CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Adım Adım İktidara Projesi Tanıtım Ve İlk Eğitim Toplantısı"Nda Konuştu: (3)
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Adım Adım İktidara Projesi Tanıtım Ve İlk Eğitim Toplantısı"Nda Konuştu: (3)
İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ülkenin nüfusunun yarısının kadın olduğunu belirterek, 'Niye parlamentonun yarısı kadın değil? Bütün kadın örgütlerinden istirhamım yüzde 50 cinsiyet kotasının olmadığı bir seçim kanuna oy vermeyin, bunu savunmayan bir partiye oy vermeyin.' dedi.
Kılıçdaroğlu, 'Adım Adım İktidara Projesi Tanıtım ve İlk Eğitim Toplantısı'ndaki konuşmasında, Anayasanın ve seçim yasasının darbe hukukundan ayrılması gerektiğini ifade etti.
Toplantıya katılanlara, vatandaşlara 'Milletvekillerini sen mi seçiyorsun, listeyi sen mi hazırladın, listede kimlerin olacağına sen mi karar verdin?' diye sormalarını isteyen Kılıçdaroğlu, vatandaşların hazırlanan listenin altına mührü bastığını, milletvekili seçmediğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, milletvekili seçilmediği için parlamentonun vesayet altında kaldığını, milletvekillerinin vesayetin kurtulması için de milletin vekilinin millet tarafından seçilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu kuralın siyasi partiler yasasına açık ve net konulması gerektiğini kaydetti.
Siyasetin erkek egemen bir alan olmaktan çıkarılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'Ülkenin nüfusunun yarısı kadın. Niye parlamentonun yarısı kadın değil? Bunu siyasi partilerin tüzüğüne konmasının bir anlamı yoktur. Siyasi partiler yasasına girdikten sonra ve bütün siyasi partiler bu zorunlulukla karşı karşıya kaldıklarında bir anlamı vardır. Bütün kadın örgütlerinden istirhamım yüzde 50 cinsiyet kotasının olmadığı bir seçim kanuna oy vermeyin, bunu savunmayan bir partiye oy vermeyin. Siz de hakkınızı arayın, sizin hakkınız yok mu? Bir erkek olarak hakkınızı savunuyorum, siz de kadın olarak kendi haklarınıza sahip çıkın. Bunu kim yaptı? Darbeciler yaptı. Kim değiştirmek istiyor? Darbe hukukuna ve darbecilere karşı olan değiştirmek istiyor, yani biz değiştirmek istiyoruz, yani Cumhuriyet Halk Partililer değiştirmek istiyor, gençlik kolları, kadın kolları, hep beraber değiştirmek istiyoruz. Neden? Darbe hukukunun bize biçtiği elbise bize dar geliyor. Nefes alamıyoruz, toplum da nefes alamıyor. Bunun değişmesi lazım.'
- 'Siyaset için ahlak yasası çıkarılması gerekir'
Kılıçdaroğlu, her mesleğin bir ahlakı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
'Eğer siz, siyaset için bir siyasi ahlak yasası çıkaramazsanız, rüşvet alanın büyükelçi atandığı bir gerçekle karşılaşırsınız. Hırsızlık yapanın büyükelçi olduğu bir ülkeye hangi devlet saygı duyar? Hırsızlık yapan birisi bindiği arabada da Türk bayrağı taşıyor. O bayrağa yapılan en büyük saygısızlık, çikolata kutusunda rüşvet alanların büyükelçi olarak atanmalarıdır. Kendisini milliyetçi, ülkücü olarak tanımlayan arkadaşlarla karşılaştığınızda şunu söyleyin, 'Siz misiniz milliyetçi, biz miyiz milliyetçi.' Biz rüşvet alanların bindiği arabada Türk bayrağının taşınmasını doğru bulmuyoruz. Peki siz, alkışlıyorsunuz. Kim bayrağa, kim ülkesine, kim ahlaka, kim adalete saygı duyuyor, bunu anlatmalısınız.' ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun önemli bir kesiminin yoksulluk çektiğini, bir yüzyılın sonunda gelinen tablonun insanlık açısından büyük bir dram olduğunu dile getirerek, bir yüzyılın sonunda on binlerce çocuk yatağa aç giriyorsa, insanlar çöp konteynerinden besleniyorsa herkesin oturup düşünmesi gerektiğini söyledi.
Sosyal devletten yardım alanların bunu devletin bir lütfu olarak görmesi ve bu anlayışın onlara nakşedilmesinin de bir insanlık ayıbıyla karşı karşıya olunduğunu gösterdiğini belirten Kılıçdaroğlu, Adım Adım İktidara Çalışmasının 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nde aile destekleri sigortasını öngördüklerini, bunun amacının hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi, hiçbir ailenin çöp konteynerlerinden beslenmemesi, herkesin güvencesinin sosyal devlet olması, hakkın lütuf değil hak olarak verilmesi olduğunu kaydetti.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarında bütün komşularla barış içinde olunduğunu, İslam dünyasının, mazlum milletlerin Türkiye'yi örnek aldığını, bir yüzyılın sonunda bütün komşularla düşman olunduğunu söyledi.
- 'Orta Doğu'yu bir barış havzasına döndürebiliriz'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, en büyük tehlikenin dış politikanın iç politika malzemesi olarak kullanılması olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
'2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nde, ilk kez bir siyasal parti, bir uluslararası kuruluş bir proje öneriyor. Orta Doğu Barış ve İş Birliği Teşkilatını kuracağız diyerek. Türkiye, İran, Irak ve Suriye. Sonra buna İsrail, Mısır, Lübnan ve Filistin de katılabilir. Gözlemci olarak büyük ülkeler de katılabilirler. Orta Doğu'yu bir kavga alanı, kan dökülen bir alan olmaktan çıkarıp, bir barış havzasına döndürebiliriz. Kim söylüyor bunu? Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giderken biz söylüyoruz. Çünkü biz Orta Doğu'daki bütün farklılıkları zenginlik kabul edip hiçbir halkın aç, yoksul kalmasına, mağdur edilmesine, katledilmesine izin vermeyecek bir projeyi hayata geçirmek istiyoruz. Bu projenin hayata geçmesinin zorluklarını biliyoruz. Egemen güçlerin orada yer altındaki petrolleri doğalgazları ele geçirmek ve onları kullanmak istediklerini de biliyoruz ama biz bunu gerçekleştirebiliriz. Bu bize yakışır. Bölge halkına yakışır. Uygar bir dünya inşa edeceğiz.'
Proje hayata geçtiğinde bu ülkelerde yaşayan insanların da gidip Avrupa'nın kapılarını çalmayacağını, mülteci olarak oralara sığınmayacağını, kendi ülkelerinde özgürce yaşayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, demokrasinin bütün dünyaya taşınmak zorunda olduğunun altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, Avrupa Parlamentosunda, 'Dünyanın bütün demokratları birleşin.' dediğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
'21. yüzyılda dünyanın bütün demokratlarının diktatörlere karşı birleşmesi lazım. Önümüzdeki seçimler bir siyasi parti seçimi değildir. Hala bunu anlayamayan ve anlamak istemeyen belli çevreler var. Önümüzdeki seçimler demokratlarla diktatörler arasındaki bir seçimdir. Önümüzdeki seçimler sağ sol seçimi de değil. Kendi ülkesinde düşüncesini özgürce ifade eden, etmeyi isteyen demokratlarla ister sağcı, ister solcu, ister ortacı, 'Hayır hiç kimse düşüncesini özgürce ifade etmesin. Bir kişi konuşsun herkes ona uysun.' diyen otoriter rejim yanlılarıyla demokratlar arasındaki bir seçimdir bu seçim. Bu çerçeveden olaya bakamazsanız, o zaman otoriter rejimlerin tutsağı haline gelirsiniz. Bizim verdiğimiz bütün çabalar, bütün emekler demokratların kazanmasıdır. Kimliği, yaşam tarzı, inancı ne olursa olsun demokrasiden yana olanların bir araya gelmesi lazım. Düşünceyi ifadeden korkan bir yönetim kendi ülkesini büyütemez, geliştiremez. Bir ülkenin büyümesi, kalkınması farklı düşüncelerden kaynaklanır. Bizim düşünmediğimizi bir başkaları düşünebilir. Belki o doğru düşünüyor. 'Hayır efendim. Düşünmeyeceksin. Konuşmayacaksın. Bana itaat edeceksin.' Sen kimsin? Sen kimsin ki sana itaat edeyim? Ülkeyi ateşe atanların ülkeye yararı olmaz. 21. yüzyılın Türkiye'sinde hepimize düşen görevler vardır.'
- 'Bu bir kucaklaşma beyannamesidir'
2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni 'bir umut ve demokrasi beyannamesi,' olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
'Bu bir kucaklaşma beyannamesidir. Bu, kutuplaşma değil, birlikte hareket etme beyannamesidir. Bu bir diktatörlere övgü değil, demokrasiyi savunanların beyannamesidir. Bu beyanname 21. yüzyılın Türkiye'sini aydınlığa çıkaracak beyannamedir. O nedenle hepimize düşen görevler var. Bunları yaparken, sakın yarım ağızla değil. Sizden isteğim; inançlı, kararlı, biz bunu yapacağız. Niye seçimden korkuyorlar? Gideceklerini biliyorlar. Diyorlar ki, 'Bu seçim acaba Kılıçdaroğlu'nun talebi mi? Hayır efendim. Bu talep, esnafın, işçinin, emeklinin, sanayicinin, bütün demokratların talebidir. Cesursan, ülkenin sorunlarını çözemedin. 18 yılda Türkiye'yi büyük bir batağın içine soktular. Devasa bir Türkiye Cumhuriyeti devleti, Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldi. Faize karşıyız diyenlerin, tefecilere hizmet eder noktaya gelmesi gerçekten ibret verici bir olaydır. Emir alıyorlar. Dilencilik yapıyorlar. Medyanın önüne çıkınca da kahramancılık yapıyorlar. Şunu da her gittiğiniz yerde anlatmanızı isterim; kahraman olarak kendilerini tanıtanlar, bir telefonla papazı serbest bıraktılar. 'Bu can bu tende kaldığı sürece asla vermeyeceğim.' diyenler bir telefonla... Allah bilir telefonu aldığı zaman da ayağa kalkıp önünü iliklemiştir. Bu nedir? Türkiye'nin onurunu ayaklar altına almaktır. Türkiye'nin onurunu, gururunu, tarihi ayaklar altına alan bir kişiden bu memlekete hayır gelmez. Bunu her yerde anlatmamız lazım. Birbirimize kırılabiliriz, eleştirebiliriz, her şey olabilir ama ülkenin bir onuru vardır. Buna sahip çıkacağız.'
Toplantıda, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da 'Adım Adım İktidara' projesini tanıtan kısa bir konuşma yaptı.
Programa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile partililer de katıldı.
(Bitti)
Yorum Yazın