Bugün Dünya Su Günü: Peki Suya Dair Veriler Bize Ne Söylüyor?
Birleşmiş Milletler 22 Mart tarihini, 1993 yılında Dünya Su Günü olarak kabul etti. O tarihten bu yana her yıl kutlanıyor. Dünya Su Günü olarak kutlanıyor. Yayımlanan raporlar 4 milyar insanın yılın belirli dönemlerinde su kıtlığını çektiğini, 1 milyar insanın ise evinde temiz suyunun bulunmadığını gösteriyor. Yüz milyonlarca kişi kirli su kaynaklarını içme suyu olarak kullanıyor. Ve bu durum her yıl binlerce can alıyor. Öte yandan tatlı su kaynaklarının hızla yok oluşu ekolojik sisteme büyük bir darbe vuruyor.
Gelin Dünya Su Günü'nde verilerin bize ne söylediğine daha yakından bakalım...
Dünya Su Günü her yıl 22 Mart’ta tatlısu kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve tatlısu kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine odaklanılması amacıyla kutlanıyor.
Dünya Su Günü, BM tarafından kabul edildiği 1993 yılından beri her sene farklı bir tema ile kutlanıyor. Bu yılın teması ise “Kimseyi Geride Bırakmamak” oldu. UN Water, her yıl Dünya Su Günü dolayısıyla gezegenin su varlığı ve insanların suya erişimi konusundaki son durumu bir raporla ortaya koyuyor.
"Milyarlarca insan suya erişim hakkından mahrum"
Gıda Hattı'nın aktardığına göre, bu yıl için hazırlanan Dünya Su Gelişimi 2019 Raporu, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 19 Mart’ta Cenevre’de düzenlediği toplantıda açıklandı.
Toplantıda konuşan UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, “Suya erişim, her insanın onuru için hayati bir haktır. Yine de milyarlarca insan bu haktan hala mahrum. Birleşmiş Milletler Dünya Su Gelişme Raporunun yeni baskısı, ilerlemeye yönelik ortak kararlılığın ve karar alma sürecinde geride kalanları dahil etme çabalarının bu gerçeği doğurabileceğini gösteriyor” dedi.
Dünyanın su gerçeklerine baktığımızda karşımıza şu veriler çıkıyor:
"Her gün 700'den fazla çocuk kirli su tüketiminden hayatını kaybediyor"
1 milyar insan evinde temiz, güvenilir içme suyu olmadan yaşamını sürdürüyor.
Dünya üzerinde her dört ilköğretim okulundan birinde, çocuklara temiz içme suyu sunulamıyor. Çocuklar ya temiz olmayan su içiyor ya da okullarında su içmiyorlar.
Her gün 5 yaşında altındaki 700’den fazla çocuk, her gün güvenli olmayan su tüketimi ve kötü hijyen koşullarına bağlı olarak ishalden hayatını kaybediyor.
"Güvenli olmayan suları tüketenlerin yarısı Afrika'da yaşıyor"
Küresel olarak, güvenli olmayan ve korunmasız su kaynaklarını kullanmak zorunda kalanların %80’i kırsal alanlarda yaşıyor.
Küresel ölçekte, güvenli olmayan kaynaklardan su içenlerin yarısı Afrika’da yaşıyor. Sahraaltı Afrika’da nüfusun sadece %24’ünün güvenli içme suyuna erişimi var.
İçme suyu olmayan her 10 haneden sekizinde su temininden kadınlar ve kızlar sorumlu.
Her gün 800’den fazla kadın hamilelik ve doğumdaki komplikasyonlardan hayatını kaybediyor.
"159 milyon kişinin içme suyunu kirli yüzey sularından temin ediyor"
2017 yılında çatışma ve baskılar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan 68,5 milyon insanın güvenli suya erişiminde de sorunlar yaşanıyor.
Yaklaşık 159 milyon insan içme suyunu, havuzlar ve akarsular gibi her türlü çevresel kirliliği açık yüzey sularından temin ediyor.
Dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisine denk gelen yaklaşık 4 milyar insan, yılın en az bir ayında şiddetli su kıtlığı çekiyor.
"Mevcut durum sürerse 2050'ye kadar tahıl üretiminin yüzde 40'ı risk altına girecek"
Dünya çapında 700 milyon insan 2030 yılına kadar şiddetli su kıtlığı ile yaşadıkları yerlerden olabilecek.
Doğal çevrenin bozulması ve küresel su kaynakları üzerindeki sürdürülemez baskının mevcut haliyle devam etmesi durumunda, 2050’ye kadar küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın %45’i ve küresel tahıl üretiminin %40’ı risk altında olacak. Bu durumdan yoksul ve marjinal nüfus orantısız bir şekilde etkilenecek, halihazırda artan eşitsizlikler daha da şiddetlenecek.
Giderek yok olan sulak alanlar neden önemli?
Öte yandan hem dünyada hem ülkemizde yaşanan sulak alan kayıpları çarpıcı boyutlara ulaştı. Peki sulak alanlar insanlık için neden önem arz ediyor? WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) bu soruya şu yanıtı veriyor:
'Tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleri olan sulak alanlar, yüksek karbon depolama özellikleriyle iklimin düzenlenmesinde önemli bir rol oynuyor. Örneğin, turbalıklar, topraktaki karbonun %42’sini depoluyor. Tuzlu bataklıklar ve kum tepeleri, fırtınalara karşı koruma sağlıyor. Kıyı sulak alanları, kıyı çizgisini sabitliyor, dalgaların ve fırtınanın şiddetini azaltarak kıyı bölgelerde yaşayan halkı sel, su baskını gibi can ve mal kaybına yol açan felaketlerden koruyor. Sulak alanlar aynı zamanda, su döngüsünü destekliyor, suyu arıtıyor, yeraltı suyu kaynaklarını besliyor ve tarım arazilerinin verimliliğini artırıyor.'
"Son 50 yılda Türkiye’de 3 Van Gölü büyüklüğünde sulak alan yok oldu"
Ancak sulak alanlar, özellikle de kıyı sulak alanları iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ekosistemlerin başında geliyor. Ve ülkemizin de bulunduğu Akdeniz kuşağında iklim değişikliği ile sıcaklıklar arttıkça yağışlar azalıyor, sulak alanlar kuruyor, milyonlarca insan susuz kalma riski yaşıyor ve doğal hayat fakirleşiyor.
WWF’in Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, 1970-2012 yılları arasında omurgalı canlı popülasyonlarında yaşanan en büyük azalma %81 ile sulak alan ekosistemlerinde meydana geldi. Türkiye’de son 50 yıl içinde, 3 Van Gölü büyüklüğünde (1,3 milyon hektar) sulak alan kaybedildi. Son 35 yılda dünya çapında sayıca ikiye katlanan afetlerin %90’ı suyla ilişkili ve bu afetlerin iklim değişikliği ile birlikte gelecekte daha da artması bekleniyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
agaçları yok ederiz bina yaparız zehirli gazları kullanırız suyu zaten kim ne yapacakki
Ne güzel bir laf ''Bir iki dakika kullandığınız plastikler yüzlerce yıl doğada yok olmuyor'' Bencilliğimiz bu kadar basit tarif edilebilirdi.