Danıştay İptal Etti, Avuç İçi Okuma Cihazları Hastanelerin Elinde Kaldı
Özel hastanelerin, milyonlarca dolar ödeyerek satın aldığı Biyometrik Kimlik Doğrulama (Avuç içi damar okuma) cihazları elde kaldı. Danıştay, Sağlık Bakanlığı'nın 2013 yılında başlattığı Biyometrik Kimlik Doğrulama sistemi için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ise 8 Kasım 2014 tarihinde resmi sitesinden yayınladığı duyuru ile özel hastanelerin bu cihazları kullanmasına gerek kalmadığını duyurdu. Uygulamanın son bulması ile hastanelerin milyonlarca dolar ödeyerek satın aldığı cihazlar kullanılamaz hale geldi. 500 özel hastane ve 300 civarındaki tıp merkezinde bulunduğu tahmin edilen yaklaşık 4 bin avuç içi cihaz için 2 bin 500'er dolar ödeyen şirket sahipleri maliyetinin karşılanmasını istiyor. 500 özel hastane ve 300 civarındaki tıp merkezinde ortalama 5'er adet bulunduğu varsayıldığında bile 10 milyon dolarlık bir rakamın ortaya çıktığı belirtiliyor.
Avuç içi damar okuma sistemi, Sağlık Bakanlığı tarafından Aralık 2013'te zorunlu hale getirildi. Özel hastane ve tıp merkezleri zorunluluk sebebiyle cihazlardan satın aldı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi Mahmut Konuk, 'kişinin rızası olmadan bu işlemin yapılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, kimlik bilgilerinin başkalarının eline geçebileceği' gerekçesiyle uygulamanın iptali için Danıştay'a başvurdu. Danıştay 15. Dairesi, Ekim ayında biyometrik kimlik doğrulama sistemi hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.
SGK AÇIKLAMA YAPTI
Sosyal Güvelik Kurumu, 8 Kasım 2014'te özel hastaneler için 'Sağlık Hizmeti Sunucularına Duyuru' başlıklı açıklama ile sistemin uygulamasına gerek kalmadığını duyurdu. Danıştay'ın iptal kararının hatırlatıldığı açıklamada şöyle denildi: 'Danıştay 15. Daire Başkanlığınca alınan kararlar nedeniyle bu duyurunun yayımlandığı tarih itibariyle biyometrik kimlik doğrulama sistemi kullanılmaksızın MEDULA sisteminden provizyon alınabilecektir. Biyometrik kimlik doğrulama sistemine ilişkin yapılacak düzenlemeler Kurum portalından duyurulacaktır. Sağlık hizmeti sunucularına önemle duyurulur.'
'SGK'NIN ZARARI BİR ŞEKİLDE TELAFİ ETMESİ LAZIM'
Uygulamanın iptali ile özel hastanelerin satın aldığı cihazlar elde kaldı. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Başkanı Dr. Reşat Bahat, 'Boşa yatırım' yapmış olduklarını belirterek şunları söyledi: 'Gereksiz 1 lira da büyük yatırımdır, gereksiz bir milyon dolar da iyi değildir. Bunun sektöre, Türk insanına fayda sağlayacak, kamuya fayda sağlayacak olması önemliydi. Ancak şu anda bundan fayda gören, satanın dışında fayda gören yok gibi görünüyor. Cumartesi gününden itibaren bu cihazlar olmadan hastalara bakılabiliyor. İnşallah bir çözüm bulunur. Bu bir hak ihlaliyse buna karşı çıkmamız lazım. Eğer bu cihazlar elimizde kalır ve başka bir işe yaramazsa Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bize verdiği bu zararı bir şekilde telafi etmesi lazım.'
'BU CİHAZLARA ÖDENEN PARA NE OLACAK'
Bursa Özel Sağlık Kuruluşları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koçak da cihazların artık bir işe yaramadığını belirterek şunları dile getiriyor: 'Hem ayaktan muayenede, hem yatışta, hem fizik tedavide, hem diyaliz gibi bir çok işlemde provizyon alınmamışsa kurum onun parasını ödemiyordu. O yüzden cihazlar satın alındı. Ancak 8 Kasım Cumartesi itibariyle kurum, 'bu takibi almanıza gerek yok, artık hastanın geldiğini, kimlik bilgilerini alıp, dosyalıyorsanız geldi sayacağım ve parasını ödeyeceğim' diye internet sitesinden duyuru yayınladı. Burada sorun şu, devletin zorunluluğu ile aldığımız, tanesine 2 bin 500 dolar para verdiğimiz bu cihazlar milletin elinde patlamış durumda. Bunlar şuan bir işe yaramıyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. En küçük hastanede en az 3 tane var. 5 tane 10 tane olan hastaneler var. Bu cihazlar atıl kalacaksa ödenen bu kadar para için ne yapılacak. Kullanımdan zorunluluğu kalkan bu cihazların finansmanı ne olacak?'
Zaman
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!