Gerçek Kökenlerini Öğrenince Ufkunuzu Açıp Etimolojiye Aşık Olmanızı Sağlayacak 15 Harika Kelime
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Gerçek Kökenlerini Öğrenince Ufkunuzu Açıp Etimolojiye Aşık Olmanızı Sağlayacak 15 Harika Kelime
Dünyanın dört bir yanında kullanan binlerce kelimenin nereden türediğini inceleyen bilim dalına 'etimoloji' deniyor. Twitter'daki Etimoloji sayfası hem günlük hayatımızda hâlâ kullandığımız, hem de unutulmaya yüz tutmuş birbirinden harika kelimeleri ve ardında yatan hikayeleri ile kökenleri insanlarla paylaşıyor.
Kökenleri ile ufkunuzu sonsuzluğa açacak bilgileri alabileceğiniz yeni kelimeler için buyurun! 👇
Kaynak: Etimoloji Twitter sayfası
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Kökenbilim olarak da bilinen etimoloji, bir sözcüğün kökenine inerek hangi dile ait olduğunu, ne zaman ortaya çıktığını, anlam ve ses bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen bilim dalıdır.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Twitter'da Etimoloji isimli sayfada bazen günlük yaşamda kullandığımız, bazen de artık unutulmaya yüz tutmuş kelimelerin birbirinden ilginç kökenlerini paylaşan Erhan İdiz, kelimelere ve edebiyata gönül vermiş bir yazar.
1. Beyhûde; boş, gereksiz, faydasız demektir. Hude Farsçada fayda, hakikat demek. Beyhûde (bi-hude) ise faydasız, hakikate uymayan anlamına geliyor.
2. 'Kelalaka' kelimesinin kellikle ilgisi yok. Aslı Fransızca "qu'est-ce que l'alaka", yani “ne alaka?” deyimidir.
3. Delâlet; yol gösterme, kılavuzluk, rehberlik. Dalâlet; doğru yoldan ayrılma, yoldan çıkma, sapıtma, sapıklık.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
4. Nüans; benzer şeyler arasındaki ince ayrımdır. 18. yüzyılda resim sanatında hassas renk tonlarını belirtmek için kullanılmış.
5. Bengisu; ölümsüzlük suyu, abıhayattır. Eski Türkçede bengi “ölümsüz, ebedi” kelimesinden geliyor. Bengisuyu tadanlar ölümsüz olur.
6. “Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler.” demiş Hayâlî. Mâhî, balık demektir. Farsçadan dilimize girmiştir.
7. Moral, çeşitli güçlükler karşısında inanç ve ahlâkî değerlere bağlılıktan doğan dayanma gücüdür. Mânevi güçtür.
8. Bâsübâdelmevt, ölümden sonra dirilmek demek. Tamâmen yok olmuş gibi görünen bir şeyin yeniden canlanması anlamında da kullanılır.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
9. Yüzlerce yıldır tekrarlayıp durmuş atalar: Ağlatan gülmez. Kural hiç değişmez, kötülüğü yapan kendine yapar. Siz görmeseniz de yaptığı er geç kendisini bulur.
10. Hicran; ayrılığın hüznü, birinden veya bir yerden uzak kalmanın hasretidir. Gönülde kapanmaz yara, ayrılığın yüküdür. Arapçadan dilimize giren sözcük, hicri, hicret, muhacir ve tehcir ile aynı köktendir.
11. Berat; bir kimseye verilen imtiyaz belgesi, izin demektir. İyileşmek, kurtulmak anlamına gelen Arapça bara, sözcüğüyle aynı köktendir. Berat, biraz da iyileşmektir.
12. Sû, kötüdür. Başına geldiği her kelimeye kötü anlam katar. Mesela zan, sanmaktır. Sûizan, kötü sanmak.
13. Zemheri, 22 Aralık’ta başlayan ve kırk gün süren kışın en soğuk günlerine denir. Zâm “kış” kelimesi Farsçadan, harîr “uğuldayan” kelimesi Arapçadan gelir.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
14. Defaten ayrı, defaatle ayrı. Defaten; bir defada, ansızın demek. Defaatle; defalarca demektir. İki kelime de dilimize Arapçadan girmiştir.
15. Dulda, gölge demek ve dilimize Moğolcadan girmiştir. Himaye etmek anlamı da vardır. Duldalanmak, birine sığınmaktır. İnsan, mert insanın gölgesine sığınır. Namertin zaten gölgesi olmaz.
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Yorum Yazın
Arapça. Farsça güzellemeli bu başlıklar canımı sıkıyor. Etkilendiğimiz uluslar değiştikçe, kültürümüz değiştikçe sözcükler görevlerini tamamlıyor. Türkçenin ... Devamını Gör
Bırakın bu Arapça Farsça işini. Öztürkçe kullanın
Fotoğraflar çok güzel.Emeğine sağlık admin .Hem faydalı bir içerik hem de göze hitap görseller.