onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Bıktık Artık! Sürekli "Boş Yapma, Sal Beni, Devamke" Diyerek Türkçe'yi Katledenlere İki Çift Sözümüz Var

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Bıktık Artık! Sürekli "Boş Yapma, Sal Beni, Devamke" Diyerek Türkçe'yi Katledenlere İki Çift Sözümüz Var

Acaba bazı şeylere gereğinden fazla mı takılıyoruz? Sadece soruyoruz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Her zaman tartışmaya açılmasa da anadilimizi nasıl kullandığımızın önemi küçümseniyor.

Her zaman tartışmaya açılmasa da anadilimizi nasıl kullandığımızın önemi küçümseniyor.

Basit ve aynı anda birçok şeyi karşılayan ifadeler kullanmak yerine ifade biçimimizi derinleştirip ufkumuzu genişletmek için yeterince çaba sarf etmiyoruz. Seçtiğimiz sözcükler her gün milyonlarca kez kullanılanlar, dil bilgisini ise 'günlük konuşmada' pek devreye sokmuyoruz.

Sonuçta herkes ne dediğimizi anlıyor diye düşünüyoruz, bu düşüncenin devamında da dile özensiz davranmayı sürdürüyoruz.

Herkesin dilinde aynı sözcükler...

Herkesin dilinde aynı sözcükler...

Herhangi bir sohbette kullanılmaktan eskimiş kavramları tekrarlayan insan sayısı hayli fazla. Yani kiminle iletişime geçersek geçelim benzer deyimler, sözcükler, tepkilerle karşılaşıyoruz. Bir noktadan sonra biz de bunlara uyum sağlıyoruz, çünkü hazırda duruyorlar ve herkes bu ifadelerden yardım aldığı için garipsenmiyor da.

"Ya beni bi' sal", "Boş yapıyorum bu aralar", "Böyle de yapmazsın"... Listenin ilk sıralarına bunları alalım.

"Ya beni bi' sal", "Boş yapıyorum bu aralar", "Böyle de yapmazsın"... Listenin ilk sıralarına bunları alalım.

Birine bizi rahat bırakması, o an içinde olmadığımız sohbeti sürdürmemesi ya da canımız sıkkınsa o an bize alan açması için 'sal beni' demek kolay geliyor. 

Diğer kavram ve tabirler için de böyle. Burada bu kavramları eleştirmek, herkesin 'olmaz ilaç sine-i sad pareme' minvalinde cümleler kurmasını sağlamak gibi bir amacımız yok.

Asıl soru, neden böyle kolaya kaçıp canımız Türkçemizi kısıtlıyoruz?

2000 sonrası doğan kuşağı suçlayarak başlayacağımızı sandıysanız sizi orada bir durduralım.

2000 sonrası doğan kuşağı suçlayarak başlayacağımızı sandıysanız sizi orada bir durduralım.

Bundan yirmi yıl önce 'Caz yapma' diye her sohbeti baltalayan nesil şimdi 'Boş yapma' diyenleri kınamasa iyi olur. Onları da suçlamıyoruz zaten bu nesillerle ya da ülkelerle ilgili bir durum da değil, her yerde karşılaşılan bir olgu.

Akla hızlıca gelip her yere uyan bu kavramlara 'dolgu tabirler' demeyi öneriyoruz. Sebebini anlatalım.

Yukarıda saydığımız tabirler genellikle yüzeysel düşünme sonrasında sarf ediliyor ve hızlıca akla geldiği için derin düşünme gerekliliğini ortadan kaldırıyor.

Yukarıda saydığımız tabirler genellikle yüzeysel düşünme sonrasında sarf ediliyor ve hızlıca akla geldiği için derin düşünme gerekliliğini ortadan kaldırıyor.

Yani yaşadığınız umutsuzluk ve gelecek planlarınızdaki tutarsız hallerden dolayı kırgın hissediyorsanız bu kavramları düşünmek yerine 'yıkık' deyip geçiyorsunuz. Ne siz yoruluyorsunuz ne de anlayan kişi, zaten herkes kullandığı için kulağa yabancı da gelmiyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Bunların en yenisi "pandemi süreci". 6 ay önce doğan, emekleyen ve şimdi oradan oraya koşan kavram her sohbette geçiyor.

Bunların en yenisi "pandemi süreci". 6 ay önce doğan, emekleyen ve şimdi oradan oraya koşan kavram her sohbette geçiyor.

Pandemi sürecinde... Pandemi süreciyle... İki sözcük hızlıca işimizi gördüğü için salgın ve sonrasında yaşananları anlatmak için buna başvurup kolayca eskitiyoruz. Bir diğer dolgu kavram da artık bu.

Sırtımızı tüm bu kavramlara yaslayıp daha derin ifadeleri ertelememizin ilk ve en büyük sebebi tembellik.'Devamke' demenin iyi bir dil kullanım örneği olmadığını onu dakika başı kullananlar da biliyor fakat vazgeçemiyor.

İkinci sebep ise tembel olunmasa bile özensiz olmak. Bu özensizliğin götürüsü, kimse sizi dinlemiyor.

İkinci sebep ise tembel olunmasa bile özensiz olmak. Bu özensizliğin götürüsü, kimse sizi dinlemiyor.

İlber Ortaylı'nın bir konuşmasını dinleyin, sözcüklerin özenle seçilmiş olması, iyi işlenmiş cümleler, nadir kullanılan ifadeler, tüm bunlar onun bilgi dağarcığıyla birleşip başarılı bir hatip olmasını sağlıyor.

Sürekli herkesin konuştuğu, sahip olduğumuz zengin dilin kıymetini bilmeyen kavramları tekrarlayarak kendimizi dinletebileceğimize inanmıyoruz, değil mi?

Bu içeriklere de göz atmak isteyebilirsiniz. 👇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
121
109
25
16
11
9
5
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Heisenberg

"İnsanın kullandığı kelimeler, diksiyonu kadar önemlidir" derdi diksiyon hocam. Bize ilk dersimizde 'Aynen' dememizi yasaklamıştı. "Kolaya kaçmayın. Cümle ku... Devamını Gör

Halil orman

daha boş bi duyar görmedim

Adam Eva

Günümüz gençleri özellikle şu an elinden tivitiri ınstagrami al tek kelime konuşamaz. Basma kalıp cümleler ,kendisine ait özgün tek cümle kuramıyorlar. Onlar... Devamını Gör