İş Güç Hepsi Bahane: Kitap Okumaya Vakti Olmadığını Söyleyen Herkes Aslında Yalan mı Söylüyor?
Bazı gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor, çok acı olsalar da... Okumaya zamanım yok diyenler bir yalanı mı yaşıyorlar?
Bu ilginç konuyu araştırırken aşırı okumayı soruşturan çalışmadan, okuduğumuz sayfaların yapısının önemini anlatan bu akademik makaleden ve şu ilginç yazıdan faydalandık.
"Kitap okumaya bayılıyorum ama bu sıralar hiç zamanım yok" sözünü çok sık duymaya başladık.
Gelin, bu işin aslını biraz araştıralım.
Devam etmeden evvel aşağıdaki sayfaya bir bakın. Bu sayfayı okuduktan sonra ilk refleks sayfayı değiştirmek olacak, değil mi?
Gelelim internet sonrası döneme, örneğin yoğun olarak fikirlerin çarpıştığı Twitter'a.
İnternette yer alan milyonlarca ücretsiz kitap, makale odağın kesintiye uğradığı bu ortamda çoğu zaman hiçbir şey ifade etmiyor.
Ayrıca mühim bir ekonomi kitabı üzerine uzmanın yaptığı bir paylaşımı okuduktan sonra o kitabı, bir makaleyle ilgili yapılan yorumları okuduktan sonra o makaleyi okumuş gibi hissetmemiz, yani başkalarının bilgisini sahiplenmemiz de cabası.
Temelde birçok problem var ve ciddi bir yanılsamayla karşı karşıyayız. Bu yanılsamanın ve internet üzerinden takip ettiğimiz mecraların bize mirası ise aslında üzücü: Uzun metinleri, makaleleri okuyamaz olduk.
Farkında olmadan kaybettiğimiz 'uzun metin okuma' yeteneğimiz aslında bizim en kıymetli dostumuzdu.
İsterseniz deneyin, kalın bir romanın ilk birkaç paragrafını okurken aklınız hemen Twitter'a, YouTube'a kayacak yahut bir anda yorgun hissedeceksiniz. Tüm bunlar ortaya çıkmıyorsa bu yetenek halen orada bir yerlerde saklanıyor demektir.
Biraz da bu durumun garipliklerine bakmak gerekiyor. Bir çalışma tüm gün internette karşılaştığımız yazıları, okuduğumuz her şeyi ölçtü.
Gün boyunca televizyon, WhatsApp, internet derken o kadar çok yazıyla ilgileniyoruz ki hiçbir şey yapmayıp sadece kitap okusak kalın bir romanı bitirebiliyoruz. Farklı ifade edersek her gün bir romana tekabül edecek yazıyı zihnimize yerleştiriyoruz.
Durum böyleyken kitap okumaya ayıracak vaktimiz olmadığını söyleyip duruyoruz ama o vakti ve enerjiyi başka kanallara naklediyoruz.
Sosyal medya alışkanlıklarımızı ve daha da önemlisi bizim zihinsel yapımızı pek de istemeyeceğimiz şekilde değiştirdi. Ortaya çıkan durum ise uzun uzun tartışmaya açık: Her gün bir roman bitirecek kadar zamanımız var ama biz bu zamanı ne için kullanıyoruz?
Yorum Yazın
Kitap okumaktan arta kalan zamanlarımda diğer işlerimi yaparım.
Bana göre yalan söylüyor. Sosyal medyada başkasının götünden uydurduğu skindirik aşk hikayelerine, gazetelerin gaz alma amaçlı yazdığı yalan yanlış haberlere... Devamını Gör
"Kavrayış yokluğu, kararsız zihne tecavüz eder" demiş luc.Okumadan nasıl gelişecek kavrama yeteneği.