Finale 3 Bölüm Kala Şok: Neden Şu An Herkesin İstanbullu Gelin Dizisini Konuştuğunu Anlatıyoruz
3 sezondur süren, bir kere izleyenin bir daha bırakamadığı ve hayatın gerçeğini izlediği İstanbullu Gelin dizisi bitiyor. Finale 3 bölüm kala çok önemli bir bölümü kaybettik. Ne nasıl oldu, oturun anlatıyoruz.
Esma Sultan Alzheimer hastası ve hastalık ufak ufak da olsa ilerliyor biliyorsunuz. İlk büyük zararını verdi ve Super Mario Nazifciğimizi ateşlerin arasında bıraktı, onu orada unutup gitti.
Nazifciğimiz kurtuldu ama "Sağa sola böyle zarar vereceğim, Allah benim belamı versin" diyen Esma Sultan; döküp saçtığını muhtemelen daha sonra Nazif'in eşinin toplayacağı bir sinir krizi geçirdi.
Çocuklarını ve yıllaaaar yıllar sonra kavuşabildiği Garip'i bir mektupla terk ederek bakım evine yerleşti. Aha! Hikaye de böyle başladı.
Bizim tonton demeye içimizin el vermediği, yaşı ve ruhu arasında dağlar kadar fark olan, TV ekranlarının da en aşık adamı Garip; terk edilir mi? Mahvoldu adamcağız...
Hani biz birbirimizin desteği olacaktık, ben senin aklın olacaktım demez mi şimdi adam:(
Garip hastalığın başından beri destek olmaya o kadar hazır ki, bu duruma çok bozuldu ve Faruklarla beraber bakım evine bile gitmedi. Onlar da Esma Sultan'ı yolundan çeviremediler zaten.
Sana öyle kolay kolay huzur verir mi kalabalık ailen? Garip Kapalıçarşı halıcısı gibi şlaaaak diye fırlattı boşanma dosyalarını. Madem gittin, al sana aile mahkemesi dedi.
Esma'nın bu kadar hızlı karar alınmasına bozulup 'Çantasında mı gezdiriyordu ne!' demesine gülmekten derdine konsantre olamadık.
Ama aslında boşanma falan yok ortada tabii. Garip kendine gelir gelmez Esma'yı o huzur evinde son derece huzursuz etmenin ve eve dönmesini sağlamanın yolunu buldu: Cringe Fest!
Aklı yarı gidik teyzelerin torunlarına babaannecim demesi, ne oğullarının ne gelinlerinin gitmekten vazgeçmesi, bir dakika rahat vermeden her an yanında olmaları... Konağı oraya taşıdılar yani.
Garip öldürücü darbeyi vurup aynı huzur evine yerleşti. Üstelik çöle yağan yağmur etkisi yarattığı için kadınlar kollarından bacaklarından parampirçik ediyordu az kalsın, Esma'ya bir de kıskançlık baskısı yaptı yani.
Bu dizide haykıra haykıra güldükten bir dakika sonra tansiyonunuz 8'e 5 olabilir. Garip'in söylediği her söz o kadar dokunaklı ki, tek tek yazdık.
Ne yapıyorum Esma ben ha? Ne yapıyorum? Sen yine o mektubu yazıp çekip giderken bana ne yaptığını biliyor musun ha? Bu adam orada ne yapıyor diye düşündün mü hiç? Bu adam ne halt ediyor diye düşündün mü hiç? O zaman da çekip giderken... Ben senden gidemedim ama Esma. Üstelik o zaman hayatımın başında gepegenç bir insandım. Şimdi sen benden ne istiyorsun? Seninleyken bile beni kabullenmekte zorlanan ailenle yaşamamı mı istiyorsun?
Ben yalnızlıktan hoşlanan bir adamdım. Bugüne kadar kendime yeten bir adamdım. Ya da öyle olduğumu zannediyordum. Ama bugün masada tek başıma oturmak istemiyorum. Bugün böyle kalakaldım yani ortada... Kalakaldım...
Benim sana derdimi anlatacak kelimelerim tükendi Esma. Sana olan ihtiyacımı anlatacak kelimelerim tükendi. Belki ben bu koskoca ömrü boşuna harcamışım. En çok da bu içimi acıtıyor. Ama işte ancak bu kadar gidebildim. Senin uzağında bir hayat kurabilmeyi ancak bu kadar becerebildim. En azından alıştıra alıştıra vazgeçmem lazım. Senden vazgeçmeyi öğreneceğim.
Bir minik gözyaşı dökdükten sonra canımızın sıkılmasına izin vermeyip hemen ıpılık eden sahnelere geçtiler. Esma'nın Garip'i kıskanmaları devam ederken bizimkiler de son darbeyi vurdu.
Senem'e bakım evinde bir organizasyon işi vererek her şeyi mahvetmesini sağladılar. Büyük bir kavga çıktı ve bakım evinde zerre huzur kalmadı.
Senem'i biliyorsunuz, elini attığı her organizasyon patlıyor 😂
Veeeeeee sonunda zafer ulaştılar, Esma Sultan Anneler Günü'nde Boran Konağı'nda!
Anneler Günü'ne gelmeden önce her bir repliğine aşık olmamızın temsili bir mevzu daha var. Adem'den ayrılan Güneş, esas ayrılık sebebinin çocuğunun olmaması olduğunu açıkladı.
Yahu zaten Adem'in Dilara'dan bir oğlu var diyebilirsiniz. Güneş de diyor ki sen Umut'u doğru düzgün göremiyorsun, baba olmayı seviyorsun, benden de isteyeceksin ve ben sana veremeyeceğim.
Ama Dilara o kadar kral bir insan ki, mevzuyu duyar duymaz Adem'in bebeğiyle geçirdiği zamanı on katına çıkardı.
Sonra da eski kocasının sevgilisine gidip kendi bebeği için "Sen istesen de istemesen de onun ikinci annesi olacaksın. Biz birlikte büyüteceğiz onu." diyebildi. Çocuğu olmuyor diye kahrolan, sevdiği adamı terk etmeyi düşünen bu kadına en büyük hediyeyi verdi.
Annelik yürekten sevmekle ilgili, başka bir şey değil ki... Ben senin Umut'a bakarken nasıl içinin titrediğini görüyorum. Seninle ortak bir yol bulabileceğimizi biliyorum ben. Onu nasıl saygılı sahiplenmeye çalıştığını görüyorum Güneş, bunlar o kadar kıymetli ki... Ben eğer Umut'u biriyle büyüteceksem, bu kişinin sen olmasından çok mutluyum. Biz seninle Umut'un dezavantajını avantaja dönüştürebiliriz.
Yahu kim söyler bunları? Bunlar ne kadar muhteşem sözler, delireceğim...
Ve oğulları, gelinleri, torunları, sadık çalışanları ve giderek büyüyen bir aileyle Esma Sultan'ın en mutlu günü sanki.
En çok da Garip... Hayatının aşkı, onlarca yıl beklemek zorunda olduğu adam. Garip'in gözünden bakınca manzara daha da güzel, sevdiği kadının etrafının sevgi dolu bir ailesiyle çevrili olduğunu görüyor.
Hatta mücadele ettiği Boran ailesi onu o kadar sevdi ki artık, aile tablolarının baba figürü oldu.
Sanki bu an hayatının en güzel anıydı ve burada bitse, tadı ağzında kalacaktı. Vedalaşır gibi öptü Esma'yı.
Bir şeyler ters gidiyordu. Garip'in sakince, kimsenin neşesini bozmadan, gerçekten sessizce ölmeye gittiğini anladık. Kalp krizi geçireceğini fark etti ve ölmeye gitti.
Sonra yolunu Faruk kesti. Annesini kıskandığı için uzun süre görmeye bir tahammül edemediği Garip Abisinden, özür diledi. O kadar güzeldi ki, Garip'in duyduğu son sözler olmasının bilinciyle kendimizi tutamadık. 😥
Varlığın bir deprem yarattı ama bu yıkıcı bir deprem değildi, daha çok taşları yerine oturtan bir depremdi. En azından ben, omzumdaki yükleri bana fark ettirdiğin için sana her an minnettarım. Şunu bil, sen hiçbir zaman bu evde geçici bir misafir değilsin. Artık sadece annemin eşi de değilsin. Bütün samimiyetimle söylüyorum, bizim için annemiz neyse, sen o'sun. Yani biz sana abi diyelim, sen onu 'baba' diye oku.
"Oldu be kadınım. Bak! 5 çocuğumuz oldu. Hayat gönlümü çok yordun ama gönlümdekini vermeden de uğurlamadın. Teşekkür ederim..."
Gözlerini kapatmadan son kez geçmiş günlerini, anılarını, genç bedeninde görmek...
Yorum Yazın
izlemediğim dizinin meraktan baktığım içeriğine ağlıyorum olamaz böyle bir şey...
ben de öyle oldum..
Bölüm boyunca çok güzel replikler duyduk ama "Annelik yürekten sevmekle ilgili, başka bir şey değilki..." repliği bence en güzeliydi. Anneliği daha güzel öze... Devamını Gör
en iyi dizilerden biri.ilk bölümden beri izliyorum.ve son 3 bölüm kaldı maalesef.. :(