Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
ÇHD'li Avukatlar Davasında Anayasa Mahkemesi Talebine Ret
Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu mensubu avukatların yargılandığı, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasının ardından ağır ceza mahkemesine gönderilen davanın ilk duruşması yapıldı. Avukatlar, davanın Özel Yetkili Mahkemede kaldığı yerden devam etmesinin anayasaya aykırı olduğunu belirtti, benzer davaları örnek gösterdi ve dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini talep etti. Mahkeme ise, bu talebi reddetti.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu'na mensup 22 avukatın, 'DHKP-C üyesi' oldukları iddiasıyla yargılandıkları davaya devam edildi. Sanık konumuna getirilen avukatların avukatları, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırıldığını gerekçe göstererek dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini talep etti. Ancak mahkeme, bu talebi reddederek, duruşmayı 13-14 Mayıs 2015'e erteledi.
18 Ocak 2013 tarihinde ÇHD'li 22 avukat hakkında, 'DHKP-C üyesi oldukları' iddiası ile açılan davanın 2'inci duruşması, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasıyla dosyanın devredildiği İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya tutuksuz yargılanan avukatlar ile onlara destek için gelen ÇHD üyesi avukatlar, Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi avukatlar ve yurt dışından çok sayıda gözlemci avukat katıldı. Sanık konumuna getirilen avukatlardan eski ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay duruşmaya katılmadı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada iddianame okundu. Sanık avukatlar adına söz alan Avukat Bayram Belen, davanın iddianamesinin kapatılan Özel Yetkili Mahkemeler döneminde kabul edildiğini belirterek, “Kovuşturmaya özel yetkili mahkemelerin bıraktığı yerden devam etmeniz Anayasa'ya aykırıdır. Yeniden tensip düzenleyip yeniden iddianameyi kabul ya da ret yönünden karar verip yargılamayı baştan yapmanız gerekir. Çünkü Özel Yetkili Mahkemeler, adil yargılama yapmadıkları gerekçesi ile kaldırıldılar. Bu nedenle yargılamaya, Özel Yetkili Mahkemelerin bıraktığı yerden devam etmeniz Anayasaya aykırıdır. Bu nedenle dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini talep ediyoruz' diyerek dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini istedi.
Mahkeme Anayasaya aykırılık iddiasını reddetti
Mahkeme, “Kapatılan Özel Yetkili Mahkemelerin yasa ile kurulduğunu, avukatların talebinin de dosyanın esasına bir katkısının olmayacağını' gerekçe göstererek avukatların talebini reddetti.
Mahkemenin bu kararı üzerine söz alan sanık konumuna getirilmiş avukatlar, dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderileceğini düşündükleri için savunma hazırlamadıklarını belirterek süre istediler. Mahkeme duruşmayı 13-14 Mayıs 2015 tarihine erteledi.
Duruşma öncesi basın açıklaması
Bir gurup avukat da yargılanan avukatlara destek vermek için duruşma öncesi adliye önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Avukatlara yabancı meslektaşları da destek verdi. Avukatlar, açıklamanın ardından duruşmayı takip etmek için adliyeye girdi.
Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan tarafından hazırlanan 622 sayfalık iddianamede, ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı ile derneğin eski İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay'ın 'DHKP-C yöneticisi olmak', diğer avukatlar ise 'örgüt üyeliği' ile suçlanıyor.
ÇHD yöneticisi ve üyelerinden 9 avukat, DHKP-C adı altında yürütülen soruşturma kapsamında 18 Ocak 2013'de tutuklanmış ve Avukatlardan Şükriye Erden, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Naciye Demir ve Güçlü Sevimli davanın üçüncü duruşmasında, diğer avukatlar ise 21 Mart 2014'te tahliye olmuşlardı. Soruşturmanın devam ettiği sırada Emniyetten yapılan açıklamada avukatlara 'ajan ve terörist' suçlamasında bulunulmuş, Türkiye tarihinde bir ilk daha gerçekleşerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmanın gizliliği hiçe sayılarak avukatlar hakkında basın toplantısı düzenlenerek suçlamalarda bulunulmuştu.
Savunmayı sanık koltuğuna oturtan soruşturma ve yargılama sırasında sayısız hukuksuzluklara imza atılmış ve bunlar da kamuoyu gündemine gelmişti. Bizzat Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ve Emniyetin, hazırlık soruşturmasının devam ettiği aşamadaki açıklamalarında, 'Bürolarında 11 çelik kapı var, evrak yakıyorlardı, sahte kimlikler bulundu' denilmişti. Ancak daha sonra baskına ilişkin emniyet kamerasının kaydettiği görüntüler ortaya çıkmış ve bu iddialarının tümünün gerçek dışı olduğu görülmüştü. Polisin ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu'na gerçekleştirdiği baskın sırasında 11 çelik kapıya ne de her hangi bir evrakın yakılmasına ilişkin duruma ve görüntüye rastlanmamıştı. Üstelik avukat bürolarının aranmasında yasal zorunluluk olarak bulunması gereken savcı da aramaya nezaret etmemişti. Saatler sonra polisin baskın yaptığı büroya gelen soruşturmanın savcısı Adem Özcan ise MİT, 17 Aralık soruşturmaları ve 7 bin 500 kişinin yasa dışı dinletilmesiyle gündeme gelmiş ve suçlanmıştı.
Üstelik operasyon sırasında gözaltında alınan avukatlar şiddete de uğramıştı. Avukat Taylan Tanay'ın, emniyette maruz kaldığı işkencenin kamera kayıtları ortaya çıkmıştı. Görüntülerde 10 kadar polisin yere yatırarak üzerine çıktığı avukat Tanay'a polis amirinin, 'İşkence yapmayalı yıllar oldu. Elektrik vermiyoruz, su vermiyoruz' demesi dikkat çekiyordu.
- CNN Türk