İnternet Yasakları ve Streisand Etkisi
İnternet ortamında bir şeyi yasaklamaya çalışmanın bazen yan etkileri de olabiliyor. Bu yan etkilerden birisi de, adını ünlü aktris Barbara Streisand’dan alan etkiden başka bir şey değil.
Fotoğrafçı Kenneth Adelman, kıyılardaki yalı erozyonuna dikkat çekmek için Kaliforniya kıyılarından yaklaşık 12 bin hava resmi çekmiştir. Bu resimlerden bir kısmı Pictopia.com isimli sitede yayınlanmıştır. Ünlü sinema aktrisi Barbara Streisand’ın evinin havadan görüntüsü de bu resimler arasındadır. Streisand, kamuya açık yayınlanan bu resimlerin arasında, kendi özel mülkiyeti olan evinin havadan çekilmiş görüntülerine karşı dava açarak, bu görüntülerin kaldırılmasıyla birlikte 50 milyon dolar da tazminat istemiştir. Streisand, dava dilekçesinde mahremiyetinin ihlal edildiğini öne sürmüştür.
Bu davanın açılması, medyanın oldukça ilgisini çekince her tarafta davanın ayrıntılı haberleri yayınlanmaya başlandı. Haberin yoğun bir şekilde yapılması, okuyucuların ve internet kullanıcılarının yoğun ilgisini çekti ve sonuçta dava konusu resimler bir ayda 420.000 kişi tarafından ziyaret edildi. Tabi iş sadece bununla kalmadı, mahkeme Streisand’ı davasında ayrıca haksız buldu.
İnternet tarihine “Streisand Effect” olarak geçen bu olay gösterdi ki, yasaklanmaya veya sansürlenmeye çalışılan her şey, aslında bir çığ gibi büyüyüp sakınılanın aksine çok daha büyük bir kitleye ulaşabiliyor.
Dünyada, Streisand’dan başka bir çok ünlü kişi ve şirket, saklamaya çalıştığı şeyin daha fazla yayılmasına engel olamadı.
2006’da Brezilyalı ünlü manken, plajda erkek arkadaşıyla sevişmesini gösteren videonun kaldırılması için Youtube’un Brezilya’da erişime kapatılmasını sağlamıştı. Bu görüntüler, Youtube’da belki de sadece binden daha az kişi tarafından izlenmişken, erişim engelleme haberlerinin tüm dünyaya ajanslar tarafından duyurulmasıyla neredeyse bütün dünya tarafından izlendi.
Twitter’daki sadece 20 abonesine, apartman yöneticisi firma hakkında şikayette bulunan kişiye karşı firma tarafından tazminat davası açıldı. Fakat işler beklenildiği gibi yürümedi ve davacı firma kendi hizmet kusurunun milyonlarca kişiye yayılmasını ve dolayısıyla prestij kaybını engelleyemedi.
İran’da hükümet muhalif internet sitelerini sansürledi. Hatta, daha da ileri giderek sosyal ağ sitelerine erişim engeli koydu. Fakat, muhalifler ve destekçilerinin bile bilmediği bir çok sosyal ağ sitesi bir anda kulaktan kulağa yayılarak popüler oldu ve muhaliflerin seçim kampanyası sırasında en çok kullandığı haberleşme araçlarının başında geldi.
Bu etkinin benzer örnekleri Türkiye’de de yaşandı. Örneğin, ünlü bir dizi oyuncusunun fazlasıyla özel görüntülerinin yayılmasından dolayı eski sevgilisine açmış olduğu davanın hemen sonrasında, bu görüntülerin dolaşmadığı bilgisayar kalmamıştı.
Ekşi Sözlük, zaten popüler olmasına, binlerce yazarı ve milyonlarca okuyucusu olmasına rağmen, hakkında açılan davalarla birkaç kez erişime kapatıldı, ancak her erişim engelinden sonra çok daha fazla güçlenerek, okuyucu ve trafik artırarak yoluna devam etti. Sözlüğü kapatma girişiminde bulunan kişi / kişiler ise ne yazık ki saklamak istediklerini daha fazla kişiye ulaştırmış olmanın şaşkınlığını yaşadılar.
Youtube, Türkiye’de Mart 2009’dan 2008′den beri engelli durumda. Ancak, Youtube’un bu engelden etkilendiğini söylemek mümkün değil. Zira, Youtube ile ilgili haberler geçtikçe ve bir çok siyasinin ses bantlarının burada yer aldığı konusunda fısıltılar arttıkça, popülaritesi her geçen gün katlanarak arttı. Nitekim, engelli Youtube’a ulaşmayı sağlayan 6-7 site dahi, Türkiye’de en çok ziyaret edilen 100 site arasında başlarda yer alıyor.
Yine, TİB’in zynga.com isimli oyun sitesi hakkında uygulamış olduğu erişim engelleme kararı, ne yazık ki bu firmanın oyunlarının, özellikle de Farmville oyununun Türk kullanıcı sayısını iki katı artırmaktan başka bir işe yaramadı.
Türk Telekom da Streisand etkisinden hayli etkilenmiş durumda. Türk Telekom’un birkaç siteyi mahkeme kararıyla engelletmesi yüzünden, küçük bir grup tarafından başlatılan “Telekom’a kafam girsin” kampanyası artık internet kullanıcıları arasında oldukça meşhur olmuş durumda.. Üstelik bu davayla dalga geçenlerin sayısı hiç de az değil.
Bazı siyasileri hicveden karikatürlerin, yayınlandığı mizah dergilerinden çok, açılan davalardan dolayı e-posta zincirleri ve Facebook ile çok fazla bir kitleye ulaşmış olması Türkiye’de bilinen bir başka örnek oldu.
Hakaret olsun, iftira olsun veya kişilik haklarına ağır saldırı durumlarında olsun, mutlaka yasal yollardan hak aramak gerekir. Ancak, hak ararken daha da haksız, belki de komik duruma düşmemek gerekir. Buluttan nem kaparak, basit şeylere bile tahammül edememek gibi zaafları olanların hakkını aramadan önce küçük bir durum analizi yapmasında fayda var. Hukuk nezdinde haksız bulunmanın yanı sıra daha da mağdur olunmaması için Streisand Etkisi’nin gözden geçirilmesi gerekli olabilir. Belki biraz hoşgörü ve bir şeylere de tahammül etmek gerekli olabilir.
“Streisand effect” konusunda kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/Streisand_effect
Yorum Yazın