2016 Yılı Kitapseverler İçin Dolu Dolu Geçti! İşte Bu Yılın En Sevilen 30 Yerli Kitabı
2016 yılı kitapseverler için dolu dolu geçti. Kimi zaman kapağı bile açılmayan kitaplar Instagram'da kahvenin yanında belirdikten sonra bir köşeye atıldı. Kimi zamansa cümlelerin altı çizile çizile elden bırakılmadı...
Türk Edebiyatı ise birbirinden güzel eserlere kavuştu. Orhan Pamuk yine çok tartışıldı! Şule Gürbüz eleştirmenleri ikiye böldü. Öykü ve deneme türlerinde yapıtlar okuyucularla buluştu. Ölü toprağını atan Türk şiiri ise altın senelerinden birini yaşadı.
Sizin için bu senenin en sevilen 'yerli' 30 kitabını seçtik. Farklı türlerdeki yapıtları okuma listenize ekleyebilirsiniz...
Kütüphaneniz hep dolu olsun! İyi okumlar!
Not: Kitapların tanıtım bültenleri D&R'dan alınmıştır. Sıralama kişisel olmakla birlikte, eleştirmenlerin yorumları ve satış rakamları göz ardı edilmemiştir.
1. "Kuşlar Yasına Gider", Hasan Ali Toptaş

Pırıl pırıl ışıyan Türkçesiyle Hasan Ali Toptaş, Kuşlar Yasına Gider'de romancılığına yeni bir boyut katıyor: anlatmıyor, söylemiyor; nefeslendiriyor.
Kadirşinas otlarının mırıltısını, of dememenin ilmini, eldeyken kıymetini bilmenin erdemini, ömürden giden günlerin sabrını okudukça zihnimiz, gönlümüz havalanıyor.
'Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır' sözü yankılanıyor kulaklarımızda.
Kuşlar Yasına Gider; atların koşması kadar doğal, kaleme iç çektirecek kadar merhametli bir roman.
'Toptaş'a yazarlık âdeta bahşedilmiştir.'
-ANDREW RIEMER, Sydney Morning Herald-
'Zaten o yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzak bir motor sesiydi ve az evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü.'
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 250
Yayınevi: Everest Yayınları
2. "Körburun", Hikmet Hükümenoğlu

'Birazdan güneş doğacaktı. Uyuyan cırcırböcekleri uyanacak, yorulanlar uykuya dalacak, insanlar yataklarından kalkıp kahvaltı masasına geçecekti. Yıldızlara bakılırsa bulutsuz, rüzgârsız, ılık bir gün olacaktı. Önce uzaktan düdük sesi duyulacaktı, sonra şehir hatları vapuru, yosunların kokusunu kabartan köpükler çıkararak iskeleye yanaşacaktı. İçi her zamanki gibi çay ve mazot kokacaktı. Halatlar atıldıktan birkaç dakika sonra hemen toplanacaktı; vapur Körburun'da çok beklemeyecekti çünkü Seher'den başka yolcusu olmayacaktı büyük olasılıkla.'
Körburun, hem uzak hem yakın bir ada… Sapa, içine kapalı ama bir o kadar da yakınındaki anakaranın uzantısı. Kuşaklardır gözden ırak, ağır akan yaşantısı aslında hiç yabancısı olmadığımız bir öykü anlatıyor bize. Eski, 'ah ne güzel komşularımız' ile geçen günlerden gittikçe kendi içine kapanan, içine kapandıkça da kendi kurallarındaki dayatmacılığın sertleştiği bir yaşamın adım adım örüldüğü Körburun'da gürültülü şeyler hakkında susulur, günlük sesler ise uğultuya dönüşür.
Hikmet Hükümenoğlu, üç kuşağın aşklarını, hırslarını, düş kırıklıklarını anlattığı Körburun'da 'büyük roman'ı deniyor ve bizi öykünün bireyi aştığı yere bakmaya yönlendiriyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 592
Yayınevi: Can Yayınları
3. "Kırmızı Kazak", Meltem Gürle

Kitaplarla iç içe geçmiş denemeleri okumak uzun sürer. Yıllar önce okuduğunuz kitaplar, elinizdeki denemelerle birlikte yeni boyutlar kazanır, derinleşir, zenginleşir. Okumadıklarınız yepyeni ufuklara çağırır. Bu nedenledir ki, okumadıklarınızı okumak, okuduklarınızı yeniden karıştırmak için sabırsızlanır, elinizdekini bırakır, 'öteki metinler'le avarelik edersiniz.
Meltem Gürle'nin denemelerini de okumanız uzun sürecek, ara vereceksiniz, döneceksiniz, yeniden durup yeniden başlayacaksınız. Oturacaksınız, kalkacaksınız, araya başka kitaplar girecek. Elinizdeki kitabın kopyası eskiyecek ama okuduklarınız değil. Bu denemeler kendileri eskimeyecekleri gibi eskiden okuduklarınızı da tazeleyip yenileyecek.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Deneme
Sayfa Sayısı: 424
Yayınevi: Can Yayınları
4. "Kırmızı Saçlı Kadın", Orhan Pamuk

İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi?
Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?
Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan yeni romanı Kırmızı Saçlı Kadın'da bizi otuz yıl önce İstanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 204
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
5. "Öyle miymiş?", Şule Gürbüz

Ne yaptık biz sahi burada bunca vakit, dört mevsim, oğul uşak, bez tarak? Ne yapacaksın bir düzen var, ilahî düzen, yaprak düşüyor, güzelim kuşlar huzurda el pençe bekliyor, insan kendisi tokken başkalarının da hep bir şekilde doyurulduğunu sanıyor, yemiştir bir şey diyor, doymuştur, içmiştir, içmez olur mu, yoksa ölür diyor, ama ertesi gün ölü mü diri mi bakmıyor. Aslan elleri önde eceli arkasında yatmış yarı aç ama heybetli, oğlan beş bin yıl evvelin hatalarını yapıyor, ama aklına derslerde de okusa, kitaplarda da kavuşamıyor, o da anlaşılan geçiyor, kız üç bin sene öncenin heveslerinde, senin kıza bak dirilse bir Asurlu gülecek, ey Mezopotamya, eski krallık, asma bahçeleri, kuleler, yenisi ve iyisi yapılamazken bunca yıkılmak niye?
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 198
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
6. "Müptezeller", Emrah Serbes

'Üzülme baba,' dedim, 'alt tarafı bir ev, alt tarafı beton parçası ya. Çalışır ederiz, yine alırız. Ben de çalışırım bundan sonra, söz, alırız bir ev daha.' 'Ona üzülmüyorum ki ben,' dedi babam. 'Her ay evin taksitini ödedik de ne oldu. Bak, uçup gitti elimizden balon gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke sana o akülü arabayı alsaydık.' Güzel olmak isteyen alkolikler, berduşlar, kardeşler… Zembereği boşalmış hayat memat ezberleri, tek gözlü geceler. Yeraltının karın gurultusuna, belalı bir gündüze sarılan cuaralar.
Müptezeller, uğultuların, yoksunluğun ve kaybeden delikanlıların romanı. Lime lime, ufalanarak. Emrah Serbes, kenarların soluğunu, dünyaya katlanamayan, kendine gömülen çocukları haykırarak anlatıyor. Yaz biter, güz biter, hep kış gelir.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 163
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
7. "Sincaplı Gece", Cem Akaş

'Seni geberteceğim, biliyorsun değil mi?'
diye soruyorum parmağımla omzunu ittirerek.
'Ha? Biliyorsun değil mi?'
Ses çıkarmıyor.
Kafasına kalan bütün kuvvetimle bir tokat yapıştırıyorum.
Ses çıkarmıyor.
'Bittin oğlum sen,' diyorum.
Öylece oturuyoruz.
Kapalı kadın. Mucit zeka.
Zor aşk. Bilinmeyen aşk. Taammüden ihanet.
Ne biçim türkiye. Ruhu olanlar olmayanlar.
Olaylar olaylar.
Dikkat, çarpar.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 208
Yayınevi: Can Yayınları
8. "Aşk İçin Ne Yazdıysam", Murathan Mungan

Aşk için ne yazdıysam. Dilerseniz, 'Bugüne kadar ne yazdıysam aşk için yazdım,' diye okuyun bu başlığı... Dilerseniz, 'Bugüne kadar 'aşk şiiri'olarak ne yazdıysam hepsi bu başlık altında toplanmıştır,' diye yorumlayın. Yıllar içinde farklı kitaplarımda yer alan aşk şiirlerini -özellikle aşk şiiri seven okurlar için- tek kitapta bir araya getirmek istedim.
-Murathan Mungan-
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 160
Yayınevi: Metis Yayıncılık
9. "Seyrek Yağmur", Barış Bıçakçı

Bir pazar sabahı Rıfat günlerin aynı kaba damlamadığını fark etti. 'Günler damlıyor ama aynı kaba değil,' dedi. Gökyüzüne baktı: Boştu. Hiç bulut yoktu, aslında hiçbir şey yoktu. Çağımızın çıplak güneşi her şeyi yok etmişti, enginliği, bulutları ve kuşları… Maviyi bile yok etmişti, sonra da sırasıyla diğer renkleri, bazı sesleri, kelimeleri ve anlamları. İnsan bu yoklukta yeni bir şey söyleyemez, olsa olsa kendini tekrar ederdi.
Rıfat, zamanımızın bir kahramanı gibi, bir niteliksiz adam gibi, bir aylak adam, bir lüzumsuz adam gibi, bir 'R.' gibi, geziyor hayatın içinde. Hayat, arada Rıfat'ın dükkânına da uğruyor. Rıfat, filmleri, kitapları, hayalleri, fikirleri, dertleri, mes'eleleri de geziyor. Ortaya sorulmuş soruları üzerine alınıyor, bazı. Neyin peşinde bu adam?
Rıfat, bir hikâyenin içinde midir, anlamaya çalışıyor, insanın bir hikâyenin içinde olduğunu anlamasının yolunu arıyor… Seyrek yağmura şemsiye açılır mı?
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 100
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
10. "Yaşıyoruz Sessizce", Şükrü Erbaş

İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde
Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.
Bu kitap, bizim sagu, mersiye, ağıt geleneğimize, göç edeni de burada tutan, yaşatan yepyeni bir özellik getiriyor. Üç kadim kavram, yaşamın üç büyük izleği, aşk, yalnızlık ve ölüm, şiirden şiire iç içe geçerek birbirinin kapısını çalıyor. Sonra üçü birlikte gelip hepimizin hayatına doluyor. Yaşıyoruz Sessizce, aşkın, emeğin ve dünyanın ölümle bir daha yüceltildiği bir varoluş simyası.
-Şeref Bilsel-
Sarkaç durdu. Kapı yok.
Ayna buğulanmıyor.
Tanrı bitti.
Ölüm değil büyük ceza
Her zerresi yalnızlık
Bir dünyayı sevmek hâlâ.
Ayrılık burcum...
Parmaklarım birer mihrap çırası
Gövdem bitene kadar tüteceğim başında
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 84
Yayınevi: Kırmızı Kedi
11. "Ev Anası", Birgül Özcan

Ayakların altında olduğu rivayet edilen cennet ile burnumuzun dibindeki sahici cinnet arasındaki mesafe nedir? Ev hanımı, ev kadını, ev kızı ya da ev anası; yaşam alanı 'ev' olarak tanımlananların asgari müşterekleri bir devrime yol açabilir mi? Dibi tutmuş tencereler, kenarı sökülmüş perdeler, ovulmaktan aşınmış yüzeyler dile gelse, görünmeyen emeğin destanı yazılabilir mi?
Birgül Özcan, Ev Anası'nda zekası, hüneri ve emeği ile hapsedildiği alanları aşan, kalıplara, slim fit bedenlere, hanımlık müessesesine sığmayıp taşan kadınları esprili ve gerçekçi bir üslupla anlatıyor.
'Katlanmak bilmeyen lastik çarşafların, kalorifer petekleri üstlerinde kurutulan çorapların, vitrinlerde misafiri bekleyen kristal bardakların, kapı arkalarında rulo yapılmış halıların, battaniyeye sarılı yoğurt olmayı bekleyen mayalanmış süt dolu tencerelerin, Vita kutularında sardunyaların, varis çoraplarının, buzluk böreklerinin ve altın günü lobisinin müellifleri ev analarının mutfaklarda, dolap içlerinde, çekmece diplerinde güvelenmeye terk edilmişken fark edilip tezgâh üstüne çıkarılmış hikayesi...'
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 115
Yayınevi: Sel Yayıncılık
12. "Baştankara", Sine Ergün

Çocukken bir kuş öldürdüm, dedi adam, ben öldürmedim, arkadaşım öldürdü, arkadaşım da değildi, o gün beraberdik işte. Yiyelim, dedi, tüylerini yolduk, yine de ısırınca ağzıma geliyordu tüyleri. Niçin uydum ki ona. Kalktı, suya uzandı, içti, öfkeyle döndü. Bizi niçin almadılar? Ben, dedi kadın, kiminle gideceğimi seçemedim...
Sine Ergün, okurumuzun yakından takip ettiği öykücülerimizden biri. Kısa ve etkili öyküleri, hayata, yaşadığı kente ve çevreye farklı bakışıyla hemen öne çıkıyor. Baştankara'da yeni öykü alanlarına giriyor; gerçekliğin kırıldığı, ruhsal durumların daha derinine inilerek incelendiği, bilinçaltının anlık çakımlarına kulak verilen kısa öyküler bunlar. Dikkatle okunması gereken, konuşulacak bir öykü kitabı Baştankara.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 80
Yayınevi: Can Yayınları
13. "Tanrının Yükseklik Korkusu", Emirhan Esenkova

Şiir yazmak bisiklete binmeye benzemiyor
Dizlerim hep paramparça
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 184
Yayınevi: Kolektif Kitap
14. "Zift", İsahag Uygar Eskiciyan

Zift, bastırılan seslerin, birbirini takip etmeyen günlerin, sıradanlaşan vahşetin, çöküşün ihtişamdan koparılışının, gecenin çığlıklarının romanı. İsahag Uygar Eskiciyan, tüm anlatıların, hesaplaşmaların, değer yargılarının kara bir oyukta eşitlendiği, öfkenin ziftinde karardığı bir çağın romanını yazıyor. 'Oyunlar, evet bu oyunu birileri sahneleyecek ama yollar yeniden yapılmayacak. Çukurlar doldurulmayacak. Yarıklar kapatılmayacak. İlaçlar içilmeyecek. Zamirler serbest kalacak. İsimler tek tek fotosenteze maruz bırakılacak. Güneşe çakmak gönderilecek. Düğünden önce gelinler öpülecek, damatlar damdan atılacak. Lüzum yok. İçimizde maydanoz yeşerecek. Benimki gibi olmamalı, herkes farklı ölecek. Bir mısrada adı geçen herkesin kafası kesilecek. Mısra dışarı salınacak. Çiğ çiğ yenen her şeyin kurtları büyütülecek. Gece için. Büyük gece için.'
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 168
Yayınevi: Sel Yayıncılık
15. "4 Hane 1 Teslim", Eyüp Aygün Tayşir

Sabri gitgide korkusunu yenip dedesinin kara ve kırışık suratına yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı... Yaklaştıkça görünen arttı. Kurumuş çatlamış toprakları gördü Sabri dedesinin yüzünde. O topraklarda yan yana oturmuş, el çırpıp türkü söyleyen, yüzü kaba fakat yüreği narin adamlar gördü. Dedesinin yüzünde engebeleri aşarak ağır ağır yürüyen hayvanları gördü. Kırmızı akan nehirleri gördü. Yağmur duasına çıkmış köylüleri gördü ve nihayet gözünden bir damla yaş düştü. Teneke Mahallesi'nden Bostancı'da bir apartman dairesine. Nalân, Baki'den illallah etti Baki de Nalân'dan. Bitmeyen bir hır gür. Erkekler ve erkeklikler… Bahçede tuhaf bir kara kedi… Sonra yıllar geçmiş, çocuklar büyümüş, gençler yaşlanmış, yaşlılar bu dünyadan göçüp gitmiş… Meyhanede bir masa. Bir ucunda Sabri diğerinde Gabriel Garcia Marquez… Sabri rakı içiyor, fısıl fısıl konuşuyor Gabo'yla.
'İnsan babasını sırf babası olduğu için sevmek zorunda mıdır?' Nalân bağırıyor oğluna, şaşkın ve öfkeli, 'Hâlâ utanmadan baba diyorsun o şerefsize!'
4 Hane 1 Teslim babalar ve oğullarının, anneler ve kızlarının, sersefillerin, arafta kalanların, hayallerinden uzağa düşenlerin romanı… Haneler, aileler… Dualar ve beddualar… Eyüp Aygün Tayşir, efsunlu bir dilin maharetli yazarı… Yeni ve geleneği bilen… İlk roman.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 404
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
16. "Kibrit Ev", Murat S. Dural

Karanlığın içinde birer muma dönüşüyorlardı. Rüyasında rüyaya daldığını gören adamın altına uzandığı söğüdün etrafında yanan mumlar, dışarıdaki kâbusları uzak tutmaya çalışıp aydınlık saçıyordu. Gözlerimi kapattım. Gündüzde miyim gecede mi, uykuda mıyım ayık mı, bilemiyordum. İşte o an bir ses aniden yüzüme yaklaşıp gözlerime üfürdü:
'Mumun ışığını anlamlı kılan o karanlıktır. Tam da o aydınlattığı karanlıktır…' dedi. 'Kapıyı aç ve karanlığa bak…'
Murat S. Dural, ilk öykü kitabı Kibrit Ev'de karanlık tarafımıza ait gerçeklere ışık tutuyor; evlerimizdeki karanlık ile içimizdeki ışığa ait öyküler anlatıyor. Masum, sıradan insanlar ile korkunç, yabani canavarları modern zamanların terazisine koyuyor.
Kibrit Ev, taşranın mistik toprakları, plazaların kalabalık ama yalnız hissettiren dünyaları, ikili ilişkilerin görünmeyen boyutlarına dair, tekinsiz bir arkeoloji kazısı gibi adeta. Geçmiş, geçmişte mi kalmalı yoksa bir hayalet gibi karşımıza mı dikilmeli? Dural'ın öyküleri ruhumuzun labirentlerinde dolaşmak için bir yolculuğa davet ediyor bizi ve şunu soruyor: 'Mum musun karanlık mı?'
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 240
Yayınevi: İthaki Yayınları
17. "Cin Aynası", Ercan Kesal

'Kimsenin birbirine acımadığı, herkesin kolayca birbirinden nefret ettiği, birinin ötekine yardım etmeyi aklından dahi geçirmediği soğuk ve umutsuz bir dünya'da yaşıyoruz. Yalnızlıktan korktuğumuz ama sürekli yalnız kalmaya çalıştığımız, yalnızlığımızın yetmediği ve bitmediği bir çağdayız.
(...)
Galeano'dan ilham alırsam; birlikte kurtulmak için ve yeniden buluşabilmeyi ümit ettiğim için yazıyorum. Kederlerimi, iç sıkıntılarımı ve başkalarında da fark ettiğim acıları anlatmak için yazıyorum. Kendime acı vereni açıklamak, içimde büyüyen sevinci ve coşkuyu da hemen paylaşmak için yazıyorum.
(...)
Sokaktan duyduğum cümleleri 'cesaret ve kehanetle bezeyip yeniden asıl sahiplerine gönderdiğimde' onlardan gelecek işaretin merakıyla yazıyorum.' Ercan Kesal 'kendi kendimizle derdimizin' sır kâtipliğini yapıyor. Peri Gazozu kitabının izinde, insan halleri üzerine sohbet ediyor okuruyla. Ahlâkın 'utanmayı bilmek' demek olduğunu bilerek, 'çocuk aklının' safiyetini severek, rüyalarını kalbine sorarak… Ölüm, zulüm, acı, kötülük üzerine… Direnmek, insan onuru, devrimci inat üzerine… 'Adamı adam eden analar' üzerine… İyilik, güzellik, çocuklar, insanlık ve sinema üzerine yazılar. Kederli ve yine de ümitli.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Deneme
Sayfa Sayısı: 292
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
18. "Ne Yapabilirim? Geleceğe Kartpostallar", Gündüz Vassaf

Rüyalarımız tekdüzeleşir,
Böl-yönet düzeninde
Birey yüceltilip bencilleştirilirken,
Aidiyetlerimizin gönüllü köleleri,
Belirlenmiş seçeneklerin kalebentleriyiz.
Her gün yeni felaket haberiyle uyanıyorum.
Ne yapabilirim?
Vicdanın sızlarken sen ne yapabilirsin?
Biz ne yapabiliriz?
Gündüz Vassaf, Ne Yapabilirim? Geleceğe Kartpostallar'da bir harekete, örgüte, partiye, hatta ideolojiye bağlı olmayanlara sesleniyor. Kötümserliğe kapılıp edilgenleşmeye, değişimin ertelenmesine, değişimi kendimizden başka yerlerde aramaya karşı çıkıyor. Okurunu, çaresiz çırpınışlarda tükenmeden 'ne yapabilirim'i düşünmeye davet ederek yeni bir yaşam ahlâkını tartışmaya açıyor…
'Düş gücünün avukatı' Gündüz Vassaf'tan barışa, özgürlüğe, haksızlıkları vurgulamaya, düşlemeye, değişime, birlikteliğe, geleceğe dair şiirsel bir kitap…
Rüyalarımız, her yerde, her koşulda. Darwin'in eksiği, evrim teorisinde umuda yer vermemiş olması. İnsandan başka yarını yaşayan tür var mı?
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Deneme
Sayfa Sayısı: 287
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
19. "Belki Yarın", Jale Sancak

Belki Yarın Jale Sancak'ın yeni öykü kitabı. Toplam 11 öyküden oluşan kitap sıradan sanılan sıra dışı hayatları insanın içini titreten bir gerçeklikle aktarıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 96
Yayınevi: Hep Kitap
20. "Geceyle Bir", Süreyya Aylin Antmen

'Çok uzak bölgelere taşıyacağım
Saçlarının gizi o altın geceyi,
Bahar ballarına uyarak döneceğim sonra
Kayıtsız uçurumlarca bölünmüş bu bölgelerden,
Yeniden sana, bir tek sana:
Gecenin isteğiyle,
Geceyle bir.'
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 72
Yayınevi: Ve Yayınevi
21. "Sakın Oraya Gitme", Yekta Kopan

Herkes birbirine aynı şeyi söylüyor: Sakın oraya gitme!
Orada tedirgin ruhlar var.
Orada tekinsiz anılar var.
Orada korku, yılgınlık, ölüm var. Özgürlüğüne kastedenler, vicdanına zulmedenler var.
Perdenin ardındakilerle yüzleşmeye cesareti olmayanlar haykırmaya devam edecekler: Sakın oraya gitme!
Yekta Kopan, 'Sakın!' diyenlere inat, belleğimizin en karanlık ormanlarına dalıyor.
Böylesi bir macerada öykülerden daha iyi ne aydınlatabilir ki yolumuzu…
İçimde bir şey koptu, koptuğunu hissedebiliyordum, bir şeyler çalkalanıp yükseldi içimden. Deniz kenarında oradan oraya savrulan bir taş kadar özgür olamayan ruhlarımıza üzüldüm. Doğanın muhteşem dengesine çomak sokmaktan zevk alan birilerinin ayak işlerinde geçen ömrümüze üzüldüm. 'Bu kadar zor olmamalı özgürlük!' Vidalı kapağı iki tur çevirip mazotun kalanını kafama diktim. Ruhumun bedenimden ayrılıp günbatımına gitmesine izin verdim. Uzandım. Gözlerimi kapadım. Artık tanımadığım bir sesle mırıldandım:
'Seni senden başka kim özgürleştirebilir ki?'
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 136
Yayınevi: Can Yayınları
22. "Güneşdil-Canto CXVIII", Can Alkor

'Tek ufuk yetiyor şimdi atlasımıza.' Can Alkor'un 'Güneşdil' ve 'Canto CXVIII' başlıklı şiir kitapları Bülent Erkmen tasarımıyla bir araya getirilerek okurlara sunuldu.
Anlamı yok sormanın, Paleologos, hangimiz
kaybettik diye: Seni yargılayan harf
benim alnımı da imlemiş. Duyar gibiydim
yalvardığını kullarımın…
'Neye yarar cin kovmak, sağaltmak cüzzamlıyı,
dirilmek ölülerle?
Büyük Ayartıcı, hayır, girdiğin kılıkların hiçbiri
korkunç değil
kendi yargıcımızla aklanışımız kadar:
Başkaları seçiyor, gaspediyor. Başkaları tarih
yapıyor: Bizler sorumlu değildik balçığımızdan…
Anımsayın, bir an durup, her köşeye pusu kurmuş o
masum saldırganı,
susturamadığımız o ses, nasıl da bağırır müstehcen
imgeleri önünde cürmün 'Bir daha vur!' diye;
anımsayın, nasıl sinmiş korkaklığımız, ne güzel
bahaneler fısıldamış, ne soylu amaçlar, uyutabilmek
için (birileri ağlıyorken) utancımızı.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 79
Yayınevi: Norgunk Yayıncılık
23. "Barış Makinesi", Özgür Mumcu

İnsanlık tarihinin en büyük icadı çalışacak mı?
'Barış makinesi evvela sinirlere, ruhlara, zihinlere tesir edecek, böylece harp makinelerine el sürmek kimsenin aklından dahi geçmeyecek.
Krallar, sultanlar, kraliçeler, tiranlar defedildikten sonra, bütün devletlerde ahali söz sahibi olacak.
İşte o gün bir makine dünyaya barışı getirecek.'
Mıknatıs dağının gölgesinde hür irade ve kaderin işbirliğiyle tanışan Arif Bey, Mösyö Pierre. Bir tekerlemenin tekerinde dünyayı kateden bitirim yetim Celal.
Aşk müptelası Dragan.
Duru zekâsı ve keskin güzelliğiyle Céline.
Sahir, Jean, Mösyö Komiser ve biz, hepimiz...
Filozoflar ve kâtipler, kibar hanımlar, mihraceler ve esirler, ateşi icat edenlerle atomu parçalayacak olanlar, ölülerini gömmeyi ilk akıl edenlerle İskenderiye Kütüphanesi'ni yakanlar, hiç aşı olmamışlar, bakirler ve seferlerde iskorbütten ölmüşler, bir geyiğin avına gidip de hiç dönmemişler...
Özgür Mumcu'dan topraklarımızda başlayıp sınır ötesine uzanan, tam zamanında bir ilk roman.
Barış Makinesi.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 192
Yayınevi: April Yayıncılık
24. "Fakir Kene", Birhan Keskin

Kim Bağışlayacak Beni, Ba, Y'ol ve Soğuk Kazı kitaplarının ardından Birhan Keskin'den yeni şiir kitabı: Fakir Kene. On dokuz şiir var Fakir Kene'de. Kitabın başlangıç şiiri olan 'Kargo'dan şu alıntı, şairden okuruna bir 'teselli', bir 'şifa' niyetine…
Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir
okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki,
bırak patronlar seni kovsun!
Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça,
(bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 80
Yayınevi: Metis Yayıncılık
25. "Yolun Başı", Ali Lidar

'Araziler dolusu susuzluktun kuşlarla paylaştığım
Atlar kusuyordu böğrüme ben mavi deyip duruyordum
İyiydik perişanlığa rağmen olabildiğince mağrurduk
Niye kışkırttın tabiatı ırmakları baştan çıkarttın
Gel anlat şimdi kölelikten kurtulmanın asaletini!
Omurlarım ağrıyor bak düşün omur ağrısı ne demek
Omurların ağrıması bu yükü taşıyamıyorum demek
Kedilerine trip yap artık derdini ev arkadaşlarına anlat
Uğurlarken beni sakın dönme diyordun ya geri
Unuttuğun bir şey vardı geçmişti dönmeler mevsimi!'
Ali Lidar zamanı geriye sarıp geçmişe bir selam çakıyor. Unuttuklarımızı hatırlatıyor, özlediklerimizi, yaşlı evimizin avlusunu, eski sevgilinin kokusunu...
Gökyüzündeki melek yere inerken annemiz çay demliyor.
Çocukluğumuz, kaybettiklerimiz, dertlerimiz yanı başımızda. Hayatımız pamuk ipliğine bağlı olsa da yolun başındayız, Yolun Başı'nda...
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 112
Yayınevi: İthaki Yayınları
26. "Gerçek Hesap Bu!", Nejat İşler

Gerçek hesap bu… Söze gerek var mı? 'Kendi hikâyelerimizi anlatalım, gerçekleri bizim gibi yaşayanları da anlatmak lazım.' 'Gerçekten istediğim şeyleri yapmak, gerçekten istediğim yerde, gerçekten istediklerimle zamanımı değerlendirmek. Tek isteğim ve halihazırda yaptığım şey bu.' Söze gerek var. Gerçek hesap bu!
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Anı
Sayfa Sayısı: 184
Yayınevi: Can Yayınları
27. "Üşümüş Kuşlar", Neşe Yaşın

Üşümüş Kuşlar, 'nereye giderse gitsin kendi kafesini, yaralarını yanında taşıyan insanın' mutsuzluğunu ve çıkmazlarını iki kişinin ilk bakışta çok öznel görünen ilişkisi üzerinden dizelere döküyor. Kitabın bütününe yayılan aşk şiirleri, 'insanın kendi yalnızlığı kadar başkalarının yalnızlığından da beslenen kederli bir ışığın' eşliğinde, siyasal çatışmaları, şairin bölünmüş ülkesinin acılarını dile getiriyor. Okurun imgeleminde tamamlanabilecek yarım bırakılmış 'küçük hikâyeler'den oluşan kitap, dayatılmış veya kabullenilmiş her türlü tutsaklık biçimine karşı masumiyet, arınma, direnç ve özgürleşme tutkusuna kanat verme çabasında...
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 128
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
28. "Loyelow", Deniz Gül

Sözün, sözcüklerin, dahası noktalama işaretlerinin dilin içinde başka dillere dağıtılması. Deniz Gül'ün yazısı dilin plastiği ile malzemenin plastiği arasında gidip geliyor: kenar ve kenarlar. Loyelow sessize düşenlerin, çapraza girenlerin, yakın ve uzak Türkiye'nin açık sarı bir anlatısı. İnşaat devam ediyor.
'Akabinde her şey Rus Edebiyatında olduğu gibi gelişti. Babalarını öldüren, kadife karanfilli oğlanlar belirdi, Karanfillerini ateşe attılar. Karanfil koktu her yer.'
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Anlatı
Sayfa Sayısı: 125
Yayınevi: Norgunk Yayıncılık
29. "Dün Gece Çok Gençtim", Onur Akyıl

Göğü getirdi biri; toplamış üşenmemiş. Neleri varsa serdiler kayalara. Hepsinin gençliği bir deniz, ucunda ayaklarının. Ne güzel güldüler; uzun, insan dolu güldüler. Her biri yarındı; hep öyle baktılar birbirlerine. Şarap sızdı dudaklarından; göğüslerine, geçmişlerine. Hiçbir şey bulanmadı; yaşamak, arkadaş olmak, güvenmek seslere, sessizliğe.
Gittikçe canlanan öykücülüğümüzün yeni ve dikkat çekici isimlerinden biri de Onur Akyıl. Dün Gece Çok Gençtim'i okuyunca göreceksiniz; onun kahramanları, yaşadığımız kentlerin ara sokaklarında her gün gördüğümüz genç, dünya kadar sorunla boğuşan insanlar. İç dünyaları da, yaşadıkları güçlükler de alabildiğine tanıdık. Ama yine de yaşama sevinciyle, şiirle dolular. Onur Akyıl güçlü, lirik bir anlatım yakalamış. Güncel politik sorunlara değinmekten, sivri dilini kullanmaktan da çekinmemiş.
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 96
Yayınevi: Can Yayınları
30. "Akova Alev Alev", Murat Taş

Akova Alev Alev, bugünü anlatan bir metin olması yanında çok eski bir hikayenin evrensel temalarını da içerir. Habil ve Kabil ile başlayan kardeş kavgasının gelebileceği boyutu, 'Daha kötüsü olamaz' dediğimiz her olayda, her ölümde yeniden yaşar ve anlarken, Akova Alev Alev, kalemini gerçeklere batırmaktan çekinmeyen bir yazarın başucu kitaplarından biri olmaya aday…
(Tanıtım Bülteninden)
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 272
Yayınevi: Nota Bene Yayınları
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Ülkemizde o kadar saçma sapan şeylere yorum yapanlar, bir kısmı da bu sitede olmak üzere ve 4 gün geçmesine rağmen yorum olmaması ne acı değil mi..!
Valla editöre teşekkürler güzel bir paylaşım olmuş. Hediye etmelik güzel şiir kitapları arıyordum isabet oldu.
%100 güzel olmasını beklemesem de bir "ali lidar nejat işler nedir aq" demeden de geçemeyeceğim