Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Çok İyi İngilizce Bilmeseniz Bile Sağlıklı Bir İletişim İçin Kullanabileceğiniz 34 Kelime
Ekşi Sözlük yazarlarından telaki'nin öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler başlığı altında ele aldığı bu entrysi hepinizin çok işine yarayacak!
Not: Bu yazı, yazarının izniyle yayımlanmaktadır!
İngilizce konuşurken veya yazarken en çok zorlandığımız şeylerin başında uygun sıfat+isim, fiil+zarf kombinasyonlarını bulamayışımız gelir. Bu noktada işinize yarayacak bazı kombinasyonları ve de önemli bulduğum bazı ifade ve kelimeleri paylaşmak istiyorum.
Dediğim gibi bu liste çok kapsamlı olamayacağı gibi, kelimelerin popülaritesi, zorluk derecesi, kullanım alanları vs. de ister istemez farklılaşacaktır. Ayrıca bazı kelimelerin doğal olarak birden fazla anlamı olabilir. Çok uzun bir süredir mesleki hayatımda ve günlük yaşantımda İngilizce'yle haşır neşir olan biri olarak böyle bir işe kalkışmam umarım hoşgörüyle karşılanır. O halde başlayalım.
1. To have a thick skin
2. Build suspense
'heyecan katmak', 'meraklandırmak' anlamında kullanılabilir. 'i want to build suspense a little bit; so, i won't show you the picture immediately
3. Saga
Yılan hikayesi ifadesini kullanırız epey çetrefilli ve bir türlü bitmeyen hadiselerle ilgili olarak. Bu kadar abartılı bir anlam içermese de bu kelime bizdeki bu deyimi karşılıyor.
4. No-brainer
Tercihin çok bariz olduğu durumlarda kullanılır. Yani bu tercihte bulunmak için beyne ihtiyaç bile yok da denebilir akılda kalması için. Mesela faal futbolculardan en iyi 11 yapılacak olsa Messi'yi kadroya almak, en iyi beş Türk aktrisi sayarken Türkan Şoray'la başlamak gibi. 'When counting the best ever turkish actresses, Türkan Şoray is a no-brainer.'
5. Roller coaster
Lunaparkta bir aşağı inip bir yukarı çıkan heyecan verici oyuncaktan bahsetmiyorum. Sürekli veya aniden değişen durumlar için kullanılır bu kelime. Mesela, çekişmeli bir basketbol maçından bahsederken... 'The first period of the basketball game was a roller coaster,' diyebiliriz.
6. Meteoric
Ani, hızlı olan bir şey, özellikle aniden ünlenme durumlarında kullanılır. Üstteki kelimeden farklı olarak sıfattır. 'His meteoric rise to fame was unprecedented.' Sözlükte de meşhur olan Andy Warhol'un o meşhur cümlesi de 15 minutes of fame olarak dile yerleşmiştir.
7. Defunct
Artık faaliyette olmayan organizasyonlar, kurumlar, vs. için kullanılır. 'Republican Villagers Nation Party (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi-ckmp) is a defunct political party in Turkey.'
8. Lip service
Sadece lafta desteklemek. 'Pay' fiiliyle kullanılır genelde. 'He paid lip service to the workers, but did nothing to assuage their concerns.' (Buradaki assuage fiili de gidermek anlamında kullanılıyor.)
9. Initially
'At first' yerine kullanabilirsiniz. 'Initially i supported the proposal, but i then backed off.' (buradaki 'back off' desteğini çekmek anlamında...)
10. Sight
'Görmek' anlamındaki fiil olanını açıklamaya çalışacağım. Bilhassa az veya nadir görülen şeylerde kullanılır. 'Bugün sahilde iki balina görüldü' (two whales were sighted near the shore'. Bigfoot, Van Gölü Canavarı gibi efsanevi canlılar için genelde bu fiil tercih edilir. O zaman gerçi isim hali olan sighting de kullanılabilir.
11. Grain of salt
Bir şeye ihtiyat veya şüpheyle yaklaşırken kullanılır. 'I am taking this offer with a grain of salt.'
12. Flash in the pan
Geçici başarı anlamına gelir. Tavada bir anlık görülen ışıma gibi mesela. Popüler bir örnek verelim. 'Leicester city's early season success seemed to be a flash in the pan, but they are destined to win the title now.'
13. In a nutshell
'Kısacası', 'özetle' manasında hep aynı kelimeleri mi kullanıyorsunuz? Bunu deneyin...
14. Take home
'Win' yerine kulanabilirsiniz. 'Leonardo DiCaprio took home the oscar.'
15. Textbook
Hani klişe bir ifade var ya 'Futbol okullarında ders olarak okutulmalı' diye, işte o beş kelimeyi tek kelimede ifade edebilirsiniz. Mesela, güzel bir hücumdan bahsederken 'It was a textbook attack,' denilebilir. Textbook case veya textbook example olarak çok kullanılır.
16. Inflammatory
'Provoke edici, kışkırtıcı.' Mesela 'inflammatory article' derken... 'Donald Trump's inflammatory comments pissed me off.'
17. Salient
'Bariz' veya 'önemli' anlamına gelip akademik dünyanın en sevdiği sıfatların başında gelir.
18. Travesty
Bir şeyin en kötü örneği anlamında kullanılır. Mesela, ülkemizdeki gibi adaletin çuvalladığı anlarda, 'This is a travesty of justice' denir. Bu kelime travesti anlamında hemen hemen hiç kullanılmıyor.
19. -laden
Bu kelimeyi başka kelimeye eklediğinizde 'yüklü' anlamını verirsiniz. Mesela, duygu yüklü derken 'emotion-laden' demek, 'emotional' demeye tercih edilir. İkincisi 'duygusal' şeklinde çevrilir daha çok.
20. Eavesdrop
İngilizce gerçekten zengin bir dil. Bu kelimeyi de bu zenginliğe basit bir örnek olması için tercih ettim. 'Bir konuşmayı gizlice dinlemek' anlamındaki ifadeyi 'listening secretly...' demek yerine eavesdrop fiiliyle karşılayabilirsiniz.
21. Self-imposed
'Kendi isteğiyle,' 'gönüllü olarak'... mesela, 'self-imposed exile' ile çok kullanılır.
22. Hit rock bottom
Dibe vurmak. Yukarıda olduğu gibi ülkemizdeki adalet sistemini örnek olarak verebiliriz.
23. Shirk
Bir işten, görevden kaytarmak manasında kullanılır. Kesin olmamakla birlikte bir-iki yerde bizim bildiğimiz anlamdaki şirk kelimesinden geldiğini okumuştum.
24. Mecca
Bir şeyin merkezi, başkenti anlamına gelir. Mesela 'Paris is the mecca of fashion' derken.
Şimdi de konuşurken işinize yarayacak "arayı doldurmalık" kelimelerle devam edelim.
25. Excuse my french
Ayıp bir kelime söylemeden önce 'afedersin(iz)' manasında bunu kullanabilirsiniz.
26. No offense, but
'Üzerine alınma ama...' 'No offense, but the idea was useless.'
27. Well said
'Ağzına sağlık'
28. There you go
Birine bir şey verirken 'buyrun' anlamında kullanılışının haricinde bir de şu kullanımı vardır. Mesela, birisinin aklına bir kelime veya isim gelmiyor ve karşısındaki bu kelimeyi hatırlattığında, hatırlatılan kişi bu ifadeyi kullanır. Mesela;
a: Who was the lead role in shawshank redemption?
b: Morgan Freeman?
a: No no, the white guy...
b: Tim Robbins?
a: There you go!
29. Tough call
İki veya daha fazla şey arasında bir şeye karar veremediğinizde vakit kazanmak için söyleyebilirsiniz. Close call da kullanılır.
30. That said
'However' yerine kullanabilirsiniz.
31. As you wish
'Nasıl isterseniz veya sen bilirsin' diyecekseniz 'you know'dan sakınıp bunu kullanabilirsiniz.
32. Let alone
'x y z yapmayı bırak, a b c bile yapamadı' örnek cümlesinde de görüleceği üzere 'bırak' olarak çevrilen ifadedir. 'Let alone playing basketball, he can't even run.'
33. Then
Mesela 'zamanın başbakanı' derken... 'Then prime minister Tansu Çiller enacted the bill.'
34. Late
'Merhum/müteveffa' anlamında. 'Late president reagan was a die-hard conservatist.'
Yorum Yazın
baslıktan ingilizce bilmeseniz bile kısmını kaldırın bence hatta bazıları ise yarasa da çoğunu bilmenize gerek yok basitçe konusun yeterli isleri bu sekilde ... Devamını Gör
are you kola'yı eklemeyi unutmuşsunuz.
Sweet november : Kasımda aşk başkadır. Bu çeviriyi kim yaptıysa büyük ah aldı onu bilirim :))
eternal sunshine of the spotless mind?