onedio
Görüş Bildir

DİSK Haberleri

DİSK ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. DİSK ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Böylesi Hiç Görülmedi: Kadıköy Belediyesi İşçilerinin Grev Kararı Bir Dakika Sürdü
Tarihin en kısa grevine şahit olduk. Kadıköy Belediyesi işçilerinin grev kararı bir dakika sürdü. İşçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerindeki tıkanıklık nedeniyle aldıkları grev kararını, belediye ile anlaşma sağlandığının açıklanmasının ardından sadece bir dakika içinde sonlandırdı. Taşeron Belediye İşçiler Birliği, grevin sonlanmasına tepki gösterdi.
Grief İşçileri 3 Gün İstiklal'de
Dünyanın önde gelen firmalarına çuval üretimi yapan Amerikan tekeli Greif’in direnişteki işçileri üç gün gece gündüz Galatasaray Lisesi önünde olacak. Toplu iş sözleşmesinde (TİS) anlaşma sağlanamadığı için Greif grubuna bağlı Sunjüt işletmesi fabrikalarını işgal eden DİSK-Tekstil İşçileri Sendikası üyesi işçiler direnişin 19. günündeler. İşçiler 1500 çalışandan 900’ünün taşerona bağlı olduğunu, asgari ücret aldıklarını söylüyor ve “kırmızı çizgilerimiz” dedikleri temel taleplerini şöyle sıralıyor; taşeronluğun kaldırılması, maaşlara yüzde 30 zam, ikramiye. Bianet
Gündemin Kalabalığında Kaybolan 10 Konu
Hepimiz haklı olarak yolsuzluk, medyaya müdahale, Fenerbahçe'nin durumu, yeniden yargılama, seçim gündemine odaklandık. fakat bu arada ülkenin gerçek ve önemli gündemini ıskalama noktasına geldik. Bütün hayatımız tapeler, seçimler, adaylar ekseninde dönerken bakın neleri kaçırıyoruz.
DİSK'ten Çağrı: AKP'ye Oy Verme
DİSK, yerel seçimlere ilişkin dün düzenlediği basın toplantısında, “Yolsuzluğa batmış işçi düşmanı AKP’ye oy yok” açıklaması yaptı. DİSK, 30 Mart yerel seçimlerine ilişkin dün yaptığı basın toplantısında, “Yolsuzluğa batmış işçi düşmanı AKP’ye oy yok” dedi. Emekten ve demokrasiden yana adaylara oy verilmesi için çağrı yapan DİSK Yönetim Kurulu, yerel yönetimlerin kamucu, toplumcu, demokratik, katılımcı, halkçı ve emekten yana olması gerektiğinin altını çizdi. DİSK Genel Merkezi’nde, yolsuzluklar, yerel yönetim seçimleri ve konfederasyonun örgütlenme seferberliği üzerine yapılan basın toplantısında konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın asgari ücret hesaplamasını hatırlatarak, “1 milyon TL’den ‘3-5 kuruş’ diye bahsedenlerin; 30 milyon avroya ‘küçük bir miktar’ diyenlerin, asgari ücretliye yaptığı simit hesaplarını unutmuyoruz” dedi. ‘Bu iktidarı istemiyoruz’“2 milyon 800 bin asgari ücretlinin bir aylık maaşını bir günde sıfırlamaya çalışan, bunun için devletin kriptolu telefonlarını kullanan bir Başbakan tarafından yönetilmek istemiyoruz. Onlar için bu paralar, daha fazla han hamam, daha fazla gemicik, daha fazla villa demek. Oysa işçi sınıfı için bu paraların anlamı başka” diyen Beko, sözlerine şöyle devam etti: “Bu paralar AKP döneminde iş cinayetlerinde öldürülen 12 bin işçi kardeşimizin ödenmemiş emeğinin karşılığıdır. Bu paraların karşılığı, sermayeye peşkeş çekilen fabrikalarımızdır, Kocaeli’dir, Seydişehir’dir, Yatağan’dır. Bizim için bu paraların anlamı, özelleştirme sonrası işsiz kalan sınıf kardeşlerimizdir.” Örgütlenme seferberliğiDİSK’in bu süreçte yalnızca emekten yana adaylara oy verilmesi için çalışmakla yetinmeyip, aynı zamanda süreci bir örgütlenme seferberliği içinde yürüteceklerini belirten Beko, açıklamayı “Çocuklarına hanlar, hamamlar, villalar, dolarlar değil onurlu bir gelecek bırakmak için alınteri döken tüm işçi sınıfına çağrımızdır: AKP’ye oy verme! Sendikalı ol, DİSK’li ol” sözleriyle sonlandırdı.Sol Haber
DİSK ve KESK Berkin İçin İş Bırakacak
Emekçiler Berkin Elvan için eylemde. İşyerlerinde, Berkin için basın açıklamaları yapılırken, DİSK yarın saat 12.00'de iş bırakacağını duyurdu. DİSK Yönetim Kurulu, “Onların çocukları milyarlar çalıyor, bizim çocuklarımız ekmek almaya giderken öldürülüyor” başlıklı yazılı bir açıklama yaptı. Berkin Elvan’ın Haziran Direnişinde yaşamını yitiren sekizinci can olduğu belirtilen açıklamada, “Onu vuranlar ‘bulunamadı’ çünkü Berkin Elvan milyonları çalan iktidar partisi üyelerinin değil emekçi çocuğu idi. Berkin Elvan’ı vuranları gizliyorlar çünkü AKP iktidarı için polisin çocukları vurması ‘destan’, hırsızları yakalaması ‘darbe girişimi’dir” denildi. Açıklamada, Berkin Elvan’ın ölümünden “Polislere emri ben verdim” diyen Başbakanın sorumlu olduğu vurgulanırken, şunlar ifade edildi: “Gün onurumuza, Berkin’imize sahip çıkma günüdür. Bu nedenle tüm Türkiye halkını Berkin’in cenazesini omuzlamaya, cenaze saatinde bulunduğu her yerde onun anısını ve mücadelesini yaşatmaya, katillerden hesap sormaya çağırıyoruz. ‘Ekmeğin ve umudun Türkiye halkına emanet’ demek için 12 Mart 2014’te saat 12’de işimizi gücümüzü bir kenara bırakıyor, bulunduğumuz her yerde ayağa kalkıyor ve Berkin’i uğurluyoruz”. KESK DE İŞ BIRAKACAKDİSK'in ardından KESK de, Berkin Elvan için yarın saat 12.00'de iş bırakma kararı aldı.KESK, cenaze töreninin başlayacağı saat 12.00’den itibaren tüm illerde “Bu ülke halkı sözünü söylemiştir: Çocuklar uyurken sessiz olunur, ölürken değil!” çağrısıyla “emek ve demokrasi” güçleriyle birlikte kitlesel protestolar örgütleyerek alanlara çıkacaklarını duyurdu. Açıklamada, “Gün Berkin’in ekmeğine ve umuduna, onurumuza sahip çıkma günüdür! Gün onların çocukları milyarları çalarken bizim çocuklarımızın katledilmesine sessiz kalmamanın günüdür!” denildi. BELEDİYE EMEKÇİLERİ BERKİN İÇİN EYLEMDE İzmir Büyükşehir Belediyesi emekçileri Berkin’in katillerinin hesap vermesini istedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde örgütlü olan Tüm Bel Sen İzmir 1 ve 2 Nolu Şube’nin çağrısıyla bir araya gelen belediye emekçiler i  de  Gezi eylemlerinde başına isabet eden gaz fişeği yüzünden yaşamını yitiren Berkin Elvan için eylem gerçekleştirdi. Öğle arasıyla birlikte belediye önünde buluşan birçok birimden belediye emekçisi, yakalarına Berkin eylemin fotoğrafının bulunduğu kokartlar taktı. Protesto alkışları ile başlayan eylemde yine Berkin’in resimlerinin bulunduğu pankartlar taşındı. ‘ÇOCUK KÜTÜPHANELERİNDE YAŞATAYACAK’ Belediye emekçileri adına açıklama yapan Tüm Bel Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Ulus Bozkır, Berkin’in diğer Gezi şehitleri gibi mücadelelerinde yaşatacaklarını belirterek “Hırsızlıkla, yalancılıkla iktidarını sürdürmeyi deneyenler nasıl ki öldürmeyi çok iyi bilirler, biz de Berkin’in adını ülkemizin dört bir yanında sokaklara, caddelere, çocuk kütüphanelerinde yaşatmayı, yeni güne gözlerini açan her çocuğun Berkin gibi yetiştirmeyi, Berkin ile omuz omuza yürümeyi, karanlığa boyun eğmemeyi çok iyi biliriz” dedi. 'BERKİN HEPİMİZİN YAKINI OLDU' Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, İzmir Tabip Odası ve SES İşyeri Temsilciliğinin çağrısı ile Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi poliklinikler önünde bir araya gelen, öğretim üyeleri, sağlık emekçileri, hastalar ve hasta yakınları, Berkin Elvan’ın öldürülmesini protesto etti. Evrensel
Berkin'i Anan Öğrenciler Gözaltına Alındı
İZMİR Konak Meydanı’nda Tarihi Saat kulesi önünde Berkin Elvan’ı anan çoğu liseli 13 öğrenci, ’155 Polis İmdat’ hattına yapılan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettikleri iddiasıyla gözaltına alındı. İzmir Konak Meydanı’nda yer alan tarihi saat kulesi önünde yere serdikleri Berkin Elvan’ın fotoğrafı ve yüzlerine taktıkları maskeyle bir grup lise öğrencisi oturma eylemi yaptı. Lise öğrencileri hep bir ağızdan ’Berkin Elvan ölümsüzdür’ ve ’Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganları attı. Polis, önce öğrencilere herhangi bir müdahadelede bulunmazken, uzaktan seyretti. İddiaya göre daha sonra öğrenciler, Başbakan Erdoğan aleyhine sloganlar attı. Polis, bu sloganlarla ilgili ’155 Polis İmdat’ hattına çok sayıda şikayet geldiği gerekçesiyle gençlerin önce kimliklerini topladı, daha sonra da gözaltına aldı. 'GÖZALTINA ALMAYIN BAŞBAKAN LEHİNE DE TEZAHÜRAT YAPALIM' Kemeraltı Polis Merkez Amirliği’ne götürülmeden önce gençlerden bazıları ’Gözaltına almayın Başbakan lehine de tezahürat yapalım’, ’Az sonra annem gelecek, 10 dakika bekleyebilir miyiz?’ dedi. Ancak polis öğrencileri polis merkezine götürdü. Olayı gören DİSK Ege Şube Temsilcisi Memiş Sarı, İzmir Barosu’na haber verdi. Bunun üzerine polis merkezine gözaltındaki öğrencileri savunmak üzere avukatlar gitti. Berkin Elvan için bir diğer eylem ise Alsancak Gündoğdu Meydanı’nda yapıldı. Gezi Parkı eylemleri’ndeki gibi aralarında lise öğrencileri’nin de bulunnduğu 8-10 kişilik bir grup, ’Duran Adam’ eylemi yaptı. TOMA'LAR MÜDAHALE ETTİ Öte yandan İzmir'de Berkin Elvan protostolarının 3’ncü gününde 22 kişi gözaltına alındı. Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde toplanan protestocu grup, Cumhuriyet Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Yaklaşık bin kişilik grup, burada slogan atıp polise tepki gösterdi. Bu sırada bazı göstericiler de polisin bulunduğu alana doğru iki molotof kokteyli attı. Bir süre slogan atan protestocular, çocuk göstericilerin yoğun olarak bulunduğunu gerekçe göstererek yürümeyeceklerini ve geri çekileceklerini açıkladı. Bu açıklamadan kısa süre sonra ise polis TOMA’larla su sıkarak göstericilerin sokak aralarına doğru kaçmalarını sağladı. Kıbrıs Şehitleri Caddesi, Gündoğdu Meydanı’nda protesto yapılmasına da izin vermeyen polis, 22 kişiyi gözaltına aldı. Çevik kuvvet polisi, göstericilein tamamen dağılmasının ardından ise, bekleme alanlarına döndü. Bahri KARATAŞ, Taylan YILDIRIM/ İZMİR, (DHA)
Yanlış Pozisyonda Uyumak Bacak Kaslarını Kısaltıyor
Geceleri yüzüstü uyumak bel ve boyun zedelenmelerine sırtüstü ise bacak adalelerinde kısalmaya ne sebeple oldu . En sağlıklısı ve ideali, bacakların karına gerçek çekilerek cenin pozisyonunda yatmak. Omurgamız bir bütündür, bel ve boyun omurgaları farklı düşünülemez, bel omurgalarındaki bir huzursuzluk boyun omurgamızı da direk etkiler. Zira omurgamız etrafımızdaki kaslar bir hasır örgü benzeri birbirinin içine geçmiştir. Bel veya boyun bölgenizde ortaya çıkan bir problem tüm vücudunuzda sıkıntılara sokak açar . Bel ve boyun omurgalarının sıhhati amaçlı zaman içerisindeki duruş, oturuş pozisyonlarına uyarı etmemiz mühim fakat yeteri kadar değil. Omurga sağlığımız üstünde alışkanlık edindiğimiz uyku pozisyonumuz üstelik yatak seçimimizin tesiri kocaman . Yüzüstü yatmak beli büküyor Yüzüstü yatmak en riskli uyku pozisyonudur. Bu pozisyonda uyumak omurga çevresindeki bağların ve kasların gerilmesine, omurgadan sinirlerin çıktığı deliklerin sıkışmasına neden olur . Bu da omurga ve disk üst kısmına yük bindirir. Tüm şunlar ise bel ve boyunda eğriliklerin artmasına ilişkili olarak omurgada zedelenmelere ve fıtık benzeri neticeleri ortaya çıkarır. Sırtüstü uyumak adele kısaltıyor Ancak bir takım vatandaşlar yan yatış pozisyonunda uyuyamazlar. Sırt üstü yatıyorsanız kesinlikle dizler bir yastık ile desteklenmeli. Fakat yeniden de sırt üstü yatış bir zaman ardından bacakların arka adalelerinde kısalmaya sokak açıyor . Bu sebeple uzunca zaman sırt üstü yatılmasını önermiyoruz. İdeali cenin poziyonu Yan yatış pozisyonu bel ve boyun sıhhati amaçlı en idealidir. Bacaklar karına gerçek çekilerek yatılmalı. Bu pozisyonda belin basıncını azaltmak amaçlı dizlerin arasına bir yastık koyulmalıdır. Bu biçimde omurga ve diske ek olarak az yük biner bununla birlikte horlamayı da engeller. Gebe bayanların sol taraflarında uyuması önerilmektedir. Bu pozisyonda bebeğe giden kan akışı engellenmeyecektir. Fakat bu vaziyette da boyun ve omuzlar zorlanmaktadır. Yataktan fırlamayın, gerinmeden kalkmayın! Sabahları uyanır uyanmaz yataktan çabuk bir biçimde kalmayın. Zira tüm gece istirahat çağında meydana gelen kaslar uykuda gevşer, birdenbire harekete tepki gösteremez bu vaziyette omurgada ve eklemlerle önemli ağrılara, zedelenmelere ne sebeple olur. Yataktan ani kalkışlar bel tutulmalarının en kocaman sebeplerindendir. Bu sebeple uyandıktan ardından yatak içinde 5 dk gerinerek gevşeyen kaslar yavaşça harekete geçirilmeli. Yataktan kalkarken, blok olarak yana dönün. Öncesinde bacaklarınızı sarkıtın, ardından kollarınızın sayesinde vücudunuzu yatak kenarında, yüksek bir konuma kazancın . Yatak sizden 20 cm uzunca olmalı Doğuştan bel ve boyun bölgemizde eğriliklerimiz vardır. Çok katı veya çok narin yataklar natürel eğriliklerimizin artmasına veya azalmasına ne sebeple olur. Hata yatak seçimi birçok omurga hastalığına davetiye çıkarıyor. Sıhhatiniz amaçlı yatağınızın eni 95 cm’den dar olmamalı, boyunuzdan 20 cm ek olarak uzunca olmalı. Çift şahsiyet yatakların eni ise en az bir .65 olmalı. Yatağınız yüksek olmasın Eğer yatağınızın ortası çökmüşse, yenisiyle değiştirin. • Ansızın pek yastıkta yatmak, boynunuzun tutulmasına ne sebeple olabilmektedir . • Yatağınız, rahatlıkla çıkıp inebileceğiniz yükseklikte olsun. • Yatarken, kollarınızı başınızın arkasına gerçek gererek uzatmayın. • Yatağa yatmak amaçlı ise öncesinde yatak kenarına oturun. Bacaklarınızı yukarıya çekerken aynı zamanda gövdenizi yatağa uzatın. Vücudunuzu blok olarak döndürerek sırtüstü yatın Etiketler: bacak kasları, DİSK, uyku pozisyonu, uyumak, yanlış pozisyon, yatmak
Soma'daki Facia Uluslararası Basında
Uluslararası basında faciaya ilişkin detaylara geniş yer verilirken, milli yas ilan edilmesine ve Başbakan Erdoğan’ın Arnavutluk ziyaretini iptal etmesine vurgu yapıldı.Soma’da meydana gelen maden faciası, uluslararası basında geniş yer bulurken, haberlerde arama kurtarma çalışmalarına ilişkin fotoğraf ve görüntülere geniş yer verildi. Haberlerde ülkede 3 günlük milli yas ilan edilmesine ve Başbakan Erdoğan’ın Arnavutluk ziyaretini iptal etmesine vurgu yapıldı. Dünyada en çok maden ve iş güvenliği kazasının yaşandığı ülkelerin başında gelen Çin'in ulusal basınında Soma'da yaşanan maden faciası önemli yer buldu. Çin resmi ajansı Şinhua'nın haberlerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın faciayla ilgili açıklamalarına yer verilirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretlerini iptal ederek bölgeye gideceği aktarıldı. Facia, ülkede Çince ve İngilizce yayın yapan birçok gazetede de ilk haber olarak verilirken, Soma'da devam eden arama kurtarma çalışmalarına ilişkin fotoğraflar gazetelerde geniş olarak kullanıldı. Haberlerde ayrıca, Türkiye'de geçmiş yıllarda yaşanan maden facialarına ilişkin bilgi verildi. Almanya Almanya'nın Bild gazetesi, 'Anneler ve eşler maden ocağının girişinde ağlıyor' başlıklı haberinde, Türkiye'deki maden ocağında meydana gelen felakette 200’den fazla kişinin hayatını kaybettiğini yazdı. Facia için Süddeutsche Zeitung gazetesi 'Kurtarma ekipleri madende mahsur kalan işçileri kurtarmak için çalışıyor', Die Welt gazetesi ise 'Maden faciasında 200'den fazla insan hayatını kaybetti' başlıklarını kullandı. 'Sendika, meydana gelen maden faciasını 'katliam' olarak nitelendiriyor' başlığını atan Spiegel Online ise yüzlerce kişinin yerin altında mahsur kaldığını belirtti. Frankfurter Rundschau gazetesi, 'Yüzlerce ölü ve kayıp' başlığıyla duyurduğu haberde, Soma'da yaşanan olayın Türkiye'deki en büyük iş kazalarından biri olduğunun altı çizildi. Tagesspiegel gazetesi ise 'İşçilere yapılan bir katliam' başlığını kullanarak, maden işçileri, sendikalar ve muhalefetin olayla ilgili hükümeti suçladığını belirtti. İngiltere İngiliz yayın kuruluşu BBC, faciaya ilişkin gelişmeleri canlı yayınlarla aktardı. Ölü sayısının artmasının beklendiğini bildiren BBC, gece boyunca ailelerin çaresizce yakınlarından haber beklediğini, kurtarma çalışmalarının devam ettiğini kaydetti. İngiliz Sky haber kanalı da maden faciasını bültenlerinde ilk sırada verdi. Sky, ölü sayısının artmasının beklendiğini ve mahsur kalan yüzlerce madencinin ailelerinin umutlarının tükenmekte olduğunu bildirdi. Haber kanalı ayrıca, facianın ardından Başbakan Erdoğan'ın Arnavutluk ziyaretini ertelediğini ve Soma'ya gideceğini belirtti. Sky, kurtarma çalışmaları sırasında madene oksijen verildiğini aktardı. Facia, İngiliz gazetelerinde de geniş yer buldu. Guardian gazetesi, 'Türkiye'deki maden faciasında 200'den fazla kişi öldü' başlığını atarken, Daily Telegraph gazetesi 'Türkiye'deki maden ocağında meydana gelen patlamanın ardından yüzlerce madenci hayatını kaybetti', Independent gazetesi 'Maden faciasında en az 200 kişi öldü', Financial Times gazetesi de 'Madendeki patlamada en az 201 kişi öldü' başlıklarını kullandı. Hollanda 'Kömür madenindeki patlamada 201 kişi hayatını kaybetti' başlığıyla yangını haber yapan Hollanda yayın kurumu NOS televizyonu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız’ın açıklamalarına yer verdi. Kurtarma çalışmalarının devam ettiğine vurgu yapılan haberde, Başbakan Erdoğan’ın Arnavutluk’a yapmayı planladığı ziyaretini iptal ettiğine dikkat çekildi. Ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi De Telegraaf ise “Maden ocağı faciası” başlığıyla duyurduğu haberde, patlamada çok sayıda kişinin öldüğünü, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini bildirdi. Gazete, Türkiye’de şimdiye kadar en büyük maden faciasının 1992 yılında Zonguldak’ta yaşandığını ve o zaman 263 kişinin hayatını kaybettiğini yazdı. Volkskrant gazetesi, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini ifade etti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız’ın “Sayı endişe ettiğimiz noktaya doğru gidiyor” açıklaması kullanılan haberde, kurtarma çalışmalarının aralıksız sürdüğüne işaret edildi. İspanya Soma'daki maden faciasını haber ajanslarından aldıkları bilgilerle derleyip ilk sayfalara taşıyan İspanyol basını, bir patlama sonrası maden yatağının çökmesi sonucunda çok sayıda işçinin öldüğünü duyurdu. 'Türkiye'de maden trajedisi' başlığını atan El Mundo gazetesi, 1992 yılında Zonguldak'ta 270 maden işçisinin hayatını kaybettiği kazadan sonra ülkedeki en büyük maden kazasının meydana geldiğine dikkat çekti. Faciadan dolayı Başbakan Erdoğan'ın ve ana Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Soma'ya gitmek için programlarını iptal ettiklerini vurgulayan İspanyol gazetesi, Türkiye'deki sendikaların ise başta tecrübesiz işçi çalıştırılması olmak üzere, maden işçilerinin çalışma koşulları ve madenlerin denetimiyle ilgili tepkili olduklarını yazdı. El Pais gazetesi de haberinde, 200 metre derinlikteki maden yatağının çökmesi sırasında içeride 780'den fazla işçi olduğunu belirtti. El Pais, Türkiye'deki maden işçileri sendikalarının Avrupa'da en sık maden kazasının kendi ülkelerinde olduğunu söyleyip, güvenlik ve ekipman eksikliğinden yakındıklarını bildirdi. Ülkedeki diğer önemli gazetelerden ABC ve La Vanguardia da benzer ifadeleri sayfalarına taşırken, İspanyol televizyonları da haber bültenlerinde Soma'daki maden faciasına yer verdi. Fransa Fransız Le Figaro gazetesi, dün olayın yaşandığı saatlerde sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki hesabından flaş geçerken, gün boyu kazaya ilişkin gelişmeleri yakından takip etti. Olay yerinden fotoğraflar paylaşan gazete, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız'ın açıklamasına yer verdi. Le Monde gazetesi ise madenciliğin Soma halkının geçim kaynağı olduğunu yazdı. Faciayla ilgili üç gün yas ilan edilmesi haberi ise birçok Fransız haber sitesinde flaş gelişme olarak yer aldı. Danimarka Soma'daki maden faciası, İskandinav basınında da geniş yer buldu. Danimarka'daki televizyon kanalları ve gazetelerin hemen hemen hepsinde faciayla ilgili olarak Türkiye'deki basın organlarının verdiği bilgiler kaynak gösterildi. DR televizyonu, yüzlerce işçinin hala mahsur olduğunu öne çıkarırken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın ölü sayısını 205 olarak açıkladığını aktardı. Televizyon kanalı, Türkiye'deki muhabirlerinin Soma'ya doğru yolda olduğunu bildirdi. Ekstra Bladet gazetesi ise 'en az 200 ölü 400 kişi mahsur' başlığıyla verdiği olayla ilgili olarak mahsur kalan işçiler için zamanla yarıştığını aktardı. Gazetenin internet sitesi, olay yerinden canlı internet yayınına geçti. BT gazetesi ise 201 kişinin hayatını kaybettiğini ve yüzlerce insanın yaşam mücadelesi verdiğini yazdı. Türk medyasındaki haberleri kaynak gösteren gazete, ölü sayısının net olmadığını bildirdi. Politiken gazetesi, olayın gelişimine geniş yer vererek yaşanan acı nedeniyle üç günlük yas ilan edildiğini aktarırken, Jyllands Posten, ailesini kaybeden genç bir kızın fotoğrafıyla verdiği haberde genç kızın 'Biz bir aileydik ama bugün ailemiz yok oldu' ifadelerine yer verdi. İsveç İsveç basını da haberlerinde olaya geniş yer verdi. Gazetelerden Svenska Dagbladet, Soma'daki madende patlama nedeniyle yangın çıktıktan sonra yüzlerce işçinin mahsur kaldığını, ölümlerin karbonmonoksitten kaynaklandığını belirtti. Son olarak ölü sayısının 205 olarak açıklandığını yazan gazete, ocağa oksijen pompalandığını ancak ölü sayısının artmasından korkulduğunu belirterek Türkiye'de üç günlük yas ilan edildiğini kaydetti. Norveç Norveç gazetesi Verdens Gang, maden kazasında ölü sayısının artmaya devam ettiğini ve kazanın 1992'den bu yana ülkede meydana gelen en büyük maden kazası olduğunu bildirdi. Gazete, yüzlerce işçinin hala mahsur olduğunu olay nedeniyle Türkiye'de üç günlük yas ilan edildiğini duyurdu. NRK televizyonunun internet sitesinde ise DİSK Başkanı Kani Beko'nun 'Patlama sonrasında yaşananlar bir işçi katliamıdır. Orada paravan şirketlerden işçi çalıştırılıyor. Bu da işçilerin haklarının belirsizliğine yol açıyor' dediği aktarılırken, Metal-İş sendikasının açıklamasına yer verildi. Dagbladet gazetesi ise itfaiyecilerin içeride mahsur kalan işçilere temiz hava ulaştırmak için molozların içine oksijen sıktığını belirtti. TV2 televizyonu, Türkiye'de 1941 yılından bu yana 3000 kişinin maden kazalarında hayatını kaybettiğini ve Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa lideri olduğunu ileri sürdü. Yunanistan Yunan basını ise maden ocağı önünde bekleyen işçi yakınlarının fotoğraflarına yer vererek, olayı ''Gergin Bekleyiş' şeklinde duyurdu. Kathimerini gazetesi, fotoğraflı verdiği haberinde, facianın ardından üç günlük yas ilan edildiğini yazdı. ''Türkiye'nin yüreği yandı'' ifadesini kullanan gazete, facia nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Arnavutluk ziyaretini iptal ettiğini duyurdu. İmerisia gazetesi, 'Ulusal trajedi' başlığıyla duyurduğu haberinde, yetkililerin ölü sayısının artmasından endişe duyduklarını ifade etti ve Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın olay yerinde yaptığı açıklamalara yer verdi. Gazete, arama çalışmaların aralıksız devam ettiğini bildirdi.AA
AK Parti, İl Seçim Kurulu'na Öyle Bir Gerekçe ile İtiraz Etti ki...
AK Parti Ağrı İl Başkanı Abbas Aydın, yerel seçimlerde ölenlerin kimlikleriyle de oy kullanıldığını iddia ederek seçim kuruluna, itirazda bulunduklarını açıkladı. Geçen hafta Pazar günü yapılan yerel seçimlerde Ağrı Belediye Başkanlığını 10 oy farkla BDP'li Sırrı Sakık kazanmıştı. Ağrı Belediye Başkanlığı için yarışan AK Parti adayı Hasan Arslan 20 bin 590, BDP adayı Sırrı Sakık ise 20 bin 600 oy almıştı. Sonuçların açıklanmasının ardından AK Parti İl Başkanı Abbas Aydın, sayım sırasında yaklaşık 2 bin oyun geçersiz sayıldığını söyleyerek merkez İlçe Seçim Kurulu başkanlığına itiraz etti. İl Başkanı Abbas Aydın, ölenler adına oy kullandığını iddia ederek merkez İlçe Seçim Kuruluna itirazda bulunduklarını söyledi. STK'lar tepki gösterdi Öte yandan yerel seçimlerden sonra kesin sonuçların açıklanmamasına Baro, Kesk Şubeler Platformu, AKYAD Barış Komitesi Akil İnsanlar Heyeti Ağrı Kültür Derneği, Ağrı Tabipler Odası, DİSK gibi STK'lar tepki gösterdi.Basın açıklamasını okuyan AKYAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İzci, '31 Mart günü Ağrı İl Seçim Kurulu tarafından yapılan açıklamayla BDP'nin adayı Sırrı Sakık seçimi 20 bin 600 oyla kazandığı kamuoyuna ilan edilmiştir. Buna rağmen hem yerel basında hem de ulusal bazı medya organlarında Ak Parti'nin kazandığı ilan edilmektedir. Başta Ağrı halkı olmak üzere gerginliğe neden oluyor ve halkın iradesi yok sayılmaya çalışılıyor. YSK'nın vereceği kararın kamu vicdanını yaralamayacak nitelikte bir karar olmasını temenni ediyoruz' dedi.DHA
Meral Okay, İki Yıl Önce Bugün Hayata Veda Etti
Aktris, senarist ve şarkı sözü yazarı Meral Okay, iki yıl önce bugün hayata veda etti. Sanatçıyı, 42 yaşındayken kaybettiği aktör eşi Yaman Okay'la hayatını anlattığı yazı eşliğinde saygıyla anıyoruz'Biz, başımıza aşkın taşının düştüğünü bir mevsim geçtikten sonra fark ettik. Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de baktım ki, benden çok Yaman’ın eşyaları var. Küçük küçük poşetlerle sızmıştı. Aşk bir sızma hâlidir... Böyle, bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana. Bu ateşle yanma hâli, o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın. Yaman’la her günümüz Sevgililer Günü’ydü... Sezen’i Yaman’dan dolayı tanıdım. O benim kardeşim, arkadaşım her şeyim oldu. Yaman'dan sonra işlerimin önemli bir bölümünü tasfiye ettim. Sezen, ısrarla profesyonel olarak birlikte çalışmaya zorluyordu beni. Nerdeyse kafamı kıra kıra bana şarkı sözü yazdırdı. Birlikte yazdığımız ilk şarkı; ’Masum Değiliz.’ ’Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece. Yalnızlık, sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna’ diye...' Bu satırlar; Meral Okay 'ın, henüz 41 yaşında kaybettiği aktör eşi Yaman Okay 'ı, aslında nasıl hiç kaybetmediğini anlatan unutulmaz yazısından. Aktris, senarist ve şarkı sözü yazarı Meral Okay, o sözlerini yazdığı şarkıdaki gibi 'yalnızlığın koynuna sevgili gibi boylu boyunca uzanalı' tam iki yıl oldu. Asmalı Konak, Yasemince, Bir Bulut Olsam, Muhteşem Yüzyıl gibi televizyonda yayınlandığı dönemlerde izlenme rekorları kıran dizilerin de senaristi olan Okay, kanser tedavisi gördükten sonra çekildiği evinde 9 Nisan 2012 sabahı hayata veda etti. “Hem kemoterapi, hem de radyoterapi görüyorum. Sağlık durumum iyi. Endişelenecek bir şey yok. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın senaryosunu kimi zaman yorularak yazsam da, şikâyetçi değilim...' Okay, akciğer kanseri tedavisi gördüğü sırada sağlığıyla ilgili yöneltilen sorulara bu cevabı vermişti. Aktör eşi Yaman Okay'ı, 1993 yılında, pankreas kanserine yakalandığını öğrendikten sadece 1,5 ay sonra, henüz 41 yaşındayken kaybeden Meral Okay, hayatının son günlerine kadar senaryo yazmayı sürdürdü. Hayatı... Meral Okay, 20 Eylül 1959 tarihinde Türkan ve Ata Katı çiftinin ikinci çocuğu olarak Ankara'da doğdu. Ankara Anıttepe Lisesi'ni bitirdi. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin dünya Bankası projeleri ve TBMM'nin Atatürk'ün 100. yaşı kutlamaları için oluşturalan komisyonda görev aldığı beş yıl boyunca devlet memurluğu yaptı. 12 Eylül öncesinde Türkiye İşçi Partisi üyeliği ve işyeri temsilciliğinde bulundu. 1984 yılında sinema ve tiyatro oyuncusu Yaman Okay'la evlendi. Pankreas kanserine yakalanan Yaman Okay, 1993 yılında, 41 yaşındayken hayatını kaybetti. İstanbul'da Günaydın gazetesinde çalışmaya başladı. Dergicilik, yayıncılık, yapımcılık ve Sezen Aksu ile birlikte sahne çalışmaları yaptı, şarkı sözleri yazdı Yayınlandığı dönemde bir fenomen olan, başrollerini Türkân Şoray ile Şener Şen'in paylaştığı İkinci Bahar dizisindeki 'Kasap Melahat' rolüyle adını kitlelere duyurdu. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) 40. kuruluş yıldönümü kutlamalarında sahne aldı, 10 Aralık Hareketi'nin Politika Geliştirme Kurulu üyesi oldu. Petrol-İş Sendikası'nın 'Sendikalı Ol' kampanya filminde rol aldı. Senaryosunu yazdığı Muhteşem Yüzyıl dizisi devam ederken, akciğer kanseri tedavisi gördükten sonra çekildiği evinde, 9 Nisan 2012 sabahı hayata veda etti. Sözlü vasiyetini gerçekleştiren arkadaşları 'Meral Okay Matematik Köyü'nde Doğuyor' adlı bir yardım organizasyonuyla Aziz Nesin Vakfı'na maddi destek sağladı. Oyuncu olarak Bir Bulut Olsam, Alia, Beynelmilel, O Şimdi Asker, Hiçbiryerde, Koltuk Sevdası, Yeditepe İstanbul, İkinci Bahar, Seni Seviyorum Rosa adlı film ve dizilerde rol aldı. Yasemince, Asmalı Konak, Fedai, Bir Bulut Olsam ve Muhteşem Yüzyıl dizilerinin senaryosunu yazdı. 'Lunapark gibi bir sevdalık yaşadık...' 1993 yılında kaybettiği eşi Yaman Okay'ı anarken 'Hayatta en zor şey bir ölüye aşık olmak' demişti. Meral Okay, yıllar sonra Yaman Okay, onunla ve onsuz hayatı konusunda şunları yazmıştı: 'Yaman benim eski arkadaşımdı... O, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oyuncuydu, ben de Ankara’da yaşayan bir öğrenciydim. O zamanların Ankara’sı, herkesin birbirini tanıdığı ve belirli yerlerde toplandığı bir yerdi. 70’li yıllardı ve kültür tüketicileri birbirlerini bir şekilde sıkça görürlerdi. Bizim müşterek arkadaşlarımız vardı, bunların başında Rutkay Aziz gelir. Rutkay’la siyaseten de bir aradaydım, Türkiye İşçi Partili’ydim ben. O yılların derli toplu Ankara’sında sık sık görüşme şansımız olurdu. Yaman’la tanışmamız o yıllardır; fakat aşık olmamız daha sonraya rastlar. O sinemaya 'Sürü' filmi ile geçince İstanbul’a gelmişti, ben de daha sonra İstanbul’a geldim. O eski bir Ankaralı olarak bana sahip çıkmaya kalktı; Ankaralıların böyle bir derdi de vardır. Biz, başımıza aşkın taşının düştüğünü bir mevsim geçtikten sonra fark ettik. Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de baktım ki, benden çok Yaman’ın eşyaları var. Küçük küçük poşetlerle sızmıştı. Aşk bir sızma hâlidir. Ben Ankara’dan örselenmiş ve kırılmış bir kalple gelmiştim. Yaman çok tutkulu ve sabırlı bir adamdı, bir de baktım kalp ağrımdan eser kalmamış. Yani taş düşmüştü ama adını koymamız için bir mevsim geçmesi gerekti. Yaman, o kadar temiz bir adamdı ki, ona kızamazdınız. Bir o kadar da yiğitti. Ben Yaman’ı hep bir lunaparka benzetirim. Onunla yaşamak bir lunaparkta yaşamak gibiydi. Bir yandan bütün cümbüşü, pırıltısı, eğlencesi ve sürprizleri, öte yandan yüreğinizin ağzınıza geldiği anlarıyla tam bir lunapark gibiydi. Üstelik ben bir Ankaralı olduğum, üstüne üstlük bir subay kızı olduğum için, bir yanımla derli toplu, diğer yanımla despot falan bir kızdım. Yaman bir gün bana, benim taklidimi yaptı; her şeyi net olarak alt alta sıralamamı, emir kipiyle konuşmamı, ’canımın içi’ derken bile bazen tonlamamdan dolayı ’Hadi canım!’ anlamı çıkabileceğini falan gördüm. Bu, bir oyuncuyla birlikte olmanın hem avantajı, hem dezavantajıydı. Bunu Yaman’ın aynasında görünce, ’Aaa çok fena bir şeymişim!’ dedim. Ee bu aynayı tutan eğer pırıltılı ve doğru bir adamsa, dönüştürücü de oluyor. ’Benimle o garnizon sesiyle konuşma’ derdi. Yaman, çok renkli ve heyecanlı bir adamdı. Ben derdim ki; ’Tanrım, bu adam ne zaman yorulacak!’ diye. Meğer acelesi varmış... Her şeyi o kadar yoğun, hızlı ve çoşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ki büyüleyici bir şeydi bu. Her şeyi hızlı yaşardı, hızlı yemek yerdi, hızlı içki içerdi, bir proje söz konusu olduğunda hızına yetişemezdiniz. Bir gece arkadaşlarla yemekteyken sabah kahvaltısını Bodrum Türkbükü’ndeki evimizde yapmaya karar vermesiyle kendimizi yollarda bulmamız bir olurdu. Bazen düşününce dehşete kapılıyorum, demek ki acelesi varmış diyorum. Kısa bir ömre, birkaç kişilik bir hayat sığdırdı. Bizim Yaman’la tarihe kayıt olarak düşeceğim hiçbir kavgamız olmadı. O, kalbini insanlara açarken de, onlara güvenirken de çok hızlıydı ve kırılması da doğal olarak aynı hızla olabiliyordu. Aktörlerin kalbi camdandır. Çok çocuk, çok bebektirler. Belki de bunu çok yakından gördüğüm için ben daha dikkatli davranırdım. Belki de tek sürtüşmemiz onu kıranlara karşı olan tutumumdan olmuştur. Ben köşeleri çok olan bir insandım; Yaman beni eğitti. O hüzünleri ironik bir neşeye çevirebilme ustasıydı. Bu yönüyle de bakınca gam kasavetten çok çabuk çıkabilirdik. Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden ’biz’ olabilme hâlidir. İnsan egosu denetlenmesi en güç olan şeydir. Bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz. Biz birbirimize karşı çok saygılıydık; mesleklerimiz ve bunun gerektirdiği fedakârlık hallerinde hele daha da çok saygılı ve yol açıcı davrandık hep. Ee bazen de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik. Döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi. Aşk bazen de bir kıyamama hâlidir. Şunu çok açıkyüreklilikle söyleyebilirim; o benden daha iyi bir insandı. O kadar bebek, o kadar adam, o kadar temiz... Ben Yaman’la birlikte onun kadar temiz, onun kadar beklentisiz, onun kadar masum yaşamayı öğrenmeye çalıştım. Buradan bir öğretmen öğrenci ilişkisi anlaşılmasın. O, o kadar ahlâklı ve temizdi ki, yaşam biçimi ve duruşu karşısında başka türlü olamazdınız. Onun yanında kirli kalamazdınız. Hastalığının son bir ayında, ki hastalığın çıkmasıyla kaybetmemiz 1.5 ay sürdü. Tıp hastalığının süratine yetişemedi. Hep şunu düşündüm; hayata, sanatına ve bize dair bir sürü düşüncesi, projesi vardı ve hepsi sanki hızla arka arkaya gerçekleşmeye başlamıştı. Neden şimdi, neden bu adam, diye çok düşündüm. Orada bile hızlıydı. Komaya girene kadar Yeşim Ustaoğlu ve Tayfun Pirselimoğlu ile birlikte senaryo çalıştılar. Onlar her gün geldiler ve bu oyunun gönüllü yoldaşı oldular. Sonra o film çekildi; Yeşim’in ilk uzun metraj filmidir 'İz' filmi ve Yaman’a adadılar. Yaman’ın rolünü Aytaç Arman oynamıştı. Bunlardan bahsetmişken o sürecin acısını hafifleten bir yığın katıksız dostluklar yaşadık. Gerçi o sürecin acısı hafiflemiyor. Ben de harlı ateş şeklinde yanma hâli tam 10 yıl sürdü. Asmalı Konak’ın son dört bölümünü yazarken o acıyla yeniden yüzleştim ve ancak o zaman birazcık küllendi diyelim. Böyle, bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana. Bu ateşle yanma hâli, o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın. Yaman’la her günümüz Sevgililer Günü’ydü... Eşine bu kadar çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır. Biz birçok defa sabah uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabah erken Boğaz’ı turlardık. Sezen’i anmamak olmaz: Sezen, Yaman’ın çok yakın arkadaşıydı. Ben Yaman’dan dolayı tanıdım. Sezen, insanın hayatına çok hafif dahil olur. Sızar ve siz bunu anlamazsınız. O benim kardeşim, arkadaşım her şeyim oldu. Yaman’dan sonra işlerimin önemli bölümünü tasfiye ettim. Sezen, ısrarla profesyonel olarak birlikte çalışmaya zorluyordu beni. Nerdeyse kafamı kıra kıra bana şarkı sözü yazdırdı. Birlikte yazdığımız ilk şarkı; ’Masum Değiliz’. ’Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece. Yalnızlık, sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna’ diye... Yaman’dan iki ay sonra yazdık. Daha sonra bu ısrar otuz küsur şarkı sözü üretti. O dönem Sezen bana sadece 3-5 saat uyumaya yetecek kadar boşluk bırakıyordu. Stüdyolar, kayıtlar, konserler vb. çok yoğun bir rehabilitasyon oldu benim için. Sezen’in o toplumsal düzeydeki rehabiliterliği benim için özel bir muamele seçkinliğinde oldu. O benim kardeşimdir, canımdır. Bugün eksik olan ne? Bu topraklarda aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır. Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıktaki tutku kutsanır hep. Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre aitiz biz. Öyle kadınlar ve erkekler tanıyorum, risk almıyorlar. Aşk emniyetli bir şey değildir. Emniyetli olan sevgidir. Aşk ehlileşmez, sakinleşemez. Öyle olursa akraba olursunuz. Bir de aşık olunacak mecra kalmadı. Artık ortak alanları paylaşmıyoruz. Bizim agoramız yok artık. Herkes kendi bacağından asılmak isteyen koyun tarifinde. Bu hem maddi hem manevi bir şeydir. Gelir, böyle adamı aşkta da emniyet arayan birine dönüştürüverir. Herkes kendi kişisel başarı öyküsünün peşinde. Belki de biz herkes için daha adil, daha vicdanlı daha temiz bir dünyanın düşünü paylaştığımız için başkalarıyla da bir arada durmanın ne kadar zenginleştirici bir şey olduğunu biliyorduk. Şimdi bu duyguların esamesi okunmuyor. Yoksullaşmamız sadece ekonomik anlamda olmadı. Duygusal anlamda, dayanışma anlamında birbirimizin yaralarına bakma konusunda da yoksullaştık. Şimdi empati denen modern kavram var ya, biz onun ağababasını tanıyan ve buna içerilmiş bir dünyadan geldik buralara. Dizilerdeki aşık olma süreci o kadar uzun ki, öncelikle bu rasyonel değil! Aşk çok ani, hızlı ve genellikle beklenip, tasarlanamayan bir şeydir. Kafana bir taş düşer, neye uğradığını şaşırırsın. Ve bunun aşk olduğunun da sonradan adını korsun. İrrasyonellik sadece bu değil, bir de dizi karakterlerinin çok ön hazırlığı var aşık olmak için. Halbuki, hayatta böyle değildir, aşk tasarlanılan ve ön hazırlığı yapılabilen bir şey değildir. Eskinin, hani o dalga geçilen mantık evliliklerinde bile, bugünkü hesaplılıktan daha çok aşk vardı diyesi geliyor insanın. Ali Poyrazoğlu dedi, ’Aşk bir kör atlayıştır.’ İnsanların birbirleri için ’sağlama’ yapacakları alanlar kalmadı. Modern hayatlar ve modern zamanlarda böyle bir şansı yoktur insanın. Son bir aydır, ’Ben aslında duyguları olan iyi bir insanım’ mesajını, ben şu cümleyle alıyorum. Babam ve Oğlum’u gördün mü? Hee gördüm Ağladın mı? Sana ne? Yani ben de duyarlıyım ve iyi bir insanım. Bu arada, ben de filmi seyrettim. Yeri gelmişken ve sabah seansında katılarak ağladım ama bu soruları soran insanlarla o kadar ayrı şeylere ağladık ki. Benim o filmde yandığım, bu ülkenin o temiz çocuk yürekli insanlarının, bu ülke tarafından nasıl da kırıldığını, nasıl da örselendiklerini, onurlarıyla ekmekleriyle nasıl da oynandığını gördüğüm için bu uğurda yiten, onulmaz acılar çeken insanlarımızı hatırlayarak ağladım. Belki de bugünkü aşksızlık hâli de, o dönemlerin ürünüdür diyeceğim ama aşk bunların hepsinin üzerinden atlayabilecek bir şey olmalı... 'T24