7 Kitapta Afrika

Bir seyahat etmek vardır, bir de tek bir kasınızı dahi oynatmadan seyahat etmek. Siz eğer ikincisini daha çekici buluyorsanız (ya da en azından yoğun programınızın size bahşettiği buysa), bu 7 kitap siz okuma sandalyenizde son derece konforlu bir şekilde otururken  zihninizi Nil’e, oradan Büyük Yeşil Set’e ve yine oradan da Afrika’nın tüm mucizevi noktalarına götürecek. Arkanıza yaslanın, başlıyoruz.

1- Ne Nedir, Dave Eggers

Bazı insanların anlatacak etkileyici hikayeleri vardır; bazılarınınsa yazacak. Dave Eggers’in, Valentino Achak Deng’in hayatını temel alarak yazdığı Ne Nedir’i elinize aldığınızda göreceksiniz ki, bu iki eylem bu romanda nefes kesici bir şekilde bir araya geliyor. 1987’deki İkinci Sudan İç Savaşı sırasında yetim kalan 4 bin “Kayıp Çocuk”un Amerika’ya ulaşma çabaları üzerine şekillenen bu hikaye, satır satır karşılaşacağınız tüm güçlüklere rağmen sonunda gülümsemenizi sağlayacak; endişelenmeyin.

2- Nil’de Ölüm, Agatha Christie

Hercule Poirot’un Nil’i geçmek için tekneye bindiğinden haberiniz var mı? Yoksa, olsun; bu, Agatha Christie’nin en klasik hikayelerinden biri olan Nil’de Ölüm’ün başlangıcı. Zaten biliyorsanız ve hatta kitaplığınızda bir kopyası varsa da yeniden okumanızda sakınca yok. Neden çünkü, öncelikle eminiz ki katili hatırlamıyorsunuz. İkinci olarak da bölgenin güzelliklerini yeniden keşfetmek için bu sıkı bir fırsat. Kamaranızda emniyette kaldığınız sürece en azından.

3- Sahel: Yolun Sonu, Sebastião Salgado

Bir resim bin kelimeye bedel olabilir - fakat Sebastião Salgado söz konusu olduğunda bu resimlerden her biri askeri çatışmanın, yoksulluğun, kıtlığın, aşırı nüfusun, salgın hastalığın ve çevresel bozunumun tasvirini güçlü bir şekilde yapıyor. Sınır Tanımayan Doktorlar organizasyonunda geçirdiği süre içerisinde fotoğrafçının çektiği siyah beyaz fotoğrafları açıp baktığınızda Sahel Kuşağı’nda yaşayan insanları ve onların savaş esnasındaki mücadelelerini buruk bir şekilde takip edeceksiniz.

4- Parçalanma, Chinua Achebe

Maskulenliği nasıl tanımlarsınız? Ya da gururu? Kendi bireysel kimliğimiz ile bu, içinde yaşadığımız toplumda birbiriyle ne ölçüde ilişkilidir? Modern Afrika edebiyatının babası Chinua Achebe işte, Parçalanma’da bu ve diğer bazı soruları keşfe çıkıyor. Roman, hayali bir Nijerya köyündeki Igbo lideri ve yerel güreş şampiyonu olan Okonkwo’nun hayatı üzerinden ilerlerken, bir yandan Igbo’ların alışkanlıklarına, bir yandan da sömürgeciliğin ve misyonerliğin halk üzerindeki etkilerine değiniyor.

5- Benim Afrikam, Karen Blixen

Evet, film tümüyle Meryl Streep ve Robert Redford arasındaki aşka odaklanıyor olabilir. Ve 7 Akademi Ödülü’nü de göz önünde bulunduracak olursak bu, kötü bir şey de sayılmaz. Fakat şunu söylemek mümkün ki kitap bambaşka bir romantizmin üzerine, 20. yüzyılın başlarındaki Kenya’ya eğiliyor. Danimarkalı soylu bir kadının 1917’de koloni bölgesine taşınmasıyla başlayan hikaye, oradaki büyüleyici manzaraya ve etrafını saran insanlara sevdalanmasıyla devam ediyor. Siz de modunuzu ona göre hazırlayın.

6- Karanlığın Yüreği, Joseph Conrad

“Ne dehşet! Ne dehşet!” Joseph Conrad’ın bu epik hikayesini ne zaman yeniden okumaya kalksak aklımıza gelen ilk gelen şey bu haykırış oluyor. Tabii ki bunu bir eleştiri olarak algılamayın. Sadece, Charles Marlow ve Mr. Kurtz’ün Kongo yağmur ormanlarının derinlerine ve daha derinlerine girişleri esnasında, biz de doğanın ve insanlığın gizli mucizelerini ve tehlikelerini düşünüp taşındıkça ürperiyoruz, o kadar. Size de bir ürperti geldi mi?

7- Americanah, Chimamanda Ngozi Adichie

Bu kitabı bir kere elinize aldığınızda bitirene dek elinizden bırakamayacaksınız. Sonra? Dahasını isteyeceksiniz. TED konuşmalarıyla da tanınan Adichie, bu kitabında yıllarca Amerika’da yaşamasının ardından anavatanına dönen Nijeryalı Ifemelu’nun samimi hikayesini, Londra’da tehlikeli bir yaşama sahip olan Obinze’ye olan aşkı ile iç içe işliyor. Americanah ırka ve kimliğe ilişkin bir kitap; aynı zamanda aşkın her türlüsüne. Takvimlerinizi boş bırakın; şimdi Americanah’a başlamak üzeresiniz.