Görüş Bildir
Haberler
Elinize Aldığınızda Bir Gün İçerisinde Bitirip Yeniden Okuma Alışkanlığı Kazanabileceğiniz 19 Kitap

Elinize Aldığınızda Bir Gün İçerisinde Bitirip Yeniden Okuma Alışkanlığı Kazanabileceğiniz 19 Kitap

Eline aldığı kitabı bir an önce bitirmek isteyenlere...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Not: Açıklamalar için kitapların tanıtım bültenlerinden yararlanılmıştır.

1. Vişne Bahçesi - Anton Çehov (104 sayfa)

1. Vişne Bahçesi - Anton Çehov (104 sayfa)
www.instagram.com

'Vişne Bahçesi, toplumsal değişimin insanlar üzerindeki etkisini ele alan bir oyundur. Eserde, on dokuzuncu yüzyıl ortalarında Rusya’da toprak köleliğinin kaldırılmasıyla birlikte orta sınıfın yükselişi ve devrime ayak uyduramayan aristokrasinin, tüm çabalarına rağmen toplumsal statüsünü kaybedişi verilir. Vişne Bahçesi’nde, ipotek borcuna karşılık aile mülkleri (ünlü büyük vişne bahçesi de dâhil) açık arttırmayla satışa çıkarılan bir Rus aristokrat ailesi anlatılır. Çehov bu oyunu komedi olarak yazdı, ama Moskova’da bir tragedya olarak sahnelendiğini görünce şaşkına döndü. Yapıt, hâlâ her iki oyun türünde de yorumlanarak sahnelenmektedir.'

2. Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek - Richard Brautigan (102 sayfa)

2. Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek - Richard Brautigan (102 sayfa)
www.instagram.com

'Richard Brautigan’ın intihar etmeden önce kaleme aldığı son eseri olan Yani Rüzgâr Her Şeyi Alıp Götürmeyecek, insanın boğazına takılı kalan, sonsuz ferahlamadan önceki son yaşam belirtisinin romanı. Dünya savaşının gölgesinde, kendi iç savaşını yaşayan bir adamın, basit gibi görünen tercihlerimizin yaşamımızı nasıl değiştirdiğini çocukluğuna dönerek anlattığı bu hikâye, başka türlü olabilecek olanlara, büyümek denen ihtimaller denizinde boğulurken yiten masumiyete ve hafızanın can yakıcılığına duyulan saygının anıtı. Amerika’nın tüm modern trajedisini nüktedan bir şiirsellikle sunan Brautigan’ın, duygusuzlaşma ve yabancılaşmaya karşı aldığı son gard. Zamanda savrulan bir zihnin kâğıt kesiklerinden dökülen yaralarla dolu bir metin.'

3. Bilinmeyen Adanın Öyküsü - Jose Saramago (59 sayfa)

3. Bilinmeyen Adanın Öyküsü - Jose Saramago (59 sayfa)
www.instagram.com

'Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının büyük usta Saramago’nun eşsiz anlatısında edebiyat tarihine geçen yolculukları böyle başlar. Emrah İmre’nin Portekizceden çevirisi ve Birol Bayram’ın desenleriyle okurun minör başyapıtlarından olacaktır Bilinmeyen Adanın Öyküsü.'

4. Nasıl Ölünür - Emile Zola (48 sayfa)

4. Nasıl Ölünür - Emile Zola (48 sayfa)
www.instagram.com

'Ölüm gerçek, ölüm döşeği tabu, cenaze ortak, yas bireysel… Peki ölüm herkesi eşitler mi? Romanlarından tanıdığımız Émile Zola’dan toplumsal ve ekonomik koşulların ölümü nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seren çarpıcı beş öykü. Aristokrat, burjuva, esnaf, köylü ve işçi ailelerinin bu süreci nasıl yaşadıklarını olanca sadeliğiyle ve toplumsal çerçeveden kopmadan sergileyen beş tablo.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

5. Palto - Gogol (54 sayfa)

5. Palto - Gogol (54 sayfa)
www.instagram.com

'Toplumsal hayatın kıyısında yer alan “silik” bir karakterin, Akakiy Akakiyeviç adlı sıradan bir “devlet memuru”nun trajikomik hikâyesi anlatılıyor Gogol’ün Palto’sunda. Trajik olanla komik olanın ustaca bir araya getirildiği bu hikâye, gerek Rus edebiyatını gerekse dünya edebiyatını yarattığı karakter itibariyle derinden etkilemiştir. Modern hayatın bürokratik mekanizmaları içine çekilmiş, para sıkıntısı çeken, işini kaybetmekten ürken, çevresindeki insanlar tarafından sürekli aşağılanan, ezilip hor görülen bir memurdur Akakiyeviç. Kendini gerçekleştirdiği tek eylemse, “şevkle” yaptığı işidir. Bu işte, yani mektupları temize çekme işinde sadece kendine ait, değişik, hoş bir dünya bulurdu. İşini yaparken duyduğu mutluluk yüzünden okunurdu; bazı harfler gözdesiydi ve sıra bu harfleri yazmaya geldiğinde kendinden geçer, gözlerini kırpıştırır, gülümser ve sanki dudaklarıyla kalemine yardım ederdi. Yüzüne bakınca kaleminin ucundan hangi harfin dökülmekte olduğu kolayca anlaşılırdı. Kara kışın soğuğundan korunmak için bir paltoya ihtiyaç duyan Akakiyeviç’in, bu paltoyu güç bela edinmesiyle birlikte bütün hayatı altüst olur, komik olan yerini trajik olana bırakır.'

6. Benim Hüzünlü Orospularım - Gabriel Garcia Marquez (96 sayfa)

6. Benim Hüzünlü Orospularım - Gabriel Garcia Marquez (96 sayfa)
www.instagram.com

'1982 Nobel Edebiyat Ödülü'nü de almış olan Gabriel Garcia Marquez'in, dünyanın en büyük yazarlarından biri olduğunu herkes biliyor. Yazdığı son romanı Benim Hüzünlü Orospularım'la yine dünya kitap dünyasının doruğuna oturdu. Yazar, bu kez, doksanını bulmuş çok yaşlı bir gazete köşe yazarının ağzından müthiş bir aşk serüvenini dile getiriyor. Son yılların en güzel aşk romanlarından biri. Büyülü Gerçekçilik akımının yaratıcısı bu büyük ustadan büyüleyici bir roman daha. Kolombiyalı yazar, bu kitapta 90 yaşındaki bir adamla 14 yaşında bir yeniyetmenin ilişkisini anlatıyor.'

7. Satranç - Stefan Zweig (71 sayfa)

7. Satranç - Stefan Zweig (71 sayfa)
www.instagram.com

'Satranç, “İncecik bir kitaba, tarihin en büyük acılarını sığdırmak mümkün müdür?” sorusunun cevabı niteliğini taşıyor. Avusturyalı Yazar Stefan Zweig tarafından 1942 yılında kaleme alınan eser, sembolik ve özlü anlatımıyla II. Dünya Savaşı’nın tüm yıkıcılığını dile getiriyor. Satranç, aynı adı aldığı tarihi oyunun sembolik ögelerini taşıyor. Savaş alanı ve birbirlerini akıl dolu hamlelerle yenmeye çalışan iki taraf… Kitabın olay örgüsü, bir gemide yapılan satranç düellosu etrafında şekilleniyor. Biri var olmak, diğeri ise yok olmamak için satranca sarılmış olan iki rakibin bu anlam dolu çekişmesinde, yakın tarihe dair derin izler bulacaksınız.'

8. Mutsuz Olmak - Wilhelm Schmid (92 sayfa)

8. Mutsuz Olmak - Wilhelm Schmid (92 sayfa)
www.instagram.com

'İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde... Mutlu olmak bir görev, ödev gibi algılanır oldu ve bu algı, tek başına, kişiler üstünde önemli bir stres kaynağı haline geldi. Adeta 'mutluluk diktatörlüğü'nün tahakkümü altında yaşamaya başladık. Wilhelm Schmid mutluluğa gereğinden fazla anlam yüklendiğini söylüyor ve kitabında mutsuzluktan yana pozisyon alıyor. Durup durup patlak veren mutluluk histerisinin sebepleri nelerdir? Hemen her gün farklı kanallarda rastladığımız mutluluk formülleri bizi gerçekte nasıl etkiliyor? Mutlu olmaya 'çalışmak' acaba bireyleri ve toplumu daha mı mutsuz ediyor? Başarılı olmak, mutlu bir yaşamın olmazsa olmazı mıdır? Güzel ve anlamlı bir hayat sürmek ne demektir? Mutsuzluk, yaklaştığını fark ettiğimiz anda kaçmamız gereken modern bir veba mıdır? Mutsuzlukla baş etmek, hayatımızı ve kişiliğimizi nasıl zenginleştirir? Kitapları dünya çapında on beş dile çevrilen felsefeci ve 'mutluluk araştırmacısı' Wilhelm Schmid, Mutsuz Olmak'ta okurları iniş ve çıkışlarıyla hayatı bir bütün olarak kabul etmeye yüreklendirirken, karşılığında doyurucu ve anlamlı bir yaşam vadediyor.'

9. Dönüşüm - Franz Kafka (74 sayfa)

9. Dönüşüm - Franz Kafka (74 sayfa)
www.instagram.com

'Gregor Samsa huzursuz rüyalarla dolu bir gecenin ardından sabah gözlerini açtığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. İlk başta bunun gerçek olduğuna inanmak istemez ama içinde bulunduğu tuhaf durumdan da bir türlü kurtulamaz. İşe gitmek için sabah erken saatte bineceği treni de çoktan kaçırmıştır. Çok geçmeden sokak kapısının zili çalar, gelen kişi çalıştığı iş yerinin müdürüdür. Ailesinin geçim yükünü tek başına sırtlanmış olan Gregor kara kara ne yapacağını düşünmeye başlar. Fakat bu sadece başlangıçtır. Yaşadığı dönüşüm bedeninde gerçekleşen başkalaşımla sınırlı kalmayacak, ailesini de tamamen farklılaştıracaktır. O artık kendi evinde bir yabancıdır.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

10. İnsan Ne ile Yaşar? - Lev Tolstoy (80 sayfa)

10. İnsan Ne ile Yaşar? - Lev Tolstoy (80 sayfa)
www.instagram.com

'Tolstoy 1885'te yayımlanan ve bu esere adını veren 'İnsan Ne İle Yaşar' adlı öyküde, insanların özünde iyilik olduğunu ve her ne olursa olsun iyilik yapması gerektiğini anlatır.'

11. Savaş Sanatı - Sun Tzu (53 sayfa)

11. Savaş Sanatı - Sun Tzu (53 sayfa)
www.instagram.com

'MÖ 400’lerde Sun Tzu tarafından kaleme alınan ve aradan geçen binlerce yıla rağmen günümüzde hâlâ değerini koruyan Savaş Sanatı, yazılı tarihin en değerli taktik-strateji eserlerinden birisidir. Doğu ve Batı ordularına kılavuzluk etmesinin yanı sıra, Savaş Sanatı şimdilerde büyük ya da küçük iş adamlarının ve liderlerin dayandığı temel kaynaklardan biri haline gelmiştir. Hayatın her safhasında mücadele etmek zorunda kaldığımız şu günlerde Sun Tzu’nun Savaş Sanatı, hâlâ uygulanabilir örneklerle, başarılı olmak ve güçlü kalmak isteyenler için mutlaka okunması gereken bir eser.'

12. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku - İlhami Algör (59 sayfa)

12. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku - İlhami Algör (59 sayfa)
www.instagram.com

''Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?' dedi. 'Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı.' 'Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku,' dedim. Tırsmaya başlamıştım. Haklı olabilirdi. 'Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku,' dedi, arkasını dönüp gitti. Hikâyeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor... Bülbülün çilesi, yazarın zulası... İnceden sarma bir sigara, inceden bir bardak... Jak Danyel isimli bir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman. Kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz. İlhami Algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, İtalyan Yokuşu'ndan aşağı, rüzgâra asılıp Tophane'ye inen roman. Avaramu!'

13. Seyrek Yağmur - Barış Bıçakçı (100 sayfa)

13. Seyrek Yağmur - Barış Bıçakçı (100 sayfa)
www.instagram.com

'Bir pazar sabahı Rıfat günlerin aynı kaba damlamadığını fark etti. 'Günler damlıyor ama aynı kaba değil,' dedi. Gökyüzüne baktı: Boştu. Hiç bulut yoktu, aslında hiçbir şey yoktu. Çağımızın çıplak güneşi her şeyi yok etmişti, enginliği, bulutları ve kuşları… Maviyi bile yok etmişti, sonra da sırasıyla diğer renkleri, bazı sesleri, kelimeleri ve anlamları. İnsan bu yoklukta yeni bir şey söyleyemez, olsa olsa kendini tekrar ederdi. Rıfat, zamanımızın bir kahramanı gibi, bir niteliksiz adam gibi, bir aylak adam, bir lüzumsuz adam gibi, bir 'R.' gibi, geziyor hayatın içinde. Hayat, arada Rıfat'ın dükkânına da uğruyor. Rıfat, filmleri, kitapları, hayalleri, fikirleri, dertleri, meseleleri de geziyor. Ortaya sorulmuş soruları üzerine alınıyor, bazı. Neyin peşinde bu adam? Rıfat, bir hikâyenin içinde midir, anlamaya çalışıyor, insanın bir hikâyenin içinde olduğunu anlamasının yolunu arıyor… Seyrek yağmura şemsiye açılır mı?'

14. Üç Hikaye - Gogol (80 sayfa)

14. Üç Hikaye - Gogol (80 sayfa)
www.instagram.com

''25 Mart’ta Petersburg’da son derece tuhaf bir hadise oldu' cümlesiyle açılan “Burun”, kaybolan burnunun peşinden Petersburg sokaklarını arşınlayan bir adamın hikâyesi, absürd bir başyapıt. “Fayton”, bir süvari alayının gelişinin değiştirdiği bir kasabada yaşananları konu edinen bir hiciv. Bugün okurlar tarafından “Palto” adıyla bilinen ve pek çok yazarı etkilemiş olan “Kaput”ta ise, küçük memur Akakiy Akakiyeviç’in hem komik hem hüzünlü hikâyesine tanık oluyoruz. Üç Hikâye’deki çevirilerde, Tercüme Bürosu’nun emektar Rusça çevirmeni Erol Güney’in yanı sıra Orhan Veli’nin de imzası var. Aradan geçen onca yıla rağmen akıcı ve canlı kalmış bu çeviriler sayesinde Gogol’ün kahramanları sular seller gibi Türkçe konuşuyor!'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

15. Çocuğun Öyküsü - Peter Handke (96 sayfa)

15. Çocuğun Öyküsü - Peter Handke (96 sayfa)
www.instagram.com

''İleride bir zaman, bir çocukla birlikte yaşamanın' düşünü kuran bir adamın öyküsü.’ Çocuk, canlı bölmenin ardından gösterildiğinde, yetişkin yeni doğmuş bir bebek değil, eksiksiz bir insan gördü orada.' Peter Handke'nin bu anlatısı da tıpkı Solak Kadın gibi, yaşama denen akışın ortasında durup yeni deneyime açılmayı isteyen birinin, bir babanın başından geçenler...'

16. Proust - Samuel Beckett (88 sayfa)

16. Proust - Samuel Beckett (88 sayfa)
www.instagram.com

'Proust, Beckett'in yayımlanmış ilk kitabıdır. Beckett, 1930'da yazdığı bu eleştirel monografide, doğrudan doğruya, Proust'un romanının merkezinde yer alan 'zaman' sorununa hücum eder. Arzu, ölüm ve alışkanlık gibi ikincil izlekler, bu kök sorunun çevresinde çözümlenir. Proust, Proust'un ilginç yaşamıyla ilgili söylentileri bir yana iterek Kayıp Zamanın İzinde'nin kendisine yönelen ilk sistemli çalışmalarından biridir. Kitap yayımlandığında İngiltere'de Daily Telegraph gazetesinde çıkan bir tanıtma yazısı, bu eleştirel metnin sıradışı niteliğini teslim ediyor, 'Bay Beckett çok zeki bir delikanlı' diyordu.'

17. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Stefan Zweig (68 sayfa)

17. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Stefan Zweig (68 sayfa)
www.instagram.com

'Ünlü roman yazarı R., üç günlük dağ gezisinden döndüğünde postada, “Beni hiç tanımamış olan sana” diye başlayan imzasız, upuzun bir mektup bulur. Bu cümle bütün öykünün özetidir aslında. Yıllarca tek taraflı yaşanmış, bırakın karşılık bulmayı, farkına dahi varılmamış bir aşkın ilanı. Tanınmamak, bir değil birçok kez, hatta bir ömür boyu katlanılan bu kara yazgının üstelik bir başka kurbanı daha vardır.'

18. İtiraflarım - Lev Tolstoy (

18. İtiraflarım - Lev Tolstoy (
www.instagram.com

'Ortodoks mezhebine göre vaftiz edildim ve mezhebin doğrultusunda eğitildim. Çocukluk ve gençlik dönemimde, bu inanç çerçevesinde öğrenim gördüm. Fakat on sekiz yaşımda, ikinci yıldan sonra üniversiteden ayrıldığımda, artık bana öğretilen şeylerin hemen hiçbirine inanmıyordum. Birtakım anılara dayanarak hüküm vermem gerekirse, gerçekte hiç de öyle inançlı biri sayılmazdım. Buna karşın, bana öğretilenlere ve çevremdeki yetişkinlerin inançlarına güvenim vardı. Ancak bu güven, bayağı sallantılıydı. Anımsarım, on bir yaşındaydım. Şimdi çoktan ölmüş olan Voladga adında, lisede okuyan bir çocuk, bir pazar günü bize gelmiş ve en ilgi çekici haber olarak, lisede yapılan bir buluşu anlatmıştı.'

19. Tasmalı Güvercin - Cemil Kavukçu (96 sayfa)

19. Tasmalı Güvercin - Cemil Kavukçu (96 sayfa)
www.instagram.com

'İkinci kaptanla üçüncü çarkçı hiç keyif almadıkları her hallerinden belli olan bir bıkkınlıkla bağırışsız, küfürsüz, yorumsuz tavla oynuyorlar. Her an bırakıp kamaralarına çekilebilirler. Ben de elime geçirdiğim, iyice yıpranmış, hamur gibi olmuş elli ikilik desteyle kâğıt falı açıyorum. Biraz sonra kamarama gidip dolabımdaki stoktan (gemide içki içmek yasak olmasına karşın, kaptan ve çarkçıbaşı dahil herkesin dolabı ağzına kadar içki doludur) bir şeyler içip kitap okumayı düşünüyorum. Tasmalı Güvercin, öykücülüğümüzün son dönemine damgasını vurmuş yazarlardan birinin, Cemil Kavukçu'nun çok önemli bir ustalık yapıtı. Kavukçu, okurunu bambaşka bir dünyaya götürüyor. Sessiz kasabaların birer kartpostal gibi hareketsiz görünümlerinin ardında yaşanan tekinsiz, ama alabildiğine renkli dünyasına...'

Bu içerikler de ilginizi çekebilir👇🏻

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
23
8
2
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın