İstanbul'da Yaşayanların Ödemeyi Baştan Kabul Ettiği 15 Bedel
İstanbul, farklı tarihi ve doğal güzelliklere sahip olsa da en az bu olumlu özellikleri kadar, belki de daha fazla olumsuz, ömür tüketici şeyler barındırır. İstanbul'da sebepsiz yere gülümseyen ya da sade bir ifade takınmış fazla insan göremezsiniz. Herkes bir şeylere söylenir; mutsuzdur, şikayetçidir. İşte bu şikayet sebeplerinin bir kısmını sizler için derledik.
1. Trafikte ömrünün önemli bir kısmını geçirirsin.
2. Kafanı kaldırdığında gökyüzünde yıldızlar yerine griye çalan bulutları görürsün.
Şehirdeyken bunu hatırlamazsın ama biraz dışına çıktığında nelerden mahrum kaldığın adeta gözünün içine sokulur.
3. Paranın önemli bir bölümü kiraya gider.
İster Boğaz'a yakın ister uzak olsun, barınmaya çok ciddi paralar ödersin. Evin yoksa kölelik hayatı gibi bir cenderenin içindesin demektir.
4. Kapkaç gibi yaygın suçlardan korunmak için cüzdanını neredeyse koynuna sokarsın.
Güvenli sayılabilecek neredeyse hiçbir yer yoktur. Senin güvenli yer demenin sebebi, henüz orada senin ya da bir tanıdığının başına bir şey gelmemiş olmasıdır.
5. Bazen seni delirtecek kadar büyük bir kalabalığın içinde sıkışıp kalırsın.
Yaya trafiği olur. İlerleyemezsin, gideceğin yere gecikme sebebin olur.
6. Çiçeği böceği bırak, çimen gördüğüne sevinecek kadar yeşile hasret kalırsın.
Asfalt ve betonların arasında gördüğün yapay çimler bile bir gram olsun huzur verir. İşte standardın bu kadar düşmüştür.
7. Deniz; girebileceğin değil, sadece görebileceğin bir yerden ibarettir.
Rengi bile değişiktir. O renge alıştığın için başka herhangi bir yerde deniz gördüğünde ne kadar da temiz diye aklından geçirirsin. Aslında İstanbul çok kirlidir.
8. Şehrin güzelliklerinden bahsedersin ama o güzelliklerin tadını çıkaracak fazla vaktin olduğunu unutursun.
Bir çeşit kendini avutma yöntemidir.
9. Her zaman otobüsü, metroyu, metrobüsü, tramvayı yakalamaya çalışırsın.
Hep bir koşturma hali, hep bir telaş. Her yere geç kalma korkusu, özellikle sabahları işe giderken.
10. Ufak bir doğa olayında bile bir yerlerde mahsur kalman muhtemeldir.
Altyapısı tamir edilemeyecek kadar karışık ya da masraflı mıdır bilinmez ama yıllardır hep aynı sorunlar yaşanır ve yanına Üsküdar'da her yağmurun sele sebep olması gibi şeyler eklenir.
11. 8-9 saat çalıştığın işine gidip gelmen 2-3 saat sürdüğü için hafta içi kendine vakit ayırman mümkün değildir.
Eve girer girmez adımlarını atarken soyunur ve en yakın yere çuval gibi yığılır kalırsın. İstediği kadar kültür sanat hayatı olsun, senin vaktin olmadıktan sonra ne anlamı var ki?
12. Evin kapısını kilitleyip çıkığın an kesinlikle cebindeki paranın eksileceğini bilirsin.
Yani ne bileyim, bir çay içsen, bir simit alsam filan...
13. Milyonlarca insanın yaşadığı şehirde yalnızlığı iliklerine kadar hissedersin.
Çok çevren olduğunu düşünüyorsan telefonu eline al ve aklına ilk gelen arkadaşlarını ara. 'Hemen görüşmemiz gerekiyor, bir şey sorma gel.' de, bak bakalım kaç kişi bahane uydurmayacak. Çünkü şehirli ilişkiler biraz böyledir.
14. Gürültüden kaçma ihtimalin neredeyse sıfırdır.
Tam uykuya dalacakken sokaktan geçen hızla geçen bir motosiklet ya da müziği sonuna kadar açmış bir araba geceni zehir edebilir.
15. Hava durumunu asla kestiremezsin. Sabah serinken öğleden sonra bir anda 10 derece sıcaklık artışı olabilir.
Sıcağı bir şey değil ama o yapış yapış yapan nemine katlanmak zorunda kalırsın. 'Nem çok nem.' cümlesi diline pelesenk olur.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Beğenmeyen köyüne dönsün abi şehir burası, sahil kasabası değil ki.
Afedersiniz prenses.
İstanbulda gezilir tozulur ancak istanbulda yaşanmaz malesef 😕
Ödemeyi baştan kabul ettiğin en büyük bedel canından olmaktır.Sabah evinden çıkıp akşam evine geldiğin hergün dua etmelisin İstanbulda.Trafikte niye hatalı s... Devamını Gör