onedio
Görüş Bildir

Fethiye Haberleri

Fethiye ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Fethiye ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

HDP'ye Saldırılar Sürüyor
Türkiye en gergin yerel seçim arifesini yaşarken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) yetkililerine ve teşkilat binalarına yönelik saldırılar kaygı verici boyutlara ulaştı. Son olarak sosyal medyada örgütlenen yaklaşık bin kişilik bir grubun Muğla’nın Fethiye ilçesindeki ilçe örgütü açılış törenine saldırması, bugüne kadar HDP’ye yapılan diğer saldırıları gündeme getirdi. Hemen hemen her saldırıda, HDP’li yetkililerin de belirttiği üzere kamu görevlilerinin olayları engellemekte ‘zaafiyet’ göstermesi dikkat çekiyor.    ‘Kamu görevlileri kışkırtıyor’ HDP Eşbaşkanı ve Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Radikal’e verdiği demeçte, ‘ İzmir Urla’daki saldırıyı emekli bir özel harp görevlisinin, Ordu’daki saldırıyı üniversitede görevli bir okutmanın kışkırttığını, Fethiye’de ise belediye başkanı ve emniyet müdürünün saldırganların istediği yönde hareket ettiğini’ ileri sürdü. Bugüne kadar HDP’ye yapılan saldırılar şöyle: 8 Mart: Giresun’da HDP seçim otobüsü, polis eşliğinde Kürkçü’nün partililere sesleneceği Bulancak Cumhuriyet Meydanı’na gelirken kalabalık bir grup tarafından taşlandı. 7 Mart: Seçim çalışmaları için Ordu’ya giden Ertuğrul Kürkçü, parti binasındayken bir grup tarafından protesto edildi. Uzun süre büro önünden ayrılmayan protestocular yüzünden saatlerce içerde beklemek zorunda kalan Kürkçü’yü polis arka kapıdan taksiyle kaçırmaya çalıştı, ancak bu kez de protestocu grup taksiye saldırdı. Olaylar kitlesel gösteriye dönüşüyor 5 Mart’ta Aksaray’da İl Başkanlığı binası açılışında laf atmayla başlayan olaylar kitlesel gösteriye dönüştü, 30 kadar kişi yaralandı. 4 Mart’ta Keşan’da, HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in seçim otobüsüne yaklaşık 30 kişilik bir grup Türk bayrağı açarak taşla saldırdı.Seçim bürosu açılmadan taşlandı 23 Şubat günü İzmir’in Urla İlçesi’nde seçim bürosu açma hazırlığındaki HDP’lilere yönelik bin kişilik bir grubun saldırısıyla başlayan olaylarda dördü ağır dokuz kişi yaralandı. Aynı gün, İstanbul’da Kadıköy’de de HDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Sırrı Süreyya Önder’in katılımıyla gerçekleşen mitingin ardından parti seçim otobüsü saldırıya uğradı. 27 Şubat: Yaklaşık 300 araçlık bir konvoyla Urla’ya gitmek isteyenHDP’liler polis engeliyle karşılaştı. HDP’liler polis eşliğinde ilçeden ayrılırken, ilçe girişinde bekleyen HDP’lilere de polis tazyikli suyla müdahale etti. Kaynak: Diken
HDP: 'Kontrollü Gerginlik Siyaseti' Yürütülüyor'
Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçim kampanyaları boyunca süren saldırılara karşı bugün bir basın açıklaması yaptı. HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü , HDP’nin şimdiye kadar 20 önemli saldırıyla karşı karşıya kaldığını, yarından itibaren seçim güvenliğiyle ilgili Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) başvuracaklarını ayrıca saldırganların cezalandırılması için yasal süreci başlatacakları gibi seçimlerde uluslararası gözlem heyetlerinin bulunması için çağrı yapacaklarını açıkladı. HDP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel , Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi kriz karşısında HDP’nin güçlü bir alternatif oluşturduğunu, saldırıların bunun yarattığı rahatsızlıktan kaynaklandığını ifade etti. HDP İstanbul milletvekili Levent Tüzel de medyanın saldırıları “HDP gerginliği” başlığıyla vermesini eleştirdi, herkesi saldırılara karşı tavır almaya davet etti. Kürkçü, devam eden saldırılarla seçim güvenliğinin ortadan kalktığını belirtti. Hükümeti seçim güvenliğini iadeye çağırdı. Tüm saldırıların ortak bir karakteri ve ortak özellikleri olduğunu belirten Kürkçü, saldırıları örgütleyenler arasında kamu görevlilerinin de olduğunu vurguladı ve şöyle konuştu: “HDP’nin kimsenin inancına ya da siyasi kanaatine bir müdahalesi yoktur. Zaten saldıranlar da böyle gerekçeler öne sürmüyor. Bunun açık ve dolaysız bir saldırı olduğu ifade ediliyor. Saldırılar ultra-milliyetçi, ırkçı ve faşist bir koalisyon tarafından düzenlenmektedir ve asla kendiliğinden değildir. “Kendi önlemlerimizle ilerlemeye çalışıyoruz ancak programımızı bildirdiğimiz ve saldırganlar sosyal medyadan örgütlendiği halde devlet hiçbir önlem almıyor. Yerel görevlilerin işlerini yapmadığını ve merkezden denetlenmediğini; İçişleri Bakanlığı’nın da işini yapmadığını ve kontrollü bir gerginlik siyaseti yürüttüğünü gözlemliyoruz.” Kürkçü, Cumhuriyet Halk Partisi vekillerinin twitter’dan yaptıkları açıklamalar ve Özgürlük ve Demokrasi Partisi dışında hiçbir siyasi partinin HDP’ye yönelik saldırılara karşı tavır almamasını eleştirdi, “Sessiz kalmak onaylamaktır” diye konuştu. Kürkçü, seçimlerde uluslararası gözlemci heyetler bulundurmaları için Avrupa’daki sosyalist gruplara da çağrıda bulunacaklarını söylerken, seçimlere kadar öngörülen tüm HDP etkinliklerinin planlandığı gibi gerçekleştirileceğini belirtti. Tuncel, Türkiye’deki siyasi kriz karşısında HDP’nin tek alternatif güç olduğunu, AKP’den İşçi Partisi’ne bundan rahatsız olan kesimlerin biraraya geldiğini söyledi. Saldırıların tek bir merkezden kontrol edildiğini söyleyen Tuncel, “Belediye başkanları, valiler ve güvenlik güçlerinin saldırıların içinde yer alması da bunu gösteriyor” dedi. Saldırılarda Gladyo vurgusu yaptı. Tuncel, Fethiye’de HDP ilçe örgütü açılışından önce ırkçı grupların sosyal medyadan örgütlenmeye başlaması üzerine Fethiye Valisi’yle konuştuklarını ancak “Merak etmeyin hiçbir şey olmayacak” yanıtı aldıklarını anlattı. Fethiye’de HDP binasına yönelik kundaklama girişimini hatırlatan Tuncel, “Ha yakmışsınız ha yakma girişiminde bulunmuşsunuz. Fethiye’dekilerin Sivas’takilerden ne farkı var?” dedi. İçişleri Bakanlığı'ndan açıklama beklediklerini söyledi. Çiçek Tahaoğlu | Bianet
"Erdoğan ve Öcalan Yüz Yüze Görüştü, Anlaştı"
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Oslo görüşmelerine Abdullah Öcalan ve Başbakan Erdoğan'ın da katıldığını ima etti. Terörist başı Öcalan’la Başbakan Erdoğan'ın 'KCK Paralel Devlet' oluşturulmasında Kuzey Kürdistan’ın inşa edilmesinde ve Türkiye’de bir Kürdistan coğrafyası oluşturulmasında anlaşmaya vardığını iddia eden Vural, 'Bu anlaşma muhtemelen yüz yüze bir görüşme neticesinde olduğuna ilişkin bende bir kanaat güçlüdür.' dedi. Seçim gezileri kapsamında Antalya'ya gelen Oktay Vural, parti binasında düzenlediği basın toplantısında ülke gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Vural, son günlerde sosyal medyada dolaşan 'Oslo görüşmelerine Başbakan Erdoğan ve Abdullah Öcalan da katıldı' iddialarını değerlendirdi. Kendisinin bir ay önce 'Oslo’da Öcalan’ın fotoğrafının yer aldığı bir şey var mıdır?' diye sorduğunu hatırlatan Vural, 'Yine soruyorum. Ben yadırganacak bir şey de görmüyorum. Çünkü ruh ikizi Erdoğan ve Öcalan beraber yürüyorlar, iki tarafı var. Erdoğan 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' demişti. 'Beraber ıslandık' demişti vatandaşa. Ustalık döneminde gördük ki beraber yürüttüklerini ve beraber böldükleriyle devam ediyor. İşte beraber yürüttükleri hayırsever Reza, beraber böldükleri de Öcalan. Böyle bakıldığı zaman Abdullah Öcalan’ın doğrudan doğruya Erdoğan tarafından muhatap alındığı gayet açık ve nettir.' şeklinde konuştu. 'HARİTA ÜZERİNDE ANLAŞTIKLARINI BİLİYORUZ' Milliyet gazetesi sahibi Erdoğan Demirören’in İmralı tutanaklarının yayınlanmasından dolayı Başbakan Erdoğan tarafından azarlandığını ifade eden Vural, Öcalan'ın Erdoğan’ın koruma ve kollaması altında olduğunu kaydetti. Oslo'daki müzakereler sırasında Başbakan’ın Öcalan’la irtibata geçmesinin yadırganacak bir husus olmadığını belirten Vural, sözlerine şöyle devam etti 'Bunun böyle olabileceğini düşünen genel başkanımız 'Televizyon verildiğinde acaba görüntülü telefon var mıdır?' Acaba Öcalan İmralı'da mı? diye sormuştu. Demek ki bu soruların bir hikmeti vardır. Dolayısıyla bu millet Öcalan’ı muhatap alan, Öcalan’ı koruyan ve kollayan zihniyetin ne yaptığını bilme hakkıdır. Bu resimlere ne diyecek doğrusu merak ediyorum. Biz de bekliyoruz. Ama görünen köy kılavuz istemez. Başbakan Erdoğan yol arkadaşı Öcalan olduğu gayet açık ve net ortadadır. Böyle bir fotoğraf olduğunu biliyoruz. Fotoğrafın ötesinde bir harita üzerinde anlaştıklarını biliyoruz. Bu haritayı da meşrulaştırmak için adım atacaklarını söylüyorlar.' 'ÖCALAN İLE ERDOĞAN KUZEY KÜRDİSTAN İNŞASINDA ANLAŞTI' Başbakan'ın miting meydanlarında 'Çözüm süreci devam edecektir' dediğini hatırlatan Vural, şu soruları sordu: 'Nereye kadar? Ne vaat ettin ve vereceksin? Kimi sen kontrol etmek istiyorsun? Bu süreçten sonra devam edilecek dediği şey 30 Mart’tan sonra Doğu ve Güneydoğu'da özerklik ve federasyondur. Siyasal çözümün hedefi budur. 'Çözüm devam edecek' diyen Erdoğan, devam ettireceğin başka ne kaldı?' AKP’ye oy verenlerin bu soruları sorması gerektiğini ifade eden Vural, 'Türkiye’yi nereye götüreceksin? Sonucunu söyle. Tablo bellidir ki Öcalan’la Erdoğan 'KCK Paralel Devlet' oluşturulmasında Kuzey Kürdistan’ın inşa edilmesinde, Türkiye’de bir Kürdistan coğrafyası oluşturmakta bir anlaşmaya varmışlardır. Bu anlaşma muhtemelen yüz yüze bir görüşme neticesinde olduğuna ilişkin bende bir kanaat güçlüdür.' iddiasında bulundu. 'AKP, BALYOZ VE ERGENEKON SÜRECİNİ YÖNLENDİRDİ' Okta Vural, Balyoz davasında hüküm giyen milletvekilleri Engin Alan'ın tahliye edilmemesini ise 'Maalesef bir tahliye söz konusu değil. Zaten yargı karman çorman, mahkemeler birbiriyle girmiş. Adalet bakanı ne yaptığını bilmiyor.' şeklinde değerlendirdi. Vural, AK Parti’nin Balyoz ve Ergenekon süreçlerini yönlendirdiğini, bunun tarihin karanlığında kalmayacağını ifade etti. 'Raflarda indirilen planların hangi amaçlar için kullanıldığını hangi amaçlar için yönlendirildiğini bütün milletimiz idrak etmelidir.' diyen Vural, şunları ifade etti: 'Bundan önce Balyoz ve Ergenekon ile ilgili iddiaları 'milli iradeye darbe vurmak istiyorlar. Biz demokrasinin yanındayız' diye milli iradeden yetki isteyenler, milli iradeyi çalmışlardır. HSYK ile ilgili 12 Eylül referandumunda da 'milletin yargısı yapacağız' diye yine milli iradeyi çalmışlardır, 'darbe tehditleri var' diyerek. Şimdi geldiğimiz bu noktalarda da rüşvet ve yolsuzluğun üstünü örtmek için de 'yargı darbesi var' diyerek yine kendilerini bu süreçten kurtarmak istiyorlar. Bu süreçlerin hangi siyasi hedeflerle yönlendirdiğini AKP’nin nasıl yönlendirdiği yaşla kurunun nasıl bir araya getirildiği bundan sonraki süreçte de takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum.' 'FETHİYE'DE DERİN AKP İŞ BAŞINDA' Muğla'nın Fethiye ilçesinde önceki gün yaşanan olaylarla ilgili olarak da Vural, 'Derin AKP iş başında.' yorumunu yaptı. 'Derin AKP ve AKP’yi kurtarmak için kaotik bir ortamın, başka tartışmaları gündeme getirmek istediğini' söyleyen Vural, 'Toplumun içerisinde bu karmaşaların oluşturulabilmesi için birileri maşa olarak kullanılıyor mu? Yönlendiriliyor mu?' sorusunu sordu. AK Parti'nin kendisi ile ilgili tartışmaları toplumdan uzaklaştırmak amacıyla toplumda bir çatışma ortamı oluşturulmak amacıyla 'cambaza bak' siyaseti uygulandığını kaydeden Vural, 'Provokasyonlar olabileceğini genel başkanımız çok önceden ifade etmiştir. Rahmetli Cengiz Ayyıldız’ın öldürülme sürecinden itibaren bakıldığında bu süreç içerisinde gerçekten AKP toplumda kendisinin tartışılması yerine başka olayların tartışılmasını gündeme getiriyor olabilir. Bu konuda endişemiz var. MHP olarak biz demokrasiyi sokakta değil sandıkta çalıştıracağız. Kaotik ortama girilmesi kabul edilecek bir durum değildir. Bu durumdan en fazla faydalanacak olanda sıkışmış, yorulmuş bitmiş Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’dir.' ifadelerini kullandı. 'BAŞBAKAN, İNSANLARI BİRBİRİNE KIRDIRMAK İSTİYOR' Erzurum'da veli ziyaretine giden iki öğretmenin AK Partili oldukları iddia edilen 5 kişi tarafından dövülmesi olayına da değine Oktay Vural, bunun Başbakan Erdoğan'ın toplumla kutuplaşma ve çatışmayı körüklemesinin sonucu olduğunu vurguladı. Başbakan'ın miting meydanlarında kin, nefret ve düşmanlık ürettiğini belirten Vural, şöyle devam etti: 'Çok tehlikeli bir oyundur. Toplumsal kutuplaşmayı hızlandırarak düşman üreterek kendisine oy vermiş insanları başkalarına düşman kılarak seçmen konsolidasyonu yapmak istiyor. Bunu Gezi Parkı ekseninde de uyguladı. Şimdi de uyguluyor. Bu bir toplumdan giderek uzaklaşan ve toplumsal desteği azalan Erdoğan’ın manipülasyonudur. Böylelikle kutuplaşma ve çatışma meydana getirip bu konuda düşman üreterek toplumu yönetme modellerinden biridir. Bunun hayrı yoktur. 'Türkiye’de iç düşman yok' diyen Erdoğan bugün kendisine iç düşman oluşturmakta ve insanları birbirine kırdırarak siyaset üretmektedir. Böyle bir olay, gerçekten toplumsal kutuplaşmanın hangi boyutlara kadar götürebileceğini, makam mevki ve ihtirasın birbirine düşman kılınarak bu boyuta gelmesi kabul edilebilir gibi değildir. Bu bakımdan Erdoğan, kin ve nefret kusmaktan ve milleti birbirine kırdırmaktan ve devleti çökertmekten vazgeçmelidir.' CİHAN
Türkiye'de Açık Hava Müzesi Gibi Görülen Birbirinden Değerli Antik Kentler
Türkiye tarih boyunca batıdan doğuya birçok medeniyete tanıklık etmiş coğrafi olarak Dünya'nın en şanslı noktalarından biridir. Birbirinden farklı çok sayıda hikayeye tanıklık etmiş antik kentler Dünya mirasında önemli yerlere sahiptir. Eşsiz mimari yapıları, sanat eserleri, doğal güzellikleriyle ziyaretçileri adeta zamanda yolculuğa çıkarır. Tatil rotanız hangi yöne olursa olsun Türkiye'nin dört bir yanından görülmesi gereken bu tarihi yapıları ve mekanları planınıza dahil edebilirsiniz.
Siyasette Kadınların Yükselişi
Türkiye’de 17 olan Büyükşehir, il ve ilçelerdeki kadın belediye başkanı sayısı 30 Mart yerel seçimlerinin ardından 35'e yükseldi. Kadın başkanlardan bir kısmının bu yolda ilginç hikâyeleri var.
Bir Tecavüz Davasında Daha 'Rıza'  Beraati
Fethiye'de tecavüz davasında mahkeme 'rıza' dedi, sanık beraat etti. Avukat Evren, tecavüze uğrayan kadının yırtık çorabının hastanede kaybolduğunu, mahkemenin tüm taleplerini reddettiğini söyledi. Fethiye Ölüdeniz’de İngiltereli C.J.G.’ye (21) tecavüz ettiği iddiasıyla yargılanan E.Y. (28) davanın ikinci celsesinde kadının tecavüzde rızası olduğu ve delil yetersizliği gerekçe gösterilerek beraat etti. C.J.G.’nin avukatı Fatma Gül Evren “Deliller var, görüntü kayıtları var fakat sanık beraat ediyor. Kararı temyiz ettik. Artık Yargıtay’a güvenmek zorundayız. Mücadeleye yeni başlıyoruz” diye konuştu. “Ağır cezalık dosya bir ayda kapatıldı” Avukat Evren, C.J.G.’nin yırtık çorabının hastanede kaybolduğunu, ayakkabısının tekinin de tecavüze uğradığı arabada kaldığını ancak bulunamadığını söyledi. Evren, mahkemenin tüm taleplerini reddederek bir ağır ceza dosyasını bir ayda kapatmasına da tepki gösterdi. “Bizim tanıklarımız tecavüz sanıklarının çevresinden çekindikleri için duruşmaya bile getiremedik. Ancak sanıkların arkadaşları tanık olarak konuştu ve şikayetçi ile sanığın sevgili olduğunu iddia etti. Kanıt olarak da, E.Y. müvekkilimi rahatsız ettiği esnada arkadan çekilmiş bir fotoğraflarını gösterdiler. “Buna karşın bardaki sarkıntılık görüntülerinin olduğu, müvekkilimin devamlı sanıktan kaçtığı ve anlattığı diğer detayların göründüğü CD’ler mahkemede izlenmedi. Yüzeysel bir şekilde yazılmasına rağmen müvekkilin sanıktan uzaklaşmaya çalıştığını içeren CD çözüm tutanakları da mahkemece tartışılmadı. “Dosyada müvekkilimin darp raporu var ancak iddianamede ‘darp raporu yoktur’ diye geçiyor. “Olay yerinde keşif yapılması talebimiz reddedildi. “Müvekkilimin ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin rapor alınması için Adli Tıp Kurumu’na sevk talebimiz reddedildi. “Sanık, İngilizlerin gittikleri ülkede tecavüze uğradıklarında tazminat almaya yönelik bir sigorta yaptırdıklarını, müvekkilimin tazminat için bu davayı açtığını iddia etti. Müvekkilimin böyle bir sigortası yok. Ayrıca bunun İngiltere hükümetine sorulmasına yönelik talebimiz de reddedildi. “İddianamede, kamera kayıtlarına göre müvekkilin belinden kavranarak arabaya götürüldüğü yazıyor. Ancak hürriyetinden yoksun bırakma suçuyla ilgili bir yargılama yapılmıyor. Bu suçtan dolayı ek iddianame düzenlenerek cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi talebimiz de reddedildi. “Sanık, tecavüz gecesiyle ilgili çelişkili ifadeler veriyor. Deliller var ama beraat ediyor. “Müvekkilim ‘Ben Türk olsaydım bu kişi ceza alırdı. Barda olduğumuz geceden başlayarak kimse bana yardım etmedi. Herkes onun tarafındaydı’ diyor. Tecavüze uğradığı arabaya sürüklenirken, bağırarak Türkçe ve İngilizce olarak yardım istediğini söylüyor.” Çiçek Tahaoğlu | Bianet
Vefa'da Tarihi Vefasızlık
Kiliseden camiye çevrilen Molla Gürani Camii'nde tarih siliniyor. 800 yıllık yapıda papaz odası tuvalete çevrildi. Mozaiklerin üzeri badana ile örtüldü. Girişe prefabrik ev yapılıp kat çıkıldı İstanbul Vefa’daki Molla Gürani Camii’nde tarihi izler siliniyor. Agios Theodoros Kilisesi olarak anılan ve Fatih Sultan Mehmet’in hocası tarafından camiye çevrilerek ‘Molla Gürani’ adını alan yaklaşık 800 yıllık yapı, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Süleymaniye Koruma Alanı içinde ancak kaderine terk edilmiş durumda. Vefa’da ‘Kilise Cami’ olarak da bilinen yapıda Bizans döneminde ‘papaz odası’ olarak kullanılan bölüm fayans döşenerek tuvalet haline getirilmiş, aynı döneme ait kapılar beton dökülerek kapatılmış. Sütunların büyük bölümü, detaylar ve bezemelerin üzerleri de sıva, boya, kaplama ve halıyla örtülü. Serdar Korucu'nun Radikal'de yer alan haberine göre, yapının içinde giriş bölümünde prefabrik bir ‘ev’ inşa edildi, tuvaletin hemen yanından çıkan merdivenlerle ulaşılan üst kata da bir başka ‘daire’ oluşturuldu. Ayrıca Molla Gürani Camii’nin kapalı tutulan bahçesine de ‘gecekondu’ inşa edildi. Yani eski kilisede üç ailenin yaşayabileceği alan meydana getirilmiş durumda. 2010 yılında basında yer alan haberlerin ardından Vakıflar Genel Müdürlüğü restorasyon kararı aldığını açıklayıp 2011 projelerine dahil ettiğini duyursa da aradan geçen üç senede hiçbir değişiklik yapılmadı. Halbuki Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “İlgili koruma kurulunun onayını müteakip onaylı restorasyon projeleri doğrultusunda gerekli restorasyon çalışmalarına başlanılacaktır” denilmişti. Uzmanlarsa eski Bizans kilisesi için yetkilileri uyarıyor. Müzeye çevrilmeli Prof. Dr. İlber Ortaylı / Tarihçi Bu yapı geç Paleologos dönemine aittir. O dönem İtalyan etkisiyle yapılan mozaiklerin bir kısmı açılmıştı. Hepsi de çıkartılmadı. Fakat çok önemli mozaikler bulunuyor. Çok harap vaziyette. Duvarlarına birtakım musluklar açılmış, usulsüz eklemeler yapılmış. Duvarlarındaki yonca süslemelerinin ise haç zannedilerek üstü harçla kapatılmış durumda. Binanın çevresi de çok kötü durumda. Acilen korumaya alınması gerekiyor. Zaten cemaati de çok fazla değil. Özellikle ön cephesindeki giriş bölümü yani narteksin restore müzeye çevrilmesi lazım. Örnek olarak Fethiye Camii’nin alınması gerekiyor. Eyice: Emniyet devreye girsin Prof. Dr. Semavi Eyice / Sanat tarihçisi 1- derece önemde bir tarihi eser. Avrupa ’daki ilk sanat tarihi kitaplarına ilk giren yapılardandır. Güya din adamı yetiştiren bir kesimin elinde. Mozaikleri de berbat ettiler. Üstelik resmedilenler Hıristiyan azizleri değil Tevrat peygamberleri. Yani İslam’ın da tanıdığı peygamberlerin kral betimi ile portreleri bulunuyordu. 40-50 sene önce ortaya çıkartılan bu eserlerin üstünü badana ile kapattılar. Bu konuda Emniyet teşkilatının devreye girmesi gerekiyor.T24