Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Kolin'in ‘Fazla Kazanç’ Hırsı Dava Dosyasında | Çiğdem Toker | Cumhuriyet
Enerji ihtiyacı ve kalkınma “makyajı” nı sildiğinizde, Yırca’daki 6 bin zeytin ağacının bir gecede katledilmesinin tek sebebi vardı:
Kolin şirketinin kâr hırsı.
Yırca’da “acele kamulaştırma” sürecini beklemeden ağaçları kesen şirketin, yasalar ve hukuk kurallarıyla ilişkisi daha önce de pek parlak değilmiş.
Bundan yedi yıl önce Çanakkale’de işlettiği limandaki akaryakıt kaçakçılığı operasyonu sonrasında başlayan hukuk sürecinin halen devam ettiğini öğrendik.
Kamuoyunun o dönem şirket sahibi Celal Koloğlu ’nun gözaltına alınıp bırakılmasıyla hatırlayabileceği bu operasyonun ardından açılan kamu davasında ağır ceza mahkemesinde yargılandığını; birden fazla suçtan mahkûm olduğunu ise pek bilen yok. Yargıtay aşamasında -çok ilginç gerekçeler-le- bozulan bu mahkûmiyetlerin ardından davanın Çanakkale’de halen sürdüğünü de.
Bu Yolda Önümüze Mayınlar Çıkabilir | Fikret Bila | Milliyet
Filipinler seyahati dönüşünde Başbakan Davutoğlu, 2015 genel seçimlerine kadar yaşanması muhtemel olumsuzluklara karşı tedbir aldıklarını söyledi. Davutoğlu, süreçle ilgili “Üçüncü göz” konusunda ise “Oslo’da denedik olmadı” diye konuştu
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Avustralya ve Filipinler’e yaptığı ziyaretin ardından Türkiye’ye dönüş yolunda konuştuk. Çözüm süreci konusunda “kamu düzeni” vurgusunu bir kez daha tekrarlayan Davutoğlu, “Oslo’da denedik, olmadı” diyerek, çözüm sürecinde yabancı bir üçüncü gözün olmayacağını vurguladı. MİT TIR’ları ve Kobani olaylarıyla Suriye’deki yangının Türkiye’ye sıçratılmak istendiğini vurgulayan Davutoğlu, Haziran 2015 seçimine kadar olumsuz gelişmeler yaşanma ihtimalinin bulunduğunu belirterek, “Yola bu tarz mayınlar çıkabilir düşüncesi ile tedbirimizi alıyoruz” dedi. Davutoğlu, Turgut Özal’dan bu yana bu konuda ne zaman ilerleme kaydedilse sabote edildiğini ifade etti.
Barış Treni, Tekrar... | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP milletvekillerinin yaptığı görüşme bir “geri dönüş”ün tam işaretlerini verdi. Kobani krizi ve 6-7 Ekim olaylarının yarattığı hasar sonrası, çözüm sürecinin yeniden hız almaya başladığına dair işaretleri...
Siyasi iktidarın ön koşulu olan “kamu düzenine saygı” talebi ile Kürt tarafının koşulları arasında bulunan Öcalan’ın hareket alanının genişlemesi, bir gözlemci heyetinin oluşturulması gibi hususların, en azından temaslarda karşılık bulması “yeni bir başlangıca” vesile olacak gibi görünüyor.
Yaşanan sorunlara, meydana gelen olaylara, alınan tüm sert tavırlara rağmen tarafların barış iradesi hiç bir zaman yok olmamıştı.
Kobanê, AKP'nin En Büyük Stratejik Yenilgisinin Adıdır | Aysel Tuğluk | Siyasi Haber
Çözüm sürecinde döndük dolaştık yine silahların bırakılması sorunsalına geldik. AKP yeni bir Habur yasasıyla süreci seçime kadar idare etme arayışında. Ama Kürt meselesinin çözümünü içermeyen her yol haritası çıkmaz sokağa sapabilir.
Uzun süren toplantının kısa açıklaması söylediklerinden çok söylemedikleriyle önem kazandı. Hükümet sözcüleri ve cumhurbaşkanı darbe mantığının masaya koyduğu çerçeveyi fazla itiraz etmeden kabul ettiler gibi. Kanımca “darbe dinamiği” son MGK ile yeniden etkin şekilde işlemeye başladı.
İlk akşamdan itibaren gıdım gıdım “çözüm süreci” ni askıya alma, sonra da sorumluluğu Kürt siyasetine yıkarak bitirme metodunu işletmeye başladılar. Esas olarak bu toplantıda tamamen iflas etmiş dış siyaset, Ortadoğu stratejisi konusunda yeni bazı hatlar benimsendi. Belki fazla speküle edici bulunacak ama zannımca zaten pek işlemeyen ‘ Osmanlıcılık’ mantığı tamamen ortadan kalkacak; bazı yazarların “Kürtlerle birlikte güçlenmek” diye ifadelendirdiği nispeten flu politikalar da tedricen terk edilecek.
Amerika'yı Kim Keşfetti? | Taha Akyol | Hürriyet
Öncelikle Prof. Fuat Sezgin’in kitabını okudum bu arada. İslam bilim tarihi konusunda dünyada bir numara olan Fuat Sezgin Hocamızın Boyut Yayınları’ndan çıkan kitabı “Amerika Kıtasının Müslüman Denizciler Tarafından Kolomb Öncesi Keşfi” adını taşıyor.
Bundan başka Prof. Muhammed Hamidullah’ın ve Prof. Hasan Tahsin Fendoğlu’nun da aynı konudaki makalelerini okudum.
Şu kesin: Kolomb’dan çok önce yaşayan Mesudi, Ebul Fida ve Biruni gibi tarihçiler ve âlimler bazı Müslüman gemicilerin Atlantik’e açıldığını yazmışlar…
Sezgin Hoca’ya göre, Kolomb’un yolculukta kullandığı harita “muhtemelen orijinal bir Arap haritasının İtalyan versiyonuna dayalı” olarak çizilmişti.
Sömürgeciye Direnene Değil, Sömürgeciye Talip | Pınar Öğünç | Birikim
Kadim bir Afrika sözünü Uruguaylı yazar Eduardo Galeano sık kullanırdı: “Avlanmanın tarihi her daim avcıyı kutsar; av olan aslanların kendi tarihçileri anlatamadıkça...” Galeano’nun sivil mikro tarihçiliğine ve şiirsel diline pek denk düşen bu veciz söz, sadece tarihyazımını değil, tarihe bakışı, bizatihi tarihle ilişkiyi de kapsıyor aslında. Avcıdan yana mısınız, avdan yana mı? Hangisinin tarihini dinlersiniz?
Son birkaç gündür kaçınılmaz olarak Amerika’nın keşfinden konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına Latin Amerikalı İslam âlimlerini alarak yaptığı konuşmanın malûm iki mühim zirvesi vardı. İlki daha evvel de dillendirilmiş olan, Amerika kıtasını Müslüman denizcilerin Kolomb’dan 314 sene önce keşfettiği iddiası. İkincisi de hatıratındaki bir teşbihi düpedüz yanlış aktararak Kolomb’un da bir dağın tepesinde cami gördüğünü söylemesi. Erdoğan bununla da kalmayıp o dağın tepesine bugün bir caminin çok yakışacağını ifade etti ve olaylar gelişti. Ertesi gün hükümet medyası hayretler uyandıracak biçimde münasip yerin işaret edildiği Küba fotoğrafları dahi yayınladılar.
Erdoğan'a Dersim Vizesini Kim Verdi? | Özgür Mumcu | Cumhuriyet
Dersim özrü meselesi periyodik aralıklarla tartışma yaratıyor. Zamanında Onur Öymen ’in gayet yersiz bir şekilde Dersim’de olanları “analar ağlamasın” söylemine eleştiri için kullanmasıyla canlanan bir konu.
Dersim’de yaşanan bir katliam. Askeri harekâtın sebebi ne olursa olsun, iş çığırından çıkmıştır. Bugün hâlâ acıları hatırlanan ve herhalde övünülecek bir tarafı olmayan bir katliam.
Sürgüne gönderilenlerin de acısını unutamadığı bir hikâye Dersim’inki. Cemal Süreya nasıl hatırlıyor o sürgünü: “Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar/ Tarihöncesi köpekler havlıyordu.”
CHP, Sadece Dersim'le Değil Son 10 Yılla da Barışmalı | Mustafa Karaalioğlu | Star
Haziran ayında yapılacak genel seçimlerin ardından Türkiye’nin önünde seçimsiz, sandıksız, kesintisiz 4 yıl bulunuyor. Böyle bir dört yıl, bir demokrasi için; özellikle de Türkiye gibi çözüm bekleyen ağır sorunları olan bir demokrasi için çok değerlidir. İktidarın da muhalefetin de temel meselelere odaklanmasını sağlar, siyasetin kalitesini artırır.
Bu elbette, seçime kadar geçecek 6-7 ayın sandık hesabıyla boşa geçirilmesi anlamına da gelmiyor. Mevcut parlamentonun temsil gücü yüksektir ve dahası yeni seçim de en azından şimdilik çok farklı bir profil vaat etmemektedir. Türkiye’nin birlikte yaşadığı meseleler konusunda sahip olduğu uzmanlık hesaba katılırsa dört yıl da dört ay da aynı kapıya çıkar. İstenirse dört yılda çözülebilecek birçok sorun dört ayda hatta dört hafta da çözülebilir. Yeter ki o zemin, o atmosfer oluşturulsun. Ya da o siyasi cesaret...
Amerika'yı Keşfetmeyi Sizden Öğrenecek Değiliz | Hayko Bağdat | Taraf
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Ankara’da bir konuşma yaptı. Son günlerde gerek iç gerekse dış basında “ Amerika kıtasını ilk Müslümanlar keşfetti ” iddiasına verilen yanıtlar hakkında serzenişte bulundu.
Şöyle ki:
“ Cumartesi günü Latin Amerika Ülkeleri Dinî Liderler Zirvesi’ne katıldık. Oradaki konuşmamda bir şey söyledim. Amerika kıtasına Kolomb’dan önce Müslümanlar’ın ulaştığını söyledik. Bu yeni değil Fuat Sezgin’in eserlerinde de yer alır. Bana ait olan bir iddia değil. Daha önce dinlerdim, bu defa kaynağını da öğreniyorum. Türkiye’de ve dünyada çok sayıda ilim adamı bunu iddia ediyor. Çünkü bunlar bir Müslüman’ın bunu yapabileceğine hiçbir zaman inanmadılar. Bunlar ecdadının karadan gemileri yürüterek Haliç’e indirdiğine de inanmayanlardır. Bu özgüven eksikliğidir. Onun için taş üstüne taş koyamadılar. Biz ezber bozmaya devam edeceğiz. Yeter ki biz ezberlere karşı cesur olalım. Bize öğretilmiş olan ezberleri hurafeleri sorgulama cesareti gösterelim. ”
Vallahi dayanamayacağım, yekten söyleyeyim.
Filistin Yönetimi'nin Yirminci Yılı: Yeniden Düşünme Vakti | Muhsin Salih (*) | Al Jazeera
Yirmi yıl sonra karşımızda Filistin devleti hayalini gerçekleştirmekten çok, işgale hizmet eden deforme olmuş bir Filistin oluşumu görüyoruz. Filistin Yönetimi'ne düşen FKÖ kurumlarına egemen olmak değil, bu kurumların bir parçası olmaktır. FKÖ de içeride ve dışarıdaki farklı kesimleri temsil edecek şekilde kendini yeniden yapılandırmalıdır.
Filistin Ulusal Yönetimi, Oslo Anlaşması'nın ertesi yılında Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin belli parçaları üzerinde doğdu. Yaser Arafat, 1994 Temmuz'unun başında Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) başını çeken Fetih Hareketi'nin desteğini alarak Gazze’ye girdi.
Oslo Anlaşması'na 10 Filistinli grup kapsamlı muhalefet gösterdi, onlara başkaları da katıldı. Filistinli liderler buna rağmen oluşturulan yönetimin, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde tam bağımsız egemen bir Filistin devletine dönüşeceği umudunu taşıyordu.
(*)1960 doğumlu Filistinli yazar ve akademisyen. Doktorasını modern tarih alanında yaptı. Malezya'daki Uluslararası İslam Üniversitesi'nde modern tarih dersleri verdi. Filistin siyaseti, İslami hareketler, Filistin direnişi ve tarihi hakkındaki makale ve kitap çalışmalarıyla tanınıyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!