Görüş Bildir
Haberler
Hayal Gücünüzü Bambaşka Diyarlara Taşıyarak İçinizde Ufak Fırtınalara Neden Olacak 20 Garip Kitap Önerisi

Hayal Gücünüzü Bambaşka Diyarlara Taşıyarak İçinizde Ufak Fırtınalara Neden Olacak 20 Garip Kitap Önerisi

A. Ece
24.04.2020 - 19:41

Bu kitapların son sayfasını çevirdiğinizde içinizde sonsuza kadar kalacak bir iz edinmiş olacaksınız...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

1. Lupita Ütü Yapmayı Seviyordu - Laura Esquivel

1. Lupita Ütü Yapmayı Seviyordu - Laura Esquivel

Büyük annesi ayın ışığının güneşinki kadar güçlü olduğunu, ay ışığına çıkmadan önce önlem almak gerektiğini söylemişti ona. Toprağın karanlığından hayat fışkırdığını bilmek hoşuna gidiyordu. İnsan toprağın içinde neler olup bittiğini bir bakışta göremiyor olsa da, filizlenen, açılan, büyüyen, bizlerin bir parçası olacak olan tohumlar vardı orada. Görünmeyen ama var olan şeyler...

Kadın polis Lupita ütü yapmayı sever. Kafayı çekmeyi, çamaşır yıkamayı, kendine acımayı, çıngar çıkarmayı, dans etmeyi, yalnızlığı ve sessizliği, soru sormayı sever. Lupita sevişmeyi sever... Derken bir cinayete tanık olur ve her şey tersine döner. Kendini yolsuzluklardan uyuşturucu trafiğine uzanan bir gizem ağının ortasında bulan Lupita canını dişine takarak bu gizemi çözmeye uğraşırken özüyle, atalarıyla, benliğiyle de yüzleşecektir.

Laura Esquivel Lupita Ütü Yapmayı Seviyordu’da sadece paranın, başarının ve güzelliğin geçerli olduğu yozlaşmış bir ülkeye sıra dışı bir kadın kahramanla aşılıyor umudu. Acı Çikolata’nın yazarından enfes bir Meksika masalı.

(Tanıtım Bülteninden)

2. Benim İki Dünyam - Sergio Chejfec

2. Benim İki Dünyam - Sergio Chejfec

“Arjantinli büyük yazar Chejfec, şüphesiz ki daha çok bilinmeyi hak ediyor. Benim İki Dünyam, geleceğin romanına giden yolun taşlarını döşüyor.”

– Enrique Vila-Matas

Benim İki Dünyam’ın elli yaşındaki yazar anlatıcısı, bir edebiyat konferansına katılmak için Brezilya’ya gider; fakat yazar için önemli olan konferans değil, şehirde yaptığı yürüyüşlerdir. İsimsiz yazar, neresi olduğunu bilmediğimiz bir şehirde haritadan rastgele ”büyük, yeşil bir lekeye benzeyen park”ı seçer ve bu noktaya ulaşana dek amaçsızca ilerler. Zamanla, zihninin kendi içinde yaptığı bir gezintiye dönüşen bu yürüyüşlerin her adımında/cümlesinde, kendi benliğinin iki farklı dünyadan oluştuğunu keşfeder. İçinde küçük bir gölü barındıran parktaki “göl saatleri”nde somut ile soyutun, gerçek ile hayalin, yaşanılan ile yazılan dünyanın sınırları biraz daha belirginleşir. Metafizik düşüncenin kendi kurgusunu oluşturduğu ve Latin Amerika edebiyatının dinamizmini metafizik bir alana taşımasıyla tüm dünyada dikkatleri üzerine çeken Benim İki Dünyam, Bülent Kale’nin İspanyolca aslından çevirisi ve Enrique Vila-Matas’ın ön sözüyle…

(Tanıtım Bülteninden)

3. Dorian Gray'in Portresi - Oscar Wilde

3. Dorian Gray'in Portresi - Oscar Wilde

Oscar Wilde, İrlandalı dâhi yazar. Victoria döneminde edebi zekası, ince alaycılığı ve sıra dışı yaşantısıyla 19. yüzyıl estetizm hareketinin Britanya’daki en tanınmış temsilcisi hâline geldi. Şiir, öykü ve oyunlarının yanı sıra Dorian Gray’in Portresi eseriyle ün kazandı. Dönemin katı ahlak anlayışının sonucu olarak cinsel yönelimi nedeniyle yargılanıp iki yıl hapse mahkum edildi. Özgürlüğüne kavuştuktan üç yıl sonra Paris’te yoksulluk içinde öldü. Dorian Gray’in Portresi, Wilde’ın zamanında büyük tartışmalar yaratan, pek az övgüye karşılık son derece sert eleştirilere maruz kalan, hatta yargılanırken aleyhinde delil olarak gösterilen tek romanıdır. Yazarın “sanat, sanat içindir” manifestosu olarak okunabilecek ön sözünde de belirttiği gibi, kötülük ve erdemin sanatsal bir malzeme olarak kullanıldığı edebi eserlerin şahikasıdır.  Ebedi gençlik ve güzellik dileği kabul olan ve insanı insan yapan değerlerden giderek uzaklaşıp yozlaşan Dorian Gray, Wilde’ın dünya edebiyatında eşine nadir rastlanan anlatımıyla ölümsüzlüğe kavuşur. Dorian Gray’in Portresi defalarca sinemaya uyarlanmış, pek çok sanat dalına da ilham vermiştir.

(Tanıtım Bülteninden)

4. Rahel Tanrı'yla Hesaplaşıyor - Stefan Zweig

4. Rahel Tanrı'yla Hesaplaşıyor -  Stefan Zweig

Zweig’ın menkıbelerinde hikâye edilen kişiler Tanrı’yı ve kendilerini ararken hayatlarının anlamını bulacaklarına dair umutlarını her daim korurlar. Yazar Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor’da Rahel ile Yakup’un Eski Ahit ’teki hikâyelerini Kutsal Kitap’taki anlatım biçimini anıştıran bir üslupla ve elbette kendi yorumunu katarak aktarır. Üçüncü Güvercinin Hikâyesi’ni de Nuh Tufanı’ndan esinlenerek kaleme almıştır. Nuh’un tufandan sonra suların çekilip çekilmediğini anlamak için gönderdiği üçüncü güvercin geri dönmez. Ancak Zweig’ın öyküsünde güvercinin dönmeyişinin nedeni Eski Ahit ’teki gibi toprağın kuruması değil, her yerde ölüm ve felaket görmesidir. Esin kaynağı Bhagavad Gita olan Ölümsüz Kardeşin Gözleri ise Virata adlı bir savaşçıyla ilgilidir. Bir savaşta bilmeden öldürdüğü ağabeyinin gözleri Virata’yı her yerde izler. İnsanlardan uzakta, günahtan arınmış olarak yaşamını sürdürmeye çalışsa da, eylemlerinin başka insanların yaşamlarını etkilemesine engel olmayacaktır.

(Tanıtım Bülteninden)

5. Korku - Stefan Zweig

5. Korku - Stefan Zweig

Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinç dışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.

(Tanıtım Bülteninden)

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

6. Ölüm Oyunu - Kristen Britain

6. Ölüm Oyunu - Kristen Britain

Karigan, Yeşil Pelerin denen sık ormandan geçerken çalıların arasında sırtından okla vurulmuş, eyerinde zorlukla oturabilen bir süvari görür. Genç adam son nefesini vermeden önce kendisinin kralın efsanevi yeşil süvarilerinden biri olduğunu söyler. Krala ulaştırması gereken önemli bir notu Karigan'a verir ve bunu krala ulaştırmasını ister. Verdiği mesajı okumamasını ve bu mesajın ülkesi için ölüm kalım mesajı olduğunu söyler. Ölümcül kovalamacalar ve karmaşık tehlikelerle karşı karşıya kalan Karigan bu görevi acaba başarıyla gerçekleştirebilecek mi?

(Tanıtım Bülteninden)

7. Yedi Sekiz - Deniz İrfan

7. Yedi Sekiz - Deniz İrfan

Akıl ümitsizlik yoluna gitmez, aşk var olmayınca! Çöl insanı Halid, olağanüstü Alina ve korkusuz Jason… Yüreklerinin derinliklerinden yükselen bir tutkuyla yaşama tutunuyorlardı. Saf ve çocuksu bir aşkla… Kuyudan yıllar öncesiydi. Akrebin zehri Halid’in damarlarında dolaşıyordu. Ölüme uzaklığı, hayat ile arasındaki mesafeden çok değildi. Ancak bir mucize onun kurtuluşunun anahtarı olacaktı. Yaşanacaklar henüz bitmemişti. Uzaklardayken bile ülkeyi yöneten diktatöre yakın olmak, Halid’in söküp atmak ve unutmak istediği bir lekeydi… Küçük Alina’nın doğumunda yaşananlar sadece bir başlangıçtı… Alacakaranlığın içinden geçip kimselerin gitmediği kadar uzaklara gidebileceğini henüz kimse bilmiyordu… Jason babası için ne hissetmesi gerektiğini düşünemeyecek kadar yorgundu. Ama bu yorgunluk onun yeni bir yolculuğa çıkmasına engel olmayacaktı... Kuyunun çökmesiyle birlikte hayat iklimi de değişti. Halid yeni kuyu açma görevini üstüne aldı. Kuyu, kaderindeki lekenin uzantısı olacaktı. Yarım kalan o garip kuyunun başında, yakın tarihin en önemli olaylarından birinin yaşanacağını bilemezdi. Sadece onların değil, dünyanın da unutmayacağı o an adım adım yaklaşıyordu… Batı doğuya, doğu batıya… Bazen de kendi içlerinde… Çoğunlukla inançlar uğruna, bazen de kavrayamadığımız amaçlarla, insanlığın savaşı sürüyor. Hiç ara vermeksizin savaşçı ruhlar vazgeçmiyor ve her an, her yerde karşımıza çıkıyor… Yakın dönemde, savaşçı ruhlar tarafından tarihe kaydedilenlerin iç yüzünü gerçekte bilmiyoruz. Bize sunulanı kabullenmeye o denli hazırız ki haklı olmak artık önemini yitirmiş durumda. Daha iyi sunum yapanı kabul ediyor, başkasına şans tanımıyoruz. Buna rağmen, seslerine pek kulak vermediğimiz, gerçeğin farklı olduğunu bilenlerin sayısı sandığımızdan çok daha fazla…

(Tanıtım Bülteninden)

8. Finnegan Uyanması - James Joyce

8. Finnegan Uyanması - James Joyce

James Joyce, Ulysses’ı yazdıktan sonra on yedi yılı aşan bir uğraş sonucu Finnegan Uyanması’nı edebiyat dünyasına sunduğunda büyük tartışmalara yol açtı. İngilizce yazılmış en zor eserlerden biri kabul edilen, hemen her türlü konu, anlatım ve karakter kalıbını kırarak deyim yerindeyse çığır açan bu eser, ilk parçası yayınlandığından bu yana akademisyenlerin ve eleştirmenlerin çalışmalarına konu olmaya, üzerine yazılmış sayısız kitapla edebiyat alanında gündem yaratmaya devam etmektedir.

Türkçenin de dahil olduğu yaklaşık kırk dilin dağarının birleştirilmesiyle türetilmiş sayısız kelime, denizde kum misali söz oyunları, genellikle çok anlamlılık içeren cümleler, hem tarih ve mitolojiye, hem de edebiyat ve siyasete uzanan çok katmanlı göndermeler nedeniyle “çevrilemez” sayılan ve bugüne dek yalnızca altı dile çevrilebilen Finnegan Uyanması’nı dilimize ilk kez tam metin olarak kazandırdığımız için kıvançlıyız. 

(Tanıtım Bülteninden)

9. Kız Natamam Bir Şeydir - Eimear McBride

9. Kız Natamam Bir Şeydir - Eimear McBride

Otobiyografik özellikler de taşıyan Kız Natamam Bir Şeydir abisinin beyninde tümör oluşan bir genç kızın ailesiyle olan karmaşık ilişkilerini, ensesti, bu travmayı aşmak için aşırılıklara sapmasını, çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe geçme ya da geçememe sürecini yansıtıyor.

Olayların, karakterin yaşına ve duygu durumuna göre zihindeki iç ses olarak aktarıldığı Kız Natamam Bir Şeydir, yazarın ilk romanı. Eimear McBride’ın, eleştirmenlerin övgüsünü alan üslubu, ilk bakışta şaşırtsa da sayfalar ilerledikçe okur tarafından da benimseniyor. Roman, bu bilinç akışı biçemi ustalıkla kullanıldığı için, edebiyat tarihinde bu yöntemin ileri gelen adları James Joyce, Edna O’Brien ve Virginia Woolf gibi ustaların eserlerine benzetiliyor. 

(Tanıtım Bülteninden)

10. Sabaha Karşı Sayanora - Gökhan Horzum

10. Sabaha Karşı Sayanora - Gökhan Horzum

Elindeki kitabı yavaşça yerine bırak ve uzaklaş. Almaya mı karar verdin? O zaman götür, evde 'bir ara okunacaklar' rafına bırak. Unut. Bırak orada tozlansın. İlla okuyacaksan bir yerlere tutun. Çünkü biraz sonra kafası çok karışık bir yazarın tekinsiz dünyasında dolaşmaya başlayacaksın. Hava boşlukları bir anda altındaki yerin kayıp gitmesine sebep olacak. Üstelik bu dünya çok da uzağında değil, hemen her gün yanından geçip gittiğin insanların, sıklıkla şahit olduğun olayların dünyası. Kafası çok karışık bir yazar, o dünyanın hafifçe kaldırdığı kabuğunun altında ne olup bittiğini gösteriyor sana sadece. Üstelik bu dünyadan çıkmak o kadar kolay değil. Bırakamayacaksın. Söylemedi deme. Bu sana son uyarı. Elindeki kitabı yavaşça yerine bırak ve uzaklaş.

(Tanıtım Bülteninden)

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

11. Doktor Moreau’nun Adası - H. G. Wells

11. Doktor Moreau’nun Adası - H. G. Wells

Wells'in öncü niteliğindeki bilim kurgu klasiği Doktor Moreau'nun Adası yayımlandığı günden beri 'sarsıcı' etkisinden hiçbir şey yitirmedi. Bilimsel yöntemlerinin doğuracağı sonuçlar konusunda hiçbir sorumluluk hissetmeyen çılgın bilim insanının hikayesi, unutulmaz filmlere ilham vermiştir. Acı, zulüm, ahlaki sorumluluk, insanın doğaya müdahalesi gibi felsefi temalarıyla dikkat çeken yapıtında, Wells daha sonra genetik alanındaki çalışmaların gündeme getireceği etik meseleleri öngörmüştür. Bir deniz kazasından kurtulan Edward Prendick, mahsur kaldığı adada garip yaratıklar ve karanlık sırlarla karşılaşır. Bu ada, insanı ve yazgısını kollayacak bir Tanrı'nın bulunmadığı, bütünüyle ahlaktan yoksun bir evrenin mikrokozmosudur adeta. Doktor Moreau'nun Adası bilimin kontrolden çıktığı zaman barındırabileceği potansiyel tehlikelere karşı bir uyarı niteliği taşır.

(Tanıtım Bülteninden)

12. Freud'a Kafa Tutan Kız: Dora - Lidia Yuknavitch

12. Freud'a Kafa Tutan Kız: Dora - Lidia Yuknavitch

Bay K. onu göl kenarında taciz ettiğinde on dört yaşındaydı. Süper kahraman diye bir şey yoktu. Babasının pek de umurunda olmadı çünkü Bayan K. ile birlikteydi ve anlaşılan o ki Ida'nın bir deli doktoruna gitme vakti çoktan gelmişti. Ucuz puro seven bir deli doktoruna. Über bilmiş bir deli doktoruna. Sigmund Freud'a.

Freud'un dünyaca ünlü vakasını bir de Dora'nın ağzından dinlemeye ne dersiniz? Artık Jack Kerouac okuyan, sanat filmleri çeken ve kan görmekten hiç de rahatsız olmayan Dora'nın ağzından? 'Lidia Yuknavitch her zamanki gibi popüler kültürün kilometrelerce önünde koşuyor. Bizi uyarmadığını söyleyemeyiz. Dora'nın dünyası sadece mümkün değil, kaçınılmaz da.'

- Chuck Palahniuk

(Tanıtım Bülteninden)

13. Şoför Wang'ın Altıncı Hayatı - Susan Barker

13. Şoför Wang'ın Altıncı Hayatı - Susan Barker

Taksi şoförü Wang, geçmişindeki tüm zorlukları ve karmaşayı geride bırakmış, karısı Yida ve küçük kızı Echo'yla birlikte mutlu ve sorunsuz bir hayat yaşamaktadır. 2008 Pekin Olimpiyatları yaklaşırken şehirde dolaşıp birbirinden tuhaf müşterilerini gidecekleri yere götürür. Fakat bir gün taksisinde bulduğu bir mektup her şeyi değiştirir. Mektubun sahibi ruh eşi olduklarını ve bin yıllık bir bağla bağlandıklarını yazar Wang'e. Takip edildiğinden şüphelenen Wang, taksisinde bulduğu her yeni mektupla birlikte önceki hayatlarında bir yolculuğa çıkar: Taksi şoförü Wang'in, M.S. 632'de Tang Hanedanlığı'ndan 1213'teki Moğol istilasında tutsak edilen kölelere, 1542'de Çin imparatoruna suikast planı yapan saray cariyelerinden 1836'da Afyon Savaşı öncesine ve 1966'da Kültür Devrimi'nin Kızıl Muhafızları'ndan günümüz Pekin'ine uzanan bu uzun yolculuğunun hikayesini anlatan kitap, hayal gücü ve tarihin kesiştiği ince bir hatta 422 sayfa boyunca hiç sendelemeden ve bir an nefes almadan yürümeyi beceriyor.

(Tanıtım Bülteninden)

14. Ay ve Işıklar - Eleanor Catton

14. Ay ve Işıklar - Eleanor Catton

Gökyüzünü aydınlatanlar, yeryüzünü karanlığa boğanları affetmeyecek…

Yeni Zelanda'nın altın madenlerinde servet edinme arayışına giren genç bir adam, Walter Moody. Ayak bastığı bu ülkede Walter Moody daha ilk geceden on iki adamın bir araya geldiği, çok gizli bir toplantıya istemeden tanıklık eder. Bu on iki adam, art arda gerçekleşen bir dizi cinayetin ipuçlarını tartışmak için buluşmuştur: ortadan kaybolan varlıklı bir maden avcısı, kendi canına kıymaya kalkışan bir fahişe ve kaderin en acımasız oyunlarından birini oynadığı zavallı, alkolik bir adam. İşte Moody, birçok kişinin hayatını etkileyen böylesi kanlı bir sırrın içine çekilir. Çözülmeyi bekleyen vahim hadise, gece vakti gökyüzünde görünen yıldızların oluşturduğu motifler kadar karmaşık ve inceliklidir…

'Geçmiş yüzyılların güzelliğini üzerinde taşıyan, çözümü zor bulmacalarla dolu, sizi derin bir okuma açlığıyla karşı karşıya bırakacak bir gizem romanı.'

-The New York Times-

(Tanıtım Bülteninden)

15. Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood

15. Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood

Hiç kimsenin yüreği mükemmel değildir.

“Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu.”

Kadın, “bunaltıcı düşlerden uyandığı” bir sabah, hiçliğe dönüşmüş olarak buldu kendini. Artık bir adı yoktu, düşüncesi, benliği, arzusu yoktu ama bir rahmi vardı. Yaşamını kolonilere sürülmeden, öldürülmeden, Damızlık Kız olarak sürdürmesini sağlayan rahmi. Artık âşık olmayacaktı, sevmeyecekti, onaylanmış bir dilin ötesine geçmeyecekti. Duvarlara asılmış sıra sıra cesetler, tek gerçeğin savaş ve üreme olduğunu hatırlatıyordu. Özgürlük hatırlanmayacak kadar uzaktaydı…

Margaret Atwood’un başyapıt niteliğindeki feminist distopyası Damızlık Kızın Öyküsü, bütün distopyalar gibi geleceğe dair bir paranoyayı değil, içinde yaşadığımız gerçeğin ta kendisini dile getiriyor. Erkek egemen muhafazakâr bir rejimin üremeyle sınırlandırdığı, mahrem örtülerin  ardına gizlediği kadın bedenleriyle bize aşina gelen bir gerçeğin.

Anlatılan bizim hikâyemizdir! 

(Tanıtım Bülteninden)

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

16. Kuyu ve Sarkaç - Edgar Allan Poe

16. Kuyu ve Sarkaç - Edgar Allan Poe

Edgar Allan Poe, edebiyat tarihine yazdıklarıyla olduğu kadar yaşam öyküsüyle de damgasını vurmuştur. Yoklukla, kayıplarla, hastalıklarla, alkolle ve sanrılarla cebelleşmesine rağmen, belki de tam bu yüzden hem dünya edebiyatı hem de Batı kültürü üzerinde derin bir etki bırakan olağanüstü öyküler ve şiirler ortaya koymuştur. Psikolojik gerilim unsurunu kusursuzlaştırmış, dedektiflik öyküsünü keşfetmiş ve okuru kendi doğaüstü alemine götürmeyi her seferinde başarmıştır.

Kuyu ve Sarkaç, bu sıra dışı külliyatın en önemli örneklerini içeriyor. 'Şehrazat'ın Bin İkinci Masalı', 'Morgue Sokağı Cinayetleri', 'Gammaz Yürek', 'Usher Evi'nin Çöküşü', 'Kara Kedi' ve diğerlerinden oluşan derlemede dehşet, delilik, şiddet ve doğaüstü güçler hüküm sürüyor.

Poe'nun kah fantastik kah gotik kah gizemli ama her daim ustalıkla yazılmış öykülerinden oluşan Kuyu ve Sarkaç, yazarın eşsiz dilini ve insanın içinde pusuda bekleyen karanlığı ortaya koyma becerisini sergiliyor.

(Tanıtım Bülteninden)

17. Yeşil Yol - Stephen King

17. Yeşil Yol - Stephen King

Acımasız, katillerin bulunduğu Could Mountain hapishanesinin E bloğuna hoş geldiniz. Buradaki mahkumlar 'Yaşlı Sparky' diye bilinen elektrikli sandalye için sıralarını beklerlerdi. Hapishane gardiyanlarından Paul Edgecombe için bütün katiller aynıydı. Ta ki John Coffey adındaki mahkumla tanışıncaya dek. Dev cüsseli, çocuk kalpli bu adam Edgecombe'un hayatını değiştirecekti.

(Tanıtım Bülteninden)

18. Alaska'nın Peşinde - John Green

18. Alaska'nın Peşinde - John Green

İlk içki, ilk şaka, ilk dost, ilk aşk, son sözler...

Miles Halter, ünlülerin son sözlerine bayılan, sıradan bir gençtir. Evindeki güvenli hayata katlanamadığından François Rabelais'nin ölmeden hemen önce 'Büyük Belki' olarak betimlediği bilinmezin ne olduğunu bulabilmek için yatılı okula yazılır. Onu Culver Creek Lisesi'nde, aralarında Alaska Young da olmak üzere pek çok şey beklemektedir. Zeki, komik, son derece çekici ama bir o kadar perişan halde olan Alaska, Miles'ı kendi labirentine sürükleyecek ve 'Büyük Belki' arayışında ona yol gösterecektir.

Michael L. Printz Ödülü'ne layık görülen Alaska'nın Peşinde, bir hayatın başka bir hayat üstünde ne kadar kalıcı izler bırakabildiğini muhteşem bir dille anlatıyor. Pek çok ödül sahibi John Green'in bestseller olan bu kitabı, çağdaş kurgu kitaplar arasında çığır açan yepyeni bir ses.

(Tanıtım Bülteninden)

19. Fareler ve İnsanlar - John Steinbeck

19. Fareler ve İnsanlar -  John Steinbeck

Nobel ödüllü yazar John Steinbeck’in ilk kez 1937 yılında yayınlanan eseri; çiftlikten çiftliğe dolaşarak çalışan iki yakın arkadaşın başından geçen maceraları ve onların hayallerine sıkı sıkıya olan bağlılığını konu ediniyor. Kendisi de bir dönem gezici çiftlik işçiliği yapmış olan John Steinback’in hayatından da izler taşıyan roman, realist yaklaşımı ile dikkat çekiyor. Gerçeğe yakın bir dil ile kurgulanan eser, oldukça sürükleyici ve etkileyici anlatımı ile günümüzde hala en çok okunan kitaplar arasında bulunuyor.

Kitaptaki olay örgüsü ana karakterler George Milton ile Lennie Small etrafında şekilleniyor. Hayallerini gerçekleştirmek için para biriktirmeye çalışan bu iki arkadaş, aynı zamanda gerçek bir dostluk hikayesini de gözler önüne seriyor. Hüzünlü ve trajik sonu, okuyucuda biraz hayal kırıklığı yaşatsa da geriye, yalnız kalmamak için insanların verdiği tavizleri, dostluğu ve insanların hayallerine ulaşma çabalarını yeni baştan sorgulatacak güzel bir hikaye bırakıyor.

“Ufak tefek, fakat zeki ve kurnaz” olarak betimlenen George ile zeka olarak biraz daha saf, fakat fiziksel bakımdan daha güçlü olan Lennie’nin arkadaşlığı ve hayallerine ulaşma çabasındaki umudu, içinizi ısıtacak. Hayallerine tam yaklaşmışken hiç beklenmedik olayların yaşanması ve sonunda George’un seçimi, sizin de isteklerinize ulaşırken yapacağınız seçimlere adeta bir ayna tutacak.

(Tanıtım Bülteninden)

20. Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri - Horacio Qurioga

20. Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri - Horacio Qurioga

Uruguaylı yazar Horacio Quiroga Latin Amerika’nın Poe’su olarak anılıyor; Cortázar, Borges ve Márquez’in yirminci yüzyıl başındaki öncülü sayılıyor. Öykülerinde akılla delilik, tutkuyla pişmanlık, aşkla hastalık birbirini kovalıyor, ölümse buluşma ânını bekleyen bir gölge gibi. Qurioga’nın en büyük temaları insanın faniliği ile aşk ya da dünyada bir yer gibi mutlak bir şey arayışı arasındaki dram, ölümün büyüleyiciliği ve dehşeti.

Tüm zamanların en iyi öykücüleri arasında gösterilen Horacio Quiroga Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri ile Türkçede ilk kez yayımlanıyor. Arjantinli usta eleştirmen Abelardo Castillo’nun kapsamlı önsözü ve yazar kronolojisiyle zenginleştirilen bu özel basımda Quiroga’nın öykü sanatı üstüne yazdığı dört denemesi de yer alıyor.

“Quiroga gerçekten de yalnızca hikayeler anlatıyordu. Tıpkı Poe ya da Borges, Salinger ya da Rulfo gibi, hayatının bir ânında şu küçük gerçeği keşfetti: Öykü yazmak, unutulmaz bir hikâyeyi mümkün olan tek yolla anlatma sanatıdır.”- Abelardo Castillo - 

(Tanıtım Bülteninden)

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
33
11
2
2
1
1
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
ne bilim ne bileyim

dorian gray in portresi okuyacaklar sansürsüz basımını alsin mutlaka, Wilde'ı en iyi öyle anlarsınız

gizli birisi

iş bankasından çıkan sansürlü mü ki ? yeni okumuştum

lazkizi53

Ay keşke alabilsem bu kitapları şu an, alaskanın peşindeyi yıllar önce okumuştum görmesem asla aklıma gelmeyecek

akcygt

seviyeyi yükseltmeyelim.