Heyecanlandığımızda veya Korktuğumuzda Neden İstemsizce Titreriz?
Korktuğumuzda ya da strese girdiğimizde hepimiz bazen kontrolsüzce titreriz. Bedenimiz bir şey yapmaya hazırlanıyor gibidir ama harekete geçemez. O an konuşmak bile zor gelir, nefesimiz değişir, sesimiz titrer. Sonradan kendimize geldiğimizdeyse “Neden böyle tepki verdim?” diye düşünürüz. İşte tam da bu anda devreye giren şey, beynimizin bizi korumaya çalışan ilkel bir sistemi. İyi de nasıl? Gelin bakalım...
Yüzyıl önce bilim insanı Walter Cannon, tehlike anında hayvanların ya savaşmayı ya da kaçmayı seçtiğini söylemişti.

Ama yıllar sonra bu ikili tepkiye üçüncü bir seçenek daha eklendi: donakalmak. Psikolog Gordon Gallup, hayvanların avcılar karşısında kıpırdamadan kalma tepkisinin insanlar için de geçerli olduğunu fark etti. Bugün donma tepkisi olarak bildiğimiz durum, bir tehditle karşılaştığımızda beynimizin adeta ‘bekle, daha fazla bilgi topla’ dediği an.
Bu, mantıklı düşünen tarafımızın değil; hayatta kalmamızı sağlamaktan sorumlu ilkel beynimizin verdiği bir komut. Her şey, korku duygusunu algılayan amigdalayla başlar. Beynimizin bu kısmı bir tehdit hissettiğinde vücut kimyamızı yöneten hipotalamusa sinyal gönderir.
Hipotalamus da adrenalini salgılatır ve sinir sistemimizi harekete geçirir.

Bu sistemin bir tarafı bizi harekete geçmeye zorlarken, diğer tarafı enerjiyi korumaya çalışır. Beden tam bu ikisi arasında sıkıştığında ortaya çıkan şeyse, dışarıdan bakıldığında donma ya da titreme gibi görünür. Yani titrediğimizde aslında kaçmaya hazırızdır ama aynı zamanda hareketsiz kalmamız gerektiğine dair de güçlü bir iç komut alırız.
O anlarda kalp atışımız yavaşlayabilir, nefesimiz derinleşebilir ya da çevredeki sesleri daha net duymaya başlarız. Çünkü beynimiz hala etraftaki tehdidi analiz etmeye çalışıyordur. Düşünmeye fırsat bile bulamadan gerçekleşen refleks, bizi korumak için tasarlanmış otomatik bir savunma sistemidir. Ancak ne yazık ki bu tepkinin ne zaman geleceğini ya da gelip gelmeyeceğini biz belirleyemeyiz.
Bu tepkiyi herkes yaşayabilir ama özellikle çocuklukta travma yaşamış kişilerde ya da anksiyete geçmişi olan bireylerde daha sık görülür.

Bilim insanları bu mekanizmanın nasıl çalıştığını anlamak için çalışmalarına devam ediyor. 2024 yılında Tulane Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, donma tepkisinden kaçmaya geçişi yöneten yeni bir kimyasal yol keşfedildi. Buluş, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavisi için umut verici olabilir.
Asıl önemli olan ise bu refleksin bir zayıflık değil, tamamen istemsiz bir beyin tepkisi olduğunu anlamak.

O an hiçbir şey yapamıyor gibi görünsek de beynimiz aslında tüm gücüyle bizi korumaya çalışıyor. Titremek, konuşamamak ya da donakalmak, mantıksız bir tepki değil. Aksine binlerce yıllık bir hayatta kalma sisteminin parçası. Belki de bazen bir adım atmadan önce durmak, bize en çok yardımcı olacak şeydir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın