Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
İranlı Usta Yönetmen Abbas Kiarostami Hayatını Kaybetti
İran sinemasının usta yönetmenlerinden Abbas Kiarostami 76 yaşında hayatını kaybetti.
İran’ın yarı resmi haber ajansı Isna sinema alanında onlarca önemli ödülün sahibi yönetmenin tedavi gördüğü Fransa’da yaşamını yitirdiğini belirtti. İran Sinema Evi de bu haberi doğruladı.
Mart 2016’da mide – bağırsak kanseri teşhisi konulan Kiarostami son olarak başkent Paris’te geçen ay bir ameliyat geçirmişti.
Ünlü yönetmenin ölüm haberi sevenlerini yasa boğdu. Oscar ödüllü yönetmen Asghar Farhadi, yaptığı açıklamada çok üzgün ve şokta olduğunu söyledi.
Farhadi, Abbas Kiarostami’nin pek çok sinemacıya ilham verdiğini söyleyerek “Yalnızca sinema dünyası değil, tüm dünya harika bir insanı kaybetti” diye konuştu.
İranlı yönetmen ve yapımcı Muhsin Mahmelbaf ise şunları söyledi:
“Abbas Kiarostami İran sinemasını bugünkü uluslararası tanınırlığına ulaştırdı. Ancak kendi filmleri İran sinemasından pek benzemezdi. O yalnız İran sinemasını değil, dünya sinemasını değiştirdi. Onları hümanist ve Hollywood filmlerindeki çözünürlükle yeniledi.”
Kiarostami ve sinema yaşamı
Abbas Kiarostami, 1940 yılında Tahran’da doğdu. Tahran Üniversitesi’nde resim eğitimi aldı ve İran televizyonunda grafik tasarımcı olarak çalışmaya başladı. 1969 yılında İran’da çocuklar için çalışan bir enstitünün film departmanında görev aldı ve kendi filmlerini yapmaya başladı.
Abbas Kiarostami, bu dönemle ilgili Guardian’a yaptığı bir açıklamada “Başlangıçta çocukluk problemleriyle ilgili filmler yapmayı amaçlamıştık. Ama sonra bu bir işe dönüştü ve bu iş beni artist yaptı” demişti.
İlk uzun metraj filmi “Rapor”u (The Report) 1977 yılında yaptı. Bu filmde rüşvet alan bir vergi memurunu anlatıyordu.
1987 yılında tamamladığı, Köker Üçlemesi’nin ilk filmi olan “Arkadaşımın Evi Nerede?” (Where Is the Friend’s Home?) filmi ile ilk büyük ödülünü kazandı. Bu film ile Locarno Film Festivali’nde Bronz Leopar ödülüne değer görüldü. Filmde, bir çocuğun gözünden sorumluluk, sadakat ve vicdan gibi temalara değiniliyordu.
1992 yapımı, üçlemenin ikinci filmi “Ve Yaşam Sürüyor” (Life, and Nothing More), 1990 İran depreminin sonrasına ilişkin belgesele yaklaşan bir yapımdı.
Üçlemenin son filmi “Zeytin Ağaçları Altında” (Through the Olive Trees) ile ilk kez Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarıştı.
Abbas Kiarostami, Cannes’da Altın Palmiye ödülüne ise 1997 yılında, ünlü filmi “Kirazın Tadı” (Taste of Cherry) ile kavuştu. İranlı yönetmen ödülünü Shohei Imamura’nın “Yılanbalığı” filmiyle paylaştı.
Bu minimalist film, Tahran’ın kenar mahallelerinde birinde arabasıyla dolaşarak intihar ettikten sonra para karşılığında mezarına toprak atacak birini arayan bir adamla ilgiliydi. Tüm dünyadan büyük övgü alan filmin senaryosu Türkiye’de de kitap olarak yayımlanmıştı.
Abbas Kiarostami’nin unutulmaz filmlerinin bir diğeri de 1999 yapımı “Rüzgâr Bizi Sürükleyecek”ti. Adını, Füruğ Ferruhzad’ın adından alan ve Ömer Hayyam gibi birçok şaire göndermeler yapılan, ölüm ve matem üzerine şiirsel bir yapım olan film, Venedik Film Festivali’nde Gümüş Aslan’ın sahibi oldu.
Yanı sıra birçok ödülün sahibi olan, İran Yeni Dalga akımının yönetmenlerinden, sinemanın yanında resim, fotoğrafçılık, şiirle uğraşan Abbas Kiarostami, insana odaklanan, belgesel sinemanın olanaklarını kullanan, şiirsel diyalogları ve felsefi temeliyle ardında 40’tan fazla film ve unutulmaz hikâyeler bıraktı.
Yorum Yazın