Görüş Bildir
Haberler
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: 'Osmanlıca Anadolu Topraklarının Dilidir'

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: 'Osmanlıca Anadolu Topraklarının Dilidir'

Caner
13.12.2014 - 18:20 Son Güncelleme: 13.12.2014 - 22:34
onedio.com
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Osmanlıca'nın sadece saray dili değil, Kapalıçarşı'nın, Üsküdar'ın, Anadolu topraklarının, halkın kullandığı dil olduğunu söyledi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Osmanlıca'nın sadece saray dili değil, Kapalıçarşı'nın, Üsküdar'ın, Anadolu topraklarının, halkın kullandığı dil olduğunu belirterek, 'Bu millet, bundan 100 sene evvel yaşayanların bildiği ve yazdığı dili niçin yazmasın ve okumasın? Niçin kütüphanelerdeki eski yazılarla yazılmış kitaplarımızı okuyamayalım?' dedi.

Üsküdar Belediyesi Gençlik Akademisi'nin açılış töreninde konuşan Kurtulmuş, 12 yıllık AK Parti iktidarı sırasında Türkiye'de çok önemli işlerin yapıldığını söyledi. Türkiye'nin maddi olarak ileriye gitmesini sağlayacak her türlü girişimi imkanlar nispetinde yerine getirmeye çalıştıklarını belirten Kurtulmuş, bu kapsamda, yollar, köprüler, üniversiteler, Marmaray, 3. köprünün yapıldığını, Türkiye'nin uzaya araç gönderdiğini, karayolları ağının tamamlandığını, harp ve savunma sanayinde önemli merhalelerin katedildiğini anlattı.

Bir devlet için değiştirmesi mümkün ama yapması en zor olan şeyin zihniyet değişimi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, 'Son 12 yılda yapılan en değerli hizmet, atılan en önemli adım nedir' diye sorulduğunda verilecek yanıtın; Türkiye'deki zihniyet değişimi olacağını kaydetti.

Devletle milleti kaynaştıranın zihniyet değişimi olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, 'O eski ceberut devletten, kerim devlet anlayışına doğru Türkiye'de büyük bir geçişin sağlanmış olmasıdır' dedi.

Türkiye'de artık kamu görevlileri ya da devleti yönetenlerin birtakım fildişi kulelerde ya da fanusların içerisinde bulunmadığına işaret eden Kurtulmuş, milletvekili, bakanlar, belediye başkanları, valiler, kaymakamlar, üniversite rektörleri ve emniyet müdürlerinin kendilerine tahsis edilen alanda kapalı kapılar ardında oturmadığını söyledi.

Bütün kamu görevlilerinin Türkiye'nin her yerinde bu zihniyet değişimi çerçevesinde milletin içerisinde bulunduğunu, millete tepeden bakan, milletten korkan, milletin farklılıklarından çekinen kamu yönetimi zihniyetinin geride kaldığını belirten Kurtulmuş, bunun somut göstergesini gittikleri her yerde gördüklerini anlattı.

Kurtulmuş, 'Allah'a çok şükür artık milletin çarşısında, pazarında olan valilerimiz var. Milletin kahvesinde oturan üniversite rektörlerimiz, milletin içerisinde olan emniyet müdürlerimiz, hocalarımız, kaymakamlarımız var. Bu Türkiye'deki zihniyet değişiminin önemli göstergesidir' değerlendirmesinde bulundu.

'İnsanlar karakolu gördüğünde karşı kaldırıma geçerdi'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 'eski Türkiye' ve 'yeni Türkiye' ifadelerinin laf, kafiye olsun veya ortaya siyasi argüman koymak için söylemediklerini ifade ederek, durumu tespit etmek, yapacaklarını ilan etmek için 'yeni Türkiye' denildiğini aktardı.

Eski Türkiye'de devletin başka tarafta milletin başka tarafta olduğunu, devletin başta telden, milletin başka telden çaldığını anlatan Kurtulmuş, eski Türkiye'de devlet erkanının, milleti 'terbiye edilmesi gereken bir güruh' olarak gördüğünü, devletin şehirlerde 'çatık kaş, millete karşı soğuk bir duvar', köylerde ve kırsal alanda ise 'jandarma' olarak görüldüğünü aktardı.

Vatandaşın herhangi bir devlet dairesine gitmekten korktuğunu, emniyet müdürlüğünü ya da karakolu gördüğü zaman karşı kaldırıma geçtiğini dile getiren Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Eskiden Türkiye'yi yönetenler milletin farklılıklarından ürkerdi. Başörtülü kızlar başörtüsünden korkardı. Onları üniversitelerin kapısında bekletir, içeriye sokmazlardı. Farklı ana dilleri olan insanların, ana dillerinden korkar, farklı kültürleri olanların kültürlerinden korkarlardı. İnsanların türkülerinden, şarkılarından korkardı. İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay, yakın zamana kadar bırakın devletin televizyonlarını, özel televizyonlardan bile doğru dürüst Arapça, Kürtçe, Türkçe türküler söyleyemez, arabesk şarkılar, türküler dile getiremezlerdi. Eski Türkiye'de, devletin kültürü farklı, milletin kültürü farklıydı. Bütün bu farklılıklardan korkan Türkiye artık geride kaldı. Allah'a çok şükür Türkiye'de, devletle millet barışma noktasında çok büyük mesafeler kat etti. Milletin farklılıklarından ürken bir devlet değil, bu farklılıkları zenginlik olarak gören bir devlet anlayışı ortaya çıktı. Allah'a çok şükür şimdi Şivan Perver'in, İbrahim Tatlıses'in bulunduğu Diyarbakır'daki törende, Sayın Cumhurbaşkanımızın nezaretinde Arapça, Kürtçe, Türkçe türküler söylendi, millet devletiyle barıştı, kıyamet kopmadı, Türkiye bölünmedi.'

'Osmanlıca Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim aldığı dildir'

Türkiye'yi artık Osmanlı'yı da Selçuklu'yu da bu milletin tarihi kökleri olarak gören bir anlayışın yönettiğini ifade eden Kurtulmuş, Osmanlıca tartışmasına ilişkin şu görüşleri dile getirdi:

'Sanki Osmanlıca deyince Çinceden bahsediyoruz. Osmanlıca dediğiniz zaman hiç bize ait olmayan kültürden, bir dilden bahsediliyor zannediyorlar. Osmanlıca Yunus Emre'nin, Namık Kemal'in kullandığı dildir. Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim aldığı, notlarını aldığı dildir. Osmanlıca bu konuştuğumuz dildir. Osmanlıca konuştuğumuz Türkçe'nin daha önce kullandığımız alfabeyle kaleme alınmış şeklidir. Birileri de diyor ki; Osmanlıca sadece saray dilidir. Değil. Osmanlıca, Kapalıçarşı'nın diliydi, Üsküdar'ın diliydi, Anadolu topraklarının diliydi. Osmanlıca Osmanlı halklarının kullandığı dildi. Bugünlerde de eski Türkiye'nin adamları, Osmanlıca'nın tartışılmasına dahi razı olmuyor, bundan bile rahatsızlık duyuyor. Bu millet, bundan 100 sene evvel yaşayanların bildiği ve yazdığı dili niçin yazmasın ve okumasın? Niçin kütüphanelerdeki eski yazılarla yazılmış kitaplarımızı okuyamayalım?'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan ve diğer yetkililerle kurdele keserek, Üsküdar Gençlik Akademisi'nin açılışını gerçekleştirdi.

'Sadece Suriyeli mültecilere yapılan yardımlar 4,2 milyar dolardır'

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 'Bu zamana kadar olan sürede sadece Suriyeli mültecilere yapılan yardımlar 4,2 milyar dolardır' dedi.

Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği'nce düzenlenen 'Ezidiler' konulu konferansa katılan Kurtulmuş, AFAD, TİKA gibi kurumların sivil toplum kuruluşlarına destek vereceğini belirterek, Türkiye'nin yardım faaliyetlerine sağladığı desteği anlattı.

Türkiye'de yüz binlerce mültecinin yaşadığını aktaran Kurtulmuş, yapılan yardımlar konusunda şunları söyledi:

'Türkiye, Suriyeli mülteciler konusunda dünya ölçeğinde fevkalade güzel işler yaptı. Bugün itibarıyla 1 milyon 654 bin Suriyeli Türkiye'de misafirdir. Bunların 220 bini kamplarımızda barınıyor. Geri kalanları da İstanbul da dahil olmak üzere Türkiye'nin birçok şehrinde kendi imkanlarıyla ayakta duruyor. Bizler de AFAD ve diğer devlet kuruluşları ile sığınmacılara her türlü desteği veriyoruz. Nisan 2011'de ilk Suriyeli göçmenler geldi. Bu zamana kadar olan sürede sadece Suriyeli mültecilere yapılan yardımlar 4,2 milyar dolardır. Bunların içerisinde uluslararası kuruluşlar, büyük binaları olan kuruluşlar veya bizden çok daha zengin olan devletlerin Suriyelilere yaptığı yardım 285 milyon dolarcıktır. Bunları söylediğimiz zaman da rahatsızlık duyuyorlar.'

Kurtulmuş, Türkiye'nin bu yardımlarda bulunurken insanlar arasında ayrım yapmadığını belirterek, bölgenin tüm etnik gruplarına yardım edildiğini söyledi. Ezidilerin Türkiye'ye geliş süreci hakkında bilgi veren Kurtulmuş, 72 saatte 200 bin Kobanilinin Türkiye'ye kabul edildiğini anlattı. Kurtulmuş, 19 bin 854 Ezidi'nin Türkiye'de olduğunu hatırlatarak, yapılan yardımların sadece bütçe zenginliğiyle alakalı olmadığını ifade etti.

Fikriye Susam Uyar - Sefa Mutlu, AA

Kaynak: http://www.aa.com.tr/tr/manset/435026...
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam