduğunu belirtti. Dıraçoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, uzun yıllardır cilt ve eklemlerle anılan kolajen peptitlerin, bugün farklılaşan yaşam koşulları sebebiyle sahip olunan stres, anksiyete, uyku bozuklukları, kalp damar hastalıkları, unutkanlık ve odaklanma sorunları gibi birçok farklı sağlık probleminin anahtarı olduğunu anlattı. Özellikle son 5 yılda yapılan 16 bin 500'den fazla çalışmanın, çözümün kolajen peptitlerde olduğunu gösterdiğini belirten Dıraçoğlu, 'Vücudumuzda, hemen her dokuda bulunan protein olan kolajen peptitler, yaş aldıkça azalır. Dolayısıyla vücudun kolajen peptit ihtiyacını dışarıdan tamamlama ihtiyacı ortaya çıkar. Bunun için genellikle ilk olarak akıllara balık veya kelle paça gelir ama bu besinler yeterli olmaz. Kolajenler büyük molekül ağırlıklarında olduklarından vücuttan emilimleri kolay değildir. Bu sebepten uzmanlar, kolajenlerin parçalanmış halleri olan peptit formlarında alınmasını önerirler.' ifadelerini kullandı. 'Eklem ve kemik rahatsızlıklarında ağrı ve iltihabı azaltıyor'Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu, kelle paça gibi yiyeceklerde kolajen bulunduğunu ancak mide asidinin, bu kolajeni parçaladığını anlatarak, şunları kaydetti:'Bilimsel çalışmalar, vücudun ihtiyacı olan kolajenin, morina ve gelincik balıklarının derilerinden elde edilebildiğini gösterdi. Morina balığı içerdiği prolin, histidin, glisin ve hidroksiprolin aminoasit zincirleri ile özellikle eklem ve kemikler için eşsiz bir fayda sunar. Bu aminoasitler sayesinde kıkırdak onarımı için çok etkili olduğu bilinen kolajen peptitler, aynı zamanda ağrı ve iltihaplanmayı azaltmada da önemli rol oynar. Yapılan çalışmalarla morina balığından elde edilen kolajen peptitlerin eklem ve kemik rahatsızlıklarında ağrı ve iltihabı azaltıp kıkırdak dokusunu yenilediği, iltihap azaltıcı özellikleri sayesinde akne ve selülit tedavilerine destek olduğu, nemlendirme ve kırışıklık önleyici özellikleriyle yaraların kapanmasını hızlandırıp iz oluşumunu engellediği bulgularına ulaşıldı.'Gelincik balığından elde edilen kolajen peptitlerin, vücudun stres yanıtını düzenleyerek sakinleştirici görevi gördüğünü bildiren Dıraçoğlu, bu sayede fibromiyalji ve migren gibi stres kaynaklı hastalıklar için etkili ve hızlı bir tedavi alternatifi oluşturduğunu belirtti. Prof. Dr. Dıraçoğlu, bunların yanı sıra kolajen peptitlerin, hafıza ve odaklanma sorunları, alzaymır ve parkinson gibi hastalıkların önlenmesi ve ilerlemesini yavaşlatma, kalp ve damar sağlığı adına tansiyonun dengelenmesi ile damarlardaki yağ dengelerini düzenleyerek kolesterol seviyelerinin düşmesi gibi faydalar sağladığını kaydetti.
Tüm Dünya'dan 'Türk Saçına' Talep Yağıyor: Kilosu 10 Bin TL'ye Kadar Yükseldi
Türk kadınlarına özgü parlak, dolgun ve yumuşak yapıdaki uzun saçlar, güzelliğiyle peruk ve saç sektöründe son dönemde dünyada 'Türk tipi saç' olarak üne kavuştu. Kadınların saç stillerindeki değişim, artan boya ve kına kullanımıyla saçların doğallığını kaybetmesi gibi nedenlerden dolayı orijinal saç temini zorlaşan perukçularda, saçın kilosu 10 bin liraya yükseldi.
Reklam
Buket Harıkçı Yazio: Zaman Seni Seçti, Sen Kendini!
etiket
İnsanlık 350 bin yıldır tek bir amaç için burada; yaşamak… Fakat artık onun ötesinde bir yerlerde. Estetik, güçlü, donanımlı, kariyerli ve sürdürülebilir mutluluk peşinde. Tüm bunlar için kırmak, çalmak, kabalaşmak ve hakikatten uzaklaşmak pahasına hem de...Şimdilerde insan; duyuları ve zekasıyla fark yaratmak ve bu farklılıklardan bir bilinç yaratarak rakiplerini elemine etmeye çalışmaktadır.Yeterlilik duygusu barındırmayan, hızlı yemek dürtüsüyle beslendiğini zannedip aslında kendi alnına kendisi ile silah dayamaktadır.Kendi dışında güç aramaktadır.Suçlu olduğuna inandırılıp yine kendi türdeşlerden destek almak için kliniklere gitmektedir.Vücudundaki ağrıların ve acıların müsebbibi olup, bunlarla mücadele etmeyi bilmeyen ve bunun için hastanelerde ömrünü geçirmektedir.
Reklam
Almanya'nın Hanau Kentindeki Irkçı Terör Saldırısı Kurbanlarının Aileleri Korku Ve Tedirginlik İçinde
KÖLN (AA) - MESUT ZEYREK - Almanya'nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020'de 4'ü Türk 9 kişiyi katleden ırkçı terörist Tobias Rathjen'in 73 yaşındaki babası Hans-Gerd Rathjen'in savcılığa yazdığı mektuplarda oğlunun suçsuz olduğunu iddia ettiği ve ırkçı ifadelerle mağdur aileleri ölümle tehdit ettiği ortaya çıktı.Saldırıda yaşamını yitirenlerin aileleri, AA muhabirine yaptıkları açıklamada, Hanau'da ırkçı terörist Rathjen'in babasının korkusuyla yaşadıklarını, bu kişinin şehirden uzaklaştırılması ya da korunmalarına yönelik taleplerinin yanıtsız kaldığını söyledi.Saldırıda yaşamını yitiren Gökhan'ın ağabeyi Çetin Gültekin, kanser hastası olan babası Behçet Gültekin'in bu acıya dayanamayarak 39. günde yaşamı yitirdiğini, geçen 11 ayda gözyaşı döküp acı içinde yaşadıklarını söyledi.Olayın iç yüzünü öğrenmek amacıyla bilgi talep ettiklerini belirten Gültekin, 'Geçen ay elimize 20 bin sayfalık bir dosya geldi. Buradan anladığımız kadarıyla bu katil zanlısının babası Nisan 2020'den itibaren savcıya 20'den fazla mektup yazmış. Bu dilekçelerde ırkçı teröre kurban giden çocukların resmini astırdığı için Hanau Belediye Başkanı Claus Kaminsky'i vatan haini ilan etmiş. Oğlunun suçsuz yere öldürüldüğünü belirtip, 'adaletin yerine gelmesi için daha çok yabancının ölmesi lazım' ifadesini kullanmış.' şeklinde konuştu.Gültekin, şöyle devam etti:'Olaydan sonra babasını hastaneye götürmüşlerdi, iki hafta sonra evine Mart 2020'de geri geldi. Polisler bizi arayarak babasının eve geldiği bilgisini verdi ve bir delilik ya da hata yapmamamız konusunda bizi uyardı. Biz de diyoruz ki 4. aydan 9. aya kadar oğlundan daha tehlikeli yazılar yazıp savcılığa, polise yolladıysa ve 'Oğlunun intikamı için daha çok yabancının ölmesi gerektiğini' yazdıysa ve oğlunun iki silahını geri talep ettiyse polislerin bize uyarıda bulunmaması gerekiyordu. Ama polisler 'sakın ondan intikam almaya kalkmayın' diye aradı. Polis, 'ırkçı katilin babası silahları istiyor, siz tehlikedesiniz' diye bizi uyarmadı. Eğer silahları almış olsaydı belki şu an ben de öldürülmüş olabilirdim. Yaşının 73 olduğunu belirten Rathjen, ölümü hak eden bu kişilerin öldüklerini yaşarken görmek istediğini ifade etmiş. Yani 'ben çok yaşlandım bunu görebilmem için bu yabancıları zaman kaybetmeden öldürmeliyiz' diyor. Hanau polis karakoluna dilekçe verip, bu adamın burada olduğu sürece hayatlarımızdan endişe ettiğimizi söyledik ancak polisler hiçbir önlem almadı. Bir kişinin tehlike oluşturması için silahı olmasına bile gerek yok, araca bindiği zaman bile insanların içine sürebilir. O kişinin ehliyeti olması bile onun için bir silah.'Yetkililerden o kişinin uzaklaştırılması ya da kendilerinin korunması yönünde talepte bulunduklarını aktaran Gültekin, 'Polis bizi korumadığı için biz sabah 05.00'ten akşam 09.00'a kadar güvenliğimizi sağlamak için o bölgede nöbete başladık. Almanya'da yaşıyoruz, yıl 2021, biz üçer saat, üçer kişi nöbet tutuyoruz. Bu adam dışarı çıkıp köpeğiyle üzerimize yürüyüp bizi tehdit etti, biz böyle bir tehlike içinde yaşıyoruz.' ifadelerini kullandı.Bilindiği halde önlem alınmadıHanau'daki saldırıda hayatını kaybeden Sedat'ın annesi Emiş Gürbüz ise yetkililerin kendileriyle yeterince ilgilenmediğini söyledi.Irkçı katil Tobias Rathjen'in bu katliamı yapacağının daha önceden belli olmasına rağmen önlem almayan güvenlik güçlerini eleştiren Gürbüz, 'Evladım göz göre göre diğer 9 kişiyle birlikte katledildi. Katliamdan sonra da yetkililer gelip anma yaptı ancak ondan sonra ortadan kayboldu ve bizimle kimse ilgilenmedi. Bizler bu olayı psikolojik sorunu olan bir kişinin tek başına yaptığına inanmıyoruz. Bu olayın arkasındakiler ortaya çıkarılmalı. Olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasını ve adaletin yerini bulmasını istiyoruz.' şeklinde konuştu.'Silahı neden hala elindeydi?'Saldırıda yaşamını yitiren Fatih'in abisi Hayrettin Saraçoğlu ise 'Bu, büyük bir olay, olanları göz ardı etmesinler. Bu olay sırf bizi değil tüm Almanya'yı ilgilendiriyor. Bizim isteğimiz gerçeklerin ortaya çıkması. Ne amaçla oldu veya nasıl bir plan yaptı? Bunların sonuna kadar takipçisi olsunlar. Ben bu olayın uzun vadeli ve planlı yapıldığını düşünüyorum. Gidip silah eğitimi alıyor, olay yerine bakıyor, araştırma yapıyor, vuracağı yerlerin hepsini tespit ediyor.' değerlendirmesinde bulundu.Saraçoğlu, 'Daha önce manifesto yazmış polise bildirmiş yani bu kişinin silahı neden hala elindeydi ve nasıl olur da böyle bir insan silah eğitimi alır? Kardeşimize üzüldük, üzüntümüzü yaşıyoruz. Kanuni yollardan olayın takipçisiyiz.' dedi.19 Şubat 2021'in ırkçı terör saldırısının birinci yılı olduğunu hatırlatan aileler, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemlerine rağmen bu yıl sınırlı da olsa olayın unutulmaması için bir anma töreni düzenlenmesini istediklerini, bu törenin nasıl olacağı konusundaki görüşmelerin ise yetkililerle sürdürüldüğünü ifade ettiler.Irkçı terör saldırısında 9 kişi hayatını kaybetmiştiAlmanya'nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020 gecesi iki kafeye düzenlenen ırkçı terör saldırısında, aralarında 4 Türk'ün de bulunduğu 9 kişi hayatını kaybetmişti.Özel harekat timinin düzenlediği operasyonda, saldırıyı gerçekleştiren ırkçı terörist 43 yaşındaki Tobias Rathjen ve 72 yaşındaki annesi evinde ölü bulunmuştu.Saldırgan Rathjen'in avcılık belgesi olduğu ve ardında bir mektupla video bıraktığı kaydedilmişti.Almanya Başbakanı Angela Merkel saldırıyla ilgili 'Irkçılık zehirdir, nefret de zehirdir ve bu zehir toplumumuzda vardır.' açıklamasında bulunmuştu.
Bilim İnsanları Kanserle İlgili 100 Yıllık Gizemi Çözdü
Kanser hücreleri ve bağışıklık hücreleri gibi hızlı büyüyen hücrelerin, faaliyetlerini güçlendirmek için görünüşte verimsiz olan bir yönteme başvurma nedeni, 100 yıldır gizemini koruyordu. Yeni çalışmada bilim insanları, ikna edici bir cevap üretti.
Reklam
Haftanın En Çok Satılan Vegan İçerikli Kozmetik Ürünleri
etiket
Hayvansal kaynaklı veya türevi bileşenler barındırmayan vegan içerikli makyaj malzemelerinin en çok tercih edilenlerini senin için derledim.Üstelik ürünlerin bazılarında senin için bir sürpriz de saklı. NYX Professional Makeup ürünlerinde, 18-31 Ocak 2020 tarihleri arasında ONEDIONYX koduna 2. ÜRÜN 1 TL kampanyası fırsatı var! Bunun için tek yapman gereken Sepet adımında Promosyon Kodu alanına ONEDIONYX kodunu girmen.
Boğaziçi Üniversitesinde "Sitokin Fırtınası"Nı Önlemek İçin İlaç Çalışmaları Yapılıyor
İSTANBUL (AA) - Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Batu Erman, Kovid-19 hastalığında ortaya çıkabilen enflamasyonu (sitokin fırtınası) önlemek için yeni ilaç çalışmaları yapıyor. Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, uzun yıllar yurt dışında genetik ve kanser immünolojisi alanında çalışmalarını sürdüren, Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü NIH'de çalıştıktan sonra 2004'te Türkiye'ye dönen Prof. Dr. Batu Erman, geçen yılın sonunda üniversite kadrosuna dahil oldu. İnsan bağışıklık sistemi üzerine yaptığı araştırmalarla kanser ve son olarak koronavirüs ilaçları geliştirmek için çalışmalar yürüten Erman, kurduğu yeni laboratuvarda koronavirüs için ilaç çalışmalarına Boğaziçi Üniversitesinde devam ediyor.TÜBİTAK ve ilaç firmalarından destekProf. Dr. Erman, birçok Kovid-19 ilacı projesinin aynı anda çeşitli ortaklıklarda devam ettiğini belirtti.TÜBİTAK'tan ve çeşitli ilaç firmalarından destek aldıklarını ifade eden Erman, şu bilgileri verdi:'İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Ahmet Gül'ün yürütücülüğünde Koç Üniversitesi ve Bezmialem Üniversitesindeki çalışma arkadaşlarımız ve bir Türk ilaç şirketiyle birlikte 'Anakinra' adı verilen protein bazlı bir kanser ilacının üretimi için araştırmalarımız devam ediyor. Bu ilaç, bağışıklık sisteminin aşırı aktif hale gelmesi sonrası ortaya çıkan enflamasyonu (sitokin fırtınası) baskılıyor. Şimdi bundan yola çıkan TÜBİTAK destekli yeni projemizle 'Anakinra' ilacını koronavirüs enfeksiyonunu ağır geçirerek, enflamasyon gösteren hastalarda da kullanmak için çalışıyoruz. Yurt dışında bunun klinik araştırmaları sürüyor. Amacımız bu proteini ve buna benzer proteinleri Türkiye'de hem Boğaziçi hem de diğer üniversitelerin imkanlarını kullanarak ve aynı zamanda ilaç şirketleri ile iş birliği içinde endüstriyel skalada üretmeyi başarabilmek ve ağır koronavirüs hastalarında bu ilacın kullanılmasının önünü açmak.''Kansere karşı ilaç çalışmalarımız devam ediyor'Erman, kanser araştırmalarına da devam edeceğini ve kanser ilaç araştırmaları sayesinde elde edilen ilerlemelerin Kovid-19 ilaçlarının geliştirilmesinde avantaj sağladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:'Kanser hücrelerinin içindeki genlerin nasıl değiştiğini anlamak için uzun yıllardır çalışıyorum. Bağışıklık sistemiyle kanser arasında yakın bir ilişki var. Çalışma arkadaşlarım eski bir Boğaziçili Adil Doğanay Duru ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Tolga Sütlü öncülüğünde ortak yürüttüğümüz bir araştırmada T ve B-Lenfositlerin dışında bir üçüncü kardeş olan Doğal Öldürücü Hücreler üzerine çalışıyoruz. Bu hücreler sayesinde kanseri hedefleyen yeni bir immüno-terapi yöntemi geliştirdik. Bunun patent başvurusunu yaptık ve lisanslama çalışmaları da sürüyor. T-Lenfositler kanserli hücreleri özgün olarak tanıyor, Doğal Öldürücü Hücreler daha rastgele hareket ediyor. Biz de Doğal Öldürücü Hücreleri, T-Lenfositlere dönüştürmeyi başardık. Cilt kanserinde (melanom) oldukça iyi sonuçlar elde ettik. TÜBİTAK destekli başka birçok proje yapma şansımız oldu. Kanser hücrelerinin içinde 'p53' adı verilen önemli bir protein var. Bu, birçok kanserde mutasyona uğruyor ve böylelikle hücre, kanser hücresine dönüşüyor. Bunu engellemeyi hedefleyen ilaçlar üzerine çalışıyoruz. Bunun dışında Türkiye'de bazı ilaç şirketiyle kansere karşı ilaç çalışmalarımız da devam ediyor. TÜBİTAK'tan aldığımız fonla Slovenya ile ortak bir projemizde devegillerden elde edilen 'Nano-body' adı verilen bir antikor geliştiriyoruz. 'Nano-body'lerimizi geliştirip bağışıklık sistemini güçlendiren bir ilaç olarak kullanmayı hedefliyoruz.'
Bakan Varank, Kovid-19'A Karşı Geliştirilen Vlp Aşısının Toksisite Testlerinin Yapıldığı Laboratuvarda İncelemelerde Bulundu:
ANKARA (AA) - SEVGİ CEREN GÖKKOYUN - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirilen virüs benzeri parçacıklara (VLP) dayalı inovatif aşı çalışmalarından birinin toksisite testlerinin yapıldığı tesisi ziyaret etti. Aşının Faz-1 çalışmalarına geçilmesi için bu testlerin ara sonuçlarının çıkması gerektiğini belirten Varank, 'İnşallah planladığımız şekilde bu ay sonunda veya şubat ayının başında bu test sonuçlarının olumlu olmasıyla, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun (TİTCK) da onayıyla Türkiye'de bir aşı çalışması daha faz aşamasına geçmiş olacak.' dedi.Bakan Varank, TÜBİTAK'ın COVID-19 Türkiye Platformundaki bazı aşı ve ilaç projelerinin toksisite testlerinin yapıldığı laboratuvardaki çalışmaları yerinde inceledi. ODTÜ Teknokent OSTİM Merkezi'ndeki Kobay Deney Hayvanları Laboratuvarı AŞ'yi ziyaret eden Varank, şirketin kurucusu Veteriner Hekim Begüm Buğdaycı Açıkkol'dan yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi aldı.Varank, buradaki incelemelerinin ardından AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Kobay AŞ'nin Türkiye'nin ilk özel sektör GLP (iyi laboratuvar uygulamaları) sertifikalı laboratuvarı olduğunu söyledi.Kovid-19'un tüm dünyada bir sorun olarak ortaya çıkmasıyla, ülke olarak virüsle mücadele için bilimsel çalışmalar yaptıklarına işaret eden Varank, bu kapsamda Türkiye'deki bütün kabiliyetleri harekete geçirdiklerini vurguladı.Varank, devam eden ilaç ve aşı çalışmalarının önemli bir ayağını toksisite testlerinin oluşturduğuna dikkati çekerek, 'Bunları yapabilmeniz için birtakım standartları olan tesislere ihtiyacınız var. Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun'a dayalı İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi'nde buna benzer bir altyapıya sahibiz. Sağlık Bakanlığımız da bu şekilde GLP sertifikası olan toksisite testlerini yapabilen bir tesise sahip ama biz gördük ki aslında Türkiye'de de bu alana yapılmış bir özel sektör yatırımı da var.' diye konuştu.Laboratuvarda gerçekleştirilen çalışmalara değinen Varank, şu bilgileri verdi:'Virüs benzeri parçacıklara dayalı dünyadaki en inovatif aşı çalışmalarından birinin toksisite çalışmalarını GLP sertifikasını almış bu tesiste yapıyoruz. Bu aşıyla ilgili Faz-1 aşamasına geçmek için bu testlerin ara sonuçlarının neticelenmesi gerekiyor. İnşallah planladığımız şekilde bu ay sonunda veya şubat ayının başında bu test sonuçlarının olumlu olmasıyla, TİTCK'nin de onayıyla Türkiye'de bir aşı çalışması daha faz aşamasına geçmiş olacak. Sağlık Bakanlığımız da konuyu çok sıkı takip ediyor.''Bilimsel alanda büyük kabiliyetlerimiz var'Varank, tesisin bir genç girişimcinin fikriyle ortaya çıktığını ifade ederek, 'Türkiye'de özel sektörün böyle stratejik bir alana yatırım yapmış olması, dünyadan bu firmayla çalışmak için tekliflerin gelmesi benim de merakımı cezbetti. Bu tesisleri gördüm, GLP sertifikalarını almalarından dolayı kendilerini tebrik ettim.' değerlendirmesinde bulundu.Türkiye'nin bilimsel alanda büyük kabiliyetleri olduğunu, bunun aşı ve ilaç çalışmalarında görüldüğünü vurgulayan Varank, şunları kaydetti:'Türkiye'deki hep beraber ayağa kaldırdığımız kapasiteyle beraber önümüzdeki dönemde ülkemizi sağlık alanında da güçlü bir ülke olarak görebileceğiz. Ankara'da böyle bir tesisin bulunmasından ve bir genç girişimci tarafından hayata geçirilmesinden memnuniyet duyuyorum. Burada diğer aşı çalışmalarıyla ilgili de testler yapılıyor. Böyle tesislerin sayısını artırarak tüm Türkiye'ye ve bölgeye hizmet etmeye devam edeceğiz.''Türkiye'nin ilk deney hayvanı ihracatını gerçekleştirdik'Begüm Buğdaycı Açıkkol da 'Türkiye'de Deney Hayvanı Üretim ve Araştırma Laboratuvarını Kurmak Projesi' ile 'Bir Fikrin mi Var?' yarışmasında birinci olduğunu söyledi.Özel sektörün ilk deney hayvanı üretim laboratuvarını 2008'de kurduğunu dile getiren Açıkkol, bir yıl sonra da TÜBİTAK desteğiyle Ar-Ge çalışmalarının yapılabileceği Yerel Etik Kurul kapsamında araştırma laboratuvarını kurduklarını bildirdi.Açıkkol, ulaşılamayan deney hayvanlarıyla ilgili ithalatları araştırmacıların hizmetine sunduklarına işaret ederek, 'Türkiye'nin ilk deney hayvanı ihracatını da Uruguay'a gerçekleştirdik. Macaristan'da bir ilaç firmasına Türk malı farelerin lisanslarıyla birlikte ihraç edilmesini ve çalışmalarda kullanılmasını sağladık.' dedi.Daha sonra iyi laboratuvar uygulamalarına odaklandıklarını vurgulayan Açıkkol, şöyle konuştu:'Altyapımızı 2017'den beri bu konuyla ilgili geliştirdik. Aşı çalışmaları başladığında da Türk Akreditasyon Kurumuna (TÜRKAK) başvurumuzu yaptık. GLP kapsamında değerlendirilen çalışmalarımızla ilgili geçirdiğimiz denetimlerin ardından sertifikamızı aldık. Kronik toksisite, tekrar doz toksisite, in-vitro ve in-vivo GLP çalışmalarıyla bu alanda da hizmet vermeye başladık.''İnsanlaştırılmış farelerde yurt dışı bağımlılığını ortadan kaldırmayı hedefliyoruz'Açıkkol, Kovid-19’a karşı 4 aşı ve bir ilaç çalışmasının deneylerinin kendi laboratuvarlarında sürdüğünü belirterek, şu ifadeleri kullandı:'Yeni onaylanan TÜBİTAK projemiz kapsamında Prof. Dr. Güneş Esendağlı ile 'hümanize' fare üretimi gerçekleştireceğiz. Türkiye'de üretilen ve araştırmacıların hizmetine sunabilecek insanlaştırılmış fareler üreteceğiz ve araştırmacılar çalışmaları sonrasında geliştirdikleri aşıları bu fareler üzerinde denediklerinde insan gibi yanıt alabilir hale gelecekler. Bu konuda yurt dışı bağımlılığını tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Yüksek maliyetlerle ithal edilen bu fareleri düşük maliyetlerle araştırmacıların hizmetine sunacağız.'Kanser çalışmalarında kullanılan 'nude' farelerin de üretimini yaptıklarını söyleyen Açıkkol, 'Biz büyük bir üretim kapasitesine sahip olmadan önce nude fareler yurt dışından ithal ediliyordu. TÜBİTAK projemiz kapsamında nude farelerin üretimi, bakımı ve Ar-Ge çalışmalarıyla ilgili bir altyapı oluşturabildik. Yaklaşık 10 yıldan beri nude fareleri hem Kobay AŞ'de gerçekleştirilen araştırma çalışmalarında hem de diğer üniversitelerdeki araştırmacıların hizmetine sunulabilir hale getirdik.' dedi.Açıkkol, Bakan Varank'a ziyareti ve desteklerinden dolayı teşekkür etti.
Reklam
Bolu Aladağlar'da Yeni Bir Bitki Türü Keşfedildi
SAKARYA (AA) - İBRAHİM YOZOĞLU - Sakarya ile Bolu Abant İzzet Baysal üniversitelerinden iki akademisyen, Bolu'nun Aladağlar bölgesinde, süsengiller familyasından yeni bir bitki türü buldu.Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Sağıroğlu ile Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Eker, Bolu'nun Aladağlar bölgesinde arazi çalışması gerçekleştirdi. İki akademisyen yaklaşık 2 yıl süren çalışma sonucu Aladağlar'da süsengiller familyasından bir bitki türü keşfetti.'Phytotaxa' dergisinde, yeni tür olarak bilimsel adıyla 'Gladiolus Aladagensis' olarak yayımlanan bitkiye 'Aladağ kılıçotu' adı verildi.'Türkiye'de de dünyada da başka hiçbir alanda yetişmiyor'Doç. Dr. Mehmet Sağıroğlu, AA muhabirine, Aladağlar bölgesinde Doç. Dr. İsmail Eker ile gerçekleştirdikleri arazi çalışmasının yaklaşık 2 yıl sürdüğünü söyledi.Çalışma sonucunda, dünyada sadece Aladağlar'da yetişen süsengiller familyasından bir bitki türü keşfettiklerini belirten Sağıroğlu, 'Kılıçotu olarak bilinen bu bitkinin keşfettiğimiz yeni türüne biz Türkçe isim olarak 'Aladağ kılıçotu' adını verdik, bilimsel olarak 'Gladiolus Aladagensis' olarak adlandırdık. Keşfettiğimiz bu yeni türe ilişkin makalemiz, dünyada bir bilimsel dergide yayınlandı.' dedi.Sağıroğlu, süsengiller familyasının dünya genelinde 300 bitki türünün bulunduğunu aktararak, Türkiye'de de 13 doğal türünün yetiştiğini anlattı.Bu bitkilerin besin olarak kullanılmasının yanında dünyanın farklı bölgelerinde, özellikle Afrika kıtasında geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında kullanıldığını dile getiren Sağıroğlu, şöyle devam etti:'Menenjit, sıtma, ishal, ülser gibi hastalıkların tedavisinde insanlar geçmişte bu bitkiyi kullandı, hala da kullanılmaktadır. Bazı bilimsel kaynaklarda, dizanteri hastalığına karşı bile halkın bu bitkiyi kullandığı ortaya konulmuştur. Bu bitkilerin, enfeksiyon ve benzeri hastalıklara karşı etkisinin olup olmadığıyla ilgili yapılan çalışmalar var. İlgili türlerde yapılan çalışmalarda gerçekten bazı türlerinin antimikrobiyal, antioksidan ve antifungal özellik gösterdiği ortaya konulmuştur. Keşfettiğimiz yeni türle ilgili olarak daha sonra yapacağımız araştırmalarla bu bitkinin antimikrobiyal, antifungal ve diğer kimyasal özelliklerini ortaya koyacağız.'Sağıroğlu, değerlendirmelerinde bitkinin çiçekli ve meyveli örneklerinin daha fazla toplanması gerektiğini ortaya koyduklarını ve çalışmalarını bu doğrultuda yaptıklarını kaydetti.Yaptıkları araştırmalar ve kaynak taramasıyla bu türün sadece Aladağlar bölgesinde yetişen doğal bir bitki olduğunu tespit ettiklerini aktaran Sağıroğlu, 'Bu bitkinin, dünyadaki diğer örneklerinden birçok yönüyle farklı olduğunu, bilimsel çalışmalarla ortaya koyduk. Daha sonra bu çalışmalarımızı bir araya getirerek bilimsel dergide de yayınladık. Bunun sadece Bolu Aladağlar bölgesinde yetişen bir bitki olduğunu keşfettik. Türkiye'de de dünyada da başka hiçbir alanda yetişmiyor.' diye konuştu.
Reklam
Derleme - Kovid-19 Salgınıyla İlgili Dünyada Son 24 Saatte Yaşanan Gelişmeleri Derleyerek Yayımlıyoruz. Saygılarımızla. Aa
SARAYBOSNA (AA) - Dünya genelinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında vaka sayısı 98 milyon 353 bini, hayatını kaybedenlerin sayısı 2 milyon 106 bini, iyileşenlerin sayısı 70 milyon 685 bini geçti. Vaka sayısı ABD'de 25 milyon 198 bini, Hindistan'da 10 milyon 633 bini, Brezilya'da 8 milyon 699 bini ve Rusya'da 3 milyon 677 bini aştı.ABD'de bir temizlik çalışanı yanlışlıkla dondurucunun fişini çekince Moderna'nın 1900 doz Kovid-19 aşısı kullanılamaz hale geldi.Rusya’dan Sputnik-V şirketi, ürettiği Kovid-19 aşısına acil kullanım onayı almak için Pakistan İlaç Düzenleme Kurumuna (DRAP) başvurdu.İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Kovid-19'un ülkede görülen türünün daha ölümcül olabileceğini belirtti.Fransa'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Clement Beaune, Kovid-19 aşısı teslimatında gecikmeler yaşanması halinde ceza veya yaptırım uygulanabileceğini açıkladı.Almanya'da salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 50 bini aşarken, ülkede, Brezilya'da tespit edilen Kovid-19'un daha hızlı yayılan türüne rastlandığı bildirildi.Avrupa Birliği (AB), aşılanacak kişilere 'aşı sertifikası' verilmesini erteleme, virüsün daha hızlı yayılan türlerinin ortaya çıkması nedeniyle AB içindeki ve üçüncü ülkelerle yapılacak gerekli olmayan tüm seyahatleri 'güçlü şekilde caydırma' kararı aldı.Danimarka Ulaştırma Bakanlığı, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) turizm merkezi Dubai’de yapılan Kovid-19 testlerinde usulsüzlük şüphesi nedeniyle iki ülke arasındaki uçuşları 5 gün boyunca askıya aldığını duyurdu.Polonya’nın güneyindeki Malopolska bölgesinde bir hastadan alınan kan örneğinde Kovid-19'un mutasyona uğrayarak daha hızlı yayılan türüne rastlandığı bildirildi.Çin'in Şanghay şehrinde bulunan Fudan Üniversitesi Şanghay Kanser Merkezi ile Ciao Üniversitesi Tıp Fakültesine bağlı Renci Hastanesi çalışanlarında şüpheli vakaların ortaya çıkması üzerine ayakta tedavi hizmetlerine ara verildi. Her iki hastane binası ve çevresindeki bazı yerleşimler kordona alınırken, hastalık kontrol ve önleme ekipleri incelemelere başladı.Moğolistan Başbakanı Ukhnaagiin Khurelsukh, hükümetinin salgına yönelik aldığı önlemlere karşı düzenlenen protesto gösterilerinin ardından istifa etti. Japonya’da kabine, salgına karşı alınan tedbirlere uymayanlara para ve hapis cezası öngören tasarıyı kabul etti.Güney Amerika ülkesi Ekvador'da ABD'li ilaç şirketi Pfizer ve Alman BioNTech'in geliştirdiği aşı ilk kez başkent Quito'da bir doktora yapıldı. Sri Lanka'da Oxford-AstraZeneca'nın Kovid-19 aşısının acil kullanımına onay verildi.Malezya'da sokağa çıkma yasağının genişletilmesi kapsamında Kedah, Perak, Negeri Sembilan, Pahang, Terengganu ve Perlis eyaletlerinde iki hafta sürecek yasaklar başladı.Nijerya, vaka sayılarındaki artış sonrası 38 oksijen üretim tesisi açma kararı aldı.Doğu Afrika ülkesi Kenya, salgında sağlık çalışanlarının işini kolaylaştırmak için robotları kullanmaya başladı. Gazze Şeridi'nde binlerce Filistinli salgının yayılmasını engellemek için alınan önlemler kapsamında ara verilen cuma namazını tekrar cemaatle kıldı.Afrika'da salgına karşı aşılama sürecinin mart ayında başlayacağı bildirildi.Kovid-19'a yakalanan Büyük Britanyalı tenisçi Andy Murray, Avustralya Açık Tenis Turnuvası'na katılamayacağını duyurdu.Real Madrid'de teknik direktör Zinedine Zidane'ın Kovid-19 testi pozitif çıktı.
Çin'in Şanghay Kentinde Şüpheli Kovid-19 Vakalarının Ortaya Çıktığı İki Hastane Karantinaya Alındı
ANKARA (AA) - Çin'in Şanghay şehrinde iki hastane, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) şüphesiyle karantinaya alındı.'Global Times' gazetesinde yer alan habere göre, Fudan Üniversitesi Şanghay Kanser Merkezi ile Ciao Üniversitesi Tıp Fakültesine bağlı Renci Hastanesi çalışanlarında şüpheli vakaların ortaya çıkması üzerine ayakta tedavi hizmetlerine ara verildi.Her iki hastane binası ve çevresindeki bazı yerleşimler kordona alınırken, hastalık kontrol ve önleme ekipleri incelemelere başladı.Renci Hastanesinden yapılan açıklamada, dün hastane personeline yapılan rutin nükleik asit testlerinde bir sağlık çalışanı ve bir taşeron işçinin test sonucunun 'şüpheli' çıktığı belirtildi.Kanser Merkezi de 20 Ocak'ta şehir merkezindeki biriminde yapılan testlerde bir şüpheli vakaya rastlandığını bildirmişti.Her iki hastane de, Çin'in farklı bölgelerinden hastaların tedavi olmak üzere geldiği güvenilir sağlık merkezleri olarak biliniyor.Resmi istatistikler, Şanghay Kanser Merkezinde 2019 yılında 1 milyon 570 bin hastanın ayakta tedavi edildiğini gösteriyor.Çin Ulusal Sağlık Komisyonundan (NCH) yapılan açıklamaya göre, Çin ana karasında son 24 saatte 9'u yurt dışı kaynaklı 103 yeni Kovid-19 vakası tespit edildi, virüs nedeniyle hayatını kaybeden olmadı.Yurt içi kaynaklı vakaların 47'si Heylongciang, 19'u Cilin, 18'i Hıbey, biri Şensi eyaletlerinde, 6 vaka Şanghay kentinde, 3 vaka ise başkent Pekin'de görüldü. Kovid-19'un ortaya çıktığı Çin'de bugüne kadar 88 bin 804 vaka tespit edildi, 4 bin 635 kişi hayatını kaybetti, 82 bin 495 kişi iyileşti.Son vakaların, ülkenin güneyine göre daha soğuk hava koşullarının yaşandığı kuzey bölgeleri ve Rusya sınırına yakın eyaletlerde yoğunlaştığı görülüyor. Yetkililer, ay takvimine göre, Çin yeni yılının başlangıcı olan 12 Şubat öncesinde yeniden baş gösteren salgını kontrol altına almaya çalışıyor.Ülkede 'Bahar Bayramı' olarak kutlanan tatil dönemi öncesinde ülke içinde seyahat edeceklere son 7 gün içinde negatif Kovid-19 testi bildirme zorunluluğu getirilirken çok sayıda eyalet yönetimi seyahat edenlere karantina tedbirleri uygulayacağını açıkladı. Ulusal sağlık yetkilileri, vatandaşlara zorunlu olmadıkça seyahat etmemeleri uyarısında bulunuyor.Bahar Bayramı ülkede göçmen olarak kentlerde çalışan işçilerin, taşradaki ve kırsal bölgelerdeki ailelerini ziyaret ettiği bir dönem olarak biliniyor. Bayram süresince 1,7 milyar yolculuk yapılacağı tahmin ediliyor.
Yeşil Alanlarda Yaşam, Hava Kirliliğinin Olumsuz Etkilerini Azaltıyor
ANKARA (AA) - ABD’de yürütülen araştırma, yeşil alanlarda yaşamanın, hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisini azalttığını ortaya koydu.Newswise’ın haberine göre, 'American Journal of Physiology-Heart and Circulatory Physiology'de yayımlanan araştırmada, yeşil alanlarda ya da yakınlarında yaşamanın insanlarda tansiyon ve kalp hastalığı riskini azalttığı belirtildi.Araştırma kapsamında uzmanlar, obezite, yüksek tansiyon, diyabet, kolesterol gibi sağlık sorunları olan yetişkinlerin damar sertliğini inceledi. Yetişkinler kalp hastalıkları açısından orta ve yüksek riskli olarak gruplandırıldı.Uzmanlar, ayrıca ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumundan ve Çevre Koruma Ajansından elde ettikleri veriler ile çalışmaya katılan gönüllülerin yaşadıkları yerlerdeki çevresel faktörleri analiz etti.Araştırmacılar, katılımcıların ikamet ettikleri yerlere yakın bitki örtüsünü, havada kirlilik göstergesi olan gözle görülmeyen partikül madde miktarını ve ozon seviyesini de inceledi.Çalışma kapsamında, hava kirliliğinin yüksek olduğu yerlerde yaşayan yetişkinlerin daha yüksek oranda damar sertliğine sahip olduğu görülürken, yeşil alanlarda yaşayan katılımcıların damar işleyişinin çok daha iyi seviyelerde olduğu tespit edildi.Uzmanlar, ağaç ve yeşilliklerin, damarlarda hava kirliliğinin sebep olduğu işlevsel bozukluğu dengelediğini vurguladı.Daha önce ortaya konan çalışmada, yeşil alanlarda yaşayan bireylerin uçucu kimyasallara daha az maruz kaldığı ve gelir seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermişti.Ancak yeni araştırma ile uzmanlar, yetişkinlerin gelir seviyelerinden, gün içinde yaptıkları fiziksel aktivitelerden ve tütün kullanımından bağımsız olarak, yeşil alanların kan dolaşımı üzerindeki olumlu etkisini de ortaya koydu.
Reklam