Başbakan Yardımcısı Akdoğan: 'Süreci Provokasyonlara Kurban Etmeyiz'
Süreci Provokasyonlara Kurban Etmeyiz
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, '(HDP'li yöneticiye bıçaklı saldırı) Saldırıyı kınıyorum. Bu provokasyondur, süreci buna kurban etmeyiz' dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP'li yöneticiye saldırıyla ilgili, 'Saldırıyı kınıyorum. Bunun arka planında ne varsa kim azmettirdiyse veya böyle bir tezgah kurduysa bunların da bulunması lazım. Bu bir provokasyondur. Bu provokasyonlara süreci kurban etmeyiz. Kimse kendini devletin yerine koyamaz' dedi.
Akdoğan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Başbakanlığa bağlı ve ilgili kurumların 2015 yılı bütçeleri üzerindeki görüşmelerde muhalefet milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Aydın Ayaydın'ın BYEGM ve AA'ya ilişkin eleştirilerine karşılık veren Akdoğan, Ayaydın'ı salonda göremeyince 'Aydın Bey yok ama söyleyeyim, cevapları dinlemediği için 3 yıldır aynı şeyleri söylüyor. Ama bir defa bu cevabı bir arkadaşımız ona anlatırsa...' ifadelerini kullandı.
Akdoğan, BYEGM'nin sıkıntılara niye müdahale etmediği eleştirisine yönelik, kurumun medya jandarması veya basın mahkemesi olmadığını söyledi.
AA'nın muhalefeti haber yapmadığı yönündeki eleştiriye değinen Akdoğan, şunları kaydetti:
'Biraz önce ara verdiğimizde baktım televizyonda Haluk Koç'un basın toplantısı vardı, TRT Haber'den seyrettim. Sonra Anadolu Ajansı bunu haber olarak da geçti. Saat 15.30 itibariyle Anadolu Ajansı'nın geçtiği CHP haberi 19 taneydi. Buradaki bütün konuşmalar, HDP'lilerin, MHP'lilerin, CHP'lilerin bütün konuşmaları satır satır Anadolu Ajansı tarafından servis yapıldı. Bunları görmek lazım. Niye çekinilsin? Siz burada konuşuyorsunuz, biz de dinliyoruz. Bütün Türkiye'de dinlesin, Anadolu Ajansı da servis yapsın. Bu çekinilecek bir şey değil. Bu sağlıklı bir ortam. Televizyonları, kameraları görünce insanlar bağırıyor. Belki bir şey olur diye. Bunlara gerek yok. Oturalım tartışıyoruz, tartışalım. Ocak 2014'ten Ekim'e kadar CHP'nin bin 264 haberini geçmiş Anadolu Ajansı, MHP'nin 650, AK Parti'nin 618, HDP'nin 399. Toplam 4 bin 600 haber. Burada eksiklik olabilir, başka şeyler olabilir. Söyleyin ne zaman bir şey yapmak gerekiyorsa yaparız. Ama bütün bugün konuşmalarda CHP'li arkadaşlarımızın da haber yapıldığını söylemek lazım.'
Komisyonda, HÜDAPAR ile ilgili konuyu ilk kez duyduğunu dile getiren Akdoğan, 'Böyle bir şey var mı, yok mu, birileri tutar, bir şey yapar. Her şeyi de çok ciddiye almamak lazım. Şimdi sizin orada da bazen bir sokağa 10 tane adam yüzlerini kapatıyor, eline bir takım şeyler alıyor, kendi de cep kamerasıyla çekip sanki bütün şehir işgal altındaymış gibi bir algı uyandırılmak isteniyor' diye konuştu.
'Her şey felaket, öldük, bittik' havasını vermenin doğru olmadığının altını çizen Akdoğan, şöyle devam etti:
'Birileri çıkmış bir yerde bir şey konuşmuş. Burada kriminal bir durum varsa o bir ihbardır, birileri ona müdahale edilir, ne yapılması gerekiyorsa yapılır. Elbette bu süreçte hassas olmak lazım. Bu oyunda toplumsal kesimler birbirine düşürülmek istendi. HDP ile MHP düşürülmek istendi, HDP ile HÜDAPAR, AK Parti karşı karşıya getirilmek istendi, bir oyun oynandı ama buna gelmedi partilerimiz. Ben Sayın Bahçeli'ye teşekkür ettim, kendi kitlesini sokağa çıkarmaması ve bu tür provokasyonlara gelinmemesi yönünde çağrı yaptığı için. Çok doğru bir hareket yapıldı. Diğer partiler de bu oyuna gelmedi. Toplum kesimleri birbirine düşürülmek istendi ama bu oyuna gelinmedi. Neticede bu saldırıyı da kınıyorum. Bunun arka planında ne varsa kim azmettirdiyse veya böyle bir tezgah kurduysa bunların da bulunması lazım. İçişleri Bakanlığımız bu konuda son derece duyarlı. Bu bir provokasyondur. Bu provokasyonlara süreci kurban etmeyiz. Burada ne gerekiyorsa yapılacaktır ve güvenlik birimlerimiz bu konuda çalışma yapmaktadır. Kimse kendini devletin yerine koyamaz, koymamalıdır. Bu konuda yanlış yapan kim olursa olsun hak arama iddiasıyla veya kendi kendine yargılama yapma iddiasıyla kim ortaya çıkarsa o da suçludur, ona da gereken yapılır.'
'Çözüm sürecini AK Parti başlattı'
Çözüm sürecine yönelik sorulara değinen Akdoğan, şunları kaydetti:
'Çözüm sürecini AK Parti iktidarı başlattı. Demokratik açılımla, Milli Birlik ve Kardeşlik süreciyle, Oslo süreciyle. Burada demokratikleşme bunun bir ayağıydı. Reformlar, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi. Son çözüm sürecinde terörün son bulması ana maksatlı, örgütün silahsızlandırılması vesaire. Bu konuda çözüm sürecinde hükümetin yaklaşımını Sayın Başbakanımız da açıkladı, sürecin sahibiyiz ve devam ettiririz ama kamu düzeninden ve güvenliğinden taviz vermeden. Burada geri adım atılmadan bu konuda gereken ne varsa o da yapılacaktır.'
Bir işgüzarlık durumu var
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, 'Kimsenin televizyonda herhangi bir şey söylemesinden çekinmeyiz ama burada bir işgüzarlık durumu var. Bu işgüzarlık meselesi bir takım sıkıntılar ürettiğini görüyoruz. Ama bütün herşeyin faturasını hükümete kesmenin doğru olduğunu düşünmüyorum' dedi.
Basın emekçileri konusunda ciddi sıkıntılar bulunduğunu belirten Akdoğan, çok düşük maaşlarla çalıştırılan gazeteciler olduğunu söyledi.
Büyük meblağlarla çalışan köşe yazarlarından bahsedildiğini, oysa hergün işini kaybeden bir çok basın emekçisi bulunduğunu, bunları kimsenin konuşmadığını dile getiren Akdoğan, 'Bunlar, 212 kapsamında çalıştırılmayan veya kayıt dışı çalıştırılan, çok düşük maaşlarla çalıştırılan, maaşları ödenmeyen, işsiz bırakılan bir çok insan var. Bunların hiçbiri hükümetle alakalı değil. Bu noktada fotoğrafı doğru çekmek durumundayız' diye konuştu.
Televizyonlara müdahale edildiği iddialarına değinen Akdoğan, çözüm süreciyle ilgili zaman zaman eleştirel yaklaşımlarda bulunan bir akademisyenle uzun süre sohbet ettiklerini anlattı. Bu kişinin bir televizyon programındayken katıldığı yayının kesildiğini, sorduğunda ise 'hükümet istedi' dendiğini aktaran Akdoğan, şöyle devam etti:
'Hükümet denilen bensem. O şahısla 3-4 saat konuşmuşuz. Hiçbir çekincemiz yok. İsteyen istediği eleştiriyi getirebilir. Zaten bu teması biz akil insanlarla da diğer akademisyenlerle aydınlarla da sürdürüyoruz. Kimsenin televizyonda herhangi bir şey söylemesinden çekinmeyiz ama burada bir işgüzarlık durumu var. Bu işgüzarlık meselesi bir takım sıkıntılar ürettiğini görüyoruz. Ama bütün herşeyin faturasını hükümete kesmenin doğru olduğunu düşünmüyorum.'
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün çalışmaları üzerinden yapılan eleştirilere değinen Akdoğan, 'Örgütün yaptığı şeyler, yani anket türü bir çalışma üzerinden bunlar yapılıyor. Objektif olmaktan uzak ve Türkiye'deki gelişmeleri yansıtmıyor. Ne raporları ne demokratikleşme paketlerini... Yani değerlendirme kriterleri açısından sorunlu olduğu söylenebilir' dedi.
'Atatürk ile ilgili bir arkadaşımız söyledi, 'çekiniliyor' gibi' diyen Akdoğan, ilk sözü Atatürk ile ilgili konuda aldığını ve önemine binaen sonuna kalmadan açıklama yaptığını anlattı. Akdoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta Anıtkabir Özel Defterindeki yazısının 'Aziz Atatürk' diye başladığını, bu konularda herhangi bir tereddüt olamayacağını kaydetti.
Seçim dönemindeki yayınlara yönelik eleştirilere değinen Akdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylık açıklamasında olduğu gibi Ekmeleddin İhsanoğlu'nun da adaylık açıklamasının TRT tarafından canlı yayınlandığını anımsattı.
TRT Haber'de tüm adayların konuşmalarının büyük kısmının fırsat eşikliği gözetilerek yayınlandığını vurgulayan Akdoğan, 'TRT Haber kanalında yapılan 150 canlı yayından 41'inde Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 47'sinde Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'na yer verilmiştir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Sayın Devlet Bahçeli'nin lehine yaptıkları mitinglerin eklenmesiyle Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nun canlı yayınlarının sayısı 80'e ulaşmaktadır. Bir tarafta 41, bir tarafta 80' ifadelerini kullandı.
'Süre olarak ne kadar' diye araya girilmesi üzerine Akdoğan, 'Şimdi sizin adayınızın anlatacak bir şeyi yok da az oluyorsa az oluyor süresi, diğerinin çoksa çok oluyor ama tamamı veriliyor' dedi.
'Hiçbir müdahalemiz yok'
Akdoğan, reklam-ilan dağılımı konusuna ilişkin de 'Kamu ilanlarında çok samimi söylüyorum hiçbir müdahalemiz yok, hatta bilgimiz yok. Bu tamamen Basın İlan Kurumu'nun Genel Kurulu var. Orada Gazeteciler Cemiyeti vesaire STK'lar var. Tamamen bizim dışımızda, en ufak bir müdahalemiz söz konusu değil ve belli kriterler bağlamında bunlar gerçekleşiyor' değerlendirmesinde bulundu.
Yayın ihalesi konusunda yargı sürecinin devam ettiğini dile getiren Akdoğan, bir kaç alternatif olduğunu, mevcut durumun sürebileceğini, yönetmelik değişikliğiyle yeniden ihale yapılabileceğini ya da belli bedeller belirlenerek kanun yoluyla tahsisat yapılabileceğini, mahkeme kararın netleşince bu konuda bir karar verileceğini bildirdi.
Siyaset diliyle ilgili söylemlere değinen Akdoğan, siyaset dilinin değişmesi gerektiğini, nelere sebep olduğunun görüldüğünü, burada üslubun önem taşıdığını söyledi.
'Elbette Genel Kurul'da bir arkadaşımız bütün bu olayların faturasını Cumhurbaşkanına keser, 'sorumlu o' derse bir genel başkan, başbakanı yalancılıkla suçlarsa vesaire bu gerilimi artırır' diyen Akdoğan, şöyle konuştu:
'Bütün bunlara dikkat etmek lazımdır. Tabii ki siyasi rekabet var. Biz sizinle siyasi mücadele içindeyiz. Çözüm süreci olsa da nihayete erse de farklı anlayışlarımız var. Bu bir siyasi mücadeledir. Bu ayrı bir şey ama kırıp dökmeden uygun üslupla bu mücadelenin ve rekabetin devam etmesi gerekiyor. Bu konuda farklı bir düşüncemiz yok. Özellikle bu tür durumlarda daha kuşatıcı bir dil kullanmakta fayda var. Dil konusunda bir arkadaşımız, üzüldüm doğrusu, 'utanmadan, devlet adamı gibi o koltuklarda oturuluyor' falan, bunlar yakışıksız ifadeler. Bunlar ne bize zarar verir, ne size fayda verir. Bu tür bir dille bir siyasi fayda sağlamak da mümkün değildir. Birbirimizi üzmeden eleştiri getirmek gerekir diye düşünüyorum.'
Basın İlan Kurumu binasındaki parti ilanları konusuna da değinen Akdoğan, binanın farklı yüzleri bulunduğunu, cephe kullanımının bina malikine ait olduğunu belirtti. Akdoğan, 'İçinde bir yeri kullanıyorsunuz diye bütün binanın dış cephe haklarını elinize alamıyorsunuz, öyle bir durum bu' dedi.
'İnsaflı olmaz'
KCK konusunda 'birlikte yol yürüyordunuz' gibi bir eleştiri getirildiğini belirten Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Sadece benim ne tür açıklama yaptığımı en iyi HDP milletvekilleri bilir. Burada sizin PKK'ya dönük, KCK'ya dönük eleştiriniz varsa... 'PKK'dan hiç tehdit aldınız mı, hiç bir hafta Kandil çıkıp sizinle ilgili açıklama yaptı mı, onları kızdıracak bir siyaset ortaya koydunuz mu'. Baktığınızda burada tehdidi alan biziz, hakareti alan biziz ama siz de bizi onlarla yol yürümekle suçluyorsunuz. Bu insaflı olmaz. Bir arkadaşımız da ezber metin üzerinden konuştu. Doğrusu bu üslubu görünce de Türk siyaseti adına üzülüyorum ama AK Parti adına doğrusu çok üzülmüyorum. Böyle bir tablo olduğu sürece biz 2071 hedeflerine de ulaşırız, daha ileri hedeflere de ulaşırız.'
Akdoğan, eski TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ile ilgili iddialara ilişkin de 'İbrahim Şahin paralelci falan değildi. Samsun Valiliği de önemli bir görevdir. Bu sebeple de görev değişimi yaşanmamıştır' dedi.
'Karanlıklar prensi' eleştirisine değinen Akdoğan, 'İki gazetede yazan, sürekli televizyonda konuşan bir insan bir kere karanlıkta durmuyordur. Bu noktaya da piyangodan gelmedik açıkçası. Ben 25 yaşında bir ilçenin eğitim kültür müdürüydüm. 27 yaşında Başbakanlıkta müşavirdim ve 12 yıldır da bütün bu süreçlerin içerisinde yaşayan bir kardeşinizim' diye konuştu.
RTÜK Üyesi Ali Öztunç'a yapılan saldırıyı kınadıklarını belirten Akdoğan, bunun kabul edilebilir olmadığını kaydetti.
Oktay Ekşi'nin konuşmasına istihza ederek teşekkürle başladığını ifade eden Akdoğan, 'Ben de kendisine teşekkür ediyorum. Yasaklanan yayınlar, tutuklu gazeteciler vesaire ilk konuşmasında böyle bir şey yapmaması böyle bir sorun olmadığı anlamına gelir. Bunu teyit ettiği için kendisine teşekkür ediyorum. Özgürlük vurgusu yapmamam özgürlük olmadığından değil böyle bir sorun algısı olmadığından olabilir' ifadelerini kullandı.
Basın mensuplarına ilişkin çalıştay konusunda iyi niyetli bir iş yaptıklarını belirten Akdoğan, konuyla ilgili 'Oktay Bey'in önergesi varmış, ondan da istifade edelim' dediğini aktardı. Akdoğan, 'Bu kadar iyi niyetli çaba gösterirken, yok işte 'zamana mı yayılıyor'... Zamana değil, eğer bu 2015'e kaldıysa Meclis'e yetişmez diye bir endişe varsa çekeriz Aralık'a, yetişmiyorsa çekeriz Kasım'a bunda bir problem yok ama üzüm yemekle uğraşalım' değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: Ferdi Türkten
AA
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!