onedio
Görüş Bildir
2014 KPSS’den Yüksek Puan Almanın Yolları
KPSS’den Yüksek Puan Almanın Yolları 1- KPSS’ye Çalışmaya Zamanında Başlayın Bir çok öğrencinin yaptığı yanlışı siz yapmayın. Nedir bu yanlış? Sınava bir-iki ay kala çalışmaya başlamak… Eğer KPSS’den yüksek puan almak istiyorsanız 8-10 ay öncesinden çalışmaya başlayın; çünkü öğrendiklerinizin tamamen oturması uzun bir süre gerektirir. Bu şekilde, sınav esnasında bilgileri karıştırıp ikilemlerde kalma olasılığınız düşer. Her ne kadar sınava birkaç ay kala konuları bitirip öğrendiğini düşünen öğrenciler olsa dahi, sınav esnasında bilgileri oturmadığından dolayı kafaları karışır ve soruları yanlış cevaplayabilirler. 2- KPSS’den Başka Bir Hedefiniz Olmasın KPSS’ye hazırlanırken, aynı zamanda ALES, KPDS, yüksek lisans, ikinci üniversite gibi hedefleriniz veya faaliyetleriniz olmasın. Atalarımızın bir sözü vardır: ‘’İki karpuz bir koltuğa sığmaz.’’ Karman çorman bir çalışma alanınız olursa hepsinden olabilirsiniz. Önce KPSS’yi geçin, ekmeğinizi kazanın, ondan sonra diğer hedeflerinize odaklanın. 3- Kendinizi Bir Anda Bıktırıp, Sonra Gevşemeyin Yine yapılan bir yanlış, büyük bir hevesle başlayan aşırı çalışma ve sonradan bırakmadır. Planlı ve sakin bir şekilde başlayın. İlk günlerde aşırılığa kaçar, gereğinden fazla çalışırsanız, belli bir süre sonra bir bıkkınlık başlar, temponuz tamamen düşer. İlk günler bir-iki saatle başlayıp yavaş yavaş çalışma temponuzu artırın. 4- Matematik Bilgilerinizi Oturtun Öğrenilmesi uzun bir süreç isteyen ilk derslerden bir tanesidir matematik. Çalışırsınız, anlayamazsınız ya da anlayamadığınızı sanırsınız. Pes etmeden çalışmaya devam ettiğiniz sürece; bir süre sonra her şeyin kendiliğinden kafanıza yerleştiğini göreceksiniz. Bunun için de matematik çalışmaya zamanında başlamak ve asla pes etmemek gerekir. 5- Başarı Ayrıntlılarda Gizlidir KPSS’den yüksek puan alanların ayrıntılara önem veren kişiler olduğu bilinmektedir. Geneli herkes bilir; önemli olan özele girmektir. Çoğu defa sorular hiç ummadığımız ayrıntılardan gelmiyor mu? 6- Özet Çıkarmaya Üşenmeyin KPSS’den yüksek not almanın temel yolu, bilgiyi akılda tutmaktır. Bilgiyi akılda tutmanın en temel yolu ise onu tekrarlamaktır. Tekrarlamanın en kolay yolu da özet çıkarmaktır. ‘’Alim unutur, kalem unutmaz.’’ demiş atalarımız. Ne çalışırsanız çalışın, çalıştıklarınızdan notlar alın ve sık sık tekrarlayın. Bu kesinlikle zaman kaybı değildir. Önemli olan bilgiyi öğrenmek değil, akılda tutup, zamanı gelince de uygulayabilmektir. 7- Konuları İyice Kavramadan Testlere Geçmeyin Her kesimden ‘’bol bol soru çöz’’ tavsiyesi gelse de siz, konularınızı iyice kavramadan soru çözmeye geçmeyin. Bir sayfalık konuyu öğrenmeniz dakikalarınızı alır; oysa tek sayfalık konudan çıkarılabilecek soruları çözmek saatlerinizi alabilir. 8- Herhangi Bir Dersi Gözden Çıkarmayın ‘’Amaan, matematiksiz de yaparım!’’, ‘’Coğrafyadan çakmıyorum.’’, ‘’Anayasa çok karışık.’’ Söylemlerinizden vazgeçin! KPSS’den yüksek puan almak istiyorsanız, hepsine çalışacak, eksiklerinizi tamamlamaya çalışacaksınız. 9- Deneme ve Test Çözmek İçin Zamanınız Kalsın Konularınızı bitirmek için son günleri beklemeyin. Sınava üç ay kala, konularınız bitmiş olsun. Artık bol bol soru çözüp, denemelerle kendinizi deneyin ve eksik konularınızı tekrar gözden geçirin. Bunları yaparken de şimdiye kadar çıkardığınız özetleri tekrar etmeyi unutmayın. 10- Zamanla Yarışın KPSS’de en fazla dert yakınılan konulardan bir tanesi, zamanın yetmeyişidir. Siz öncesinde gireceğiniz deneme sınavlarında zamanla yarışarak en kısa sürede sınavı bitirmeye çalışacaksınız. Bunun için de en pratik yolları ve soru çözme tekniklerini iyice öğrenin. Umarız hakkettiğiniz puanı alır ve atanırsınız.
KPSS'de İstenilen Hedefe Nasıl Ulaşılır?
Ülkemizde her geçen yıl önemi giderek artan Kamu Personel Seçme Sınavı(KPSS), memur olma hayali kuran adayların ciddi bir hazırlık sürecinden geçip, yüzbinlerle yarıştığı bir sınav haline dönüşmüştür.Her yıl sınava başvuran aday sayısının artmasıyla birlikte, istenilen bir kamu kurumuna yerleşmek için adayın alması gereken puan değeride giderek yükselmekte ve bir sorunun bile sıralamada ciddi değişiklikler yaptığı görülmektedir.Peki sınavdan iyi bir puanla çıkmak için adayların nasıl bir çalışma yöntemi izlemesi gerekir?Öncelikle KPSS'de P3 puanı ile B kadro adını verdiğimiz memur kadrolarına atanabilmek için adayların girmek zorunda olduğu Cumartesi Sabah oturumunda gerçekleştirilen Genel Yetenek-Genel Kültür testini analiz etmekte fayda vardır.2013 KPSS'den itibaren özellikle Genel Yetenek sınavında sorulan Matematik ve Türkçe testlerindeki soruların tarzı ÖSYM tarafından değiştirilmiş ve sınav ALES mantığına yaklaştırılmıştır. Sözel ve sayısal mantık yürütme sorularına verilen ağırlık adayların özellikle zaman açısından büyük zorluklar yaşamasına neden olmuştur.kpsscafe.com  olarak sınava hazırlanan adaylara yönelik önerilerimizden ilki , bu testteki başarı oranlarını arttırabilmeleri için kendilerine yardımcı olacak ALES kitabı almalarıdır. Özellikle süre sıkıntısı yaşamadan sınavda gelebilecek sorulara hazırlıklı olabilmek için adayların , KPSS kaynaklarından önce herhangi bir ALES yayınından bu tipteki sorulara çalışmaları sınavdaki Türkçe ve Matematik mantık yürütme sorularında elde edecekleri başarıyı arttıracaktır.Bu sorularda başarılı olan adayların diğer adaylardan bir adım önde olacağı aşikardır.İkinci bir önerimizde adayların piyasada bulunan birden fazla kaynaktan bu sınava hazırlanmaları ve yaptıkları her soru çözümünde mutlaka kendilerine süre vererek çalışma yapmalarıdır. Sınavın Genel Kültür kısmında ise geçmiş yıllara göre tek fark Tarih testinden 3 sorunun çıkarılması ve Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi adında yeni bir konunun eklenmesi olmuştur. Tarih testinden çıkarılan 3 sorunun yerine sınavda çıkan güncel soru sayısı 3'ten 6'ya yükseltilmiştir. Özellikle Şubat ayından itibaren her adayın ülke gündemini takip edip, haber izleyerek sınavda gelecek 6 tane güncel soruyu kaçırmaması gerekmektedir.ÖSYM'nin geçmiş yıllarda yapmış olduğu KPSS'nin 2006-2013 yılları arasında olan sınav sorularınında kendi web sitesinde olduğunu ve adayların sınava girmeden bu sorularıda deneme sınavı şeklinde mutlaka çözmesi gerektiğini hatırlatmamızda fayda var.Verdiğimiz önerilerin tüm adaylara faydalı olmasını ve istedikleri hedefe ulaşmalarını dileriz.
İş Dünyasında Teori İle Deneyimin Buluştuğu Yer
Yrd. Doç. Dr. Metehan Sekban – İstanbul Bilgi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi ve İşletme Yüksek Lisans Program (MBA / e-MBA) Direktörü ile Röportaj bilgiMBA, iş dünyasının aranan isimlerinden olmak isteyenlere esnek ve dinamik bir program sunuyor. Dünya çapında MBA programlarının başarılarından ilham alınarak oluşturulmuş yapısıyla bilgiMBA, kampüs içi ve uzaktan eğitim seçenekleriyle kariyer dünyasında yeni kapılar aralıyor. •Dünya genelinde MBA programlarının yapısından ve amacından bahsedebilir misiniz? MBA programları aslında Amerika kökenli. 100 yıl civarında bir geçmişi var. Avrupa ve İngiltere’ye girişi 80li yıllara, Türkiye’yi etkisi altına alması ise ise son 20 yılda oluyor. Başlangıçta mühendislerin yönetim kademesine geldikleri anda yaşadıkları sorunlara çözüm üretmek için tasarlanmış MBA programları. Doğal olarak daha sayısal bir yönelimi olmuş. Bu biraz da konjonktürle alakalı bir şey: Verimliliğin esas olduğu dünyada, üretimle başlayan, giderek finansın önem kazandığı bir rekabet ortamında rakamların ön plana çıktığı, masa başı planlamanın önemli olduğu, görece tahmin edilebilir çevresel koşullarda “mükemmeli” arayan bunu modellemeye çalışan yaklaşımlar. Ancak daha sonra rekabetin artması, globalleşmenin hem yeni kaynaklar hem de yeni pazarlar yaratması, yeni alanların en az sayısal olanlar kadar önem kazanmasına neden oldu. Pazarlama, müşteri ilişkileri yönetimi, satış ve strateji yeni araştırma ve geliştirme gerekli alanlar olarak MBA müfredatında yerini almaya başladı. İnsan ilişkilerinin üzerine yapılan araştırmalar sonrasında birlikte liderlik, değişim yönetimi, kültür yönetimi gibi kavramlar ortaya çıktı ve MBA de insan yönetimine dair becerilerin önem kazandığı bir evrim geçirdi. MBA, piyasada kendini test etmiş, biraz hasar alıp ondan sonra daha bilinçli kararlara varanların tercih ettiği bir program olmalı. MBA Avrupa’ya da yakın geçmişte geliyor ve Türkiye’de de son 10-15 yılın hikayesi. Türkiye’de de bir anda büyümeye başladı. MBA’in Türkiye’deki yapısı dünyadakinden pek farklı değil. Uzmanlaşmış okulların dışında birkaç tür MBA var. Tam zamanlılar var, bunlar Türkiye için (en azından şimdilik) pek gerçekçi değil; çalışanlar bu zor hayattan mola alıp eğitime zaman ayıramıyor pek. Malum Türkiye’de çok bilinçli mesleki, hatta yükseköğrenim, tercihleri yapılmıyor. Mezun olunca iş dünyasında arzu edilen kariyer fırsatları yakalanamayabiliyor ve istenilen çıkışlar yapılamayabiliyor. O yüzden MBA tercih eden çok sayıda genç de var artık. Aslında MBA normal şartlarda piyasada kendini biraz test etmiş, biraz hasar alıp ondan sonra daha bilinçli kararlara varanların tercih ettiği bir program olmalı. Fakat Türkiye’de çok fazla olmasa da yeni mezunlar veya çalışanlara yönelik tam zamanlı MBA programları var. MBA programlarına talepte bir balona doğru giden patlama var •Peki Türkiye’de MBA algısı nasıl sizce? İnsanlar neden bu programı tercih eder oldu? Türkiye’deki atmosfer dünyadaki trendler ve gelişmelerden bağımsız değil. Benzer koşullarda rekabet yaşanıyor iş dünyasında. Herşeyimizle entegre olmuş durumdayız: Aynı fırsatlar ve tehditlerle dolu bir dünya. Yıllardır bu işi yaptığım için hem başvuranların profilini gözlemliyorum, hem ders veriyorum, bir yandan da direktörü olduğum için bütün sorunlar bana ulaşıyor. Bir yanda mühendislik formasyonu almaya önem veren fakat müşteriyi ve piyasayı anlamanın umursanmadığı bir eğitim geçmişinden gelenler var. Bu insanlar çoğu zaman mühendislikleriyle yükselmiyorlar: Politik davranış, satış, insan davranışları, bütçe planlaması, strateji gibi yeteneklerle yükseliyorlar. İkincisi, gerçekten çok yanlış bir şeyler okuduğunu düşünen, anlayan fakat bu kararını değiştiremeyen insanlar var. Mesela halkla ilişkiler okumuş, ama ne olduğunu bilmeden okumuş ya da mühendislik okumuş ama mühendis olmayacağını anlamış gibi.. Mühendislik mezunlarının dışında işletme, iktisat, uluslararası ilişkiler, sağlık bilimleri mezunları var. Piyasada artık şöyle ilginç bir gelişme gözlemliyoruz: Eskiden üniversiteden mezun olunca herkesin girmek istediği ve en değerli mezunların alındığı topu topu on şirket vardı. Bu on şirket piyasaya hükmetti. Artık endüstriyel dağılım çok arttı: perakende, fmcg, ilaç ve sağlık sektörleri, vs gelir üretebilme ve istihdam edebilme kabiliyetine kavuştu. Dolayısıyla buradan da MBA’e talep arttı. Ancak dikkat etmekte yarar var: MBA programlarına talepte bir balona doğru giden patlama var. •MBA programlarına bu kadar talep ve gün geçtikçe artan MBA mezunu sayısı varken, MBA mezunları nasıl fark yaratacaklar? Piyasada o manada hala bir istihdam potansiyeli var. Fakat doğru, öyle bir durum gerçekleştiğinde MBA programları daha seçici olmaya başlayacak. Her programın bir marka sinyalizasyonu var. Zaten bilgiMBA’den mezun olan iş dünyası tarafından bilinmeli ki, işveren “bu insan şu niteliklere sahiptir” diyebilip gözü kapalı alabilmeli. Amerika’da biraz böyle bir durum vardır: Harvard şahane bir okuldur da, işletme, hukuk, tıp veya uluslararası ilişkiler okuyacaksanız şahanedir. Ama mekatronik eğitiminde belki Ohio’nun göbeğindeki bir üniversite ya da su ürünleri eğitiminde Alaska’daki bir üniversite doğru sinyalleri verir. Bilirsin ki, o konuda uzman çocuk o küçük, adı duyulmamış üniversiteden mezun olur. Türkiye’de de bu tip uzmanlaşmaya gidilecektir bir noktada. Öğrenciler burada değerli mekanlarda değerli insanlarla değerli zaman geçirebilirler •Bu noktada bilgiMBA’i diğer programlardan ayrıştıran özellikler neler? Strateji geliştiren insanların piyasaya, insan doğasına, müşteriye, ürünlere dair belli varsayımları vardır. bilgiMBA programında ders verirken gece eğitime gelen öğrencilerin yaşadığı zorluklarla başa çıkabilmeleri için bir ders notu paylaşım sitesi kursak diyorduk. Bunu düşünürken MBA için uzaktan eğitim projesinin temellerini oluşturduk. Küçük bir ekip olarak Uzaktan MBA’i dengeli hale getirdikten sonra da MBA’i devraldık. Belki de o dönem için akademik dünyanın çok tersine bir şey düşündük aslında ama varsayım şuydu: İnsanlar piyasadan geliyorlar ve tekrar piyasaya çıktıklarında katma değer yaratmak istiyorlar. Bu katma değer için zaman, emek, para gibi yatırımlarının geriye dönüşü gerekir. İşletmenin akademik tarafı kendi içinde bir jargon üretir, araştırma yapmaya başlar, sonra bu niye piyasaya yansımıyor diye hayıflanır. Piyasaya yansıtmak için illa danışmanlar gerekir. Akademik dili konuşurken piyasadan o kadar kopulur ki, iki işletmeci akademisyen konuşurken yanlarındaki iş adamı onları anlamayabilir. Biz de böyle olmaması gerektiğini düşündük ve bazı riskler aldık. 15 dersin 12 tanesi zorunlu, 3 tanesi seçmeliydi. Böyle bir program yönetmek açısında kolaydı. Sonra dedik ki 8 zorunlu ders olsun; öğrenci 2 tanesinden muafiyet alabilsin; böylece öğrenci kendi ihtiyaçlarına göre 9 kadar seçmeli ders alabilir hale gelsin. Bu kadar seçmeli ders alabiliyor olmak çok önemli bir fırsat. Tabii bu kadar ders açabilmek için de bir öğrenci hacmine ulaşmak gerekecekti. Dolayısıyla büyük sayılardan korkmadık. Büyük sayılar bize iki çok önemli kabiliyet getirecekti: Biri bu dersleri açabilmek, ikincisi de networking idi. Öğrenciler burada değerli mekanlarda değerli insanlarla değerli zaman geçirmeliler. Yoksa ders almak, kitap okumak herhangi bir kişinin herhangi bir yerde yapabileceği şeyler. Daha sakin, daha insani, daha Türkiyeli bir program sunuyoruz. Programı renklendirelim, çeşitlendirelim, büyütelim ve burayı yaşayan bir yer haline getirelim, ama bunu mutlaka piyasayla beraber yapalım dedik. Bunu yapmanın en kolay yolu da piyasada söyleneni içeri çekmekti. Dolayısıyla bütün derslere konuşmacılar getirmeye başladık; dahası piyasadan isimlere ders verdirmeye başladık. Bunların hepsi işe yaradı. İnsanlar bilgiMBA’den bahsetmeye başladılar. Kulaktan kulağa yayıla yayıla iyi bir marka kurguladık. Nedir bu marka dersek: Çok esnek bir programımız var, gece ve haftasonları yürütüyoruz. Öğrenciler istedikleri sayıda ders alıyorlar. YÖK’ün getirdiği yeni bir uygulamayla atılmanın kalktığı bir ortamda daha da esnekleşebilecek bir program. Öğrencilere eğitimlerini zamana yaymalarını öneriyoruz: Koştura koştura, rekabetle, tedirginlikle iş yapmıyoruz. Daha sakin, daha insani, daha Türkiyeli bir program sunuyoruz. Tabii ki global markaları konuşmadan bir şey yapamazsınız, onlar yöntemlere hükmediyor, ama yerli markaları olabildiğince entegre ediyoruz programa. Beş kişilik sınıfa ders veren CFO’larımız var. •BilgiMBA programının yapısından bahsedebilir misiniz? Özellikle tam zamanlı çalışanlar nasıl uyum sağlayabiliyorlar? Zaten biz tam zamanlı çalışanları tercih ediyoruz. Not ortalaması ve ALES çok önemli değil. MBA programımızın sakin ve paylaşımcı olmasını istedik. Dolayısıyla başvurandaki motivasyon bizim için daha önemliydi. Buraya bir şey katar mı, buradan ne alır diye düşündük. Buraya bir şey katmasının ön koşulu tecrübe. Zaten öğrencilerimizin %85’i çalışıyor, ama yeni bir mezun ile bir banka müdür yardımcısının aynı sınıfta aynı sınava girdiğine de rastlamak mümkün. MBA’de toplamda 400 öğrenci var ve hepsinin öğrenim süreleri boyunca birbirleriyle tanışma şansları var. Öğrencilere gelebiliyorlarsa okula erken gelmelerini söylüyoruz, santralistanbul’un çok hoş bir ortamı var, hemen hemen her gün bir etkinliğe denk gelebilirler. Öğrencilerimiz aynı zamanda ders dışında çalışma grupları kuruyorlar, sınavlara beraber hazırlanıp projeleri beraber tasarlıyorlar. Bir dönem istatistik derslerini bile işlerinde nasıl kullanabileceklerini tartışan gruplar oluşmaya başladı. Bir öğrenci, yasal süre içerisinde, 6 dönem boyunca 15 dersi ve bir bitirme projesini toparlamak zorunda. Programı en hızlı 1.5 yılda bitirebilir, ama uzatabilir de. 15 dersin 8’i zorunlu. Bu sekiz derste işletmenin ana fonksiyonlarını ve alt yapısını öğretiyoruz. MBA yapısını iktisat, işletme, istatistik, muhasebe gibi temeller; finans, pazarlama, operasyon gibi fonksiyonlar; bunları çatısını oluşturan işletme yönetimi ve strateji ile kuruyoruz. Bunların üzerine seçmeli derslerle de isteyenlere bir alanda uzmanlaşmak ya da her şeyden temelleri almak gibi seçenekler sunuyoruz. Yaklaşık 30-40 tane seçmeli ders var. Bu dersler akademisyenler tarafından da veriliyor piyasadan gelen profesyoneller tarafından da. Programda 6-7 tane CFO ders veriyor mesela. Normal şartlarda başka bir yerde rastlayamazsınız bu insanlara. 5 kişilik sınıfa ders veren CFO’larımız var. Bu beş kişiden birisi olduğunuz zaman artık network kabiliyeti sizin. Bunların yanı sıra bitirme projesini çok önemsiyoruz. Bir danışman eşliğinde, bir veya iki dönem boyunca bitirme projesi yapılıyor. Ayrıca her yıl iş dünyasından 30 kadar konuk konuşmacı geliyor. Mesela en son Paul Doany geldi. Programları da çeşitlendirmeye başladık artık: Türkçe MBA, İngilizce MBA, Bursa MBA, Online MBA. En girişimci MBA programı bilgiMBA •bilgiMBA’den mezun olup da irtibatta kaldığınız birileri var mı? Napıyorlar şu an? Çok var. Programa gelenlerin çoğunun ilk başta kafası karışık oluyor. Ya da biz burada kafaları karıştırabiliyoruz. Mesela geçenlerde Webrazzi’nin yayınladığı bir araştırmaya göre en girişimci MBA programı bizimki çıktı. Aslına biz bunu çok vurgulamıyoruz, programa gelenler kurumsal şirketlerde çalışmaya devam etmek istiyorlar. Ama bazıları da ‘Ben mevcut şirketimde devam etmek istemiyorum, kendi işimi yapmak istiyorum’ diyebiliyor. Bunun dışında endüstri değiştirmek ya da hızla kariyer zıplaması yapmak isteyenler var. Elbette gelirini arttırmanın peşinde olanlar var. Resmi bir araştırma yapmadık, Türkiye’de bunlar biraz ayıptır ya ‘Kaç para kazanıyorsun?’ sorusundan dolayı. Fakat konuştuğum herkes beklediğinin üzerinde bir dönüş aldığını söylüyor. Ben de kendi payıma bu tipte kurgulanan bir programın öğrenci açısından çok keyifli olduğunu öğrendim. bilgiMBA’in sadece MBA derslerine giren tam zamanlı kendi kadrosu var. Bu yüzden dengeleri iyi tutturmaya çalışabiliyoruz. Ben kendi verdiğim dersi bu duruma göre tasarladım. Dersin kendisi çok eğlenceli, fakat işletmenin bir terminolojisi var. Profesyonel hayatta bu terminolojiyi iyi bilmek gerekiyor, çünkü bir toplantıya girince insanları bu dille etkileyebilirsiniz. Ben bu dili öğretmeye çalışıyorum, bu sebeple sınav odaklı bir ders haline getirmek durumundayım. Hiç sınav yapılmayan proje odaklı dersler de var. Her derste farklı bir dil, terminoloji öğreniyor öğrencilerimiz. Bu çok önemli ve değerli. Programımıza katılanların hepsi yetişkin olduğu için ve dolayısıyla hem iş hem özel hayatlarında pek çok sorunla boğuşabileceklerini bildiğimiz için programın yapısını oldukça esnek tuttuk. Ama hak etmeyeni de mezun etmiyoruz.
‘Sınav Çetesi, 2005’ten Beri PKK'lıları Memur Yapıyor’ İddiası
HASAN ÇİLİNGİR -TEKİN GÜRBULAK - HABERLER Gündem İZMIRSon dalgada 73 kişi gözaltına alındı. Sınav çetesinin zeki kişileri para karşılığı başkalarının yerine sınava soktuğu tespit edildi, böylece PKK’ya kaydı bulunan kişilerin devlet memuru ve üniversite öğrencisi yapıldığı iddia edildi. Polis yürüttüğü inceleme sonucunda sahtecilik yoluyla devletin çeşitli kademelerine memur olarak yerleştirilen yüzlerce kişiyi ve bunların terör örgütüyle ilişkisini belirledi. Ayrıca söz konusu çetenin, 2005 yılından itibaren devlete memur yerleştirmeye başladığı öne sürüldü.Terör örgütü KCK bağlantılı ‘Joker’ sınav çetesine İzmir polisinin Temmuz 2012’de başlattığı ‘Joker’ operasyonunun üçüncü dalgası 2014’ün ilk günü düzenlendi. Eşzamanlı baskınlarda 73 kişi gözaltına alındı. Çetenin varlığı ÖSS ve KPSS’de iki kez jokerlik yaptıktan sonra pişman olan Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi gizli tanığın ihbarıyla ortaya çıktı. Gizli tanık, kredi kartı borçları sebebiyle sıkıntı yaşadığı dönemde bunu bilen bir arkadaşının, başkasının yerine ÖSS’ye girerek karşılığında para alabileceği teklifinde bulunduğunu anlattı. Aralık 2011’deki bu ifadeler doğrultusunda polis, sınav çetesini takibe aldı. 7 Temmuz 2012 tarihinde KPSS’nin yapıldığı gün operasyonu başlatarak İzmir, Diyarbakır, Batman, Hakkâri, Gaziantep, Mardin, İstanbul ve Ankara’da 34 kişi, Kasım 2012 tarihlerinde düzenlenen ikinci dalgada ise dokuzu kamu görevlisi 19 kişiyi gözaltına aldı. TMK 10. maddeyle görevli Cumhuriyet Savcısı Ender Karadeniz tarafından hazırlanan iddianamede, M.K.Ö. elebaşılığındaki örgütün 1999 yılından bu yana sahte belgelerle sınavlara ‘joker’ tabir edilen kişileri soktuğu ve 155 olayın tespit edildiği belirtilmişti.İzmir Mali Suçlarla Mücadele ekipleri, operasyonun üçüncü dalgasını 1 Ocak 2014’te yaptı. Dokuz ilde düzenlenen operasyonda 73 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin KPSS, YGS, ALES, KPDS ve ÜDS gibi sınavlara, gerçek şahıslar yerine sahte kimlikler düzenleyerek para karşılığında jokerlerin girmesini sağladığı ve bu yolla birçok kişinin üniversiteyi kazandığı, kamu kurumlarına memur olarak yerleştirildiği belirlendi. İzmir’de gözaltına alınan 10 zanlıdan dördü tutuklandı. Üçüncü dalgada gözaltına alınan kişilerden C.S.’nin Diyarbakır’da, T.A.’nın ise Şırnak’ta eczacı, M.N.’nin Erzurum’da üniversite 4. sınıf öğrencisi, C.N.’nin Diyarbakır’da devlet memuru, T.S.’nin Diyarbakır’da sınıf öğretmeni, M.L.’nin Hakkâri’de okulöncesi öğretmeni olduğu öğrenildi. Mali polis, çeteyi araştırdıkça yeni bilgilere de ulaştı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde örgütlendiği, devlet memurluğu, üniversite gibi sınavlara terör örgütü PKK üyesi veya sempatizanı kişileri yerleştirdiği tespit edildi. Polis, şebeke tarafından 2005’ten bu yana devlet kadrolarına kaç memurun yerleştirildiği konusunda net bir rakam ortaya çıkmadığını; ancak hileyle memur olarak atanan kişilerin en az yarısının PKK ile bağlantısının olduğunun anlaşıldığını belirtti. Memur olarak atananların büyük bir bölümünün, poliste terör örgütü PKK’dan dolayı kaydı bulunuyor. Mahkemelerden ceza alanların, çıkarılan aflardan faydalanarak devlet memuru olduğu da emniyet kayıtlarına girdi.MHP’li VURAL: PARALEL DEVLET BURADA ARANMALIMHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, hükümetin paralel devleti hayali birtakım gerekçelerde aramak yerine, ortada duran KCK ve Joker çetesi gibi yapılarda araması gerektiğini söyledi. Vural, şöyle konuştu: “Sınav çetesinde de devletin kurumlarına illegal yollarla girmiş olanlar var, yani somut bir şekilde KCK paralel devleti yapılanmasını görüyoruz. Şu anda Doğu ve Güneydoğu’da böyle bir devlet yapılanması derinleştiriliyor.”
Joker Operasyonunda 3. Dalga
Sahte evrakla sınavlara başkası adına giren ve kamuoyunda 'Joker' sınav çetesi olarak adlandırılan kişilere yönelik, İzmir'in de aralarında bulunduğu 9 ilde 3. dalga operasyon düzenlendi. Operasyon kapsamında İzmir'de, aralarında, başkalarının yerine sınava girdikleri iddia edilen 10 kişi gözaltına alındı. Diğer illerde gözaltına alınacak kişilerle gözaltı sayısının 73'e çıkacağı belirtildi. Şebekenin, sınavlara sahte kişiler sokarak devlet memurluğuna ve üniversitelere öğrenci olarak yerleştirdiği kişilerin en az yarısının terör örgütü PKK ile bağlantısı olduğu iddia edildi. İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından ilki 2012 yılının Temmuz ayında düzenlenen 'Joker' operasyonunda 3. dalga gerçekleştirildi. Şüphelilerin, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından düzenlenen KPSS, YGS, ALES, KPDS, ÜDS gibi sınavlara başkalarının yerine girdikleri, özellikle KPSS'ye girerek birçok kişinin memur olmasını sağladıkları belirlendi. Şüphelilerin, başkalarının yerine sınavlara girme karşılığında 20 bin lira ile 60 bin dolar arasında para aldığı, bugüne kadar sınavlar sonucunda memurluğa yerleştirilen 250'den fazla kişinin yarısından fazlasının terör örgütü PKK ile bağlantılı olduğu iddia edildi. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından, İzmir, İstanbul, Ankara, Mardin, Batman, Şırnak, Diyarbakır, Gaziantep, Tekirdağ'da düzenlenen üçüncü dalga operasyonda 1'i bayan 10 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin, KPSS, YGS, ALES, KPDS, ÜDS sınavlarına gerçek şahıslar yerine sahte kimlikler düzenleyerek para karşılığında 'Joker' girmesini sağladıkları ve bu yolla birçok kişinin üniversiteyi kazandığı, kamu kurumlarına memur olarak yerleştirildiği belirlendi. İzmir Mali Şube Polisi tarafından 7 Temmuz 2012'de düzenlenen 1. dalga operasyonda 36 kişi yakalanmış, bu kişilerden 2 adet silah, 5 adet şarjör, 102 adet fişek, 42 adet sahte kimlik, sathi diplomalar ve 10 adet sahte 100 TL banknot ele geçirilmişti. Adliyeye sevk edilen şüphelilerden 21'i tutuklanmıştı. 1 milyon TL haksız kazanç Suç örgütünün, sınavlara gerçek şahıslar yerine sahte kimliklerle para karşılığında joker sokması sonucu 1 milyon lira haksız kazanç elde ettiği belirtildi. Yapılan araştırmalar sonucu, sınavlar sonrasında memur olarak 2005'ten bu yana görev yapan kişilere 1 milyon 200 bin lira maaş ödendiği tespit edildi. 3- dalga operasyonda gözaltına alınan kişilerden C.S.'nin Diyarbakır'da, T.A.'nın ise Şırnak'ta eczacı oldukları, M.N.'nin Erzurum'da üniversite 4. sınıf öğrencisi olduğu, C.N.'nin Diyarbakır'da devlet memuru olduğu,T.S.'nin Diyarbakır'da sınıf öğretmeni olduğu, M.L.'nin Hakkari'de okul öncesi öğretmeni olduğu belirlendi. Şüphelilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda, 10 adet sahte ön lisans diploması, 10 adet sahte noter onaylı diploma fotokopisi, 8 adet sahte not bildirim belgesi, 2 sahte kimlik, 3 adet harddisk, 1 laptop bilgisayar ele geçirildi. Suç örgütünün bugüne kadar para karşılığı 23 kişiyi haksız olarak kamu kurumlarına memur olarak yerleştirdiği, bu kişilerden birinin araştırma görevlisi olduğu belirlendi. Birçok kişinin de para karşılığı üniversitelere öğrenci olarak yerleştirildiği, bu öğrencilerden 5'inin hukuk fakültesinde, birinin de yüksek lisans öğrencisi olduğu tespit edildi. Yapılan araştırmada, suç örgütü tarafından kamu kurumlarına ve üniversitelere yerleştirilen birçok kişinin PKK başta olmak üzere terör suçlarından kayıtlarının bulunduğu ortaya çıktı. Gözaltına alınan şüpheliler Mali Şube Müdürlüğü'nde sorguya alındı. Şüphelilerin, yarın sabah adliyeye sevk edilecekleri öğrenildi. CNN Türk