Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Silah Bırakma Açıklaması mı, Müzakere mi Önce Olacak? | Ruşen Çakır | Haber Türk
ÖNCEKİ günkü yazıma “Kandil yine Öcalan’ın elini güçlendiriyor” başlığını attım. Dünkü Yeni Şafak’ta Abdülkadir Selvi ’nin yazısının başlığıysa “Öcalan’a Kandil darbesi” ydi Halbuki ikimiz de aynı şeyden, PKK/KCK yöneticilerinin, kendilerine Öcalan ’ın “silah bırakma” ile ilgili mesajını getiren HDP heyetine verdikleri cevaplardan söz ediyoruz. Dolayısıyla içimizden en az birinin, belki de ikimizin birden yanılıyor olması gerekir.
Selvi’ye göre Kandil, Öcalan’ın silah bırakılması çağrısına direniyor, onun “örgüt liderliğinden doğal liderliğe” savrulmasına neden oluyor. Bunun isabetli bir akıl yürütme olduğu kanısında değilim. Nedenini Selvi ’nin aynı yazısından bir soruyla açıklamak mümkün: “Eğer Öcalan’ın örgüt üzerinde etkisi yoksa devlet onunla niye görüşsün?”
Suphi'leri Yaratan Karanlığın Çaresi İdam Değil | Mehveş Evin | Millliyet
Günlerdir Özgecan’ın güzel, saf suretine bakıp kahroluyor, isyan ediyoruz... Bu kaçıncı kadın cinayeti? Kaçıncı tecavüz? Devlet saymıyor, bizse saymakla bitiremiyoruz.
Neredeyse her gün, bir erkeğin elinde son nefesini veren bir kadının tabutunu sırtlamaktan yorulduk. Yıllardır, yasaların hakça uygulanmasını, faillerin hukuka uygun bir biçimde cezalandırılmasını istedik.
Siyasetçisinden sanatçısına, kadınlara karşı örtülü veya açık, ayrımcılık içeren her türlü söylemin toplumdaki yansımasına dikkat çektik.
Dinlemediler. Duymadılar. Hatta alay ettiler, hâlâ da ediyorlar.
Şimdiyse “kısası kısas” diyenler yine erkek, kadınlar değil. AB Bakanı’ndan Ekonomi Bakanı’na, “idam”ı hatta kendi elleriyle öldürmeyi savunabiliyorlar.
Sınıfsal Değil, Cinsiyetçi ... | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
Özgecan’ın vahşice katlinin yarattığı toplumsal ve ortak infial sıradan bir tepki değil.
Masumiyete, vahşetin sıradanlığına, köşe başında bekliyor olmasına, en önemlisi kadına yönelik hastalıklı bir cinsel bakışa, bunun ürettiği güvensizlik, endişe ve öfke haline işaret ediyor.
Özgecan’ı bu toplum, bu ülke tüm kesimleriyle yüreğinde hissetti.
Öfkesi ortak oldu.
Bu cinayet sonrası baş gösteren “hangi kadın” ve dolaylı olarak “hangi erkek” tartışması ya da ölümün ve şiddetin bu çerçevede bir ölçüde araçsallaşması ise sorunu yan yollara saptırıyor.
Beden, kadına bakış, özgürlük ve ahlak anlayışları elbette siyasi açıdan tartışılacaktır.
Bu anlayışların bazılarının, tutucu olanın ürettiği politik ve toplumsal baskı elbette pek çok sorunun ve şiddetin dolaylı araçlarından ve yataklarından birisidir.
Kötülük | Hayko Bağdat | Taraf
Neyi tartışıyoruz ki bu kadar?
Siyaset, hayatlarımızın içine niçin bu kadar girdi?
Muhafazakârlarla sekülerlerin ortak bir yaşam için bulabilecekleri bir orta yol yok mu gerçekten?
Kürtlerin haklarının hâlâ gasp ediliyor olması Türkler için elzem midir?
Alevilerin inancından elimizi çekersek Sünniler bundan zarar mı görecekler?
Bu devletin kadın cinayetlerini, tecavüzleri, tacizleri engelleyebilecek hiçbir yolu yordamı kalmadı mı?
Bu kadar işçinin katledilmesine mani olamıyor muyuz?
Bizler aslında bunu mu tartışıyoruz?
Hayır…
Bütün bunlar tali tartışmalardır.
Bizler artık kurumsallaşan ve bu hâliyle tabana yayılan bir kötülüğü tartışıyoruz aslında.
Genç Ölüler Arasında Bile Ayrımcılık Yapıyor | Mehmet Y. Yılmaz | Hürriyet
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, 'Evine gitmek için bindiği otobüste teröristler tarafından diri diri yakılan kızımız için ses çıkarmayanlar, eylem sırasında ölenler için Türkiye'yi ayağa kaldırmaya çalıştılar' dedi.
Latin Amerika gezisindeyken de Obama'ya çağrıda bulunmuş ve 'Biz siyasiler, ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Tavrımızı ortaya koymak zorundayız. Çünkü halk size oylarını verirken 'Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın' diye veriyor' demişti.
Evine gitmek için bindiği otobüste, molotofkokteyli ile yapılan bir saldırı sonucunda yanarak ölen Serap ile protesto gösterileri sırasında polis şiddetine maruz kalarak ölenler arasında bir ayrım yapmak, 'seçilmiş siyasiler' için tutarlı bir davranış sayılmaz.
Obama'ya seslenirken doğru bir noktaya işaret ediyor ama iş dönüp kendi ülkesine gelince, şiddet kurbanları arasında ayrım yapıyor.
Kartopu Oynarken Kalbinden Bıçaklanmak! | Ayla Özyurt | İnternet Haber
Özgecan cinayeti sonrası,kadına şiddeti ve yapılan insanlık dışı vahşeti farklı perspektiflerden anlamaya çalışırken ve protestolar halihazırda sürerken, dolayısıyla ülkemizde kadına şiddet hiç olmadığı kadar konuşulurken ve milletçe hayattan soğumuşken, İç güvenlik yasasının görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda AK Parti ve CHP Milletvekilleri arasında yaşanan kavgada 4 Milletvekili yaralanıyor. CHP’li Musa Çam hastaneye kaldırılıyor, yaralıların olduğu ve vekillerin birbirine çekiçle saldırdığı iddia ediliyor. Meclisteki kavganın iç yüzünü öğreneyim derken, Gazeteci Nuh Köklü’nün öldürüldüğü haberi önüme düşüyor. Öldürülme nedeni, Kadıköy’de kartopu oynarken attığı kartopunun bir esnafın vitrinine gelmesi ve çıkan arbedede bıçak darbelerine maruz kalması ve yaşamını yitirmesi…
Etraftaki vatandaşlar da bıçaklayan adamın dükkanının camlarını indirip, linç ediyorlar, adam hastanelik oluyor.
Buyurun size Türkiye gündemi…Buyurun size Türkiye’nin özeti…
Medeniyet Olayı Patladı, Fena Yenildiniz, Hoca | Ümit Kıvanç | Riyatabirleri
Önce manzarayı oluşturan olgular:
• Halihazırda bu ülkede iktidarı ele geçirmiş kadro, girdiği kirli yoldan dönmesine elverecek fırsatları kaçırdı. Zaten istemedi, niyeti yoktu, falan, bunlar önemli değil artık. Eşik geçildi.
• Bu iktidara en azından son dört-beş yılda elebaşılık etmiş insanlar herhangi bir iktidar değişiminde mutlaka yargılanacak. Çünkü büyük suçlar işlediler ve öyle görünüyor ki, daha da işleyecekler.
• Bugünkü muktedirlerin yargılanması için öyle devrim niteliğindeki dönüşümler de gerekmeyecek. Baskısı sömürüsü hilesi olağan standartlarda bir merkez sağ iktidar bile bugünün pisliğini temizlemeden iş göremeyecek.
• Recep Tayyip Erdoğan'ın ustalıkla, kendine yakın herkesi, suç ortağı kılarak soktuğu yörünge, sabit bir yörünge değil. Çekimine kapılıp etrafında döndüğü o şey, mutlak iktidar mıdır, hırsın özü müdür, artık her neyse ona her turda giderek yaklaşan, sonu kaçınılmaz çarpışmaya, infilaka götüren bir yörünge.
• Erdoğan, böyle bir yörünge üzerinde seyahatin ancak mutlak bir gerilim ve düşmanlık, dolayısıyla bir tür savaş ortamında sürdürülebileceğini ve mutlak bir sonu olduğunu iyi kavramış, bunun gereklerini çok iyi bilen bir lider.
• Toplumun keskin hatlarla ikiye bölünmesinden en çok kazançlı çıkacak özne o. Tek koşulla: halk çoğunluğunun ve silahların kendi tarafında bulunması.
Muktedir Erkekliğin Tecavüzcü Fıtratı | Oya Baydar | T24
Gencecik bahar dalı Özgecan ’ın vahşice katledilmesi cinnet sınırlarında gezinen toplumun pimini çekti. Bu son kadın cinayeti, artık katliama varan benzer cinayetlerin toplumun duyarlı kesimlerinde biriktirdiği öfkeyi, tepkiyi, korkuyu, çaresizliği bir patlama ile ortaya serdi. Her gelişmenin, her olayın siyasî husumetin, kamplaşmanın, cepheleşmenin aracı haline getirildiği bu sağlıksız, vicdansız ortamda, siyasî-ideolojik kavga şimdi Özgecan’ın acısı üzerinden sürdürülüyor.
Kadınlar ayakta, gençler ayakta, siyasiler sahnede; laik kesim meydanlarda, sokaklarda, medyada, kadın cinayetlerinin, tecavüzlerin, kadına şiddetin hesabını iktidardan soruyor.
İktidar, tuhaf ama anlaşılabilir bir savunma refleksiyle Özgecan’ın ailesinin etrafında pervane. Başbakan ve eşi ellerinde sihirli değnek varmışçasına, kadına şiddetin mutlaka sona erdirileceğini taahhüt ediyorlar. Erdoğan iki kızını Mersin’e göndermiş, kızlar babalarının konuya ne kadar önem verdiğini göstermek için iki lafı beceriksizce üst üste koyma telaşındalar. AKP’li kimi bakanlar, milletvekilleri, ama sadece onlar değil kısasa kısas zihniyetinin sokaktaki adamdan devletin en üst kademesine kadarki temsilcileri -fırsat bu fırsat- idam cezası getirilmeli ezberini tekrarlayarak toplumun hassas sinir uçlarına dokunup parsa toplama peşindeler. Özgecan’ın hunharca katledilmesi toplumdaki nefrete, bozulmaya, vicdansızlaşmaya ayna tutuyor. Ve bu ayna, kimi AKP destekçisi, iktidar yandaşı yazarların, siyasetçilerin, kimi adı ünü duyulmuş Müslüman muhafazakâr kişilerin, fetvacı derin hocaların karanlık yüzlerini yansıtıyor.
Dans Edeceğine Bi Fatiha Oku…| Yılmaz Özdil | Sözcü
Asrın lideri, kadınların protesto dansına sinirlendi, “bu ne biçim iştir yaa, ölüm karşısında dans etmek nedir, bunun kültürümüzdeki yeri nedir, ateş düştüğü yeri yakar, Özgecan’ın ailesine bir başsağlığı dile, biliyorsan bir fatiha oku” dedi.
Danıştay basıldı, Mustafa Yücel Özbilgin öldürüldü, herkes Kocatepe Camisi’ne gitti, asrın lideri cenazeye katılmak yerine, Antalya’ya Ak Gençlik Şöleni’ne gitti. Aslında aileye başsağlığı dileseydi, biliyorsa bi fatiha okusaydı, iyiydi.
Aktütün basıldı, 15 şehit vardı, memleket yastaydı, cenazelerin toprağa verildiği gün, akp milletvekili oğluna stadyumda sünnet düğünü yaptı, akp’nin ulaştırma bakanı kirve oldu, akp logolu pasta kesip, davul zurnalarla halay çektiler. Aslında ailelere başsağlığı dileselerdi, biliyorlarsa bi fatiha okusalardı, iyiydi.
Utanalım | Özgür Mumcu | Cumhuriyet
Bir kadının vahşice öldürülmesinin ardından ilk refleks olarak feministleri hedef almak için Erdoğan olmak gerekiyor. Her şeyi ama her şeyi dine bağlamak için de yine Erdoğan olmak gerekiyor.
Her fırsatta, her koşulda, her yerde ne kadar dindar olduğunu vurgulayacak ve yine her durumda karşısına birilerini yerleştirip topa tutacak. Buna öylesine alıştı ki. Kadın cinayetlerinin hızla arttığı bir dönemin başbakanı ve sonrasında cumhurbaşkanı olması umurunda değil. Kendisi dahil partisinin yetkililerinin kadınları toplumsal hayattan izole etmeye yönelik sözleri de öyle.
Bir devletin cumhurbaşkanının, daha yeni cenazesi kalkmış bir kadının ardından feministlere takılması keşke sadece o cumhurbaşkanının utancı olsaydı. Maalesef bu hepimizin müşterek utancı.
Erdoğan utancımızın cisimleşmiş, gövdeye bürünmüş, dile gelmiş hali.
Bir açıdan bu iyi. Her an her yerde memlekete hâkim olan o zihniyeti gözümüze soktuğu için onunla yüzleşmek zorunda kalıyoruz.