Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
İnsanlığın Ezelden Beri Doğasında Olan Öfke Duygusuyla İlgili Enteresan Gerçekler
Çoğu insan kızgın anlardan hoşlanmaz ve bu öfkelenmenin nedeni genellikle park cezası veya bir tartışmayla ilgili olur. Bu negatif duygu, rüyalar ve genler üzerinde çalışan araştırmacıların da dikkatini çekiyor.
Öfkenin aynı zamanda zeka sanrısı ve noktalama işaretlerinin yavaş ölümü gibi yan etkileri de var. Bunun yanında koruyucu donanımlı öfke kulüpleri ve tek bir kelimeyle tartışma başlamadan durdurmak da var.
9. Köpekler insanların duygu hallerinden etkilenebiliyor.
Bir deneyde, birisi belirli bir bölgeyi işaret edip sıcak bir ses tonu kullandı. İşaret edilen yer köpek için bilinmese bile, köpek kişiye güvenecek kadar işaretli yere gidip, bölgeyi araştırdı.
İkinci bir deneyde ise, aynı kişi yeri işaret ederken kızgın bir ses tonu kullandı. Köpekler o bölgeye gitmesine rağmen, bunu yaparken tereddüt ettiler. Hatta normalden biraz daha geç harekete geçtiler. Yani şunu anlayabiliriz ki ses tonumuz ve duygusal olarak verdiğimiz işaretler köpekler tarafından anlaşılıyor ve kişiye duyduğu güvene göre hareket ediyorlar.
8. Öfke duygusuna, aileler kültürel anlamda farklı tutumlar gerçekleştirebiliyor.
Birçok ebeveyn, çocukların öfkeye neden olabileceği gerçeğine kefil oluyor. Küçük çocuklar sürekli bir istekte bulunurken, ergenlerin de kendilerince bir kurallar dizisi var. Batılı ailelerin evlerinde bağrış çağrış sürekli yaşanırken, başka yerlerde ebeveynlikte öfkeye yer yok.
Özellikle, Arktik Eskimo topluluklarında, çocuğuna bağıran bir yetişkin genelde küçümsenir. Bu, Batılı ailelerde gerçekleşenlerden oldukça uzak duran bir tutum.
Psikologlar, Batılı ailelerin çocuklarını yetiştirirken kullandığı tekniklerin gitgide farkına varırken, Eskimolar gayet sakin tekniklerle çocuklarını yetiştiriyor.
Bu durum daha sakin çocuklara sebep olurken, Batı'da bu durum, sürekli kızışmakta olan politika, sosyal medyanın yaptığı ağız kalabalığı, ve park yeri kavgası yapan insanların bağrışları içinde kaybolup gitti. Sakin kalma konusunda Eskimolar tek değil tabii. Birçok farklı kültür de, sinirli toplumlara yabancı görünen verimli teknikler ile çocuklarını büyütüyorlar.
Örneğin, Japonlar genelde öfkelerini dile getirmezler. Çocuklar tartışırken bile, ebeveynler onlara yüklenmez. Bunun yerine çocukların durumu kendilerinin çözmesi ve bundan bir ders çıkarması beklenir.
7. Öfke yüzünden kendini olduğundan büyük görmek mümkün.
Öfke, insanları çok olağan dışı bir yolla etkiliyor. Zekalarına olduğundan daha fazla değer biçiyorlar. Öfke patlaması yaşadıktan sonra kimimiz şu soruyu sorarız kendimize: 'Nasıl bunun iyi bir fikir olduğunu düşünebildim ben ya?'
2018'de yapılan bir araştırma ile Varşova'da 520 lisans öğrencisinde bu durum üzerine bir çalışma yapıldı. Öfkelerinin çabukluğu ve sıklığı ile ilgili sorular sorulup, zeka testleri yapıldı. Öfke, karmaşık ve geçici bir duygu olduğundan, çalışma duruma bir ışık tutamadı.
Normalde ılımlı olan insanların, durumu anın sıcağında abartıp abartmadıkları hala tam olarak bilinmiyor.
Ancak, sonuçlar zeka testlerinin öfkeyle bir bağlantısı olmadığını belirtti. Her seviyeden öğrencide yapılan araştırmada, çabuk sinirlenenlerin kendi zekalarını üstün gördükleri belirtildi. Tam tersi olarak da, endişeli kişilik yapısında olanlar bilişsel mükemmelliklerini hafife aldılar.
Çalışmanın açıkça belirttiği şey şaşırtıcı değil: Narsisizm, diğerlerinden daha akıllı olduklarını düşünen insanların kilit noktası.
6. Öfkeli rüyalarda beyin dalgaları farklılık gösterebiliyor.
İngilizce'de kulağa oldukça tekniksel gelen bir deyim var: 'frontal alpha asymmetry.' Net bir şekilde söyleyecek olursak, ön loblarda dans eden bu beyin dalgaları, öfke halinde iken uyumsuz bir hale gelir. Kötü huylu rüyalar sırasında normal halinden uzaklaşıp uzaklaşmadığını merak eden bilim insanları 'alpha' denilen bu dalgaları araştırdı.
2019 yılında yapılan bir deneyde, elektrot başlıkları giyen gönüllüler, beyin aktivetelerine bakılmaları için uyutuldu.
Gece boyunca, rüyayı tetikleyen REM sürecini yaşadıktan sonra, uyandırılıp gördükleri rüyalar ve duyguları hakkında sorular soruldu.
İlginç bir şekilde, öfkeli rüya görenlerin beyninde 'alpha' dalgaları bir karmaşıklığa uğradı. Çalışma aynı zamanda yatmadan önce farklı duygular yaşayanlarda da böyle rüyaların tetiklenebileceği görüldü. Bu iki tarafa da bakan bilim insanları, sağ ön lobunda daha fazla aktivite görülen gönüllülerin uyurken öfkeye daha yatkın oldukları keşfedildi.
5. Noktalama işaretlerine de negatif anlamlar yüklenebiliyor.
Yazışma dili artık günümüz dünyasının yeni bir şekli. Konuşma dilinin duygularını verebilmek adına insan zihninin ve dilin karmaşıklığı ile yeni bir şeye evrildi. İnsanlar fark etmese bile, bir noktalama işareti sinirlenilmiş imajı verebiliyor.
Bir nokta normalde bir cümlenin bittiğini gösterirken, yazışma dilinde birine olan güveni kaybetmeye bile sebep olabiliyor.
Şunda şüphe yok ki, doğru olan bu olduğu için cümlelerini noktayla bitiren insanlar hala var. Mesajları alan bazı kişilere göre ise nokta kullanımı mesaja bir soğukluk katıyor.
Nedendir bilinmez ama noktalarla bitirilmiş mesajlarda samimiyetsizlik görme gibi bir durum var. Ancak ilginç olan şu ki aynı yazıyı bir kağıt üzerinde görünce aynı hissi yaşamıyorlar. Araştırmacılara göre noktalamayla biten metinler resmi göründüğü için insanlar samimiyetsiz olarak algılıyorlar.
4. Öfke duygusunun kalıtsal olduğunu biliyor muydunuz?
Şiddet ile dolu yıllardan sonra, modern toplum bir sorunu miras aldı. İnsanlar saldırganlığı teşvik eden, ve hatta daha da kötüsü başkalarının da kendi kendini kontrol etmesini önleyen genler geliştirdiler. Bu şu demek oluyor ki, genetik olarak öfkeye yatkın olan insanlar sıklıkla sakin kalmaya çalışıyor ancak beynin duygu kontrolünden sorumlu bölgelerinde bir eksiklik yaşıyorlar.
Avcı-toplayıcı kabilelerle yaşayan araştırmacılar, şiddetin cinayete en çok meyilli aile üyelerine şiddetin nasıl fayda sağladığını ilk elden gördüler.
Diğer insanları öldüren erkekler daha uzun süre hayatta kaldı ve daha çok çocuk sahibi oldu. Bu genler, dünyadaki erkek nüfusunun %40'ında mevcut.
En güçlü etki ise duyguları düzenlemede rol oynayan MAOA (Monoamin Oksidaz A) genlerinden geliyor.
Düşük seviyede değişiklik gösterenler, özellikle çocukken bir travma geçirdilerse, kontrollerini daha hızlı kaybediyorlar. Yüksek seviyede olanlar ise, kışkırtıldıklarında şiddete daha fazla başvuruyor.
En dikkat çeken husus ise, çalışmadaki bütün gönüllülerin duygusal olarak rahatsızlığı olan insanlar değil, zihinsel olarak sağlıklı üniversite öğrencileri olması.
3. İnsanlar gitgide daha da sinirleniyorlar.
Uydurma görünebilir, ama Global Duygu Durum raporuna göre gerçekten durum bu. 2018 baskısı için, Gallup adlı bir analitik firması, 140'tan fazla ülkeden 151.000'den fazla kişiyle röportaj yaptı. Yetişkinler, hem olumlu hem de olumsuz duyguları ne sıklıkta yaşadıkları hakkında sorgulandı. Sonuçlar 2019'da yayınlandı.
Üzüntü ve endişe yaşadıklarını söyleyen insanlarda, bir önceki yıla göre yüzde bir puan arttı. Öfkelilerde ise puan artışı iki.
Her üç olumsuz duygu da, insanların her zamankinden daha fazla üzgün, endişeli ve öfke dolu olduğunu öne sürerek yeni bir rekor seviyeye ulaşıldı.
Etkileri ise felakete yol açabilecek durumda. Olumsuz duygular ve sağlık sorunları arasında, özellikle yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve felç arasında açık bağlantılar tespit edildi. Bu eğilim tırmanmaya devam ederse, bilim adamları küresel nüfusun giderek daha sağlıksız hale gelmesinden korkuyor.
2. "Pyt"
Dünyanın geri kalanı öfkeleriyle uğraşırken, Danimarkalılar bir hayli neşeli. Hatta, Danimarka gezegenin en mutlu ülkelerinden biri ve ve durumun “pyt” kelimesiyle bir ilgisi olabilir. Son zamanlarda en sevdikleri kelime olarak oylanan kelimenin tam bir çevirisi yok. Ancak, stres ve öfke seviyelerinin düşürülmesine bir cevap olabilir.
Park cezası alan bir Danimarkalı ilk önce hüsrana uğramış hissedebilir ancak daha sonra omuz silkip, “Pyt” diyebilir. Durumu kabullenmek oldukça önemli, çünkü kişi öfkeye kapılırsa gününün geri kalanını mahvedebilir.
Öğretmenler, çocuklar oyun kaybettiklerinde zorlayacakları veya değiştirilemeyecek şeyleri bırakmalarını sağlayacak "pyt" düğmelerine sahiptir.
Bu onlara aşırı tepki göstermemeyi, yeniden odaklanmayı, yerleşmeyi ve devam etmeyi öğretir.
Tabii ki, kelime sorumlu bir şekilde kullanılıyor. Pyt, can sıkıntısı çekmeden önce, küçük hayal kırıklıklarını gidermek için vardır. Asla tembellik veya birinin ciddi şekilde haksız olduğu bir durumu affetmek için kullanılmaz.
1. Bazı bölgelerde "Öfke Kulüpleri" açılarak, bu duygunun geçmesi için farklı çözümler sunuluyor.
Birilerinin, öfkeli insanlar için bir kulüp açması an meselesiydi. Londra, Rage Club ve Wreck Room'a ev sahipliği yaparken, New York da benzer düşüncelere sahip Rage Cage ve Wrecking Club'a sahip.
Dünyanın her yerinde benzer yerler ortaya çıkıyor. Bazıları orta hallice. Öfkeleri tetiklenmeden önce, kibirli yarıklardan, denizci kelimelere kadar her şeyi karalamak suretiyle kağıda döküyorlar.
Diğer kulüpler ise daha şiddetli. Üyeler koruyucu giysiler giyip bir şeyleri kırıp döküyor.
Yüksek sesli müzikler açıp, tabakları veya televizyonları kırıyorlar...
Kulüplerin hepsi aynı amacı paylaşıyor. İnsanlara buğudan arınmaları için güvenli bir alan sağlıyorlar. Bu bir terapi değil elbette. Ancak çoğu zaman öfkelerine neyin neden olduğunu incelemeye bir fırsat sunduğu için duygularını utanmadan ifade etmelerini sağlıyor.
Yorum Yazın
Kendimi ve öfkemi kontrol etmesini öğrendim 26 yaşımdan sonra biraz geç oldu ama.. artık çok daha sakiinim ve yok sayıyorum beni öfkelendiren her şeyi..
Köpek içeriği yapmayın şurada ne zaman görsem sarılasım geliyor hepsine yemin ediyorum.
Son 3 yıldır inanılmaz agresifim. Beni neyin sinirlendirdiğini bile bilmiyorum artık. Durduk yere kasılıyorum sinirleniyorum aq Şu televizyon eşya kır... Devamını Gör