Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Devlet Hopa'yı Savundu: Az Bile Yapmışız!
Devlet Hopa'yı Savundu: Az Bile Yapmışız!
Metin Lokumcu'nun hayatını yitirdiği Hopa Olayları'yla ilgili müfettiş raporunda olaylarda 22 eylemciye karşılık 17 polisin yaralandığı belirtilerek polisin orantısız değil, 'yetersiz' güç kullandığı savunuldu.
Hopa’da, emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle biten Hopa Olayları’na ilişkin müfettiş raporunda, “Çevik Kuvvet’ten gaz kullanan ve kim olduğu tespit edilemeyen bazı personelin münferit hataları dışında bilinçsiz gaz kullanılmadığı” savunuldu.
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre raporda ayrıca, ilçede 22 kişinin hastaneye başvurduğu, buna karşılık 17 polisin yaralandığı belirtilerek, “Polisin orantısız güç ve zor kullanma yetkisini kötüye kullanmadığı, aksine yetersiz güç kullanmış olabileceğinin değerlendirildiği” ifade edildi.
İçişleri Bakanlığı müfettişinin polis ve jandarma yetkilileri hakkında “Soruşturma izni verilmesin” yönündeki raporu, geçen yıl ocak ayında idare mahkemesi tarafından bozuldu. Buna karşın Hopa Savcılığı şüpheliler hakında, aradan geçen bir yıla rağmen, hâlâ dava açmadı.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı, yapılan şikâyetler üzerine ‘zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması, orantısız güç ve bilinçsiz gaz kullanma’ iddialarına ilişkin, Artvin ve Hopa emniyet ve jandarma yetkililerinin de bulunduğu 59 görevli hakkında soruşturma açılması için Artvin Valiliği’ne başvurdu. Valilik de 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun gereğince İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş atanmasını istedi. İlk müfettiş, işlem yapılmasına gerek olmadığı yönünde görüş belirtti. Trabzon Bölge İdare Mahkemesi, kararı kaldırdı ve 4483 Sayılı Yasa’nın 6. Maddesi’ne göre soruşturma izni verilip verilmediğinin belirtilmesini istedi.
Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı, Mülkiye Müfettişi Abdulkadir Güven’den ikinci bir Ön Araştırma Raporu hazırlamasını istedi.
Münferit personel gaz sıkmış
Güven’in 26 Eylül 2012 tarihli raporunda; Hopa’da 22 vatandaşın hastaneye başvurduğu ve yalnızca ikisinin yatılı tedavi gördüğü, 17 polisin yaralandığını belirtilerek, “AİHM’nin kolluk ve kalabalıklar arasında gerçekleşen basit fiziksel müdahaleler sonucu oluşan yara ve bereleri kötü muamele olarak saymadığı” savunuldu. Hopalıların şiddete başvurduğu ve barışçıl olmadığı iddia edilirken, polisin zor kullanma sınırları içerisinde kaldığı ileri sürüldü. Göstericilerin polise karşı taş, sopa ve cam şişe attığı belirtilerek, “müdahalede orantılılık ve ölçülülük prensiplerinin ihlal edilmiş olduğunun söylenemeyeceği” iddia edildi.
Biber gazı kullanmadan önce vatandaşların uyarıldığı, 45 gaz fişeği, 20 de gaz el bombası atıldığı belirtilirken, “Çevik Kuvvet’ten gaz kullanan ve kim olduğu tespit edilemeyen bazı personelin münferit hataları dışında bilinçsiz gaz kullanılmadığı” savunuldu. Hopa olaylarıyla ilgili görüntüleri izleyen üç emniyet müdürünün verdiği görüşe göre de “Eylemcilere müdahale eden kolluğun mevzuata göre hareket ettiği, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılmadığı, orantısız güç kullanılmadığı, gaz mühimmatı kullanımının genel olarak mevzuata uygun olduğu, ancak mevcut görüntülerden, kim olduğu tespit edilemeyen münferit bazı personelin konuya ilişkin gerekli hassasiyeti göstermediği” ifade edildi.
Daha önce mülkiye müfettişi tarafından hazırlanan 13 Haziran 2011 tarihli ön inceleme raporunda, “Miting öncesi, sırası ve sonrasında muhalif bazı gruplarca yapılan asayiş ve güvenliği sarsıcı olayların önlenmesinde güvenlik güçlerinin zafiyet göstermeleri, saldırgan kişi ve grupları tesirsiz hale getiremedikleri” yönünde görüşe varıldığı vurgulanarak, “Müdahalenin sevk ve idaresinden sorumlu olanların yönetim ve koordinasyonunda yetersizlik olduğu, polis gücünün orantısız güç ve zor kullanma yetkisini kötüye kullanmadığı, tam aksine yetersiz güç kullanmış olabileceğinin değerlendirildiği” ifade edildi.
Hâlâ dava açılmadı
Raporda, kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmesine gerek olmadığı kaydedildi. Bunun üzerine Artvin Valiliği, 4 Ekim 2012’de soruşturma izni vermedi. Bu karar da Lokumcu Ailesi tarafından Trabzon Bölge İdare Mahkemesi’ne götürüldü. Mahkeme, 29 Ocak 2013’te verdiği kararında, eylemlerin savcılıkça doğrudan soruşturulması gerektiği, 4483 Sayılı Yasa kapsamına girmeyeceği belirtilerek, kararı bozdu. Fakat hâlâ bir dava açılmadı.
İsmail Saymaz | Radikal