Görüş Bildir
Kahraman Güler Yazio: Dil Susunca Beden Konuşur
Sık sık bedensel yakınmalar yaşıyorsanız sizde “Psikosomatik Hastalıklar’’ baş göstermiş olabilir. Peki bunun bende olup olmadığını nasıl anlarım? Bazen doktor doktor gezeriz fiziksel semptomlarımız, ağrılarımız, sızılarımız, kaşıntılarımız, döküntülerimiz, nefes darlığımız, saç dökülmelerimiz, kalp çarpıntılarımız ya da adet düzensizliklerimiz nedeniyle. Hatta bunların yaşanması için hiçbir sebep olmadığını söyleyen o doktora güvenmeyiz. Yeni ve daha iyi bir doktor arayışına gireriz. Olur da o da aynısını söylerse; var olan semptomlarla başa çıkmayı dener, çıkamayınca bir arayışa daha gireriz. En son gittiğimiz doktora, daha önce bunun için çok fazla tetkik yaptırdığımızı ama hiçbir şey çıkmadığını söylediğimizde ise bir tetkik de kendisi yapar ve ardından bizi bir psikolog ya da psikiyatriste yönlendirir. İşte burası şaşırtıcıdır. “Benim var olan, yer yer görülebilen, yer yer de hissedilebilen bu semptomlarıma psikolog/psikiyatrist ne yapabilir ki?” diye düşünürüz. Olur da bir şans verir denersek, öğreniriz ki buna “Psikosomatik Hastalıklar” deniyormuş.
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Ne Yapıyorsanız Şimdi Yapın!
etiket
Gelecek planlarımız, geçmiş bagajımız şöyle dursun, hepinizi şimdi ve buraya davet ediyorum. Şimdi kendimizi hissetmeye başlayalım. Şimdinin içinde sadece kendimiz ve kendimize doğru etki edenlerden başka bir şey yok. İzin verirsek şimdiki anda ıstırap ve bilinçsizlik yok. İnsan olmanın parlak ve saf taraflarıyla bezeliyiz, şimdide sen, ben, o hepimiz varız. O zaman ne yapıyorsan ordasın, fark et!
Reklam
Burak Öge Yazio: Aşkın Gözü Kör mü?
etiket
Herkes hayatın bir köşesinde  heyecanlı bir aşk deneyimine tanıklık etmiştir. O ilk  aşk deneyiminizi hatırlıyor musunuz? İlk tanışma zamanınız? En heyecanlı an, kiminle, nerede ve ne yapıyordunuz? Gözünüzün önünde  canlandı mı? Kör olduğunuz anlar oldu mu?   Neleri gözünüzden kaçırdınız? Görmezden geldiğiniz özellikleri oldu mu?  Kötü huylarını fark edebilmiş miydiniz? Yoksaaaa,  sonradan mı ortaya çıktı?
Uğur Batı Yazio: Oy Verme Davranışının Nedeni, Kime, Niçin, Hangi Psikoloji ile Seçiyoruz?
etiket
II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye'deki kahvelerde cephelerin durumunu tartışıp strateji ve taktik üretenlerle 'Bitli Çörçil' (Churchill) diye alay edilirdi desek! Devam edelim.Kurmaca da olabilir şimdi anlatacağımız ama çarpıcı olduğu için devam edeceğiz. A Beautiful Mind filminden hatırlarsınız, Prof. John Nash’in dört arkadaşı aynı sarışın kızı çekici bulmaya başlar. Dört erkek de aynı kıza asılırsa, kuvvetle ihtimal kız şımaracaktır. İnsan doğası işte! Bu hiçbirinin o kızla çıkamaması sonucunu doğuracaktır. Oysaki mesela erkekler sarışın kızın etrafındaki esmer kızlarla ilgilenseler, hiçbir kız ikinci seçenek olmaktan hoşnut kalmayacağından sarışın kızın duruma bakışı farklı olacaktır. Grubun amacı da her birinin kendilerine bir kız bulmak olduğuna göre ve her biri sırf kendini düşünerek sarışın kıza kur yaparak bir sonuç alamayacaklarına göre, her birinin birinci seçenek olarak birer esmer kıza kur yapmaları çok mantıklı olacaktır. Böylece her birinin bireysel hedefine ulaşması kolaylaşacak ve gruptaki başarı oranını yükselecektir.
Reklam
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Geçmiş Hatalarıma: Bil-mi-yor-dum…
etiket
En çok nelere kafa yorar, neleri düşünerek uykuya dalarsınız? Unutamadığınız sevgiliniz, kaybettiğiniz bir yakınınız, uçuşan görevleriniz ve belki de söylemeniz gerekirken söyleyemediğinizi düşündükleriniz… Hiçbir ’’hatalıyım’’ düşüncesi kadar kolay köpürmez. Hatalısın, çünkü…
Reklam
Kahraman Güler Yazio: Bir Narsistle mi Yaşıyorum?
etiket
Sanırım bu yazıya “narsist”in ne olduğunu açıklamakla başlamalıyım. Kısaca tanımlamam gerekirse; “kendini üstün görme”, “aşırıya kaçacak oranda hayranlık beklentisi” ve “empati yoksunluğu” kavramlarının bir araya gelmesiyle oluşan bir örüntüdür. Özellikle duygusal ilişkiyi bir narsistle yaşıyorsak, burası bizim için oldukça yorucu olacaktır. Hatta birçoğumuzun narsistlerle yaşadığını ancak bunu bilmediğini söyleyebilirim. Ancak bu yazımda size bunu fark edebilmenin sırlarından bahsedeceğim. Eğer aşağıdaki soruların yanıtları sizin için de “evet”se…
Bipolar Bozukluk Nedir? Bipolar Bozukluk Belirtileri ve Tedavisi Nelerdir?
Son zamanlarda psikolojik konulu diziler ülkemizde oldukça popüler. Bugün TV8 ekranlarının sevilen dizisi Kırmızı Oda ekranlardaydı. Dizide Doktor Hanım'ın hastasına bipolar bozukluk teşhisi koyması izleyicileri hastalık hakkında araştırmaya sevk etti. Peki Bipolar bozukluk nedir? Bipolar bozukluk belirtileri nelerdir? Bipolar bozukluk tedavisi ve detaylarını haberimizde sizler için derledik... 
Şule Arslan Yazio: Tavşan Ralph'in Empatlara İhtiyacı Var!
etiket
Bir iki gündür sosyal medyayı sallayan SaveRalph videosu bir çoğumuzun adeta yüreğini dağladı. Humane Society International'ın başlattığı kampanya ile kısa sürede sosyal medyanın en çok izlenen ve paylaşılan videosu olan bu kısa filmde dermatolojik testlerde kullanılan tavşanlar konu ediliyor. Güzellik ve estetik uğruna başka canlılara ne denli acı ve zarar verdiğimizi anlamak ve daha fazla empati duygumuzu geliştirmek bu evrende sadece bizlerin olmadığını hatırlamak için oldukça çarpıcı bir video olmuş. Videoyu izlerken tavşanın acısını ağrısını hissettiğiniz oldu mu? Ya da başkalarının üzüntülerini kederlerini en derinden hisseder misiniz? Çoğunlukla ortamdaki negatif enerjiyi üzerinize mıknatıs gibi çektiğiniz olur mu? “Bende mi bir sorun var” diye düşünebilirsiniz ancak belki de sadece empatsınızdır. Onlar için yeryüzünün denge merkezi ya da lotus çiçekleri diyebiliriz. Çünkü empatlar, oldukça yüksek düzeyde duyarlı insanlardır. Hemen hemen her şeyi hissederler ve duygularını çok belli ederler.
Reklam
Şule Arslan Yazio: Azalırken Çoğalmak Mümkün mü? Minimalizmi Keşfetmek
etiket
Less is more “Az, çoktur” sözüne yürekten inanıyorum. Geçen hafta Netflix’te The Minimalists adlı bir belgesel izledim. İki arkadaş, Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus'un umutsuzca mutluluk arayan her ikisi de çok başarılı yönetici olmalarına rağmen gittikçe daha fazla depresifleşen, stresli ve mutsuz hissetmelerinin nedenlerini anlatıyorlardı. 'Her şeye sahibiz ancak neden mutlu değiliz?' diye soruyorlardı kendilerine. Belki de çokça bizim de kendimize sorduğumuz gibi…Joshua ve Ryan, daha minimalist yaşamak ve daha azına sahip olmakla mutluluk, sakinlik ve zenginlik bulmayı öğrenmek için başarılı kariyerlerinden vazgeçiyorlar ve ortak kaleme aldıkları kitapları Minimalizm'i tanıtmak için ABD'yi dolaşıp hikayelerini paylaşıyorlardı. Minimalizm (sadeleşmek) yavaşlamak, yavaşlayarak ve farkına vararak hayatı daha yüksek kalitede yaşamak demek. Benim de size tam da bu konuyla alakalı bir tavsiyem var 'Yavaş yavaş azalın, azalarak çoğalın'.Nasıl sadeleşebiliriz, nasıl azalabiliriz? Azaldıkça nasıl çoğalabiliriz?Öncelikle amacım kimseyi minimalist yapmak değil😊 Ancak denemeye çalışmak eminim birçok konuda fayda sağlayacak her birimizde. Minimalizm kişiye özeldir, herkes kendi minimal yaşamını kendi belirleyebilir. Çünkü insan ihtiyaçlarına, hayata yaklaşımına, uğraşlarına ve hatta sevdiklerine göre farklılık gösterir ama kendine özel olmaktan uzaklaşırsa da tek tip olmaktan kurtulamaz, kendi yolunda bir başkasının kopyası gibi oluverir, oysa bizim minimalizmde amacımız dahasade yaşayarak fazlalıktan arınıp kendine daha da yaklaşmak ve özüne yetebilmek. Kısacası bahsi konu olan tüm teknikleri kendinize göre adapte edebilirsiniz;)Hadi gelin daha minimal yaşayarak nasıl üretkenliğimizi artırabiliriz bir bakalım.
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Eve Kapandığımız Şu Günlerde Sıkıntımızı Giderecek 6 Basit Uğraşı
etiket
“Of canım sıkılıyor. Yapacak onca iş olduğu halde hepsini yüzüstü bırakıp çekip gidesim var.” diyen kaç kişiyiz?  İç sıkıntısı çok tuhaf bir şeydir. Hem özgürleşmek ister hem de insan arar hâle gelirsiniz. Hiçbir şey çekici gelmez. Heyecan eksikliği ayyuka çıkmıştır. Rutinler düşman gibi gelir.İnsan özgün ve yaratıcı oluşunu bu iç sıkıntısına borçlu tek türdür. Siz hiç canı sıkılan su kaplumbağası gördünüz mü? Veya sıkıntıdan Ay’a saran Güneş… Sıkıntı hissinden mi sıkıntı hissinin açacağı zarardan mı korkuyoruz? Mesela sıkıntıdan patlayan yok ama bize hep öyle gelir.  Her ikisi de değil. Doğru cevap, sıkıntıyla ilgili düşüncelerimizden ödümüz kopuyor. Sıkıntıya öylece durması için alan açmadığımız için, yanına endişe, buhran, çökkünlük ve tabi depresyon ekleniveriyor. İşte istenen, aslında endişe yaratan tablo tam olarak da bu oluyor. Bizi sıkan şeyin bize zarar vereceğini düşündüğümüzden sıkıntı yaratan ger durumdan yılandan kaçar gibi kaçıyor, kaçınıyoruz. Hikâyemiz belki de çocuklukta başlıyor. Hatırlar mısınız, ne vakit sıkılacak olsak hazır çözümlerle annemiz tam oracıkta beliriverirdi. Aman sakın çocuk sıkılmasın diye endişelenir, yaratıcı annelikte level atlardı. Bir taraftan da bizdeki kendine yardım becerisi de yerle yeksan olurdu. Ne olacak şimdi, canı sıkılınca sorumlu arayan sorumsuz jenerasyonun ebeveynleri için bilinçli uzun yaşam mı icat edilecek? İşte bu tam bir can sıkıntısı olurdu. Bu yıl sınırlandırılmış bir hayatın misafiriyiz. Ev sahibi etrafı dağıtmamıza izin vermiyor. Yaratıcı olmaktan başka yolumuz yok. Koca kış camlar, perdeler bile sıkı sıkı kapalı geçti. İş yükümüzde dahil, bizi harekete mecbur eden şeylerin çoğu can sıkıcıydı.  Bu kadar durum analizi yeter. Şimdi gelelim çözüm tekliflerine…
Reklam
Burak Öge Yazio: Size Sıkıntı Yaşatan Kişilerle Nasıl Başa Çıkarsınız?
etiket
Zehirli insan duygusal anlamda sorun çıkaran ve bu yüzden etrafındaki bireyleri düşünmeyen kişidir. Fakat siz bu kişilere rahatsız edici bir şekilde davranmaya devam ederseniz sürekli çatışma içerisinde kalırsınız. Siz durduk yere üzülüyor ya da keyfiniz kaçıyorsa etrafınızda zehirli insan vardır. Size doğruyu, yapmanız gerekeni uygun bir dille söylemeyip canınızı yakıyorsa o kişi zehirlidir. Bu kişiler sevgiliniz, arkadaşınız, iş arkadaşınız ya da annebabanız olabilir. Uzun süre bu kişilere maruz kalıyorsanız size çok zarar vermeye başlarlar. Çatışma içerisine girmeden bu kişilerle iletişimizi sürdürmelisiniz. Bazı durumlar vardır bu kişileri oldukça tetikler ve çatışma uzar gider. Bu tetikleyicilerden uzak durmalısınız.
Kahraman Güler Yazio: Mükemmeliyetçi Olduğunu Nereden Anlarsın?
etiket
“Mükemmel”, “Mükemmeliyet”, “Mükemmeliyetçi”…  Çoğu zaman kulağa hoş gelen, iyiyi ve başarıyı temsil ediyormuş gibi görünen cümlelerdir. Hatta pek çoğumuza cazip geldiği gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Ancak gelin görün ki, mükemmeliyet kavramı bize çağrıştırdıkları gibi, hayatımıza katkılar sağlayan, bizi daha iyiye ve başarıya götüren, yenilmez kılan bir şey değil. Çünkü burada belirlediğimiz yüksek standartlar, ulaşamayacağımız kadar yüksektir. İşin kötü tarafı, sadece yüksek standartlara ulaşmak da yetmez, aynı zaman da hata da yapılmamalıdır. Eminim bu zorlu yolculuğu tanıdık bulanlar olacaktır. Bir de tabi ki “Acaba ben..?” diyenler… O zaman hep birlikte bakalım mükemmeliyetçi kişilerin özellikleri nelermiş?
Reklam