10 Soruda Musul Operasyonu
ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri, Irak ordusu, Peşmerge ve yerel milislerin katılımıyla Musul operasyonunun önümüzdeki haftalarda başlaması planlanıyor. Irak’ta etkili olan aktörler İran, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Türkiye’nin operasyonda ortak hedefi Musul’u IŞİD’den temizlemek. Ancak operasyon sonrası Musul’un kontrolünü kimin sağlayacağı, yani IŞİD’den temizlenirken kent merkezine kimin gireceği önemli. Ayrıca operasyon sırasında ortaya çıkacak sığınmacı akını da Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
Al Jazeera'den Ece Göksedef 10 soruda Musul operasyonunu ve aktörler arasındaki anlaşmazlıkları derledi:
1- Operasyona kimler katılacak?
2- Musul kent merkezinde kontrolü kim sağlayacak?
Iraklı yetkililerin Al Jazeera’ye verdiği bilgiye göre, Bağdat ve Erbil, Musul kent merkezine Irak Ordusu’na bağlı, yani merkezi Bağdat hükümetine bağlı birliklerin girmesi konusunda anlaştı.
3- Bağdat ve Erbil arasında anlaşma nasıl sağlandı?
Merkezi hükümete bağlı birliklerin Musul’a girmesi karşılığında Peşmerge, Mart ayında şehir çevresinde başlatılan operasyonda IŞİD’den temizlendiği yerlerde kalacak.
Washington da Peşmerge’nin daha fazla ilerlememesinden ve Irak Ordusu’na bağlı Sünni yerel güçlerin Musul’a girmesinden yana. Bağdat ve Erbil arasındaki uzlaşmayı sağlarken ABD’li üst düzey yetkililer devreye giriyor.
Irak ordusunun Peşmerge’nin hâkim olduğu bölgeyi kullanarak Musul’a girmesi karşılığında da operasyonda yer alan Peşmerge birliklerinin emirleri Bağdat’tan değil, doğrudan IKBY Başkanı Mesud Barzani alması konusunda prensipte uzlaşma sağlandı. Ancak operasyonel detaylarla ilgili ABD’nin de dâhil olduğu görüşmeler sürüyor.
4- Şii birlikler operasyona katılacak mı?
Musul, çok büyük oranda Sünni nüfusun yaşadığı bir şehir. Arap, Türkmen ve Kürtlerin büyük kısmı Sünni. Bu sebeple Washington da, Ankara da operasyona Şii birliklerin katılmasını ve operasyon sonrası şehirde aktif olmasına itiraz ediyor.
Irak’ın Anbar gibi Sünni ağırlıklı eyaletlerinde Şii birliklerin kontrol altına aldığı bölgelerde halkla yaşanan sorunları hatırlatan Washington, Bağdat hükümetini bu konuda ikna etmiş görünüyor.
Ancak İran etkisi altındaki Bağdat hükümeti ve İran’ın doğrudan kontrolü altındaki Şii birlikler Musul’a girme konusunda ısrarcı. Al Jazeera’ye bilgi veren bölgedeki diplomatik kaynaklar, Şii birliklerin, Şii köylerinin bulunduğu bölgelerde destek kuvvet olarak yer alabileceğini, şehrin merkezine girmeden operasyona katılması formülü üzerinde konuşulduğunu belirtiyor.
5- YPG operasyona katılacak mı?
Başkanlık seçimi öncesi IŞİD’e büyük bir darbe vurmak istediği için operasyonda başı çeken ABD, sahada IŞİD’le savaşabilecek her kuvveti kullanmaktan yana. Ancak şehrin nüfus yapısı ve sonrasında yaşanacak sorunlardan dolayı YPG’yi de Şii milisler gibi şehrin merkezinde değil ama dışında destek kuvvet olarak kullanmayı planlıyor. Yine bölgedeki kaynakların verdiği bilgiye göre, Sincar çevresindeki YPG güçleri bu amaçla kullanılabilir.
6- Türkiye'nin tutumu ne olacak?
Ankara, Washington’ın IŞİD’le mücadele ederken PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG’yi kullanmasından ve bu şekilde PKK’nın bölgede uluslararası meşruiyeti sağlayarak belli bir bölgeyi kontrol etmesinden rahatsız. Suriye dışında Irak’ta da PKK’nın uluslararası güçlerle birlikte hareket etmesine bu sebeple kesinlikle karşı çıkıyor.
Eylül ayında ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken ve Obama'nın IŞİD'le mücadele özel temsilcisi McGurk'ün Ankara ziyaretinde bu itiraz Türk yetkililer tarafında en üst düzeyde dile getirildi.
7- Türkiye’nin Şii birliklerle ilgili kaygısı ne?
İran etkisinin bir sonucu olarak Irak’ta yaşayan (CIA verilerine göre) yaklaşık 7 milyonluk Sünni Arap nüfus, Şiilerin etkili olduğu yönetimden ve Şii milislerin kontrolü sağlamasından rahatsız. Musul’da da aynı şekilde İran’ın etkisinin sürmesi ve Sünni nüfusun yönetimden dışlanması Türkiye’nin kaygısı.
Bu sebeple Türkiye, Başika’da kurduğu kampta Peşmerge’nin yanında Aşt-i Vatani isimli, Musullulardan oluşan Sünni birliklere eğitim veriyor.
Türkiye’nin Sünni birliklere ve Peşmerge’ye eğitim verdiği Başika kampında Aralık 2015’teki nöbet değişimi sırasında Bağdat hükümeti, Türk askerinin ‘izinsiz girdiği gerekçesiyle’ Başika’dan çekilmesi çağrısı yaptı. Sebebi, Musul operasyonu başlarken, İran’ın bölgedeki Sünni güçlere yönelik bir desteğe itiraz etmesiydi.
Musul operasyonu geçen 10 ay içerisinde başlayamadı ancak Başika krizi sürüyor. Tahran ve İran'ın etkisindeki Bağdat hükümeti Türkiye’nin Musul operasyonu sonrası oluşacak yeni düzende yer almasını istemiyor. Ankara ise bugüne kadar eğittiği güçlere yenilerini eklemekte ve bölgede kalmakta kararlı.
Mesud Barzani Başika kampına giderek Ankara’nın yanında olduğu mesajını verirken Washington, bu krizde Bağdat-Tahran hattını destekledi. ABD ordusunun Bağdat’taki sözcülerinden Albay Dorian Türk askerinin Başika’daki varlığının ‘meşru olmadığını’ söyledi.
Kriz sürerken son olarak Başbakan Binali Yıldırım Perşembe günü “Türk varlığı orada kalmaya devam edecek” dedi.
9- Başika'da eğitilen güçlerin rolü ne olacak?
Bir süre önce Al Jazeera ’ye konuşan Iraklı yetkililer, varılmaya çalışılan yeni uzlaşma doğrultusunda Türk askerinin eğitim faaliyetlerinin izin verildiği ölçüde yani Bağdat'ın kontrolünde devam edebileceği bilgisini vermişti. Ancak uzlaşma, Musul operasyonunun başlamasına haftalar kala Tahran’ın devreye girmesi nedeniyle sağlanamadı.
Washington, eğitilen yaklaşık üç bin kişilik Aşt-i Vatani grubunun operasyonda yer almasının gücün artması açısından faydalı olacağı görüşünde. Ancak bu güçlerin Türkiye'nin kontrolünde değil; Irak ordusuna bağlı Sünni birliklerle entegre olarak operasyona katılmasını istiyor. Ankara-Washington ve Tahran etkisindeki Bağdat yönetimleri arasında görüşmeler sürüyor.
Başika'da eğitilen Peşmerge birliklerinin ise Barzani'nin komutası altında Musul operasyonuna katılması bekleniyor.
10- Musul’daki siviller ne yapacak?
Musul’da yaşayan yaklaşık bir buçuk milyonluk nüfusun operasyonun başlamasıyla birlikte şehirden kaçması bekleniyor.
Son iki yıldır yaşanan çatışmalarda Musulluların bir kısmı Suriye’deki çatışmasız bölgelere bir kısmı da Erbil’e kaçmıştı. Türkiye'ye doğru kaçanlar ise, AFAD'ın sınırın Irak tarafında kurduğu ve Kızılay’ın insani yardım götürdüğü kamplara yerleştirilmişti.
23 bin 500 kişilik kapasitesi olan bu kampların genişletilmesi ve güvenliğin sıkılaştırılması gündemde. Bağdat yönetimine bağlı Iraklı yetkililer ve Ankara'daki Göç İdaresi ile Başbakanlık, bir milyonu bulması beklenen Iraklı sığınmacıların Türkiye sınırından geçmesi ihtimaliyle ilgili olarak da görüşmelerini sürdürüyor.
Türkiye’ye 2014 öncesi çatışmalardan kaçarak gelmiş olan Iraklı sığınmacılar ise Suriyeli sığınmacılarla aynı koşullara sahip değil. Oturma izni almaları daha zor, sağlık ve eğitim hizmetlerinden aynı kolaylıkla yararlanamıyorlar. Iraklı yetkililer Ankara’dan bu sığınmacılara da Suriyelilerle aynı hakların verilmesini talep ediyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
3 milyon suriyeli den sonra, yine 3 milyon ıraklı terörist ülkemize hayırlı uğurlu olsun. Allah belanızı versin. İyice asimile olduk anaısnı satayım.
Çok fazla taviz vermişiz. Bu operasyondan bir tek bizim çıkarımız yok gibi.
Orta Doğu'nun şu halini gördükçe aklıma Age of Empires oyunu geliyor. Güney ve Doğu sınırlarımıza 20 metrelik duvar örüp ortadoğu ile bağlantıyı keselim arad... Devamını Gör