Görüş Bildir
Haberler
Biz Sorduk Oğuz Demir Cevapladı: Enflasyon Nasıl Düşer? Faizler İnmeseydi Ne Olurdu? Rezervlere Ne Olacak?

Biz Sorduk Oğuz Demir Cevapladı: Enflasyon Nasıl Düşer? Faizler İnmeseydi Ne Olurdu? Rezervlere Ne Olacak?

Dünyada yaşananları yüzüne far tutulmuş tavşan gibi izlerken, Türkiye, 40 yıllık rekor kıran gelişmiş ülke ekonomilerinin yıllık enflasyonunu bir ayda egale ediyor. Bunun sebep ve sonuçları devamlı tartışılıyor. Ekonomistler yol haritaları çiziyor, uyarılar yapıyor, anlatmaya çalışıyor. Ekonominin bu kadar konuşulduğu bir ortamda, okulda öğrendiklerimizi sorgulamaya başlayınca merak ettiklerimizi bu işe ömrünü adayan uzmanlara sormaya karar verdik. Bakalım, neleri yanlış biliyormuşuz?

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Kime sorduk?

Kime sorduk?

Genç yaşında bir çok sivil toplum kuruluşunda görev alan Doç. Dr. Oğuz Demir, lisans ve doktora eğitimlerini iktisat alanında, yüksek lisansını da uluslararası ticaret üzerine yapmıştır. Oğuz Demir, TV yayınları hazırlayıp, sunarken, köşe yazıları ile de ekonomiyi yorumluyor. Bunların dışında sosyal medyada da çok aktif bir isim olan Demir'e ekonomi ile ilgili merak ettiklerimizi sorduk, o da eğmeden bükmeden cevapladı. Biz aydınlandık, darısı başınıza diyelim. Buyurun buradan👇

Eylül 2021'de Merkez Bankası faiz indirimine başladı, bunun için yanlış zaman olduğunun tüm uzmanlar tarafından söylenmesine karşın neden faiz indirdik? Sonrasında da tırmanışa geçen bir enflasyon gördük. Faiz indirince enflasyon nasıl yükseliyor?

Eylül 2021'de Merkez Bankası faiz indirimine başladı, bunun için yanlış zaman olduğunun tüm uzmanlar tarafından söylenmesine karşın neden faiz indirdik? Sonrasında da tırmanışa geçen bir enflasyon gördük. Faiz indirince enflasyon nasıl yükseliyor?

Tüm iktidarlar düşük faizi sever. İki nedenle sever. Birincisi yatırımcılar daha düşük faizle borç alıp yatırım yapabilirler. Böylece daha fazla iş yaratılabilir ve işsizlik düşebilir. İkincisi ise o düşük faiz ortamında tüketiciler daha ucuza borçlanıp tüketime yönelebilirler. Bu da piyasada canlılık ve ekonomik büyümenin hızlanması demek. Ancak işte tam da burada dengenin bozulması ihtimali var. Düşük faiz, yüksek talep demek. Eğer o yüksek talebe karşılık verecek bir üretim ortamı yaratılamazsa artan talep fiyatların artması ve dolayısıyla enflasyonun yükselmesine neden olacaktır.

Bu işin mal ve hizmet piyasaları kısmı. İşin bir de finansal piyasalar tarafı var. Biliyorsunuz dünyada tasarruf yapan ülkeler var ve bu tasarruflar yatırım araçlarında değerlendirilirken bir risk/getiri dengesine bakılıyor. Faiz düştüğünde getiri düşmüş oluyor. Bu da ülkeden sıcak paranın çıkışı dolayısıyla yerel para biriminin değer kaybı demek. O değer kaybı da eğer ithalata bağımlı bir ülke iseniz yine maliyetler ve fiyatlar üzerinden enflasyonun artması demek.

Faizin indirilmesi için uygun bir enflasyonist ortam ve bununla beraber ciddi bir üretim altyapısı büyük önem taşıyor.

2021 yılının son 4 ayında 500 baz puan faiz indirimi yerine artırım yapılsaydı, 2022'de ise yine konjonktüre göre hareket edilseydi. Şu an ekonomide neler farklı olurdu?

2021 yılının son 4 ayında 500 baz puan faiz indirimi yerine artırım yapılsaydı, 2022'de ise yine konjonktüre göre hareket edilseydi. Şu an ekonomide neler farklı olurdu?

Yanlış atılan adımlar bütün piyasalarda fiyatlama davranışlarını bozdu. Bir yanda artan üretim maliyetleri, diğer yandan salgın sonrası ortaya çıkan talep ve döviz kurlarındaki artış ile piyasaların dengeleri bozuldu. 4 ay süren bir travmayı yaşadı Türkiye.

Ne olurdu bilmiyorum ama ne olmayacağını söyleyebilirim.

Enflasyon yüzde 70 olmazdı. Dolar 16 TL olmazdı. Euro 17 TL olmazdı. Markette, pazarda, akaryakıt istasyonlarında, elektrik ve doğalgaz faturalarında gördüğünüz kadar yüksek fiyat tutarları yazmazdı. Elbette tüm dünyada artan fiyatlar artıyor ama biz bunu yanlış işler yaparak bambaşka bir noktaya taşıdık.

Projeksiyon üretelim; 20 Aralık 2021'de dolar/TL'de 18,40 görüldü ama KKM diye bir şey açıklanmamış olsaydı ne olurdu?

Projeksiyon üretelim; 20 Aralık 2021'de dolar/TL'de 18,40 görüldü ama KKM diye bir şey açıklanmamış olsaydı ne olurdu?

Kesinlikle bir seçim olurdu… 

Şaka bir yana KKM dövize olan tasarruf talebini ciddi anlamda kıstı. Bunun yerine bütün yükü Hazine’ye yıkan bir 'aman döviz alma ben sana ne getiri istiyorsan veririm' sistemine döndü. 

Bütün finansal denge kaybolmuşken bir nebze de olsa döviz kurlarına ilişkin bir sakinleme yarattı. Ancak bu sakinlemenin çok büyük bir maliyeti de oldu.

Çok konuşulan 'Merkez Bankası rezervleri' yerinde dursaydı ne olurdu?

Çok konuşulan 'Merkez Bankası rezervleri' yerinde dursaydı ne olurdu?

Rezervden daha önemlisi Merkez Bankası’nın itibarı ve bağımsızlığı. 

Bu ikisi olsaydı rezerv de gitmezdi, bugünkü gibi sıçramalar da yaşanmazdı. 

Asıl ihtiyacımız rezervden daha ziyade MB’nin gerçekten bir MB gibi çalışması. Yani mevcut davranış biçimiyle MB, elinde rezerv olsaydı onu da çoktan tüketmiş olurdu.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Enflasyonu düşürmenin yegane unsuru faiz midir? Diyelim ki perşembe günü PPK'dan Volcker misali 'faizleri yüzde 14'ten şaaak yüzde 20'ye yükselttik' kararı çıktı. Ne olur? Dolar ve enflasyon düşer mi?

Enflasyonu düşürmenin yegane unsuru faiz midir? Diyelim ki perşembe günü PPK'dan Volcker misali 'faizleri yüzde 14'ten şaaak yüzde 20'ye yükselttik' kararı çıktı. Ne olur? Dolar ve enflasyon düşer mi?

Şu şartlara geldikten sonra faiz tek başına yeterli bir unsur değil. %70 enflasyon varken ne kadar faiz arttırırsanız arttırın iş çözülmez. O treni kaçırdık biz. %20’ye şak diye çıkacak bir faiz sadece bir iki haftalık bir kur düşüşü sağlar ama ardını getirmezsek yine sıkıntı olur. 

Türkiye’nin bundan sonra kapsamlı bir kısa, orta ve uzun vadeli plana ihtiyacı var. Bu planın anlaşılabilir, tutarlı ve güvenilir bir plan olması lazım.

Faiz artırımları, bütçeden verimli harcamalar, üretim ve yatırım altyapısının geliştirilmesi, yeniden Türkiye’nin bir cazibe merkezi olabileceği işlerin yapılması ya da yapılacağının garanti altına alınması lazım. Ancak o zaman iyileşme başlayabilir. Birkaç sene içerisinde de bu bakış açısı devam ederse durum yeniden normalleşmeye başlar.

Bu saatten sonra ev, kira, akaryakıt, gıda, araba, tatil, okul, kitap aklımıza ne gelirse fiyatı artarken, nasıl düşecek bu fiyatlar? Maaşlar arttı diyelim. Temmuzda zam geldi asgari ücret 10 bin oldu. 15 bin liraya kiralık olan sizin eski ev 25 bin olmaz mı? Bu döngü nasıl ve nerede ve ne zaman kırılır?

Bu saatten sonra ev, kira, akaryakıt, gıda, araba, tatil, okul, kitap aklımıza ne gelirse fiyatı artarken, nasıl düşecek bu fiyatlar? Maaşlar arttı diyelim. Temmuzda zam geldi asgari ücret 10 bin oldu. 15 bin liraya kiralık olan sizin eski ev 25 bin olmaz mı? Bu döngü nasıl ve nerede ve ne zaman kırılır?

Artık fiyatlar kolay kolay düşmez. Bundan sonra satın alma gücünün artmasını sağlayacak temel değişim gelirlerdeki artış olacak. O artış için de sürdürülebilir, ayakları yere basan bir canlanma gerekiyor. Yatırım ve üretimin düzenli olarak artması ve vatandaşın da artan geliri ile birlikte bu canlanma sürecini tüketim ile desteklemesi gerekecek. Gördüğünüz gibi tek seferlik ücret iyileştirmeleri sorunu çözmez. 

Asıl mesele tüketimini borçla değil geliriyle gerçekleştiren ve aynı zamanda tasarruf da edebilen, asgari ücretin seviyesinden uzaklaşmış bir gelir yaratabilen ekonomik arka planı hazırlamak.

Güçlü bir tüketim kültürü var Türkiye’nin. O tüketim kültürünü doğru bir şekilde üretim ve yatırım fırsatına dönüştüren, uzun vadeli yatırımlarla insanca iş ve gelir ortamını sağlayan bir ekonomi bu döngünün kırılmasının tek yolu. Aksi takdirde makus krizler tarihi tekrar edecektir.

Nedir bu ev kirası diyenler için bunu buraya koyalım👇

Volcker da kim diyenler için de bu, burada dursun👇

Bu içerikler de ilginizi çekebilir👇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
J.SparrowAmca

Kısacası 25-30 yıl sonra ancak 2010 kardaki seviyeye geliriz diyor