onedio
Görüş Bildir
Bir Psikoloğun Gözünden Yeni Yılda Yeni Alışkanlıklar Kazanmanın İpuçları!
Yeni yıl, çoğumuz için taze bir başlangıç anlamına gelir. Ancak yeni yıl kararlarımızın sadece bir kısmı gerçekten kalıcı alışkanlıklara dönüşür. Peki iyi alışkanlıkları nasıl sürdürülebilir hale getiririz? Psikologlar insan beyninin otomatik pilotunu “hacklemek” için bazı etkili yollar sunuyor. İşte alışkanlık inşa etmenin ve kötü alışkanlıklardan kurtulmanın yolları…Kaynak
Neden Yeni Şeyler Denemekten Korkuyoruz? Sebeplerini Öğrenince ''Vay Be'' Diyebilirsiniz!
Daha önce hiç yeni bir şeyler denemeniz gerekirken kendinizi geri çekmek zorunda hissettiniz mi? Hani bir şey yapmaya yeltenirsiniz de içinizden bir ses ''Yapma, bildiğin yoldan devam et'' der ya... İşte, tam olarak sizi yeni şeyler denemekten alıkoyan o sesten bahsediyoruz.Bu içeriğimizde, insanların neden yeni şeylere karşı tedirgin hissettiğini ve hangi faktörlerin bizi bu şekilde düşünmeye ittiğini anlatıyoruz. Eğer siz de yeni şeyler deneme konusunda kendinizi çekingen hissediyorsanız, bu yazımızda kendinizden bir parça bulabilirsiniz!
Freud’un Tanatos Kavramı ve Anti-Longevity Etkisi
Sigmund Freud, insan ruhunu anlamada devrim yaratan psikanalitik teorisinin bir parçası olarak, insanın iç dünyasında iki temel güç olduğunu öne sürmüştür: Eros ve Tanatos. Eros, yaşam enerjisini temsil ederken; Tanatos, ölüm enerjisi ya da yıkıcı güç olarak tanımlanır. Bu güçlerin bilinçdışı bir şekilde bireyin davranışlarını ve yaşamı algılayışını şekillendirdiği düşünülmektedir. Tanatos’un anti-longevity etkisi üzerine odaklandığımızda, Freud’un teorilerinden yola çıkarak bu yıkıcı gücün insanın hem fiziksel hem de psikolojik sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini anlamak mümkündür.
İlişkilerdeki Soğukluğun Fizyolojik ve Psikolojik Sebepleri
Beyza Hakan’ın YouTube kanalında, ilişkilerin karmaşıklığı ve bireyler arasındaki duygusal bağların dinamikleri tartışılan yeni bölümde programın konuğu, Klinik Psikolog Dr. Kahraman Güler, ilişkilerde yaşanan duygusal soğukluk, bağlanma sorunları ve çiftlerin yaşadığı krizlerin temel nedenlerini ele aldı. İşte programdan öne çıkan başlıklara göz atalım.
Rasyonel Akıl, Duygusal Derinlik: Duygular ve Denklem Çözümleri
etiket
Bazen hayat, sayılarla o kadar iç içe geçer ki, bunları görmemek imkansız hale gelir. Ancak sayılar sadece matematiksel işlemler değildir, aslında evrenin en derin işleyişinin birer temsili olarak insan zihninde yankı bulurlar. Bu noktada, matematikle psikolojiyi birleştirdiğimizde, insan zihninin işleyişine dair pek çok bilinmeyeni keşfetmeye başlarız. Matematik, soyut kavramların somutlaştırılmasına yardımcı olan bir dilken, psikoloji de insan davranışlarını, düşüncelerini ve duygularını anlamaya çalışan bir bilim dalıdır. Bu iki alan, başlangıçta çok farklı gibi görünse de aslında birbirleriyle son derece derin bir bağa sahiptirler.
Reklam
Psikolog Francesca Tighinean'a Göre Birinin Sizi Sevmediğini Gösteren 5 Basit İşaret
Hiç biriyle konuşurken bir şeylerin ters gittiğini hissettiniz mi? Açıkça bir şey söylemeseler bile aradaki soğukluk neredeyse elle tutulur hale gelir. Psikolog Francesca Tighinean, bu belirsizliği açıklığa kavuşturacak ipuçlarını paylaşıyor. Beden dili, çoğu zaman kelimelerden daha fazla şey anlatır. İşte birinin sizi aslında pek sevmediğini gösteren 5 basit işaret!
Narsist Aldatır mı?
etiket
En sık duyduğum sorulardan biri narsistin aldatıp aldatmayacağı ya da 'Hocam, benim eşim aldatıyor mu?' sorusudur. Bu tür soruları yönelten o kadar çok danışanım var ki, bu konuya açıklık getirmek istiyorum.Bu konuda yüzde yüz 'aldatır' demek çok zor, çünkü bu durum kişiden kişiye farklılık gösterir. Narsistlerin aldatmayanını da gördüm, aldatanını da. Bu yüzden her narsist aldatır diyemeyiz. Ancak bazı durumlar narsistlerin aldatma olasılığını artırabilir. Bu yazıda yalnızca bu olasılıkları konuşacağız. Gözlemlerime ve araştırmalarıma dayanarak, bazı durumların narsistlerin aldatma olasılığını artırdığını fark ettim.
Reklam
Bir Psikoloğun "Çocuklara Şakasını Dahi Yapmamanız Gereken 3 Konu" Videosuna Gelen Yorumlar Kalpleri Acıttı
Çocukların psikolojik sağlığı, gelecekleri açısından büyük bir önem taşır. Ancak, çoğumuz bu konuda yeterli farkındalığa sahip olmadığımızı unutuyoruz. Onların kırılgan dünyalarını kavramak ve bu hassasiyetlerine saygı göstermek, çocukların sağlıklı bir biçimde büyümelerine yardımcı olur. Ancak, birçoğumuz bu konuda bilgi eksikliği yaşıyor ve çocukların hassas ruh hallerine gereken özeni göstermiyoruz. Özellikle bir nesil bu konuyu tamamen gözardı ederek büyüdü ve bunu düzeltmek de pek kolay değil.
Ailelerinden Ayrışamamış Bireyler
etiket
İlişkilerdeki en temel ihtiyaçlardan biri, “ben” olarak var olabilme yetisidir. Ancak ne yazık ki bazı bireyler, büyümüş olmalarına rağmen ailelerinden duygusal olarak ayrışamazlar. Peki, ailemizden “ayrı” bir birey olamadığımızda, ilişkilerimizde ve evliliklerimizde nasıl bir tablo ortaya çıkar? Gelin, bu sorunun derinliklerine birlikte bakalım.
Güçsüz Değil İnsanız! Her İnsanın Hissettiği Duygular Bizi Güçsüz Yapar mı?
Kuru yapraklara uyum sağlamak mı, kendini bulmak mı? Bütünden parçaya baktığımızda fotoğrafta dikkatimizi çeken bütün içindeki parçanın ne kadar sağlıklı olduğu değil mi? Bütünün kabul edip devam ettirdiği ve “normal” olduğuna inandığımız durumlar her zaman sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Hissettiğimiz duyguları toplumun diğer bireylerinin yaşamadığını, yaşıyorlarsa da “çok iyi baş edebildiklerini” düşünürüz. Ancak görülenin ardında olan buradaki kuru yapraklar gibiyse? Yaşanılan duygular insana dair normal ve sağlıklı bir sürecin ürünü. Hatta her insan zannettiğimiz gibi sağlıklı bir şekilde de duyguları ile baş edemiyor olabilir.
Reklam
Cinsel Sağlıkta Pozitif Düşünme ve Kendini İyi Hissetme Sanatı
etiket
Cinsel sağlık, bireyin fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal iyilik halinin bir bileşenidir. Cinsel sağlık, yalnızca hastalık veya işlev bozukluğu olmaması değil, cinsel yaşamın olumlu ve tatmin edici bir şekilde deneyimlenmesidir. Bu bağlamda, pozitif düşünme ve kendini iyi hissetme sanatı, cinsel sağlığın korunması ve geliştirilmesi için önemli rol oynar. Pozitif düşünme ve kendini iyi hissetme, bireyin cinsel işlevini, cinsel tatminini ve genel yaşam kalitesini artırabilir.
Narsistle İlişki Balıkla Kuşun İlişkisine Benzer!
etiket
Siz balık olursunuz, narsist ise kuş.Başta siz balık olduğunuz için kuşa âşık olamayacağınızı çok net bilirsiniz. Kuştan haz almazsınız, beğenmezsiniz, tepeden bakmasına sinir olursunuz, tipiniz değildir. Zaten mantıksız bir ilişki olacaktır. Ama gün geçtikçe sizi öyle bir ikna eder ki siz bir bakmışsınız ondan hoşlanıyor olursunuz. Kendisine öyle bir âşık olursunuz ki aşkınızdan gözleriniz döner. Kendinize inanamazsınız bu imkânsız aşk, olmayacak olan aşk, “nasıl oldu da ben ona körü körüne âşık oldum” dersiniz. Ama başta narsistin aşkından artık eser yoktur. Sizi elde edene kadar uyguladığı aşk bombardımanından artık eser kalmamıştır.
Reklam
Narsistlerin Çıkara Dayalı İlişkileri
etiket
Dikkat ederseniz bir narsistin etrafında uzun soluklu dostluğu yoktur. Varsa da çıkar ilişkisine dayalı bir ilişkisi vardır. Bazı durumlarda bakarsınız ki yıllardır süren arkadaşlıkları var. Siz zannedersiniz ki çok güzel ilişkileri var. Dışardan bakıldığından bir çıkar da yokmuş gibi gözükür ama psikolojik olarak beslenir. Romantik ilişkilerinin yanı sıra çalışanlarını ve arkadaşlarını da kendilerine bağımlı yapıp uzun soluklu ilişkide tutabilir. Bir narsist başkasından beslenecek bir taraf bulamadığında ise ilişkisi kopartır.
Bir Psikolog Yanıtladı: Özellikle Son Dönemde Sıkça Duyduğumuz 'Bipolarlık' Geçer mi?
Bipolar bozukluk, bireylerin yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyen, duygudurum dalgalanmalarıyla kendini gösteren bir psikiyatrik hastalıktır. Bu hastalığın belirgin özelliği, kişinin duygusal durumunun aşırı derecede yükselmesi (mani) ve düşmesi (depresyon) arasında gidip gelmesidir. Mani dönemlerinde kişi aşırı enerjik, neşeli, huzursuz ve hiperaktif olabilirken; depresyon dönemlerinde ise aşırı üzgün, enerjisi düşük, ilgisiz ve umutsuz hissedebilir. Bipolar bozukluk genellikle genç yetişkinlik döneminde başlar ve ömür boyu sürebilir. Ancak doğru tedavi ve yönetimle, bipolar bozukluğu olan kişiler sağlıklı ve üretken bir yaşam sürdürebilirler.
Reklam
Hiçbir Tartışmayı Kaybetmeyen Narsistler (Narsistler Her Zaman Haklıdır)
etiket
Narsist bireylerle tartışmayı kazanmak genellikle mümkün değildir. Çünkü narsistler tartışmayı başlatan, yönlendiren ve yöneten kişilerdir. Bu insanlar oyunun kurallarını belirler, gerektiğinde hile yapmaktan çekinmez, ellerindeki tüm kaynakları kullanır ve sonunda kazanan taraf olurlar. Her zaman haklı olduklarını düşünürler. Karşınızda yüzde yüz haklı olsanız bile, narsist biri kendini haklı gösterecek bir yol bulur ve galip gelir. Bu haklılık mücadelesinin sonunda siz enerjiniz tükenmiş, stres altında ve kötü hissederek geri çekilirsiniz. Tartışmalardan galip çıkmanın en iyi yolu, oyunu tamamen terk etmektir.Bazen haklı olduğunuzu bildiğiniz halde, farkında olmadan kendinizi özür dilerken bulabilirsiniz. Daha sonra düşündüğünüzde 'Neden özür diledim ki?' diye kendinize sorarsınız. Hatta çevrenizdekiler bile şaşkınlıkla size 'Bu konuda neden özür diledin?' diye sorabilirler.
Hasta Mahremiyetinin Sınırı Ne? Bir Psikolog Terapi Sırasında Asli Bir Risk Görürse Polise Haber Verir mi?
Bilindiği üzere, birçok suç ve şiddet eğilimi, psikoloji ile iç içe. Suçların önlenmesinde, psikolojik analizin ve bu kişilerin tespit edilerek tedaviye yönlendirilmesinin kritik bir rolü var. Bu durum, suçların kök nedenlerinin anlaşılmasına ve bu nedenlerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Peki bu tarz durumlarda hasta mahremiyetinin sınırı nedir?
Epidemik Öfke ve Saldırganlık: Karanlıktan Aydınlığa Çıkma Üzerine
etiket
Rembrandt, resimlerini önce eşit derecede kahverengi bir tabaka sürerek hazırlardı. Bu resminin fonunu oluştururdu. Sonrasında tuvalin yüzeyindeki parlak alanları yerleştirirdi. Kullandığı teknik karanlıktan aydınlığa çıkmak gibiydi. Otoportreleri ile ön plana çıkan Rembrandt, zamanın nasıl akıp gittiğinin farkında olduğunu ve bu süreç içerisinde uğradığı değişimi 17. Yüzyılda ortaya çıkan geniş düz aynalara bakarak incelemiş ve kendini bilmeye atıfta bulunmuştur. Peki biz hayatımızdaki fonun dışına ne kadar çıkabiliyoruz? Gölgelerin içinden sıyrılmak veya gölgeler içinde kaybolmak hangisini tercih edersiniz?
Gerçek Suçlu Medya mı? Şiddete Bilimsel Bakış
etiket
Kontrolden çıkmaya başlayan şiddet eylemlerinde medyanın ne kadar suçlu olduğu, tartışılan önemli konular arasında yer alıyor. Perde arkasını bilim ışığında anladığımızda, çözümü konusunda yapabileceğimiz daha fazla şey olduğunu görüyoruz. Bu yazıda, medya ve şiddet ilişkisi üzerine yürütülmüş bilimsel araştırmaları kapsamlı şekilde inceleyen oldukça itibarlı bir çalışmanın* verileriyle konuyu ele alıyoruz.
Reklam