Gençlerin Dövüldüğü Görüntülerden 'Takipsizlik' Çıktı
Gezi Parkı eylemleri sırasında çevik kuvvete bağlı polislerin 8 genci feci şekilde dövdüğü görüntülere ulaşıldı ama savcılık, 'suçu işleyen şüphelilerin tespit edilemediği' gerekçesiyle şüpheli polisler için takipsizlik kararı verdi.
Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre; Eskişehir’de, Gezi Parkı eylemlerinin devam ettiği 1 Haziran 2013 sabahı, ikisi avukat sekiz genci dövdükleri iddia edilen 30 polis memuru hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Kararda, “Müştekilerin Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli polislerce süpürme hareketi ve sonrasında orantısız güç kullanılarak darp edildikleri anlaşılmışsa da suçu işleyen şüphelilerin tespit edilemediği” belirtildi.
Sokakta kıstırıp dövdüler
Eskişehir’de Gezi Parkı gösterilerine katılan ve aralarında avukatlar Ayşegül Kumaş ile Alper Aykaç’ın da bulunduğu bir grup genç , 1 Haziran 2013 sabahı sığındıkları İbrahim Karaoğlanoğlu Caddesi’nde yüzü aşkın polis tarafından kıstırılmıştı. Kamera kayıtlarına göre, kaçamayan ve duvar diplerinde biriken gençler polislerce dakikalarca cop, tekme ve yumruklarla dövülmüştü. Beş dakika süren bu dayak sırasında ayağı kırılan bir genç baygınlık geçirmiş, bu genç aynı sokağa çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılmıştı. Bu feci dayaktan sonra yüzleri duvara dönük şekilde bekletildikleri görülen gençler, aradan yaklaşık bir saat geçmesinin ardından sokağa gelen polis aracına bindirilerek, gözaltına alınmıştı. Bu sokakta ve çevrede gözaltına alınan 176 gence 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet iddiasıyla dava açılmıştı. Daha sonra bu gençler hakkında beraat kararına hükmedilirken, mahkemeşüpheli polisler hakkında suç duyurusunda bulunmuş, bunun üzerine mağdurların ifadesi alınmıştı.
Avukat Ayşegül Kumaş, ifadesinde, polislerce apartman boşluğunda sıkıştırılarak coplarla dövüldüğü, bir polisin sağ gözüne yumrukla vurduğunu, yüzleri duvara dönük haldeyken kelepçe takılmak istendiğini anlattı. Kumaş, meslektaşı Alper Aykaç’la birlikte, avukat oldukları için kenara alındıklarını, ağır yaralanan Aykaç için ambulans çağrıldığını söyledi.
Alper Aykaç ise cop darbesiyle yere yığıldığını, sonra 20-30 cop daha vurulduğunu, başına ve boynuna ayakla basıldığını, ardından hastaneye kaldırıldığını söyledi.
Nazım Can Çakar, sokak arasında dövüldükten sonra 30-35 kişi halinde yüzleri duvara dönük şekilde tutulduklarını, yere yatırılıp kelepçelendiklerini, araçta da coplarla vurulduğunu ileri sürdü.
Mehtap Kelleci sığındığı apartman boşluğunda copla dövüldüğünü, bir polisin “Kaldırma lan kafanı, o...” diyerek hakaret ettiğini ve yerde sürüklendiği sırada bayıldığını savundu.
Deniz Dilek, Gözde Pınar Akpınar ve Ebru Ak da aynı şekilde ifade vererek şikayetçi oldu. Mağdurlar şüpheli polisleri teşhis etti. İfadesi alınan 30 polis, o gün ya belirtilen noktada olmadıklarını ya izinli olduklarını ya da cop kullanmadıklarını ve kimseye müdahale etmediklerini öne sürdü.
'Darp edilmişlerse de...'
Dayak görüntüleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde ise “Gösterici grup ile polisin karşılaştığı anda arbede yaşandığı, ancak kameraya olan uzaklık ve kamera çözünürlüğünün düşük olması gibi nedenlerden dolayı kimin kime vurduğunun çıplak gözle tespitinin mümkün olmadığı” savunuldu.
Bu rapor sonrası Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Kararda, “Müştekilerin Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli polislerce süpürme hareketi ve sonrasında orantısız güç kullanılarak darp edildikleri anlaşılmışsa da suçu işleyen şüphelilerin tespit edilemediği” belirtildi.
30 polis hakkında suçu işlediklerine dair delil bulunmadığı ifade edilirken, kasten yaralama suçu yönünden kimliği belirsiz şüpheliler için soruşturmanın sürdüğü anlatıldı. Dolayısıyla “soyut iddialar dışında işkence, kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz, mala zarar verme ve görevini kötüye kullanma suçlarına ilişkin” kovuşturmaya yer olmadığına hükmedildi.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!