onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
İklim Değişikliği Kapıda! Sadece 1.5°C ile Geleceğin Ne Hale Geleceğini Biliyor musun?

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

İklim Değişikliği Kapıda! Sadece 1.5°C ile Geleceğin Ne Hale Geleceğini Biliyor musun?

Dünyada artan nüfus ile doğru orantılı olarak tüketimde de artış gözleniyor. Sadece nüfus değil aynı zamanda gereksiz tüketim yani israf da geleceğimizi lime lime ediyor. Su tüketiminin artması, sera gazları, buzullarda erime derken dünyanın iklimi de değişiyor. Eğer önlem almazsak 2040 yılına geldiğimizde dünyanın genel sıcaklığı 1.5°C artacak. Peki, küresel ısınma için önlem almazsak ne olacak? İşte tüm bunları ve geleceğe sahip çıkmak için yapmanız gerekenleri sizler için sıraladık. 👇

Dünya bu şekilde ısınmaya devam ederse kaçacak bir yer olacak mı?

Küresel ısınma devam ettiği takdirde Avrupa'nın büyük bir kısmı sular altında kalacak. Tüm denizlerin seviyesi yükselecek. Sadece 1.5°C'lik artış Avrupa'yı değiştirecek. Amsterdam, Londra, Venedik gibi birçok ikonik şehir sular altında kalacak.

Peki, küresel ısınmanın önüne nasıl geçebiliriz?

İşte bu konuda iş tüm insanlığa düşüyor. İlk önce enerji tüketimini azaltmalıyız. Elektriği gereksiz yere kullanmak karbon ayak izi miktarını direkt olarak etkileyen unsurlardan biridir. Kullanmadığın tüm elektronik eşyaları kapalı tutmak ve gereksiz kullanmamak gelecek için yapacağın en önemli aksiyonlardan biridir.

Serinlemek için girdiğin denize bir daha aynı gözle hiç bakamayacağını, serinlemek için denize girmek bir kenara hayatta kalmak için denizden kaçacağının farkında mısın?

1.5°C'lik artışın yaratacağı etkiyi düşünebiliyor musun? Yaz geldi gibi, hepimiz kısa kollu t-shirtleri giyip sokaklara çıktık, hatta şimdiden güneşin ne kadar kavurucu olduğundan dert yanmaya başladık. İşte bu dertlerimizin çözümü yazın ziyaret edeceğimiz masmavi deniz, buz gibi havuz ya da yemyeşil bir orman değil mi? 2040 yılına gelindiğinde bu sorunun cevabı masmavi deniz olmayacak, belki bir çöl belki de evini yok eden taşmış bir deniz... Düşünsene bugüne kadar serinlediğin, manzarasında ferahladığın o deniz senin ülkeni belki de yaşadığın tüm her yeri elinden alacak.

Şu an bu yazılanlar sana çok sert gelebilir ama dünyanın sıcaklık artışına dikkat etmezsek sonucunda karşılaşacaklarımız bunlar...

Sadece dişini fırçalarken suyu açık bırakan milyonlarca insan yaptıklarından vazgeçse bile büyük bir adım atacağız. Kendi kendimizi bitirdiğimiz bu tüketim düzeninde hayatta kalmak için herkes bir adım atmalı.

Gölgesinde piknik yaptığın ciğerine çektiğin her nefesin kaynağı olan ormanlar yok olduğunda ne olacak? Yoğun iş ya da okul günlerinden sonra “Hafta sonu gelse de ağaçlarla dolu bir parka gitsek, altında keyiflensek.” dediğinizi iyi biliyoruz. Fakat bunun için güzel havalara ve ağaçlara ihtiyacımız var.

İklim değişikliğinin hayatımızda oluşturacağı tehlikelerden biri de kötü hava şartları ve doğanın yavaş yavaş yok olması… Piknik yapacak bir ağaç YOK! Nefes almak? Ağaçların olmadığı bir dünyada insanlar yaşayabilecek mi sanıyorsunuz?

Evden her çıkışında güneşten korkmak zorunda olduğunu düşünsene, güneş kremleri işe yaramıyor. Tenine değen güneş gerçekten yakıyor. Gözlerin kamaşıyor.

Okula ya da işe gitmek için dışarı çıkarken iki kere düşünüyor musun? Şu an maske takmak zorunda değilsin, ya da üzerine koruyucu kıyafetler giymek. Ama iklim bu şekilde olumsuz etkilenmeye devam ederse, rahat rahat nefes almayı ve güzel kıyafetlerini çok özleyeceksin.

Ya da bugünden başlayarak tüm nesiller olarak su tüketimini azaltmalı, karbon salınımını azaltmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.

Belki bir şişe su almak yerine, cam şişemizi doldurmalı. Belki de köpüklü bir banyo yerine ayaküstü duşu tercih etmeliyiz. 'Bir kerecikten bir şey olmaz, ben yapıyorum diye dünya kavrulacak değil ya!' diye düşünmemeliyiz.

Sebzeleri ve bitkilerden elde edilen ürünleri tüketim ağımızın anahtar içeriği haline getirmeliyiz. Her ne kadar et tüketmeyi sevsek de artık bunu sınırlamalıyız.

Et yemek yerine sebze yemeklerini tercih etmeniz hem kendiniz açısından hem doğa açısından oldukça faydalı olacaktır. Etin sebzelere göre üretilirken çok daha fazla karbon ayak izi bıraktığını hatırlatmak gerek. Unutmayın, sebzeler de en az et kadar protein dolu ve doyurucu. Sadece et yemek için gelecekteki tüm canlıların hayatını tehlikeye atmayın. Et yemeyi kesin demiyoruz, fakat azaltabilirsiniz.

Küresel ısınma sadece bir problem değil, yüzleşmemiz gereken bir gerçek!

Kim ne derse desin dünyanın bu hale gelmesinin nedeni biziz. Fakat geçmişe dönemeyeceğimiz için yapabileceğimiz tek şey geleceği düşünmek. 1.5°C yüzleşmemiz gereken bir gerçek. Yapmamız gereken de hemen harekete geçmek.

İşte bu yüzden Arçelik CEO'su Hakan Bulgurlu iklim değişikliği hakkında farkındalık yaratmak adına Everest’in zirvesine doğru yola çıktı. Sen de bu yolculuğa eşlik etmek istiyorsan Hakan Bulgurlu'yu Instagram hesabından takip edebilirsin. Sıcaklığın değişmediği hepimizin mutlu olduğu, güzel yarınlara!