onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
10 Maddede Türk Sporunun Dibe Vuruşu

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

10 Maddede Türk Sporunun Dibe Vuruşu

Onur Altınkök
16.12.2014 - 19:24 Son Güncelleme: 19.12.2014 - 23:55

Türk sporu hiçbir zaman dünya çapında olmadı, ama hiçbir zaman da bu kadar dibe vurmadı.

Spor, özellikle de futbol, zor koşullarda, boğaz tokluğuna çalışan

halkın büyük çoğunluğunun tek eğlencesiydi. Milli maçlar her görüşten,

her sınıftan insanı tek yürek haline getirir, sporcularımız Milli

maçları en önemli maçlar olarak görür ve sahada varını yoğunu ortaya

koyardı. Bugün ise öyle bir noktaya gelindi ki, İstanbul'da oynanan Milli

maçlarda tribünlerin yarısı boş kalır oldu. Gidişattan hoşnutsuz olan

bir kesim ise, yönetenler değişir umuduyla Milli takımın kaybetmesini

ister hâle geldi. Sporcular da Milli maçları sadece prim kapısı olarak

görmeye başladılar. 'Eski Türkiye' zamanında, 2000-2002 arası elde edilen başarılarla FIFA sıralamasında 5. sıraya kadar yükselen Türk futbolu, bugün aynı sıralamada 48. sırada yer alıyor... Bu çalışmada Türk sporunun içinde bulunduğu vahim tablonun göstergelerini ve nedenlerini irdeleyeceğiz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

1-) Doping

1-) Doping

Son yıllarda ülkenin her alanına sirayet eden “Kazanmak için

her yol mübahtır” anlayışının bir sonucu olarak, Türk sporunda doping kullanımı

zirve yaptı. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın verilerine göre, son 10 yılda dopingli çıkan sporcu sayısı 360. Aynı verilerde doping kontrolünden kaçma sayısının da dev bir artış gösterdiği bilgisi yer alıyor.

Günlük Fransız gazetesi L'Equipe'in hazırladığı Doping Volkanı

şemasında Türkiye 50 dopingli atlet ile en fazla doping yapan ülke

olarak gösterildi. İşte o haberin küpürü:

2-) Olimpiyatlar

2-) Olimpiyatlar

Yine ülkenin genel durumuyla bağlantılı olarak, sporda da niteliğe değil niceliğe önem verilmesi sonucu, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları'na tarihimizin en fazla sayıda sporcusuyla katılarak kendimizce gövde gösterisi yaptık. Ancak 116 sporcuyla katıldığımız oyunlardan sadece 5 madalya ile dönerek büyük bir hüsrana uğradık. Başarıya alışık olduğumuz güreş ve halter dallarında sadece 1 bronz madalya kazanabildik. Genel toplamda ise oyunları 32. sırada kapattık.

Olimpiyatlara olan ilgisizliğimize, 'Olimpiyat kültürsüzlüğümüze' bakmadan, sadece tesis dikmekle Olimpiyatlara ev sahipliği yapabileceğimize inanarak 2020 oyunlarına aday olduk ve doğal olarak burada da Tokyo'ya kaybettik.

3-) Rant

3-) Rant

Spor tesisleşme, tesisleşme inşaat, inşaat rant, rant yandaş, yandaş da oy olarak görüldü. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehir belediyeleri rant olarak gördükleri futbola öncelik verip amatör branşları önemsemediler. Taraftarı olmayan takımları süper ligde mücadele edince olimpik sporlar unutuldu. Özellikle Olimpiyatlar'da çöküşün sebebi rant.

Osmanlıspor, Kasımpaşaspor ve Başakşehirspor gibi kulüplerin yöneticilerinin değişik ilişkileri, bu kulüplerin son yıllardaki yükselişi, bu kulüplere tahsis edilen stadlar, açılış törenlerindeki şovlar... İşte bunlar hep rant.

4-) Spora Bakış

4-) Spora Bakış

Spor bizde 'yapılan'dan ziyade 'izlenen' konumundadır, sisteme müşteri sağlama amacındadır. Forma alırız, maça gideriz, 'döner bıçaklarıyla dalarız' ama düzenli spor yapanların oranı çok çok düşüktür. Bunda kuşkusuz ailelerin de payı vardır. Çocuklarının spora yönelip 'aç kalmasını' istemezler.

Bunların yanında, spor, ahlâk temelli bir olgudur. Ahlâki çöküntü içindeki bir toplumdan sportif başarı beklemek de yersizdir. Son yıllarda artan muhafazakarlıkla birlikte girilen ahlâkî çöküntü yüzünden, artık kıyafetleri üzerinden şampiyon sporcularımıza nefret kusuluyor. Ve bu ayıba imza atanlar muhtemelen 2020 Olimpiyatları'nı alamadığımız için tepki de göstermişlerdir.

5-) Spor Yönetimi Algoritması

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

6-) Ahbap-Çavuş İlişkileri

6-) Ahbap-Çavuş İlişkileri

Milli Takım antrenörlerinin, 'sözde' özerk federasyon başkanlarının Başbakan tarafından 'atandığı' bir ülkedeyiz. Hâliyle, bir yerlere gelebilmek için ilk şart liyakat değil, ahbap-çavuş ilişkileri oluyor. Mesela hayatında tenis oynamamış bir PTT Genel Müdürü(Osman Tural), Tenis Federasyonu başkanı olabiliyor.

7-) "Bizden" Olmayanlar

7-) "Bizden" Olmayanlar

Bir üstteki maddenin getirisi olarak; birilerine yandaş olmayan veya karşı olan unsurlarlar çemberin dışına itiliyor. Geçen yıl Çarşı grubunun muhalif eylemleri nedeniyle Beşiktaş kulübüne ödetilen bedeller ortada. Gezi olayları sonrası NTV mikrofonlarına tepki gösteren basketbolcu Cenk Akyol'un Milli takımda kadro dışı bırakıldığını hep birlikte görmüştük.

8-) Şike Soruşturması

8-) Şike Soruşturması

Neresinden tutsak elimizde kalacak bir madde şike soruşturması... Ergenekon ve Balyoz davalarını sürdürenler tarafından başlatıldı. Olayın siyasi yönünün bulunduğu ve bu komployla Türk futboluna müdahale edilmek istendiği söylendi. Uğruna bir gecede şike cezaları azaltıldı, federasyon başkanları değiştirildi. Yeniden yargılama kararları çıktı. Yerel ölçekte her şey sümen altı edilerek düzeltilmeye çalışılırken, uluslararası düzlemde UEFA acımadı ve kulüplerimiz nezdinde Türk futboluna ağır cezalar verildi. Şike davası, spor tarihimizin en karanlık ve en muamma gelişmesi olarak listemizde yerini aldı.

9-) Sporda Şiddet

9-) Sporda Şiddet

Tribün kavgalarının tarihi çok eskilere dayanır. 3 büyüklerin aynı stadı paylaştığı ve tribünlerin yarı yarıya olduğu dönemlerde, en güzel bölümü kapmak için yapılırdı. Yıllar ilerledikçe kavgalar arttı ama nedenler değişti. Ülkedeki kutuplaşma, insanlardaki tahammülsüzlük kendisini tribünlerde de gösterdi. Genç takım maçlarında küçücük çocuklar rakip holiganlardan dayak yediler. Engelli basketbol maçında yine seyirciler sahaya inip sporcuların tekerlekli sandalyelerini kırdılar. Bunlar yetmezmiş gibi sporcular ve yöneticiler de ortamı germe konusunda adeta yarışa girdiler. Şiddeti önlemek için çıkarılan 6222 sayılı kanunun uygulanmasında yetersiz kalındı. Deplasman yasağı gibi futbol atmosferini yok eden bir uygulamaya gidildi.

10-) Passolig Uygulaması

10-) Passolig Uygulaması

Stadlarımızın doluluk oranı zaten çok düşükken, e-bilet uygulamasıyla birlikte maçlar adeta boş tribünlere oynanmaya başladı. Taraftar tribünleri doldurmayıp gerekli spor atmosferi oluştulmayınca bu oynanan oyunun kalitesine de yansıdı. Büyük spor ülkelerinin hiçbirinde olmayan ve tamamen rant ve insan fişleme amacıyla uydurulmuş bu uygulama, Türk futbolunun günden güne sıfırlamaya devam ediyor.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
11
3
2
1
1
1
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam