Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
CHP'den 10 Maddelik Alevi Raporu
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin (sağda), Genel Başkan Yardımcıları Şafak Pavey (sağdan ikinci) ve Sezgin Tanrıkulu (solda) ile CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı (soldan ikinci), partinin İstanbul İl Başkanlığı’nda basın toplantısı yaptı.
Alevilerle ilgili CHP’nin raporunu Şafak Pavey okudu.
10 MADDELİK RAPOR
'Herkes İçin İnanç Özgürlüğü' adıyla hazırlanan raporda özetle şu ifadelere yer verildi:
'Alevilerin can güvenliğini büyük risk altında tutan anlayışa karşı; hükümet ve TBMM'de gurubu bulunan bütün partilerin ortaklığıyla sosyal kampanyalar ve çalışmalar için ilk adımlar hızla atılmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin, sadece Sünni kesime aktarılması, diğer farklı inanç toplulukların aleyhine kullanılması, Alevilerin asimilasyonunu hızlandırmaktadır. Camilerin su, elektrik ve benzer kamu harcamalarını karşılayan Diyanet, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak diğer hiçbir inancın benzer harcamalarını karşılamamaktadır. Diyanete ayrılan bütçe, Alevilerin kurumları dâhil diğer bütün inançlarla eşit oranda paylaştırılmalıdır. Cemevlerinin, ibadethane mi, kültür evi mi olup olmadığını tanımlamak hükümetin ya da devletin resmi kurumu Diyanetin haddi değildir. Cemevlerinin özgür ve güven içinde varlığını sağlamak, tıpkı diğer inançlarda olduğu gibi devletin asli görevidir. Eğitimde farlılıkların gözetildiği bir yaklaşım esas alınmalı, 82 Anayasası'nda yer alan düzenleme yerine 1961 Anayasası'nın 19. maddesinde yer alan; 'Din eğitimi ve öğrenimi, ancak kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin de kanuni temsilcilerinin isteğine bağlıdır' düzenlemesine uygun, seçmeli din dersleri getirilmelidir. Kamu kurumlarında din ve mezhep fişlemelerine, Alevi avcılığına son verilmeli, diğer ayrıştırılan topluluklarla birlikte pozitif ayrımcılıktan yararlandırılmalıdırlar.'
SARAY’DAKİ SULTAN
Şafak Pavey, “Katı dogmalardan beslenen anlayış sonucu Alevilik ve Aleviler her zaman aşağılanan, dışlanan, hor görülen ve saldırıya uğrayan bir inanç oldu. Ancak bu sosyal durum, AKP iktidarı ile birlikte meşru ve resmi bir ortak uygulamaya döndü. Aleviler sürekli yönetimden dışlandı. Özellikle ‘Saray’daki Sultan’ tarafından meydanlarda hedef gösterildi. Alevilerin yaşam alanlarına müdahale edilmezse çakma açılımlar yapmaya da gerek kalmayacak” dedi.
KIŞKIRTICI DİL İÇİN ÖZÜR GEREKİYOR
“Temel hak ve özgürlük taleplerinden önce Alevilerin en temel sorunu can güvenliğidir” diyen Pavey, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hükümetin ve kimi din eğitimi verenlerin; ‘Biliyorsunuz o Alevi,’ ‘Malum mezhep’, ‘Mezhebini söyleyemiyor’, ‘Mahkemenin hâkimi Alevi’, ‘Cemevleri terör yuvası’, ‘Aleviler abdestsizdir, yemekleri yenilmez’, ‘Alevilik sapık bir mezhep. Mum söndü yapıyorlar’ gibi kışkırtıcı kin söylemlerinden vazgeçip, bir daha tekrarlanmaması şartı ile özür dilemeleri gerekiyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı, bütçesinin sadece Sünni kesime aktarılması, diğer farklı inanç toplulukların aleyhine kullanılması, Alevilerin asimilasyonunu hızlandırmaktadır. Cemevlerinin ibadethane mi, kültür evi mi olup olmadığını tanımlamak hükümetin ya da devletin resmi kurumu Diyanet’in haddi değildir. ‘Aleviler; ‘Kimdir? Alevilik Nedir?’ sorusuna hükümet tarafından kabul görecek bir yanıt vermeye zorlanmakta, ilahiyatçılar ve siyasetçiler soruyu Aleviler yerine yanıtlama konusunda yarışmaktadır. Kamu kurumlarında din ve mezhep fişlemelerine, Alevi avcılığına son verilmeli, diğer ayrıştırılan topluluklarla birlikte pozitif ayrımcılıktan yararlandırılmalıdırlar.”
‘İNANÇ, GÖNÜLLÜLÜK ESASINA DAYALI BİR SEÇİMDİR’
İnsanların inancının siyasi bir toplum mühendisliği meselesi değil, gönüllülük esasına dayalı bir seçim olduğunu söyleyen Pavey, “Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bazı semtler kentsel dönüşüm bahanesi kullanılarak dağıtılıyor. Ve sürekli polis kontrolü altında tutuluyor. Örnek olarak (Ankara’da) Tuzluçayır, (İstanbul’da) Armutlu, Gazi, Sarıgazi, Okmeydanı gibi.
İBADET ÖZGÜRLÜĞÜNE SALDIRI
Alevi toplumunun kutsal mekânlarından biri olan, Elmalı Tekke Köyü’ndeki Abdal Musa türbesinin yanında taş ocağı ruhsatı verilmesi (mahkeme kararı ile iptal edildi sonunda), Munzur vadisinde yapılması planlanan barajlarla, HES’lerle diğer kutsal mekân ve ziyaretlerin yok edilecek olması, ibadet özgürlüklerine saldırıdır. Alevilerin kutsal mekânlarına yönelik yağma ve yıkımlara son verilmelidir. Eşit yurttaşlık ilkesi, yurttaşların dili, dini, inancı, cinsiyeti ve ırkı nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılmaksızın hakta ve özgürlükte eşit kabul edilmesini ifade eder” ifadelerini kullandı.
ALEVİLER İÇİN YASA TEKLİFİ SUNDUK
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise şöyle konuştu:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na 18 maddelik bir kanun teklifi sunuldu. Bütün bu açıklamaların dayanağı olan yasaların değişikliği için teklifler bir bütün olarak da sunuldu. Yarın öyle sanıyorum ki Sayın Başbakan Hacıbektaş’ta 7 yıldır açamadıkları Alevi paketiyle ilgili olarak bir şeyler söylemeye çalışacaktır. Ben buradan kendisine sesleniyorum; hiç çalışma yapmalarına gerek yok. Meclis Başkanlığına sunduğumuz teklif, anayasa dışında Alevi yurttaşlar konusunda yasaların getirdiği bariyerleri kaldırıcı niteliktedir.
HÜKÜMETİN SAMİMİYETİNE İNANMIYORUZ
Dolayısıyla eğer gerçekten bu konuda samimiyseler uygulamadaki aksaklıklar dışında, yasalarla yapılacak olan tüm metinler, tüm düzenlemeler arkadaşlarımızdan aldığımız yardımla bir bütün olarak Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Eğer samimiyseler bu onlara yol gösterir. Biz samimi olduklarına inanmıyoruz.”
- CİHAN/DHA