onedio
Görüş Bildir

Beşar Esad Haberleri

Beşar Esad ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Beşar Esad ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Gündemin Kalabalığında Kaybolan 10 Konu
Hepimiz haklı olarak yolsuzluk, medyaya müdahale, Fenerbahçe'nin durumu, yeniden yargılama, seçim gündemine odaklandık. fakat bu arada ülkenin gerçek ve önemli gündemini ıskalama noktasına geldik. Bütün hayatımız tapeler, seçimler, adaylar ekseninde dönerken bakın neleri kaçırıyoruz.
The Independent: 'Erdoğan Aksini Söylüyor Ama Türkiye IŞİD'e Hala Göz Yumuyor'
The Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye’nin ‘IŞİD militanlarının Suriye’ye geçişine daha geçen hafta bile izin verdiğini’ ve ABD’nin IŞİD kuşatması altındaki ‘ yarı-bağımsız ‘ Kobani’de sıkışan Kürtlere yardımda gecikmesinin arkasında da Ankara’nın baskısı olduğunu yazdı.Cockburn, ‘ IŞİD’i durdurmaya sadece hava saldırıları yetmez ‘ başlıklı yazısında, Britanya parlamentosunun IŞİD saldırılarına katılma kararını mercek altına aldı; ABD’yle Britanya’nın bu harekatla, Irak ve Suriye’de ‘ ana oyuncuların dışarıya gösterdiklerinden çok daha farklı gündemlerinin bulunduğu bir dizi iç içe geçmiş ihtilafa gömüleceğini’ yazdı.Cockburn, ‘ ana oyuncuların dışarıya gösterdiklerinden çok daha farklı gündemleri ‘ne de örnek olarak da Türkiye’nin Kobani’ye bakışını gösterdi. Yazının ilgili bölümünün tam metni şöyle:”Sözgelimi, IŞİD’in kuzey Suriye’de, Türkiye sınırında bulunan Kobani’ye saldırısına bakın. Burada IŞİD savaşçılarıyla mücadele eden yaklaşık 300 bin Kürt giderek küçülen bir alanda sıkıştı. Neredeyse 200 bin Suriyeli Kürt şimdiden sınırın Türkiye tarafına kaçtı. ABD hava gücünü, ilerleyen militanlara karşı her yerden çok burada kullanabilirdi. Kürtlerin başkenti Erbil’in kurtarılmasına ağustosta Amerikan hava saldırıları yardım etmişti; aynısı niçin Kobani için yapılmasındı?Tuhaf bir biçimde, ABD hava gücünü düne kadar, IŞİD’in hava saldırılarının başlamasından sonra en ciddi saldırılarını düzenlediği Kobani hariç Suriye’deki her yerde kullandı. Örgüt burada, Irak ve Suriye ordularından ele geçirdiği tank ve havan toplarıyla 64 köyde kontol sağladı. Amerikalılar niçin sessiz kaldı? Bunun arkasında, 2011’den bu yana güney sınırı boyunca büyüyen ve 2,5 milyon Suriyeli Kürde ev sahipliği yapan yarı-bağımsız Kürt kantonlarına hiç değer vermeyen Türkiye’yi rahatsız etmeme isteği var gibi görünüyor.Ankara’nın tavrı, IŞİD’i Kürtlere karşı kullanmanın faydalarını gördüğüne işaret. Sınırın Türkiye tarafındaki muhabirler, IŞİD’le savaşmak isteyen Türkiyeli Kürtlerin aksine, IŞİD militanlarının daha geçen hafta Suriye’ye kolayca gidip geldiğini anlatıyor. Türkiye’deki bir gözlemci şu soruyu soruyor: ‘ ‘Gezi Parkı eylemleri sırasında şiddete karışmayan ama yaralanan göstericileri tedavi etmiş doktorlar ‘teröre yardım etmekle’ yargılanırken niçin çatışmada yaralanan IŞİD militanları hala hastanelerde tedavi için Türkiye’ye getiriliyor? ”Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın New York’taki BM Genel Kurulu’nda IŞİD’e karşı olduğuna dair bütün açıklamalarına rağmen, militanlar Türkiye devletinden belli bir miktar tolerans görüyor. İstanbul’un kalbindeki İstiklal Caddesi’nde arka arkaya düzenlenen iki ayrı gösteride polisin tavrını belgeleyen fotoğraflar da bunu açıkça ortaya koydu. İlk fotoğrafta, polis tarafından rahatsız edilmeyen IŞİD yanlısı göstericiler uzun bir beyaz pankart taşıyordu. İkinci karedeyse, ertesi gün aynı caddede düzenlenen bir gösteride, dini eğitimi protesto eden bir grup Çevik Kuvvet tarafından dövülüyordu.Türkiye hükümetinin IŞİD’le sıkı fıkı olduğunu söylemiyorum. Fakat Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’dan kurtulmak ve Suriyeli Kürtleri zayıflatmak, Erdoğan’ın gündeminde daha ön sıralarda yer alıyor. Buna göz yuman ABD de, Pakistan’ın Taliban’a gizli ama hayati önemdeki desteğine tepki göstermeyerek 2001’de Afganistan’da yaptığı hatayı tekrarlıyor. Bazı Amerikalı diplomatlara göre bu, Afganistan’daki ABD-Britanya müdahalesini daha en başından başarısız kılan, devasa boyutta bir hataydı.Britanya Irak’ta büyük ölçüde sembolik olan ilk müdahalalerine başlarken göz önünde bulundurulması gereken şey şu ki, bu krizde sadece askeri yollarla elde edilecek başarılar sınırlı.”Diken
Füzeli Saldırı: 16 Ölü
TÜRKİYE sınırına 15 kilometre uzaklıktaki Suriye'nin İdlib kentine bağlı Maarrat Misrin İlçesi'ndeki çarşıya uçaklardan füzelerin fırlatılması sonucu 16 kişi yaşamını yitirdi.Olay sonrası 15 yaralı Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'ne getirilerek tedavi altına alındı. Saldırı saat 10.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a ait uçaklar tarafından 2 füze fırlatıldı. Füzelerin patlama sesi Reyhanlı İlçesi'nden de duyuldu. REYHANLI'YA 15 YARALI GETİRİLDİ Olayın ardından yaralıları almak için Cilvegözü Sınır Kapısı'na ambulanslar sevk edildi. Cilvegözü ile Suriye'nin Bab-Al Hava Sınır Kapısı arasındaki tampon bölgeye getirilen 15 yaralı ambulanslarla Reyhanlı Devlet Hastanesi'ne götürülerek tedavi altına alındı. ÖLÜ SAYISI ARTABİLİR Suriye'nin Atme Beldesi'ndeki Orient Hastanesi'nin Başhekimi Dr. Abdulhalim Eroğlu, saldırıda aralarında çocukların da bulunduğu 16 kişinin öldüğünü belirtirken, yaklaşık 70 kişinin de yaralandığını söyledi. Şu an Reyhanlı'da olduğunu belirten ve hem Türk hem de Suriye vatandaşı olan Eroğlu, saldırıda Ammar Asfari isimli bir doktorun da öldüğünü belirterek, 'Yaralıların 15' i Türkiye'ye getirildi. Bazılarının durumu ağır olduğu için Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Her an ölü sayısı artabilir. Esad, son 2 aydan bu yana özellikle çarşı ve pazarları hedef aldı. İnsanlıktan çıkmış olan Esad, vuruyor, dünya seyrediyor. Esad insanların pazara çarşıya çıkmasını da engellemeye çalışıyor. Daha önce hastane ve camileri vuran Esad şimdi de pazarda, çarşılarda kadınları, çocukları ve yaşlıları hedef alıyor. Esad battıkça batıyor' diye konuştu. Ferhat DERVİŞOĞLU/REYHANLI (Hatay), (DHA)
Keseb Sınır Kapısı'nı ÖSO Güçlerinin Elinde
Suriye'nin Lazkiye kentine açılan Keseb Sınır Kapısı, dün itibariyle Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolüne geçti Hatay’ın Yayladağı İlçesi'ndeki gümrük kapısının karşısında bulunan ve iç çatışmaların başlamasından bu yana Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad 'a bağlı güçlerin kontrolünde bulunan Suriye'nin Lazkiye kentine açılan Keseb Sınır Kapısı, dün itibariyle Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolüne geçti. Keseb Sınır Kapısı'nı almak için cuma günü operasyon düzenleyen ÖSO güçleri ile Suriye askerleri arasında süren şiddetli çatışmalar dün sabaha kadar devam etti. Kapı, saat 05.00 sıralarında tamamen ÖSO'nun kontrolüne geçti. Yaralılar Türkiye’ye getirildi. Radikal'de yer alan habere göre, Keseb Sınır Kapısı'nın kontrolü ÖSO'nun eline geçmiş olsa da, kapıya yakın bölgedeki iç kesimlerde ÖSO ve rejim askerleri arasındaki çatışmalar devam ediyor. Bu arada Suriye’de Esad rejimine karşı savaşan cihatçı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün, Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki tek toprak parçası olan Halep’teki Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik “3 gün süre tanıyoruz” tehdidinin yer aldığı videonun 15 Mart’ta çekildiği ortaya çıktı ve sürenin 18 Mart’ta dolduğu anlaşıldı. Halep’in kuzeyindeki Membeç bölgesinde bulunan ve Türk askeri tarafından korunan Süleyman Şah Türbesi, son dönemde bölgedeki ÖSO, IŞİD ve Suriye ordusu arasındaki çatışmaların ortasında kaldı. T24
İzlenme Korkusu Carter'ı Mektuba Döndürdü
Eski ABD Başkanı Jimmy Carter ABD istihbaratının elektronik izlemesini atlatmak için mektupları elle yazdığını söyledi. Carter yaygın ABD elektronik gözetimini atlatabilmek amacıyla yabancı ve ABD'li liderlere mektuplarını elle yazdığını belirtti. 89 yaşındaki Carter Associated Press'e, ABD'nin 'hemen her telefon görüşmesi ve elektronik postayı' kayıt edip izlediğinden şüphesi olmadığını söyledi. Carter insani yardım çabaları nedeniyle yabancı ve Amerikalı siyasi liderlerle temas içinde olan bir isim. Eski başkan Beyaz Saray'dan 1981 yılında ayrıldı. Carter 'NSA ya da diğer kurumların cep telefonları da dahil olmak üzere, Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan hemen hemen her telefon görüşmesi ve e-postayı izleyip kaydettiğini konusunda artık herhangi bir şüphe olduğunu sanmıyorum' dedi. Jimmy Carter 'Ben telefon görüşmeleri ve e-postalarımın takip edildiğini hissediyorum, oysa kimsenin bilmesini istemediğiniz bazı şeyler vardır' diye konuştu. Carter elektronik gözetimin Amerikalıların temel haklarının ihlali olduğunu ekledi. Carter mektuplarını 2-3 yıl önce eliyle yazmaya başladığını söyledi. Bu eski Ulusal Güvenlik Ajansı NSA çalışanı Edward Snowden'ın kurumun kapsamlı elektronik gözetim uygulamalarını açıklayan belgelerin bir kısmını sızdırmasından bir süre önceye rastlıyor. ABD'nin eski lideri şimdi insan hakları mücadelesi ve siyasi arabuluculuk üzerinde odaklanmış olan Carter Center'ı yönetiyor. Carter, 1994'te Kuzey Kore ile nükleer silahsızlanma paktını müzakere etmişti. Son yıllarda da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı ziyaret etti.
Washington Post: 'Erdoğan Putin'e Pabucunu Ters Giydirebilir'
Amerikan gazetesi Washington Post, Türkiye’de yerel seçim öncesi yaşanan siyasi karmaşayı başyazısına taşıdı. ’ Türkiye Başbakanı iktidarına tutunmak için çaresizce hareket ediyor ‘ başlıklı yazıda, ‘ Tayyip Erdoğan’ın otoriterlik açısından, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e pabucunu ters giydirebileceği ‘ yorumu yer aldı. Başyazıdaki yorumlar özetle şöyle: Erdoğan geçen hafta Twitter’ı kapatmaya çalıştı ve başarızı oldu. Türkiye ordusu daha şanslıydı; pazar günü kısa süreliğine Türkiye hava sahasını ihlal eden iki Surye uçağından biri uyarılara aldırış etmeyince düşürüldü. Türkiye’deki birçokları, uçağın düşürülmesinin Erdoğan’ın itibarını yeniden kazanma ve dikkatleri Twitter fiyaskosundan başka yöne çekme girişimi olduğunu söylüyor; bu belki de pek adil bir yorum değil. Gerçek şu ki, Erdoğan iktidarına tutunmak için acımasız bir kampanyaya girişmiş durumda ve bu kampanya, hem ülke içindeki hem de dışındaki muhaliferi açısından tehlikeli. Seçimler yaklaşırken, Erdoğan azalan şansını çiğ güç gösterileriyle tersine çevirmeye çalışıyor. Burada tek hasar gören şey zaten hiçbir sempatiyi hak etmeyen Suriye diktatörü Beşar Esad’ın malları değil; aynı zamanda, Türkiye’nin Arap Ortadoğu için bir zamanlar model olarak gösterilen demokratik sistemi de zarar görüyor. Partisinin 2002′den bu yana üç ulusal seçim kazanmasına ve hâlâ geniş çaplı desteğinin bulunmasına rağmen, Erdoğan’ın içiçe geçmiş iki sorunu var. Biri, hükümetindeki derin çürümeyi ifşa eden ve kendi ailesine uzanan yolsuzluk soruşturmaları. İnternete konulan ses kayıtlarından birinde, Erdoğan’ın oğluna yasadışı yollardan elde edilen nakit parayı saklama talimatı verdiği iddia ediliyor. Erdoğan’ın diğer sorunuysa şu: 2015′te görev süresi doluyor; zira parti tüzüğündeki dönem sınırlaması ya iktidarı bırakmasını ve belki de kendisini savcılara teslim etmesini gerektirecek, ya da yetkileri genişletilmiş bir cumhurbaşkanı olmak için Putin tarzı bir manevraya yapmasını. Tüm bunların sonucunda, Rusya’nın otokratını bile etkileyebilecek türden otokratik bir tavır ortaya çıktı. Erdoğan suçlamalara, sayısız savcı ve polisi kovup yargı üzerinde kontrol elde etmeye çalışarak yanıt verdi. Zaten onlarca gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede, eleştirel medyayı korkutup susturmaya çalıştı. Ses kayıtları nedeniyle, 12 milyon kullanıcısının çoğunun yasağı aşmasına rağmen, Twitter’ı da engelledi. Twitter’a yönelik saldırı, Avrupa hükümetlerinin yanı sıra Erdoğan’ı bir zamanlar dost olarak gören ve ihlalleri karşısında şaşırtıcı bir suskunluk sergileyen Obama yönetiminden de eleştiri getirdi. Fakat çoktandır Amerikan karşıtı demagojiyi benimsemiş olan Erdoğan’ın, otoriter yöneliminden vazgeçmesi muhtemel görünmüyor. Demokrasilerini, yaklaşan seçimlerde oy kullanarak veya bu başarısız olursa barışçıl direniş sergileyerek kurtarmak halka kalmış durumda. Twitter olayının da gösterdiği gibi, Erdoğan için bir uçağın düşürülmesi talimatını vermek, birbiryle temas halinde olan ve harekete geçmiş durumdaki vatandaşları susturmaktan daha kolay. Kaynak: Diken
Ermeniler Kesab'dan Kaçıyor
Ermenilerin yoğunlukla yaşadığı ve Türkiye'nin Hatay sınırı yakınında bulunan Kesab'tan birçok Ermeni yoğun çatışmaların yaşandığı Lazkiye'ye kaçıyor. Ayaklarında terlik, üstlerinde pijamayla kaçan 600 aile bölgedeki kiliselere sığındı. Cihatçı grupların son günlerde yoğun saldırısına maruz kalan Kesab'tan kaçan Ermenilerin durumu, Türkçe yayınlanan bir Ermeni sitesinde haber oldu. Erivan merkezli 'news.AM' haber sitesinde yer alan bilgilere göre, göç eden Ermeniler çaresizlik içinde yardım bekliyor. Kesab Ermenilerinden Hasmik Berberyan'ın görüşlerine yer verilen haberde, 'Suriyeli fanatik İslamcılar Türklerin yardımıyla Kesab Ermeni kilisesini Ermenilerden arındırarak silah deposuna dönüştürdüler' iddiası yer alıyor. Kesab'taki evlerin yağmalandığını ve kundaklanmaya başladığını belirten Berberyan halkın Lazkiye'ye kaçtığını söylüyor. Berberyan, Kesab'ta Alevilerin kentin savunulması sırasında çok sayıda kayıp verdiğini, Ermenilerin ise kenti büyük oranda terkettiğini belirtiyor. Ancak bazı Ermenilerin ise evlerini bırakmak istemediğinden veya kaçacak imkanlara sahip olmadığından kentte kaldığını söylüyor. Yayınlanan haberde, Lazkiye'ye gelen Ermenilerden bir kısmının hastanelerde akrabaların yanında kaldığını 400 kadarının da kiliseye sığındığı belirtiliyor. Haberde, Hasmik Berberyan'ın Ermenistan yönetiminden yardım çağrısı da yer alıyor, Berberyan ciddi bir yiyecek sıkıntısı yaşadıklarını belirtiyor. Bir gün evlerine geri dönmeyi umut ettiklerini söyleyen Berberyan, geçici bir süre için Ermenistan'a yerleşebileceklerini belirtiyor. CNN Türk
NSA, 122 Devlet ve Hükümet Başkanını Dinlemiş
ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) 122 devlet ve hükümet başkanı hakkında bilgi topladığına ilişkin yeni bir belgenin ortaya çıktığı iddia edildi. Alman Spiegel dergisinin NSA eski sistem analisti Edward Snowden'ın sızdırdığı belgelere dayandırdığı haberde, 2009 yılının mayıs ayına ait olan listede NSA tarafından bilgi toplanılan dönemin 122 devlet ve hükümet başkanlarının isimleri yer aldığı belirtildi. LİSTEDE ESAD DA VAR Haberde, devlet ve hükümet başkanlarının isimlerin listede alfabetik şekilde sıralandığı ve ilk sırada Malezya eski Başbakanı Abdullah Bedevi'nin bulunduğu belirtildi. Örnek olarak 11 ismin açıklandığı listede, söz konusu dönemde ülkelerinde devlet veya hükümet başkanlığı yapan eski Somali Devlet Başkanı Abdullahi Yusuf, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Peru eski Devlet Başkan Alan Garcia, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Guatemala eski Devlet Başkanı Alvaro Colom, Kolombiya eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe, Mali eski Devlet Başkanı Amadou Toumani Toure, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve son sırada Ukrayna eski Başbakanı Yulia Timoşenko yer alıyor. Özel olarak oluşturulan bilgi bankasında söz konusu devlet ve hükümet başkanlarıyla ilgili verilerin kaydedildiği, Almanya Başbakanı Merkel hakkında da 300'den fazla verinin yer aldığı belirtilen haberde, Snowden'in belgelerinde bilgilerin “Marina” adlı bilgi bankasında gösterildiği ifade edildi. SAVCILIK İNCELEME BAŞLATTI NSA'in Almanya'daki casusluk faaliyetlerinden dolayı inceleme başlatan ve bu konuda soruşturma açılıp açılmayacağını gelecek günlerde karar verecek olan Federal Savcılık için de bu belgelerin önemli olabileceği vurgulandı. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) eski sistem analisti Edward Snowden'ın geçen yılın ortalarında basına sızdırdığı belgelerle NSA'in dünya genelindeki dinleme faaliyetleri ortaya çıkmıştı. Snowden'ın ifşa ettiği belgelerde NSA'in Alman vatandaşlarını ve siyasetçilerini dinlediği iddia edilmişti. NSA'in Almanya Başbakanı Angela Merkel'i de dinlediği ortaya çıkmıştı. Almanya, bunun üzerine müttefiki olan ABD'ye 'karşılıklı casusluğu yasaklayan' bir anlaşma imzalamayı önerdi ancak ABD şimdiye kadar bu konuda olumlu cevap vermedi. Alman Meclisi de NSA'nın dinleme faaliyetlerine ilişkin bir araştırma komisyonu kurma kararı aldı. Nisan ayı ortalarında çalışmalara başlayacak olan araştırma komisyonunun ABD ve İngiltere istihbaratlarının Almanya'da yürüttüğü casusluk faaliyetlerini araştıracak. A.A
Kim Kardashian'ın Gözü Türkiye Sınırında
Suriye’nin Türkiye sınırında bulunan ve nüfusunun yüzde 80′inden fazlasını Ermenilerin oluşturduğu Kesab kasabasının İslamcı muhaliflerin eline geçmesi dünya çapında alarm yaratmaya devam ediyor. Kasabada yaklaşık 80 Ermeninin öldürüldüğü öne sürülürken, Twitter’da #SaveKessab (Kesab’ı kurtarın) başlığıyla kampanya başlatıldı. Ermeni kökenli Amerikalı televizyon yıldızı Kim Kardashian da kampanyaya destek verdi. 20 milyondan fazla takipçisi bulun kim Kardashian, “ Eğer Kesab’da ne olduğunu bilmiyorsanız Google’dan öğrenin; yaşananlar çok üzücü. Bir Ermeni olarak acı dolu hikayelerle büyüdüm ” ve “ Lütfen tarihin tekerrür etmesine izin vermeyin ” diye yazdı. Kardaşyan, ikinci tweet’inde ‘ ErmeniSoykırımı ‘ hashtag’ini de kullandı. Kampanya için şu ana dek en az 1 milyon 608 bin tweet atıldı. Ermeniler için sembolik önem taşıyan ve 1915′teki ‘tehcir bölgeleri’nden biri olan sahil kasabası Kesab, 21 Mart’ta aralarında İslamcı El Nusra Cephesi’nin de bulunduğu muhaliflerin eline geçti. Kentteki ölüm haberleri doğrulanamasa da, yüzlerce Ermeninin Lazkiye merkeze kaçtığı biliniyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın memleketi olan bölgede çatışmalar sürerken, Ermenistan da diken üstünde. Türkiye-Suriye sınırındaki Keseb kapısının da muhaliflerin eline geçmesinin ardından bir dizi Ermeni parlamenter Türkiye’yi İslamcı militanların bölgeye girişine izin vermekle suçlamıştı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ysa militanların laik Özgür Suriye Ordusu’na mensup olduğunu savunmuştu.Diken
Seymour Hersh Kimyasal Saldırı Haberinin Arkasında
Pulitzer ödüllü ABD’li gazeteci Seymour Hersh, 'The Red Line and The Rat Line' (Kırmızı Hat ve Gizli Hat) adlı makalesinde yer verdiği, geçen yıl Ağustos ayında Suriye’de düzenlenen kimyasal saldırının arkasında Türkiye hükümetinin olduğu bilgisinin arkasında duruyor. Amerikalı istihbarat yetkililerinin ifadeleri ve istihbarat belgelerine dayandırılan yazıda, saldırının Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve jandarmanın bilgisi dahilinde El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi tarafından gerçekleştirildiği iddia ediliyor. LRB’de (London Review of Books) yayımlanan haberdeki iddialara göre Türkiye’nin amacı, kimyasal silah kullanımını ‘kırmızı çizgisi’ olarak belirleyen ABD’yi, “Suriye’ye askeri harekât düzenlemeye zorlamaktı.” BBC'ye konuşan Hersh'e göre, 'Suriye'deki savaşın kazananı Beşar Esad olacak.' Hersh'in makalesinde ayrıca, istihbarat raporuna dayandırılarak ‘The Rat Line’ (Gizli Hat) olarak tanımlanan hatta, Libya’daki silahların ve cephaneliğin ‘Türkiye üzerinden Suriye’deki cihatçı gruplara iletildiği’ öne sürülüyor. Hersh’ün haberinde paylaştığı iddialara Beyaz Saray’dan kısa süre içinde yalanlama geldi. Gazeteci İlhan Tanır’ın internet sitesinde aktarılan Beyaz Saray açıklamasında, “Bu haber sadece isimsiz kaynaklara dayanan bilgiler ışığında, 21 Ağustos’ta Suriye’de meydana gelen kimyasal silah saldırısı hakkında tamamen yanlış sonuçlara ulaşmaktadır” ifadeleri yer alıyor. Açıklamaya göre, makale basılmadan önce Hersh’ün sorularına, iki istihbarat kurumunun yetkililerince verilen yanıtta ‘kimyasal silah saldırısından Esad rejiminin sorumlu olduğuna ABD ve müttefikleri tarafından toplanan istihbarat sayesinde ulaştıkları’ belirtildi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da bir soru üzerine Hersh'ün iddiaları için 'Külliyen yalan ve iftiradır. Bu konuda Dışişleri Bakanlığımızın bize gönderdiği bir not var. Kesinlikle doğru değil' dedi. Arınç, Beyaz Saray'ın da yalanlamasına atıfta bulunup, 'Hersh'ün daha evvelki yazılarını da biliyoruz. Tamamen kendi kanaatleri ve isimlerini açıklayamadığı kişilerden aldığı bilgi ve duyumlar olarak bunların kesinlikle bir bilgi ve fikir birikimi olmadığını herkes çok iyi biliyor' diye konuştu. BBC Türkçe ’nin sorularını yanıtlayan gazeteci Seymour Hersh ise, ‘kanıtların yetersiz olduğu ve kaynakların isimsiz olması nedeniyle makalenin güvenilirliğine dair soru işaretleri olduğu' yönündeki eleştirilerine sert tepki göstererek şunları söyledi: “Herkes zaten öyle der… Ben çok uzun zamandır bu işi yapıyorum. ABD’nin El Nusra gibi gruplar hakkında ne bilip ne bilmediğine dair sorular içeren ve 21 Ağustos’tan çok önce sarin gazı üretebilme kapasitelerine dair en az bir belgeye erişimim var.” “Bu iddialar çok meşru iddialar. İnsanlar için ‘kaynakların isimsiz olması’ yapılabilecek en basit eleştiri. İsimlerini verirsem hepsi işini kaybeder. Herkes istediğini söyleyebilir.” Makaledeki bazı iddiaları yalanlayan Beyaz Saray, Suriye muhaliflerinin kimyasal silah kapasitelerine ilişkin hazırlandığı belirtilen istihbarat raporu için de “Ne böyle bir rapor istenmiştir, ne de [onlar tarafından] hazırlanmıştır” demişti. Hersh, Beyaz Saray’ın bu yalanlaması için de, “O zaman nasıl oluyor da ben makalemde onların ifadelerini kullanabiliyorum. Eğer benim elimde varsa ve ben onu kullanabiliyorsam, nasıl öyle bir belge olmadığını söyleyebilirler?” yanıtını veriyor. BBC Türkçe ’nin sorularını yanıtlayan Hersh, makalesinde referans verdiği belge dışında da belgeler olduğunu ve bu belgelerde ‘El Nusra’nın eğitimine MİT ve jandarmanın dâhil olduğuna’ ilişkin bilgiler yer aldığını da şu sözlerle ifade etti: “Türkiye’de MİT ve jandarmanın, [El Nusra’nın] eğitilmesine, bu kimyasal silahları nasıl kullanacaklarını öğrenmelerine yardımcısı olduklarından şüphelenmek için bazı sebepler olduğu belirtiliyor.” Hersh şöyle devam etti: “Bu belge Ağustos ayında geldiğinde gaz saldırısı gerçekleşti. Tek şüpheli Suriye ordusuydu. Ama normal, standart bir düşünce yapısında diğer tarafın da gaza sahip olduğu bilgisi varken, diğer tarafın da yapmış olabileceği düşüncesi de olmalıydı. Ama tek şüpheli Beşar Esad’dı.” Seymour Hersh, “Makalede yer alan iddialar ABD yönetimindeki karar mercilerin görüşü mü, yoksa kaynakların bireysel görüşleri mi?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Ben, ABD Başkanı’na giden ve Guta’nın doğusunda elde edilen sarinle, Suriye ordusunun mühimmat deposundaki sarinin aynı olmadığını söyleyen ABD Genelkurmay Başkanlığı’ndaki isimler hakkında yazıyorum. Dolayısıyla bunların yalnızca ‘dışarıdakiler mi’ yoksa ‘içeridekiler mi’ olduğuna siz karar verin. Tabi ki bunun hakkında konuşmayacağım.” BBC'nin 'The World Tonight' adlı radyo programına da katılan Hersh, savaşın 'uzun dönemde sonuçlarının ne olacağı' sorusuna ise 'Savaşı Beşar Esad kazanır ve Türkiye dahil bölge büyük bir karmaşaya sürüklenir' cevabını veriyor. ABD’nin Suriye’ye askeri müdahaleye yanaşmaması üzerine, Ankara ve Washington arasında gerginlik yaşandığı algısı oluşmuştu. ABD’nin, Suriye’nin elindeki tüm kimyasal silahları uluslararası topluma devretmeyi kabul etmesini ‘askeri operasyonu önleyecek bir gelişme’ olarak nitelemesini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ‘kozmetik bir yöntem’ olarak eleştirmiş ve şu yorumu yapmıştı: “Bugün böyle kozmetik bir yöntemle eğer geçmişte uygulanan o büyük suçu unutturmak adına nerede olduğunun tespit edilmesi bile aylar alacak olan bir kimyasal silahlar envanterinin çıkarılması veya devri gibi bir konuyla zaman kazandırılmaya çalışılırsa, Beşar Esad’ın bundan sonraki katliamlarına yeşil ışık yakılmış olur.” BBC Türkçe