37 İlde ‘Risk’ Belirlendi
1 milyon 58 bin kişinin yaşadığı 153.359’u konut olmak üzere toplam 177.632 bağımsız birimi barındıran 49.846 yapıya ‘riskli’ teşhisi konuldu
Düşük standartlı olarak tanımlanan kentsel alanların ekonomik, sosyal ve fiziki dezavantajlarının azaltılması gerekçesiyle yasası çıkarılan ve uygulamaya sokulan “Kentsel Dönüşüm” programı çerçevesinde , alan bazında, 2014 yılı Ekim ayı itibarıyla 37 ilde 148 farklı alanda 1.058.172 kişinin yaşadığı 170.728 yapıyı içeren 6.939 hektar alan, “riskli alan” olarak ilan edildi.
İcraat..
“Afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair temel usul ve esasları belirleyen” 6306 sayılı Kanun çerçevesinde yürütülen Kentsel Dönüşüm ile ilgili icraatın diğer boyutları ise şöyle:
Yapı bazında ise 53 üniversite, 1 kamu kurumu, 11 kamu ortaklı şirket, 1 sivil toplum kuruluşu, 353 tüzel kişi, 272 yapı denetim kuruluşu ve 46 yapı laboratuvarı olmak üzere toplam 737 kurum ve kuruluş riskli yapıları tespit etmek üzere lisanslandırıldı.
Bu kuruluşlarca 153.359’u konut olmak üzere toplam 177.632 bağımsız birimi barındıran 49.846 yapının riskli olduğu saptandı.
14 ilde 42.632 hektar büyüklüğünde 36 ayrı bölge rezerv yapı alanı olarak saptandı.
9 83,1 milyon TL kaynak
Dönüşüm uygulamaları için başta belediyelere aktarılan kaynaklar olmak üzere uygulayıcı kuruluşlara kira yardımları, proje giderleri, protokol bedelleri, hizmet alım işleri, kamulaştırma ve yıkım giderleri için yaklaşık 983,1 milyon TL kaynak tahsis edildi.
Kanun kapsamında, bakanlık ve mahalli idarelerce yürütülen dönüşüm uygulamaları için toplam 466,3 milyon TL kaynak aktarıldı, ödemesi yapılan faiz desteği ise 2,5 milyon TL’ye yaklaştı.
“Kentsel Dönüşüm” programı, görünürde olumlu ve zorunlu bir gerekçeye dayandırılsa da pratiği ile arkasında başka niyetlerin olduğu bir AKP rejimi icraatı olarak değerlendiriliyor.
Dönüşümün resmi argümanı şu şekilde ifade ediliyor; “Kentlerimizdeki altyapı, çevre ve güvenlik gibi alanlara ilişkin sorunlar ekonomik ve sosyal yansımalarıyla birlikte şehirlerimizin rekabet gücünü olumsuz etkilemekte ve yaşam kalitesini düşürmektedir. Sağlıksız yapılaşma, eskiyen ve yıpranan yapı stoku, afet riskleri, hızlı nüfus artışı, değişen yaşam tarzı ve mekân tercihleriyle işlev ve değer kaybeden alanların oluşması ve üretim ve hizmet alanlarının sıkışması gibi faktörler şehirlerde yapıların ve alanların dönüşüm ihtiyacını artırmıştır.”
NİYET VE GERÇEK
“Kentsel dönüşüm”e yöneltilen eleştiriler, kentlerdeki çarpıklıkları reforme etme görünümü altında AKP hükümetinin ve yerel yönetimlerinin özellikle yandaş müteahhitlere ve malzeme üreticilerine yeni inşaat pazarları açmak ve kent rantını bu kesimlere tahsis edecek şekilde yasanın icra edildiğini, esas amacın da bu olduğunu, çoğu, kamulaştırmaların da bu amaçla yapıldığını, sürecin aşırı merkeziyetçi biçimde yürütüldüğünü ve riskli bölge ilanlarında keyfi davranıldığını ifade ediyorlar. “Dönüşüm” sürecine, riskli bina, alan içinde kalan yurttaşların katılmadığı, emrivakilerle sürecin ilerlediği de yapılan eleştiriler arasında.
- Birgün