Datça Palamutbükü Huzura Gelin
Datça Palamutbükü Seyahati
Palamutbükü
' Havalar iyice ısındı, şöyle kendimi kızgın kumlardan serin sulara bıraksam, püfür püfür esen rüzgârda kitabımı okusam, hatta kalabalıktan ziyade, sessizlik sakinlik sarsa beni... ' dediğinizi duyar gibiyim. Öyleyse size keşfetmeniz gereken, benim en favori sahil kasabam olan Palamutbükü'nü önereceğim. Buraya gitmek için iki türlü alternatifiniz var! Biri Bodrum Havalimanı'na paykasa alıp uçarak , merkezden kalkan minik feribota binmek ve yaklaşık 1 saat kadar deniz yolculuğunun tadını çıkararak Datça'ya varmak, oradan da bu güzel kasabaya ulaşacağınız minibüslerle yola devam etmek. Diğeri ise, Dalaman Havaalanı'na uçarak veya aracınızla Marmaris'ten geçip yine Datça istikametini takip etmek, ki benim en zevk aldığım şekli de bu! Çünkü yol boyu dağların kıvrımları arasında giderken, yeşillle mavinin dansıyla ve oksijenin ciğerlerinize doluşuyla ne denli doğru bir karar verdiğinizi anlayacaksınız. Hatta bu yolculuğu gerçekleştirirken, yol boyu karşınıza çıkacak olan tabelalar, koyları keşfetmeniz için de sizi bekliyor. Aklıma gelmişken bunlardan biri olan 'Bördübet' hakkında duyduğum kısa hikayeyi de paylaşmak istiyorum sizlerle. ' Eskiden bu koy, göçmen kuşların konakladığı bir yermiş ve turistler özellikle onları görmek için sık sık burayı ziyaret ederlermiş. Konuşmalarında, bu güzel koydan, kuş yatağı anlamına gelen 'Bird the Bad' diye söz ederlermiş. Zaman içinde, civarda yaşayan halk da bu cümleyi kullanmaya başlamış, ancak telafuz konusunda sıkıntı yaşadıklarından, söylemi değişmiş ve 'Bördübet' olarak hafızalara kazınmış. ' Herneyse, biz gelelim Palamutbükü'nün keyfine. Öncelikle vurgulamak istediğim bir detay var ki, tam da sanatseverleri ilgilendiriyor. Hele bir de benim gibi seramik, heykel, resim gibi el sanatlarına düşkünseniz tam da aradığınız yerdesiniz. Çünkü bu cennete vardığınızda, karşınıza, sağ kolda çıkacak ilk yer, Knidos Kültür Sanat Akademisi olacak. Yıl boyu önemli sanatçıların eserlerinin sergilendiği bu mekan, aynı zamanda eğer siz de bu sanat dallarından biriyle uğraşıyorsanız, yapacağınız başvuruya göre konaklama imkanı da sağlıyor. Böylece, içinde bulunan atölyeleriyle, hem sanatınızı icra edebiliyor, hem de bu güzel diyarın tadını çıkarıyorsunuz! Ama, el sanatlarına hiç ilgim yok, amacım sadece denizle, güneşle iç içe olmak diyorsanız, öyleyse sahile doğru yönelin ve içinize en çok sinen pansiyonda konaklayın. Palamutbükü, ülkemizin batısının en uç noktası, dolayısıyla karşınızda dingin bir denizden çok dalgalı, ancak pırıl pırıl ve ufuk çizgisinde denizle göğün buluştuğu bir mavilik bulacaksınız. Elbette bir o kadar da soğuk! Ancak endişelenmenize gerek yok, unutmayın ki, yazın kızgın sıcağında bu soğukluk size ilaç gibi gelecek. Bir yandan upuzun uzanan bir sahil, bir yandan da badem ağaçlarının verdiği huzur hiçbir şeye değişilmez doğrusu. Akşam olunca, taze balıkların tadına varacağınız, sıra sıra uzanan restaurantlar da cabası. Ama, yemek için hazırlanırken elinizi çabuk tutun! Palamutbükü'nde gün batımının tadı başka hiçbir yerde yok çünkü... Ardından gecenin yavaş yavaş çöküşüyle, yıldızların size hiç bu kadar yakın olmadığını fark ettiğinizde ise, odanıza dönmek istemeyeceğinize eminim. Ve kulaklarınızda, kumsalda çalınan gitarların ezgileriyle, ruhunuzu doğaya bırakacağınızdan şüpheniz olmasın. Tabii, buranın rüzgarının da meşhur olduğunu hatırlatmalıyım, bu nedenle üşümemek için yanınızda bir şeyler bulundurmayı ihmal etmeyin. Son olarak belirtmek istediğim önemli bir detay ise, mecburiyetimiz olan nakitle ilgili. Unutmayın, Palamutbükü keşfedilmemiş bir cennet adeta ve hal böyle olunca, hayat akışımızın içinde yer alan bankamatikler henüz buraya uğramamışlar. Dolayısıyla bu gibi işlemlerinizi Datça'da hallederseniz yaşayacağınız tek sorunu da ortadan kaldırmış olursunuz. 'Deniko'
Yorum Yazın