Melih Gökçek Gaziden Özür Dilemeli!
Umut Oran’dan hükümete ve Gökçek’e veryansın
Gazi Yılmaz Yiğit’e yapılan çirkin muamele için Melih Gökçek özür dilemeli!
Masada silah varken müzakere olmaz.
Türkiye ileri faşizme geçiyor ey vatandaş Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek
HSYK, asabi şahsiyetin özel kurulu oldu
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, terör gazisi Yılmaz Yiğit’in dün gece Ankara’da belediye otobüsünde hakarete maruz kalması üzerine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in özür dilemesini ve şoför Vahit Çatal hakkında gerekli cezayı vermesini istedi. Hükümetin açılımı sürerken şehitlerin geldiğini, gazilere hakaret edildiğini belirten Oran, “Masanın üzerinde silah varken müzakere olmaz. Silahı elinde tutan seni esir alır, istediği zaman tekmeyi vurur masayı dağıtır” diyerek AKP hükümetinin politikasını eleştirdi. Umut Oran, “Hitler taktiklerini uygulayan hükümet şimdi ‘makul şüphe’ ile artık ‘ileri faşizme’ geçmek üzere. AKP’ye karşı laf eden, ağzını açan herkesi hapsedecekler, malvarlığına el koyacaklar. Artık yeter bu daha nereye kadar gidecek, buradan herkese Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek diyorum” şeklinde konuştu.
CHP’li Umut Oran, dün gece Muğla-Bodrum’da Cumhuriyet bayramı etkinliğine katıldıktan sonra bu sabah Çeşme’ye geçerek CHP İlçe Başkanlığında basın toplantısı düzenledi. Öğleden sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu da ziyaret edip, akşam İstanbul’da sanatçılarla buluşacak olan Umut Oran, Çeşme’deki basın toplantısında özetle şöyle konuştu:
Melih Gökçek Gazi Yılmaz Yiğit’ten özür dilesin
Acımız var 3 askerimizi çarşı izninde sivilken, hain saldırı sonucu şehit verdik. Bir yandan ülkede açılım yaşanırken bir yandan şehitler veriyoruz. Üstelik gazilerimiz de hak ettikleri değeri görmedikleri yetmiyormuş gibi bir de üstüne üstlük hakarete maruz kalıyorlar. Ankara’da gazimiz Yılmaz Yiğit’i, küçücük çocuğu Zehra’nın gözleri önünde yaşadığı saygısızlığı protesto ediyorum. Melih Gökçek gereğini yapmalı bizzat kendisi gazimizden özür dileyip EFO şoförü Vahit Çatal’a gereken ceza verilmelidir. Bu terbiyesizliği TBMM zemininde de takip edeceğim.
Masada silah varken müzakere olmaz
‘Erdoğan hükümetinin eşbaşkanı Abdullah Öcalan’dır’ dediğimizde kızıyorlardı ama şimdi herkes apaçık görüyor ki halen müzakere ettikleri PKK artık hükümet ortağıdır. Masanın üzerinde silah varken müzakere olmaz. Silahı elinde tutan seni esir alır, istediği zaman tekmeyi vurur masayı dağıtır. PKK ile sürekli seçim zamanlarına göre tansiyonu düşürme pazarlığı yapan hükümetin şimdi yaptığı göstermelik çıkışlar inandırıcı değildir. Gitsinler o PKK ile pazarlığı şehit düşen 3 askerimiz ailesine anlatsınlar bakalım. Kürtçe zılgıtlarla toprağa verilen şehit askerimizin ailesi neler hissediyor ey Davutoğlu bir empati yap bakalım.
Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet emir vermiş
İleri faşizme geçiyoruz ve bunun ilk somut göstergesi TBMM’ye sundukları ve muhalifleri cendereye alacak korkunç düzenlemeler içeren “Makul şüpheli” teklifidir. Anlaşılıyor ki seyrek bıyıklı asabi şahsiyet Davutoğlu’nu yine baypas etmiş. Gezi parkta, Çarşı’da istediği tutuklamaları yaptıramayan asabi şahsiyet, adliyedeki özel hakimlerinden ‘neye ihtiyacınız varsa bildirin’ demiş, oturmuş hazırlamış makul şüphe düzenlemesini göndermiş TBMM’ye.
Susma sustukça sıra sana gelecek!
Türkiye yeniden 1990’lara götürülmek isteniyor. Hitler taktiklerini uygulayan hükümet şimdi artık “ileri faşizme” geçmek üzere. AKP’ye karşı laf eden, ağzını açan herkesi hapsedecekler, malvarlığına el koyacaklar. Artık yeter bu daha nereye kadar gidecek, buradan herkese Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek diyorum. Hitler’in ne olduğunu bilen o faşizmi bizzat yaşayan bir Alman din adamının (Martin Niemöller) meşhur sözleri vardır, onu hatırlatayım:
Martin Niemöller’i anımsattı
“İlk önce geldiler komünistleri alıp götürdüler, ben sesimi çıkarmadım. Beni ilgilendirmiyordu. Sonra Yahudileri aldılar toplama kamplarına, işkenceye götürdüler, ben yine sesimi çıkarmadım. Çünkü bana göre bir şey yoktu. Sonra sosyal demokratları vurmaya, hapse atmaya, toplama kamplarına götürmeye başladılar. Ben yine sesimi çıkarmadım. Çünkü bana dokunan yoktu. Bir gün kapım çalındı. Beni alıp toplama kampına götürdüler: İşkenceye... Hiç kimse ses çıkarmadı. Çünkü ses çıkaracak kimse kalmamıştı..”
Bu sözlerin Türkçesi şudur: AKP ne kadar komünist, solcu, sosyal demokrat, Atatürkçü, vatansever, milliyetçi varsa içeri tıkacak. Bana dokunmaz demeyin, unutulmasın ki yılan ilk önce onu tutan eli ısırır.
HSYK asabi şahsiyetin özel kurulu oldu
Yargı da koktu bu ülkede artık kim kime güvenecek. Maalesef 91 yıllık cumhuriyetimiz hiçbir zaman kurumlar-kurallar bu kadar yıpratılmamıştı. Hakim, savcı, polis, asker devleti temsil eder, bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Vatandaş bu üç kuruma da saygı duymalıdır güvenmelidir, ama maalesef AKP ve Erdoğan bu üç kuruma duyulan güveni de sıfırladı. Tek adam rejimine gidiyoruz. İşte ileri faşizm böyle bir şey. Yargının tepesindeki HSYK da asabi şahsiyetin yüksek kurul oldu, hakim-savcı istediği kararı vermedi mi hemen buradan cezalandıracak onları.
Sonuç olarak İktidar olmak hamaset değil cesaret gerektirir. İktidar karnından konuşmamalı, vatandaşların can ve mal güvenliğini öncelikle ve acilen sağlamalıdır.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!