CHP'li Tezcan 'Bir Sterlinlik Şirket, 15 Milyon Dolarlık Ödeme' Dedi ve Sordu: 'Bu Nasıl Bir Ticaret?'

Türkiye siyasetinde 'Man Adası' polemiği devam ediyor ve karşılıklı açıklamalar sürüyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, ilk defa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından ortaya atılan iddialara ilişkin basın toplantısı düzenledi ve elindeki belgeleri basın mensuplarına dağıttı. Tezcan ayrıca orijinal dekont ve belgelerin savcılığa verileceğini açıkladı.

“Biz kutuyu açtık. Bundan sonrası kutunun içinden kimin rahatsız olacağıdır. Ne varmış bu kutunun içinde, sırayla bakacağız. Kemal Kılıçdaroğlu, para transferini belgeleriyle açıkladı. Man Adası’nda Belwey isimli şirket kuruluyor. Bu bir Naylon şirket. Neden? 1 sterlinlik bir şirket. Türk parasıyla 5 lira. Şirketin öbür tarafında Recep Tayyip Erdoğan'ın enişteşi Ziya İlgen, kardeşi Mustafa Erdoğan, dünürü Osman Ketenci, eski kalem müdürü Murat Gündoğan ve oğlu Ahmet Burak Erdoğan.'

'Gelin bir meclis araştırması yapalım dedik. Bütün bu trafiğin altını üstünü inceleyelim. AK Parti milletinin oylarıyla reddedildi. Parmak hesabı, vicdan hesabına hakim geldi. Önce milletvekilleri görsün dedik. Şimdi milletle paylaşıyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Adım adım yol haritasını anlattım. Bizi susturmaya güçleri yetmeyecek. Sayın Erdoğan bizi susturmaya gücün yetmeyecek. Gerçeğin gücü her şeyin üstünde. 'Sahte' dediler, 'ticari ilişki' var dediler. Ondan sonra AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan, çok açık bir şey söyledi, ‘şirket satışı karşılığında alınan para’ dedi.'

Tezcan elindeki belgeleri tek tek kameralara gösterdi: 

'Mustafa Erdoğan 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Ziya İlgen 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Ahmet Burak Erdoğan 1 milyon 450 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Ahmet Burak Erdoğan 2 milyon 300 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Hani sahteydi? Osman Ketenci 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Yine Osman Ketenci, 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Ziya İlgen 2,5 milyon dolarlık dekont. Bunların tamamı orijinal belgeler.'

'Swift mesajlarının evrakları da burada. ‘Sahte’ diyenlere sesleniyorum, biz sahte işi bilmeyiz. Off-shore adalarında iş tutmayı becerenler sahte işi bilirler. Biz beceremeyiz, ayağımıza dolaşır. Dediler ki şirket satışı için. Nasıl bir şirket satışı? Hangi şirketi sattınız? Birinci soru. İkinci soru. Bu şirketin ortakları kim? Çıkarın kamuoyunun bilme hakkı var. Üçüncüsü, sermayesi ne kadar bu şirketin? Bu şirketin bilançosu ne? Varlıkları ne? 15 milyon edecek hangi varlığı var bu şirketin? Bunları kamuoyunun bilme hakkı var. Devir senetleri nerede? Devir senetleri üzerinden konuşalım. Sayın Erdoğan’a teşekkür ediyoruz, bu soruları sorma fırsatı verdi. Biz şirket satışı bilmiyorduk, Sayın Erdoğan sayesinde öğrendik. Bu gürültüyle üzeri kapatılacak bir mesele değildir.'

'Bir sterlinlik şirket, 15 milyonluk (dolar) ödeme. Bu nasıl bir ticaret? Bütün vatandaşlara soruyorum. 5 lirası olan bir şirket, 60 milyon liralık bir şirketi alıyor. 60 milyonluk değeri olan şirket, 5 liralık şirkete güvenip ticaret yapıyor.

Kazım Öztaş 15 gün içinde 60 trilyon ödeme gücüne nasıl ulaşmıştır? Kazım Öztaş bugüne kadar ne kadar vergi ödemiştir?

Bu bir basit ticari ilişki değildir. Okunmuş bir dolarları öğrenmiştik. Okunmuş bir dolarlardan sihirli 1 sterlinler devrine geçtik. Bu normal bir ticaret mi? Burada mide bulandıran bir şey var. Sahte değil, her şey meydanda. Böyle bir ilişki karşınıza çıktığında aklınıza iki şey gelir. Vardır ya da yoktur, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Birincisi kara para aklama gelir. Bilmiyoruz, bakacağız. Ya da vergiden kaçınma, vergi ödememe. 

Dünyanın aklı başında olan hiçbir ülkesinde bu işler öyle bedavaya geçiştirilmez. Milletten saklamanıza fırsat vermeyeceğiz. Milletin vicdanını yaralayan bir ilişki vardır. Orijinallerini savcılığa vereceğiz. Daha yeni kutular gelir, yeni kutular açılır.'

Tezcan, bir soru üzerine “Burada hem gelen hem de çıkan var. Bir para trafiği var” dedi.

Hürriyet’ten Toygun Atilla’nın haberine göre şirketin sahibi 'sahtecilik fiili' ile 'ticaret sırlarının ifşası' sonucu ortaya çıkan mağduriyet gerekçesiyle, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 'yetkisizlik' kararı ile dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.