Cumhurbaşkanı Halktan Oy İsteyebilir mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, parlamento seçimleri için halktan AKP'ye oy vermelerini istedi. Uzmanlar cumhurbaşkanının halktan bir partiye oy istemesinin ‘anayasal suç’ olduğu görüşünde birleşiyor.
Türkiye’nin halk oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemine geçiş ısrarını, bir dönem genel başkanlığını yaptığı AKP’ye halktan oy istemeye kadar götürdü. Erdoğan, 7 Haziran’da yapılacak parlamento seçimleri için halka “AKP’ye oy verin. Başkanlık olsun, ülke hızlansın” çağrısı yaptı. Uzmanlar ise Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı koltuğunda halktan oy istemesinin ‘anayasal suç’ olduğu görüşünde birleşiyor.
Başbakanlık yaptığı dönemden beri Türkiye’de başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğinde ısrar eden ancak dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere kendi partisi AKP’den dahi “Başkanlık sistemine hazır değiliz” çıkışlarıyla karşılaşan Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmiş olsa da başkanlıkta ısrarlı olduğunu devletin kanalı TRT’den çok farklı bir biçimde ilan etti. “Milli iradenin verdiği yetkiyi en ideal şekilde kullanmamız lazım. Ben kullanamıyorum. 4 sene sonra ben nasıl cumhura hesap veririm” diyen Erdoğan, 7 Haziran’da yapılacak parlamento seçimlerinin bu anlamda bir dönüm noktası olacağına işaret etti. Kendisi için yaptırdığı cumhurbaşkanlığı sarayı için “Saltanat kuruyor” eleştirilerini gündeme getiren Erdoğan, başkanlık sistemi ile tüm sorunların aşılacağını öne sürüp, “İngiltere bile yarı başkanlıktır. Hâkim unsur kraliçedir. Amerika’da padişahlık sistemi mi var?” sözleriyle de kendisine yönelik eleştirilere sert çıktı.
Erdoğan, bu açıklamalarından bir gün sonra Kırşehir’de halkın karşısına çıktı ve açıktan “AKP’ye 7 Haziran’da oy verin” çağrısı yaptı. Bu çağrı, AKP’ye ne kadar çok oy verilirse AKP’nin Anayasa’yı değiştirecek güce sahip olacağı ve böylelikle başkanlık sistemine geçişin kolaylaşacağı anlamını taşıyordu. Erdoğan, AKP’nin Anayasa’yı değiştirecek 367 milletvekili ile parlamentoya girememesi durumunda bile 330 ve üzerinde milletvekili sayısı ile anayasa değişikliğini referanduma götürebileceğini de dile getirdi.
'Tarafsız olmadığını kanıtladı'
Peki Erdoğan’ın bu açıklamaları ve sonrasında halktan oy istemesi ne anlama geliyordu? Marmara Üniversitesi’nden anayasa hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, “Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildikten itibaren bizim anayasamıza göre partisiyle ilişkisi kesilmişti ve tarafsız bir statüye geçmişti. Oysa şu anda Erdoğan’ın yaptığı iş, siyasettir” belirlemesini yapıyor. Kaboğlu, Anayasa’nın 104. Maddesi’nde cumhurbaşkanına pek çok görev ve yetki verildiğini hatırlatırken, “Ancak bu yetkiler içinde günlük politika yok. Başkanlık sistemine geçmek istediğini söyleyip, halktan oy istemesi tamamen Anayasa’ya aykırıdır, suçtur” değerlendirmesinde bulunuyor.
Erdoğan’ın başkanlık sistemine geçmek isterken “Parlamenter sistem hız kesiyor. Çalışamıyoruz” gibi bir gerekçe öne sürdüğünü hatırlatan Kaboğlu, “Böyle bir gerekçenin Türkiye’nin de mensubu olduğu Batı demokrasilerinde yeri olamaz. Tek başlı yönetim Avrupa’da yok. Eğer Amerika’yı kastediyorsa; Amerika tek başlı değil, 51 başlıdır. Erdoğan’ın kullandığı dil ve ortaya sürdüğü gerekçeler tamamen çarpıtmadır” diyor.
'Totaliter eğilim öne çıktı'
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sistemini savunurken kullandığı dil ve ülkenin muhalifleriyle tartışırken ortaya koyduğu tavır, dahası “Eski Türkiye bitti, yeni Türkiye var artık” ısrarı onun ‘diktatöre dönüştüğü’ eleştirilerini de artırdı. Erdoğan’ın ‘Hiç sevmiyorum’ dediği Twitter’da nerdeyse hemen her siyasi mesajda diktatörlük konusu işleniyor. Ve diktatörlük tartışması, başkanlık sistemi açıklamalarıyla bir kez daha gündeme geldi.
Prof. Kaboğlu ise diktatörlüğün ‘kişiye özel bir durum’ olduğunu ve baskıcı tavrın tavan yapması olarak algılanması gerektiğini belirtirken “Burada daha ileride bir durum var. Erdoğan ve çevresindeki durum totaliter eğilimi yansıtıyor. Şöyle ki Erdoğan; hükümete emrediyor, onlar da yapıyor. Toplumda belli korkular üretiliyor, insanlar terörize ediliyor. Türkiye; açıkça totaliter eğilimi ortaya koyan bir sürece girmiş bulunuyor” derken, bu eğilimin Erdoğan’ın anayasa değişikliğini referanduma götürme isteğinde de bir kez daha kendini gösterdiğini savunuyor. Erdoğan’ın 7 Haziran’da parlamento seçimini değil, kendisini oylatmak istediğini söyleyen Kaboğlu, “33 yıl önce Kenan Evren’in Anayasa’yla birlikte kendisini oylatmasına benziyor bu durum. Ama Evren, tek başına propaganda yapamadı. Şimdi daha garip, devletin bütün olanakları kullanılacak ve Erdoğan propagandası yapılacak. Burada halka açık bir tehdit de var. Eğer 7 Haziran’da AKP’ye oy vermezlerse, bir de anayasa değişikliği için referandumla uğraştırılmış olacaklar” yorumunda bulunuyor.
'Davutoğlu’yla problemi var'
ODTÜ'den siyaset bilimci Ayşe Ayata ise bir cumhurbaşkanının parlamenter sistemde, sisteme dair söz söyleme hakkının olduğunu anlatıyor önce. Ayata, DW’nin “Erdoğan’ın açıklamaları normalse, neden büyük tartışma yaratıyor” sorusunu yanıtlarken, “Ama büyük bir sıkıntı var. O da; Erdoğan’ın önceden AKP’nin başında olmasıdır. Hem başkanlık rejimini savunuyor hem de kendine rol biçiyor. Başkanlık rejimini de kendisi için istiyor. Sisteme dair eleştirilerini genelleştiremiyor” diyor.
Ayata’ya göre Erdoğan’ın “Yetkilerimi kullanamıyorum, bize başkanlık sistemi şart” demesinin en temel nedeni de, Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan rahatsız olması. “Her ne kadar sürekli uyum içinde olduklarını açıklamış olsa da, bir cumhurbaşkanı çıkıp da ısrarla sistem işlemiyor diyorsa topu başbakana atıyordur. Kendisinin devletle arasının iyi olmadığını, çalışamadığını dile getiriyordur” diyen Ayata, Erdoğan’ın Kırşehir’e gidip anayasa değişikliği için halktan oy istemesinin de seçim kampanyası konusunda Davutoğlu’na güvenmediğinin ispatı olduğunu öne sürüyor.
Peki; 7 Haziran’da yapılacak seçim anayasa değişikliği referandumu doğurur mu? Ayata, “Seçimde olmazsa, referanduma giderim. Orda hallederim” diyen Erdoğan’ın, toplumdaki algıyı da yönetmeye çalıştığının göstergesi olduğunu söylüyor. “Kendisinden nasıl bu kadar emin. Cumhurbaşkanlığı ona halkın temsilcisi olma yetkisi vermişti oysa. Böylesi bir eminlik varsa, partisiyle birlikte algı yönetimi yapıyor” diyen Ayata, Erdoğan’ın mevcut anayasanın dışına çoktan çıktığını ve açıktan suç işlediğini artık farketmesini ve sistemin doğal gidişatına bırakılması gerektiğini savunuyor.
Deutsche Welle Türkçe | Hilal Köylü / Ankara
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!