'Bireysellik', modern dünyanın en çok vurguladığı kavram haline geldi. Özellikle sosyal medyada sürekli olarak her birimize kendimizi sevmemiz ve kendimize verdiğimiz önceliği artırmamız gerektiği hatırlatılıyor. Kendi değerimizi anlamamız elbette kişisel gelişimimiz için önemli. Bunun, bireysel başarı ve mutluluğun temel taşlarından biri olduğu kabul ediliyor. Fakat 'kendini önceliklendirmekle' 'bireylleşme' kavramları birbirine karışmış, hatta bazı sınırlar aşılmış durumda.
İçerik üreticisi Deniz Gökhan, popülerleşen 'sahte mindfulness' ve aşırı bireyselci kişisel gelişim anlayışını bir video ile eleştirdi. Kendi etraflarına duvarlar örüp sadece kendileri için yaşamayı bir 'başarı' veya 'öz-bakım' olarak gören anlayışı eleştirdiği videosu beğeni topladı.
Buradan izleyebilirsiniz;
"Herkes 'özdeğer'ini cilalamakla meşgul, kimsenin birlikte var olma refleksi kalmadı."

İnsan olmanın tanımının 'toplum hâlinde yaşamak' olduğunu vurgulayan Deniz Gökhan, duygusal olarak 'kırılmaktan' kaçan bireylerin aslında büyüyemediğini, hatta bu durumun getirdiği psikolojik sorunları anlattı. Eskiden üzücü bir olay yaşadığımızda, bu süreci sonuna kadar yaşayıp yavaş yavaş atlatırken şimdi sürekli olarak o süreçte yaşadığımız duyguları analiz etmeye ve sadece bunun üzerine konuşarak süreci geçiştirmeye çalışıyoruz.
Bu durumu 'Şimdi üzüntünün sebebini ararken ağlamıyoruz, veri topluyoruz.' cümlesiyle özetleyen Deniz Gökhan, 'Herkese borcun var. İşini kolaylaştıran birinin emeğine borcun var. Sana verilen ikinci şansa borcun var. Eve varınca yaz diyen birinin endişesine borcun var. En basitinden, yanından geçen küçük çocuğa gülümseyerek; dünyanın hala güvenli bir yer olduğunu ispatlama borcun var. Ve son olarak; seni gören gözlere iyi gelme borcun var.' diyerek insan olmanın gereklerini bir kere daha hatırlattı.

👇





Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!





Yorum Yazın
Doğru tespitler topluluğuna alkış borcum var 👏