Astroloji Masalımız Devam Ediyor! Bir Lise Sınıfında Sıraları Dolduran 12 Burç
Astroloji masalları serimizin ikinci sırasında bu defa da burçları bir lise sınıfına gönderdik. Bakın yine ne sahneler çıktı ortaya!
Koç, tabir-i caizse tam anlamıyla ağzı burnu dağılmış olarak sınıfa giriyor...
Koç'un perişan halini gören Boğa, şaşırıyor, salçalı tostunu yemeye 2 saniyeliğine ara veriyor bu yüzden...
Gözleriyle Koç'un sıraya doğru yürümesini sakince takip ettikten sonra, 'Kalkıp yanına gidip ne olduğunu sorsam mı?' diye düşünüyor. Ardından ise 'Aman bana ne... Zaten kim bilir gene ne saçma bir sebepten dolayı olay çıkardı. Yanına gidersem yarım saat kitler şimdi' düşüncesiyle yerinde oturmaya devam ediyor ve salçalı tostundan bir ısırık daha alıyor.
Yine de vicdanı el vermiyor ve Koç'a uzaktan 'şşşşt' diye seslenerek, yanında getirdiği çikolatayı fırlatıyor.
İkizler sınıfa girdiğinde, olayın tüm detaylarını öğreniyoruz zaten!
'Kankaaaaaa' diye Koç'a yöneliyor ve derhal Koç'un kavga ettiği gruptan haberler getiriyor. 'Onlardan iki kişinin de kaşı patlamış, müdür herkesi disipline verecekmiş, içlerinden birinin abisi seni arıyormuş, ama korkma kanka, ben onlara senin babanın savcı olduğunu söyledim!' diyor. Tüm bu cümleleri ard arda dizmesinin üzerine Boğa, sakin hareketlerle kulaklıklarını çantasından çıkarıp kulağına takıyor. Koç ise İkizler'in yüzüne uzun uzun baktıktan sonra jetonu düşüyor ve 'kanka beee!!!' diyerek sertçe sarılıyor.
İkizler bu işi halletmiş olmanın rahatlığıyla hiç hız kesmeden sınıftaki kızların yanında doğru yöneliyor. 'Kızlar selamsssss!'
"Öğretmenim, Yengeç yine ağlıyor, tuvalete gidebilir miyiz?!"
Terazi, Yengeç'i sarmış, sarmalamış ve 'şşş tamam geçti' diyor. Yengeç ağlıyor çünkü 'artık çok dolmuş.'
Ah be Yengeç.
Aslan ise tüm bu yaşananlardan habersiz, kocaman gülümsemesiyle sınıfa giriyor!
'Günaydın!' diye kükrüyor. Sınıfın ilgi odağının dayak yemiş Koç ve ağlayan Yengeç olduğunu görünce önce bir bozuluyor... Ardından ise derhal 'duruma el atmak', hem kriz yönetimi, hem de ilgiyi üzerinde toplamak adına konuya giriyor: 'Ne oldu?! Kim sizi bu hale getirdi, ben gösteririm onlara!'
Başak ise bu aşırı doz liseliliğe maruz kalmaktan bezmiş halde, yargılayan gözlerle bu drama dolu gençleri izlerken, bir taraftan da öğretmen defterini hazırlıyor.
Geç kalanları not etmiş, tahtayı silmiş, sınıfın pencerelerini açmış... Sen olmasan bu sınıfın hali nice olurdu, Başak!
Yerine geçerken yine de Koç'a kıyamıyor ve ecza dolabından tentürdiyot çıkarıyor ve pansuman yapıyor delibaşa!
Terazi ise Koç'a teşekkür edip, Yengeç'i teselli ettikten sonra derhal okulun arkasındaki futbol sahasına koşuyor. Çünkü orada onu bekleyen biri var!
Hem de öyle sıradan biri değil o bekleyen! O kişi Terazi'nin gerçek aşkı, tamam mı!!!! Onlar kendi aralarında yüzük bile taktılar! Çok seviyorlar, üniversitede aynı şehri yazacaklar, beraber gidecekler buradan ve hiç ayrılmayacaklar!!
Terazi'nin aklı beş karış havada ve aşk sarhoşu halde liseli sevgilisine koşmasını, Akrep arka bahçede gizlice sigara içerek izliyor ve dudaklarından tek bir kelime çıkıyor: "Salak!"
Liseyi adeta bir belgesel izlercesine dersler çıkararak seyreden Akrep, insan ruhunun en saf halini burada anladığını düşünüyor. Kendisini fazlaca bilge, derin ve kontrollü sanıyor.
Daha yolun çok başında olduğundan habersiz, sigarasını söndürüp sınıfa doğru yöneliyor. Sınıfta yaşananlardan elbette haber var; arkadaşı Koç'un intikamını almak için planı hazır bile!
Yay, 2. derste sınıfa anca yetişebiliyor!
Çünkü evdekilere 'arkadaşta kalıcam, sabaha kadar ders çalışacağız' dedi ve tüm geceyi kah uyduruk mekanlarda, kah sokaklarda geçirdi. İlk birasını içti! Yetmezmiş gibi duvarlara illegal yazılamalar yaptı. Sabaha kadar memleketi kurtardı!
Sınıfa perişan halde girdiğinde ise, öğretmenin en sevdiği öğrencisi olduğu için, bundan da paçayı kurtarmayı başardı. Döndü ve 'hocam, her şeyi açıklayacağım' dedi, bu yeterli oldu.
Sınıf başkanından bir ses yükseldi: "Hocam, ödevleri kontrol etmeyi unuttunuz!" - Oğlak
Tüm sınıfın tepki göstermesine aldırmadan, sorumsuz sınıf arkadaşlarına dönüp baktı ve 'ödevini yapanların hakkını yedirtmem size!' diye atarlandı.
Sonra önüne döndü ve ileride kendisinden borç ya da iş istemek için sıraya girecek olan bu liselilerin ne zaman olgunlaşacaklarını merak etti.
Ödevlerini yapmamasına, derslere katılmamasına rağmen her zaman sınavlardan en yüksek puanı alan deli Kova da sınıfa geç girenlerdendi...
Çünkü kılık kıyafeti uygun olmadığı için girişte müdür odasına uğramak zorunda kalmıştı.
Sırasına oturdu, Koç'un dayak yemiş suratına, Yengeç'in de ağlamaktan şişmiş gözlerine bakıp güldü. 'Ne gerek var arkadaşlar böyle şeylere' dedi. Çantasından kitaplarını çıkardığında, ders programıyla tamamen alakasız olanları getirdiğini gördü. Neyse ki onun bir şeyler anlamak ya da öğrenmek için kitaba da ihtiyacı yoktu. Aklı yine beş karış havadaydı; ama kimsenin de ulaşamayacağı, çok güzel bir yerdeydi o güzel akıl!
Balık; Koç'a da, Yengeç'e de, Akrep'e de, Yay'a da... Herkese çok üzülüyordu!
Koç'a teşekkür mahiyetinde güzel bir şiirle süslenmiş tatlı bir resim çizdi. Utangaç bir şekilde sırasının altına bıraktı. Durdu, uzaklara baktı, hayal kurdu...
Bir ders zili daha çaldı, çocuklar büyüdü!
Yorum Yazın
Boğalar olarak okurken çok sıkılıyoruz 10 saniyede bizlik bölüm bitiyo olum hikayenin başında yemekle içeri girip kulaklık takıyoruz bitti gitti bize de gör... Devamını Gör
o kadar üşengeç değiliz belki ama ne kadar umursamaz olduğumuzu çok güzel anlatmış:)
Oğlak burcuna çok yer vermişsiniz be çmvkshjgüşğ ismi bile yazılmamış kurban olduğum canım burcumun.
balıklar hayalperest olabilir ancak bizde oldukça lider ruhluyuz balıkları bu kadar sünepe göstermeniz çok saçma