Çeşitli Suçlarla Yargılanarak Sıla Özlemine Mahkum Edilmiş 15 Sürgün Edebiyatı Sanatçısı
Adem ile Havva cennetten kovulduğundan beri insanoğlu, ait olduğu yeri arama duygusuyla yaşadı. Dünya'da yuva bellediğimiz memleketimiz ise bunu aitliği bir nebze olsun yaşattı bize.
Bir dönem yuvalarından ayrı kalmış ve bu sıla özlemiyle başlı başına bir sürgün edebiyatı külliyatı oluşturan yazar ve şairlerimizi derledik;
1. Niyazi Mısri (1618-1694)

1693 yılında II. Ahmed Sultanken Osmanlı İmparatorluğu'nun Avusturya'ya sefer açtığı dönemler.Zamanının tasavvufi büyüklerinden Halveti şeyhi Niyazi Mısri'yi Edirne'deki saraya davet etti.
Mısri bazı sözlerinin beğenilmemesi üzerine Rodos’a oradan da Limni Adası'na sürgüne gönderilmiştir. Sürgündeki hayatı yaklaşık 15 yıl sürmüştür.
“İrişmedi dosta elüm
Rahmana varmadı yolum
Çıkmadı başa menzilüm
Ah gurbeta vah gurbeta”
2. Keçecizade İzzet Molla (1785-1829)

Devrin sadrazamı Hamdullah Paşa aleyhinde söz söylemek ve devlete karşı olmak iddialarıyla 1832 yılında Keşan’a sürüldü. Aynı zamanda isyancı Yunanlılara yardım eden Halet Efendiye yakınlığı bu sürgünü kolaylaştırdı. Ülkesine olan özlemini şu dizelerle dile getirmiştir:
“Felek benden aldı diğer intikam
Kesildi vatandan selam-ı peyam
Çekip bam-ı gamdan nice hay u huy
Ederdim kabuterliği arzu”
3. Ali Suavi (1838-1878)

Suavi, 1867'de çıkarılar Muhbir gazetesinde hükümet aleyhinde yazıları ile tanınan bir yazardı. Gazetenin 31.sayısında Belgrad Kalesi’nin terk edilmesini eleştiren Ali Suavi Kastamonu’ya sürgün edildi. Muhbir gazetesi de kapatıldı.
Mart ayında Kastamonu'ya ulaşan Suavi, Mayıs'ta Paris'e gitmiştir. Sonrasında Londra'ya geçip Muhbir Gazetesini burada çıkarmaya başlamıştır.
4. Namık Kemal (1840-1888)

Vatan şairi Namık Kemal, Vatan Yahut Silistre oyununun 1873'te İstanbul’da sahnelenmesiyle olaylar çıkmasına neden olmuştu. Namık Kemal Magosa’ya sürüldü. 38 ay boyunca sürgünde kalan Kemal, burada pek çok eser kaleme aldı. 1876 yılında çıkan af ile döndü. Ancak II. Abdülhamit’e gösterdiği tepkiler ve padişah aleyhinde yazdığı şiirler nedeniyle Midilli Adası'na sürüldü. 2 buçuk yıl sonra affedildi ancak geri dönmedi.
5. Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)

Vatan Yahut Silistre'nin sahnelenmesiyle suçlu bulunan Ahmet Mithat, Rodos’a sürgüne gönderildi. 38 aylık bu sürgünde Medreseyi Süleymaniye adlı bir ilkokul açarak Rodoslu çocuklara dersler verdi. V. Murat’ın tahta geçmesiyle çıkan genel af sonucu İstanbul’a geri dönmesine izin verildi.
6. Rıza Tevfik Bölükbaşı (1869-1949)

Milli mücadele alehine çalışmalar yapan Ali Kemal’in linçi ile 1922'de ülkeyi terk etti. Daha sonra TBMM’nin kararıyla Sevr antlaşmasını imzalayan heyette yer alması nedeniyle “Yüz ellilikler” listesinde yer aldı. 1943’e kadar yurdışında yaşayan yazar, bu tarihte yurda geri döndü.
“Uçun kuşlar uçun burada vefa yok
Öyle akarsular, öyle hava yok
Feryadıma karşı aks-i seda yok
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.”
7. Süleyman Nazif (1869-1927)

Pierre Loti Günü eserinde işgalcilerle ilgili yazdığı sözler nedeniyle İngilizler tarafından Malta’ya sürgün edildi. “Malta Geceleri”, “Daü’s Sıla” ve “Son Nefesimle Hasbihal” gibi yurt hasreti temalı eserlerini burada yazmıştır.
8. Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)

İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif; Atatürk’e muhalif olan (suikast planları olduğunu düşünülen) Ali Şükrü Bey'le yakın arkadaşlığı nedeniyle istihbarat takibine alınmıştı. Bu durumdan rahatsızlık duyan Mehmet Akif, 52 yaşındayken Mısır’a gitti. 63 yaşında İstanbul’a dönmeye karar verdi. İstanbul’un camilerini görünce ağlamaya başladığı rivayet edilir. 5 ay sonra da vefat etmiştir.
9. Ziya Gökalp (1876-1924)

Ziya Gökalp yasak yayınları okumak ve muhalif derneklere üye olması sebebiyle 1898’te tutuklandı. Bir yıllık hapisten sonra Diyarbakır'a gönderildi. 1919’da Ermeni soykırımı iddialarıyla İngilizler tarafından tutuklandı. Ermeni soykırımı iddialarını reddeden Gökalp, Malta’ya sürgün edildi. 2 yıllık süren sürgünden sonra İstanbul’a döndü.
10. Halide Edip Adıvar (1884-1964)

Eşi Adnan Adıvar’ın siyasi fikirleri ve muhalefet partisindeki etkinlikleri sebebiyle alınan tavra ortak olmuştur. İngiliz mandacılığını savunan Adıvar, Mustafa Kemal’e, İngiliz mandacılığını kabul edilmesi yönünde mektup yazmıştır. Adnan Adıvar’ın Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik İzmir Suikastına adının karıştırılmasıyla 1926’da ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlardır.
11. Aka Gündüz (1885-1958)

1910 yılında Selanik’e sürülen Aka Gündüz, “31 Mart Olayı” üzerine Harekât Ordusuna katılarak İstanbul’a döner. Kendini yazmaya veren Gündüz yakalanıp Malta'ya sürülür. “Mütarekede Malta’ya Nasıl Sürüldük” adlı kitabında sürgün sürecini anlatır.
12. Refik Halit Karay (1888-1965)

Cemal Paşa tarafından hazırlanan sürgünler listesine eklenilerek Sinop’a sürgüne gönderilir. Talat Paşa’ya yazdığı “Hırkaya alışanlar birden bire frak giyerlerse gülünç olurlar.” cümlesi sürgününe sebep olmuştur. Refik Halit Anadolu’yu sürgünle dolaşır. Affedilmesiyle 1918’te İstanbul’a geri döner. 1922 'de baskılara dayanamayıp ülkeyi terk eder. 1933 yılında tekrardan ülkeye dönerek kalan ömrünü memleketinde tamamlar.
13. Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1889-1974)

Açıkca sürgüne gönderilmeyen Karaosmanoğlu, 1934 yılında Tiran’a elçi olarak atandı. Sonrasında 1935’de Prag, 1939’da Lahey, 1942’de Bern, 1949’da Tahran ve 1951’de tekrardan Bern’de elçilik yaptı. Devrin yöneticileri ile fikir ayrılığına düşüp Kemalizm’i değiştirmekle suçlanması bu sürgün hayatına sebep oldu.
14. Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) (1890-1973)

1925 yılında yazdığı Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler isimli öyküsünden dolayı İstanbul İstiklal Mahkemesinde askeri isyana teşvik edici yazı yazmak suçundan yargılandı ve suçlu bulundu.
Önce idama mahkum edilen Kabaağaçlı sonrasında Bodrum’a sürüldü. Bodrum’a bağlanan yazar 25 yıl burada kaldı ve “Halikarnas Balıkçısı” olarak anıldı.
“Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin
Senden öncekiler de böyleydiler
Akıllarını hep bodrumda bırakıp gittiler.”
15. Nazım Hikmet Ran (1902-1963)

Gittiği Moskova’da, devrimin ilk yıllarına tanık oldu ve Komünizm etkileri yazı ve şiirlerine yansıdı. Türkiye'ye döndüğünde yayınlanan eserlerinden dolayı on beş yıl hapsi istenince tekrar Sovyetler Birliği’ne dönmek zorunda kaldı.1928’de Af Kanunu ile Türkiye'ye dönen Ran, Ay Dergisinde yazmaya başladı.
1938 yılında yirmi sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. 12 yıllık hapisten sonra 1950 yılında Stalin yönetimindeki Sovyet Birliği’ne giden Nazım, 1951 tarihinde Türk vatandaşlığından çıkarılmasıyla Polonya vatandaşlığına geçti. Eşi Vera ile pek çok ülke dolaşan Nazım Hikmet’deki memleket özlemi hiç dinmedi.
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.”
Siz bu sanatçılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlara yazın!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın