Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
"Bizim Ne Aklımız Ne de İrademiz İpotek Altında Değildir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan,' 'Kobani' dediler, Diyarbakır'da, Batman'da, Hakkari'de alçakça cinayetler işlediler. DEAŞ vahşeti dediler DEAŞ'ın vahşetini aratmayacak işkenceler yaptılar' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Kobani' dediler ama aslında ne kadar korkak olduklarını gösterdiler. 'Kobani' dediler, 'yaşasın' dediler, gittiler Diyarbakır'da, Batman'da, Hakkari'de alçakça cinayetler işlediler. DEAŞ vahşeti dediler, DEAŞ'ın vahşetini aratmayacak alçakça, insanlık dışı işkenceler yaptılar. Masum gençleri katlettiler. Sanmayın ki bunlar yapanın yanında kar kalacak. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz bu olayların sorumlularını, canileri, katilleri tek tek tespit ediyor ve yargı önüne çıkarıyor. İnşallah Meclisimizin çıkaracağı yeni yasayla da bu tür şiddet eylemleri karşısında daha güçlü tedbirler alınacak' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenler Dörtyol Meydanı'nda düzenlenen Esenler Belediyesi Toplu Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, açılışı gerçekleştirilen eserlerin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Yarın muharrem ayının 10'nu, aşure günü olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Tüm insanımız için hayırlara, barışa, özgürlüğe, kurtuluşa vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum. Birliğimizi teyit eden bir gün, bir ay olmasını niyaz ediyorum' diye konuştu.
Erdoğan, Esenler Belediyesinin vatandaşlara daha iyi hizmet için yeni bir hizmet binası inşa ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
'Yine sizlerin kamu hizmetlerini çok daha iyi bir ortamda alabilmeniz için belediyemiz yeni bir hükümet konağı inşa etti. Büyükşehir Belediye Başkanımızını adını taşıyan bir kültür ve sanat merkezi Esenler ilçemize kazandırıldı. Edebiyatımızın önemli isimlerinden değerli şairimiz merhum Cahit Zarifoğlu adına inşa edilen gençlik merkezi ve bilgi evi de bugün açılışı yapılan eserler arasında yer alıyor. Yine bilgi ve hikmet evi de belediyemiz tarafından yapılarak sizlerin hizmetine sunuldu.'
Erdoğan, bugünkü açılış programı arasında yer alan eserlerden birinin de Özdilek Anadolu İmam Hatip Lisesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
'Mimarisiyle, kapasitesiyle gerçekten etkileyici bir eser olan bu okulumuzun birinci etabı tamamlandı. İkinci etabının da bu açılış vesilesiyle startını veriyoruz. Toplam 111 trilyon yatırım tutarı olan bu eserlerin Esenler ilçemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu eserlerin Esenler'e kazandırılmasında emeği geçen başta belediye başkanımız Tevfik Göksu ve ekibi olarak mimarından işçisine kadar tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.'
Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olarak İstanbul'a hizmet etmenin bahtiyarlığını yaşadığını anlatarak, sözlerini şöyle devam ettirdi:
'Esenler'in tarihini bilirim bir İstanbullu olarak. Esenler'in geçmişini bilirim bir İstanbullu olarak. Buranın köy olduğu zamanı bilirim bir İstanbullu olarak. Hamd olsun 1990'dan bu yana buralar çok hızlı bir değişimi, dönüşümü bizim zihniyetimizde yaşadı. Büyükşehir belediye başkanlığı görevinden sonra başbakan olarak Türkiye'ye ama en çok da Türkiye'nin özü ve özeti olan İstanbul'a eserler kazandırmanın iftiharını yaşadık. Şu anda da Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı halkın doğrudan oylarıyla seçilmiş cumhurbaşkanı olarak aynı azimle, aynı sevda ile yine milletimin ve ülkemin hizmetindeyim. Yine 81 vilayetimize özellikle de İstanbulumuza hizmetler kazandırmanın gayreti içerisindeyim.'
'Projeleri çok yakından takip ediyorum'
81 şehirde, özellikle de İstanbul'da başbakanlığı döneminde başlayan önemli projelerin bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
'Bu projeleri çok yakından takip ediyorum. Başlamış projelerin yanında yeni projelerin başlatılması, kalkınma seferberliğinin hız kesmeden devam etmesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Bugün geriye dönüp baktığımızda hamd olsun tüm Türkiye'de, İstanbul'da da önemli mesafeler katettiğimizi görüyoruz. Bizim kolları sıvayıp işe başladığımız 1994 yılının İstanbul'u ile bugünkü İstanbul arasında dağlar kadar fark var. 1990'ın Esenleri'ni gözönüne getirin bir de 2014'ün Esenleri'ni göz önüne getirin. Soruyorum Esenler halkına 'geriye mi gittik, ileri mi gittik?' Daima ileriye. Ne dedik 'durmak yok, yola devam.' Yine durmayacağız, yine yola devam edeceğiz. İlerlemeye, kalkınmaya devam edeceğiz.'
Bölgenin 4 bin metrekarelik bir alan olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
'Şimdi yol buranın altında ve yaklaşık 30 bin metrekareye ulaştı. Bu bir aşktır, bu bir dertlenmedir, derdiniz varsa bunu yaparsınız. Eğer derdiniz yoksa bunu yapamazsınız. İşte ben dertli olan bu kadroyu kutluyorum. İlçe belediye başkanlarımıza, büyükşehir belediye başkanıyla, tüm hükümetimizle ben bu kadroyu kutluyorum. Aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Çünkü Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkması lafla olmaz, çalışmayla olur. Kardeşlerim burada, bu icraatlarda akıl var, bilgi var, tecrübe var ve neticelendirme var. İşte biz bunu böyle yaptık.'
İstanbul'un nüfusunun ikiye katlandığına değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
'Ben belediye başkanıyken İstanbul'un nüfusu 7,5 milyon civarındaydı, şimdi 15 milyonu buldu. Bakınız nereden nereye... 1994 İstanbulunda musluklardan su akıyor muydu? Sokaklar çöpten geçilmiyordu. Hava kirliliği nefes aldırmıyordu. Gazeteler maske dağıtıyordu. Haliç'in yanından geçmek mümkün değildi kokudan. Adacıklar artık belirmişti. Ulaşımda raylı sistem Osmanlı döneminden kalanlardan ibaretti. Çevre düzenlemesine sıra dahi gelmiyordu. Biz İstanbul'a aşkla, sevda ile gönülden gelen bir şevkle hizmet ettik. İstanbul'un çehresini bununla birlikte Türkiye'nin çehresini değiştirdik.'
'Kanal İstanbul sözümüzü de unutmadık'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı heyecanla İstanbul'un geleceği için yeni projeler peşinde koştuklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
'İşte üçüncü köprü, şu anda kuleler bitti. Şimdi tabliyelere geçilecek ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile 4 gidiş, 4 geliş, ortasından da raylı sistem. Türkiye'de bir ilk, dünyada bir örnek. Yeni havalimanının, lastikli tüp geçiş projesinin inşaatları da sürüyor. Kanal İstanbul sözümüzü de unutmadık, bugünlerde ihale hazırlıkları yapılıyor. İnşallah ihalesiyle birlikte Karadeniz'i Marmara'ya bağlayacağız. Kanal İstanbul'un da her iki tarafında numune adeta şehircikler göreceksiniz. Biz ülkemiz için milletimiz için daha da ötesi yeryüzündeki tüm kardeşlerimiz için tüm insanlarımız için hayaller kurmaya, hedefler kurmaya devam edeceğiz.'
İstanbul'un bu hayallerin lokomotifi ve merkezi konumunda olduğunu ifade eden Erdoğan, '77 milyonluk Türkiye'nin özü ve özeti olan İstanbul güçlendikçe, güzelleştikçe diğer 80 vilayetimiz de onu izleyecektir. İstanbul için çalışan, İstanbul için alın teri döken, emek veren herkes işte böyle bir sorumluluk taşıyor. İşte böyle şerefli bir görevi yerine getiriyor' diye konuştu.
Türkiye'nin bölgedeki diğer ülkelerle çok önemli ve tarihi bir süreçten geçtiğine işaret eden Erdoğan, 'Suriye ve Irak başta olmak üzere bölge ülkelerinde yaşanan sıkıntıların, sorunların etkilerini burada, İstanbul'da dahi görmek, hissetmek mümkün. Çünkü İstanbul, sadece ülkemizin değil, tüm bölgenin de kalbi durumundadır. Halep'te yıkılan evinin önünde ağlayan bir annenin sesi, İstanbul'da yankılanır. Musul'da üzüntüyle duvara yaslanıp kalan bir babanın gölgesi, buraya, İstanbul'a düşer. Kahire'de sakalından gözyaşları süzülen bir ihtiyarın kederi, buraya, İstanbul'a kadar ulaşır. Filistin'de, Gazze'de deniz kenarında oynarken öldürülen çocuğun feryadı, burada, İstanbul'da duyulur. Kahire'de şehit edilen 18 yaşındaki Esma'nın sesi burada duyulur' diye konuştu.
'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' sözünü yineleyen Erdoğan, böyle bir Türkiye'nin yeniden imarı ve ihyası için çalıştıklarını, bundan taviz vermeyeceklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Bosna'da ailesinin tüm fertlerini kaybedip Srebrenitsa'da o kayıp mezarları arayan anneleri gördüğünüz zaman, sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu anlarsınız ama bu bir aşk meselesidir, dertli olma meselesidir. 'Bosna Hersek'ten bana ne, Mısır'dan bana ne, Suriye'den bana ne, Irak'tan bana ne?' diyemezsiniz. Eğer biz Osmanlı bakiyesinin üzerinde, Selçuklu bakiyesinin üzerinde bir Türkiye isek bizim buralar için 'bana ne' deme hakkımız yok. Buralarda olan bitenden her zaman bizim dertlenmemiz şart. Bu yeni Türkiye'nin görevidir, büyük devlet olmanın görevidir. Bunu bir kenara koyamazsınız. Kırım'da uzun zaman sonra kavuştuğu vatanını kaybetme korkusu yaşayan kardeşlerimizin yürek çarpıntısı, burada, İstanbul'da karşılık bulur. 'Hayır' diyemezsiniz. Bunun için İstanbul, bunun için Türkiye, çevresinde olup biten olaylar karşısında tepkisiz kalamaz. Biz güçlü olacağız ki komşularımız da güçlü olabilsin.'
'Batı medyasının asparagas haberlerle Türkiye'yi karaladığını gördüm'
Fransa gezisinden yeni döndüğünü ve orada birçok konuda görüşme yaptığını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
'Orada bir kuruluşta yaptığım toplantıda, verdiğim konferansta, bir hava gördüm. Neydi? Batı medyasının ne kadar asparagas haberlerle, yalan yorumlarla Türkiye'yi karaladığını gördüm. Çok enteresan... Soru ne biliyor musunuz? 'Siz Peşmergelere niçin müsaade etmiyorsunuz?', 'Siz Özgür Suriye Ordusu'na niçin müsaade etmiyorsunuz?'
Dedim ki, 'Müsaade etmediğimizi size kim söylüyor? Siz bana burada bir defa yalan bir soru üretiyorsunuz ve bana bunu soruyorsunuz. Bir defa şu anda Peşmergeler, Türkiye toprakları üzerinden geldi ve Kobani'ye, yani eski adıyla Ayn-el Arab'a girdi. Özgür Suriye Ordusu geldi, girdi. Senin bunlardan bile haberin yok. Tam aksine PYD denilen bir terör örgütü bunları almıyordu. Sonunda almak zorunda kaldı. Niye? Dert başka. Bir üst akıl bunları farklı yönlendiriyor.'
'Kobani niye bu kadar önemli?'
'Kobani niye bu kadar önemli?' diye soran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
'Değerli kardeşlerim Kobani'yi bu kadar önemseyenler acaba Hama'yı niye önemsemediler? Humus'u niye önemsemediler? Deyr Ez-Zor'u niye önemsemediler? Kobani'de neden? Burası düşündürücüdür. Aynı şekilde Irak'ın yüzde 40'ı DEAŞ'ın işgali altında. Orayı niye önemsemiyorlar? Musul'u niye önemsemediler? El Anbar'ı niye önemsemediler? Burası da düşündürücü? Enteresan.
Türkiye, atacağı adımları dikkatli atabilecek kadar bir yönetim kabiliyetine sahiptir. Kusura bakmasınlar, biz aklımızı kiraya vermedik. Bizim ne aklımız ne de irademiz ipotek altında değildir. Otururuz, değerlendiririz, istişareyi yaparız ona göre adımlarımızı atarız. Şu ana kadar da yaptığımız budur. Kardeşlerim bütün bunlar olurken, burada bir gerçeği görmemiz lazım. İşte buyurun, Amerika yardım yapıyor. Nereye? Kobani'ye. İndirilen silahlar, terör örgütü, bir kısmı DEAŞ'ın eline düşüyor, bir kısmı da PYD'nin eline... Böyle bir yanlış olabilir mi? Biz uyarımızı yaptık, 'Bak yanlış yapıyorsunuz. Bu göndereceğiniz silahlar, mühimmatlar ya terör örgütü DEAŞ'ın eline giderse ne olacak?' İşte Musul'da verdiniz, Irak'ın merkezi ordusu kaçtı, bütün verdiğiniz silahlar DEAŞ'ın eline. İşte biz bu yanlışlara düşmeyiz.'
Türkiye'nin tarih boyunca mazlumlar için umut ışığı olduğunu, bugün de bunun sürdüğünü dile getiren Erdoğan, 'Türkiye asırlar boyunca mağdurlar, muhtaçlar için sığınılacak, güvenli bir ülkeydi. Bugün de aynı şekilde güvenli bir ülke. Bakın şu anda komşumuz Irak ve Suriye'de yaşanan gelişmeleri çok dikkatle, çok büyük hassasiyetle izliyor, büyük devlet refleksiyle olaylara müdahalemizi yapıyoruz. Basit düşünenler, belli kalıplar belli şablonlar içinde düşünenler, şu anda bizim bölgede ne kadar aktif olduğumuzu, ne kadar başarılı ve barışçıl bir yol izlediğimizi göremezler, göremiyorlar ama biz büyük devlet refleksiyle, usta bir satranç oyuncusu tecrübesiyle bölgedeki ateşi düşürmenin, söndürmenin mücadelesini veriyoruz ve Allah'a hamd olsun, bunda da başarılı oluyoruz' dedi.
Türkiye'de ve Türkiye dışında bazı çevrelerin Kobani meselesi üzerinde bu kadar durmuş olmalarının manidar bulduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
'Şimdi ben gayretle, buradaki mücadelede yerimizi aldığımızı söylüyorum. Dikkatinizi çekiyorum, Kobani'de şu anda 2 bin savaşçı var ama Kobani'den 200 bin insan nereye geldi? Türkiye'ye geldi. Öyle mi? Bunlar başka bir yere gitmedi. Birileri, Kobani'den çıkan Kürt vatandaşları kalkıp da ağırlamadı, onlara destek vermediler. Yediren, giydiren kim? Türkiye. Şu anda Türkiye'de 1 milyon 600 bin sığınmacı var, mülteci var. Şu ana kadar bizim yaptığımız harcama 4.5 milyar doları buldu. Kardeşlerim, Türkiye, bütün bu harcamaları yaparken 230 bin çadır kent ve konteyner kent kurarken, dünyanın bize gönderdiği destek ne biliyor musunuz? 200 milyon dolar. 4,5 milyar dolar biz harcamışız, 200 milyon dolar bize destek gelmiş. Batı, sesi çıkmıyor. BM, sesi çıkmıyor. Siz ne işe yarıyorsunuz? Ne işe yarıyorsunuz? Türkiye üzerine düşeni yapıyor bir de utanmadan, sıkılmadan diyorlar ki Türkiye bu işlere sessiz kalıyor. Hayır, öyle değil. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Asıl sessiz kalan sizsiniz. Siz görevinizi yapmıyorsunuz. Türkiye, sınırında cereyan eden tüm bu olaylar karşısında bütün tedbirlerini kendi alıyor, elinden gelen bütün gayreti kendisi ortaya koyuyor.'
AA