Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Paris Neyin Başlangıcı? | Aslı Aydıntaşbaş | Milliyet
Önce kimsenin açıkça telaffuz etmediği bir tespitle başlayalım: Dün Paris’te yaşanan kan dondurucu, dehşet saldırının iki gün sonra başka yerlerde, hatta günün birinde kendi ülkemizde yaşanmayacağının hiçbir garantisi yok.
Siz yoksa, aylardır internette seyrettiğiniz o ”kafa kesme” videolarının, sadece sanal ortamda mı kalacağını düşünmüştünüz? Oysa IŞİD’in temsil ettiği radikal İslamcı ideolojinin, günün birinde Suriye ve Irak gibi ülkelerin sınırlarının ötesine taşarak Avrupa’ya taşınması an meselesiydi. Eninde sonunda Avrupa’da büyük bir saldırı bekleniyordu.
Korkarım Bu Daha Başlangıç! | Fehim Taştekin | Radikal
Saldırganların Suriye'de savaşmış ya da IŞİD ile bağlantılı kişiler çıkması halinde söylenecek ilk şey: Bunun devamı gelir. Liberation gazetesinden Marc Semo'nun öngörüsü de farklı değil: 'Korkunç bir trajedi. Karikatürist bir nesil öldürüldü. Korkarım bu sadece bir başlangıç.
Paris’te dün Charlie Hebdo dergisine düzenlenen ve 12 kişinin öldüğü saldırı ‘Büyük Ortadoğu’da yakılan ateşin orada hapsolup kalmayacağına dair sarsıcı bir emare. Faili ister Irak-İslam Devleti (IŞİD), ister Kaide, ister bu iki örgütten etkilenen kişiler, ister başka bir örgüt olsun saldırı Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da müdahalelerle yaratılan ve anormalliklerle beslenen yeni tür cihatçılığın doğrudan ya da dolaylı olarak Avrupa’yı kanlı elleriyle selamlamasıdır. 2006’da Hz. Muhammed’in karikatürlerini yayımlayarak şiddetli gösterileri körüklemiş olan Charlie Hebdo da üreteceği yankı açısından sansasyonel bir hedef.
Dönüm Noktası | Sezin Öney | Taraf
Fransa’da Charlie Hebdo dergisine saldırı… 12 kişinin ölümü…
Birden, haberlerde bu başlıklar akmaya başladı dün öğleden sonra…
Tarih, böyle değişiveriyor. Ani bir savruluşla…
Charlie Hebdo, tartışmalar yaratan bir hiciv, kara mizah dergisi.
Charlie Hebdo tarzı, sert ve tabulara saldıran türde mizah, kim ne derse desin, Türkiye’de yok. Bu tarz mizah, Türkiye’de yaşayamaz da. Her dinden aşırıcılara yönelik alaycı, sivri tonda makaleler, karikatürler sık sık Charlie Hebdo’da yer alıyor.
'Kumpas' Böyle Kurulmuş Olmalı | Mehmet Y. Yılmaz | Hürriyet
Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a ve AKP'nin ileri gelenlerinin sözlerine bakacak olursak, 17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları hükümete karşı kurulmuş bir kumpas ve darbe girişimi tezgâhı!
'Açık kaynaklardan' yaptığım araştırmaya göre bu 'kumpas' şöyle kurulmuş olmalı:
Önce eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evine ayakkabı kutuları içinde 2.5 milyon Euro ve 2.5 milyon dolar para yerleştirildi.
Ayakkabı kutuları yetersiz kalmış olmalı ki paraların bir bölümünü de banyo liflerinin içine doldurdular.
Fransa’nın 11 Eylül’ü | Abdülkadir Selvi | Yeni Şafak
Önce Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’nin IŞİD konusunda nasıl bir sıkıntı içinde olduğunu yansıtacak bir anekdotu paylaşmak istiyorum.
NATO Zirvesi için Galler’de bulunan üç lider, tarihi şöminenin başında sohbet ediyor.
Tarih 5 Eylül 2014
Yer tarihi Cardiff Kalesi.
Üç lider, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, İngiltere Başbakanı Cameron ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Ortadoğu'yu Karıştırmanın Bedeli Böyle Ödeniyor | Mehmet Barlas | Sabah
İnancınız farklı, ideolojiniz farklı, milliyetiniz farklı olabilir... Ülkenizdeki siyasi partilere ve siyasetçilere karşı farklı bakış açılarına sahip de olabilirsiniz. Bu farklılığınızdan kaynaklanan düşüncelerinizi çok çarpıcı ifadelerle ve sert şekilde açıklayabilirsiniz de...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 1976'daki 'Handyside Davası' ile bizim de içtihadımıza giren karar, bu gibi durumlardaki en doğru yol göstericidir. Hatırlayalım bu kararı... '
Ben Charlie'yim | Özgür Mumcu | Cumhuriyet
Dün öğle saatlerinde Paris’te peygambere hakaret edildi. Allahu ekber diye bağıran saldırganlar Charlie Hebdo dergisini basarak karikatüristleri, dergi çalışanlarını ve iki polisi öldürdüler. Kaldırımda yaralı yatan birini
muhtemelen yaptıklarından pek bir memnun şekilde tek kurşunla öldürdüler.
Herhalde İslama ve peygambere bundan daha büyük bir hakaret düşünülemezdi. İslam adına mizah dergisi basıp karikatürist öldürerek, yerde aman dileyen yaralıları gözünü kırpmadan katlederek dünyanın bütün İslam düşmanlarının birleşerek senelerce uğraşıp yapamayacağı hakareti on dakikada yaptılar.
Paris'teki Rezil Saldırıyı ‘Ama'sız, Şiddetle Lanetlerken... | Hasan Cemal | T24
Paris’te dün yaşanan insanlık dışı saldırıyı öğrenince hemen şu tweet’i attım:
“Paris’teki saldırıyı lanetliyorum!”
Ama demeden lanetlemekten başka ne yapabilirdim ki?
İnsanlığa sığmayan...
Hoşgörü fikrini yerle bir eden...
İfade özgürlüğünü hiçe sayan...
Demokrasiden nefret eden...
Böyle bir barbarlığı, ama gibi sözcüklere hiç sığınmadan şiddetle lanetlemek, her şeyden önce insan olmanın bir gereğiydi çünkü.
Evet, başka ne yapabilirdim ki?..
‘Bu Barbarlığın Altından Nasıl Kalkacağız?’ | Ruşen Çakır | HT
Türkiye’de çağdaş sosyolojinin önde gelen isimlerinden biri Prof. Nilüfer Göle. Onun hayatını, İslam dünyası ile Batı’nın birbirini önyargısız tanımasına, birbirine yakınlaşmasına adamış olduğunu söyleyebiliriz. Bu duruşu nedeniyle Türkiye’deki kendi “laik” mahallesi tarafından sürekli eleştirildi, hatta kısmen dışlandı. O da yıllar önce Boğaziçi Üniversitesi’ni bırakıp Paris’te Sosyal Bilimler Yüksek Okulu’nda (EHESS) çalışmayı tercih etti.
Charlie - Hebdo saldırısından birkaç saat sonra Prof. Göle ile konuşma imkânı buldum. Şok içindeydi. “Durum çok vahim. Çok korkunç. Artık bu terör de değil, tam bir barbarlık” diyordu. Ona göre zaten Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde yaşanan İslam düşmanlığı iyice tırmanacaktı. Ve bu durumdan Avrupa’daki tüm Müslümanlar gibi Türkler de çok olumsuz olarak etkilenecekti.
'Gerçek İslam Bu Değil' | Nuray Mert | Diken
Hatırlar mısınız bilmem, 11 Eylül faciasının ardından Türkiye’de İslami kesimlere dost, hatta, Yeni Şafak gazetesinde yazan liberaller ile İslamcılar arasında büyük bir tartışma yaşandı. Konu şuydu; bazı liberaller, ‘İslamcılar, Müslüman dünya, 11 Eylül katliamını yüksek sesle ve kesin bir dille eleştirmediler’ diye bir eleştiri öne çıkar. Doğal olarak İslami kesim, bu eleştiriyi haksız buldu.
‘Doğal olarak’ diyorum, çünkü ben de bu eleştirileri haksız buluyordum. Dindar kesime karşı önyargıların devreye girdiğini, dahası İslamcılık ile bu türden eylemlerin yan yana zikredilmesinin doğru olmadığını düşündüm.